Hz. Muhammed'in namaza verdiği onem hakkında bilgi
Hz. Muhammed ve namaz
Peygamberimizin namaza verdiği onem
EFENDİMİZ(S.A.V) VE NAMAZ
Kur'Ân-ı Kerîm'de Hz. Peygamber hakkında "ve sen elbette yuce bir ahlÂk uzeresin" (el-Kalem 68/4) buyurulmakta ve bu yuce ahlÂka eriştirilen sevgili Peygamberimiz yine Kur'Ân-ı Kerîm'de bize "en guzel ornek" (el-AhzÂb 33/21) olarak tanıtılmaktadır.
Hic kuşkusuz Hz. Peygamber her hususta olduğu gibi ibadet hayatı hususunda da inananlar icin en guzel ornektir.
Yuce Allah Kur'Ân-ı Kerîm'de Hz. Peygamber'e hamd, tesbih, secde, ibadet, kulluk, ibadette sabır gibi hususlarda bazı emir ve yukumlulukler vermiş (bk. en-Nahl 16/98-99; Meryem 19/65; Hûd 11/123; TÂh 20/14), ayrıca bazı ibadetlere işaretle Resûl-i Ekrem'den onları yerine getirmesini istemiştir. Mesel namazla ilgili tÂlimat iceren Âyet meÂlleri şoyledir:
"Ey Muhammed! Kitaptan sana vahyolunanı oku. Namaz kıl; muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve fenalıktan alıkor" (el-Ankebut 29/45).
"Ey Muhammed! Onların dediklerine sabret; guneşin doğmasından ve batmasından once Rabbini hamd ile tesbih et. Gece saatlerinde ve gunduzleri de tesbih et ki, Rabbinin rızÂsına eresin" (TÂh 20/130).
"Ehline namaz kılmasını emret, kendin de onda devamlı ol" (TÂh 20/132).
Kevser sûresinde ise "Oyleyse Rabbin icin namaz kıl, kurban kes" (108/2) buyurularak namazla kurban bir arada zikredilmiştir.
Şuphesiz ki bu ve benzeri Âyetlerde Hz. Peygamber’in şahsında butun muslumanlara yonelik bir kısım emir ve tavsiyeler bulunmaktadır. Nitekim diğer pek cok Âyet-i kerîmede de namaz, butun muminleri kapsayacak tarzda bazan tek olarak, coğu yerde de zekÂtla birlikte emredilmiştir (bk. el-Bakara 2/110, 183-184; en-Nis 4/77; et-Tevbe 9/71; en-Nûr 24/56).
"Ey burunup sarınan (resulum), kalk ve (insanları) uyar. Sadece Rabbini buyuk tanı, kalbini tertemiz tut. Kotu şeyleri terke devam et" (el-Muddessir 74/1-5) meÂlindeki Âyetlerin nuzûlunden sonra Hz. Peygamber, CebrÂil'in tarifiyle abdest alıp namaz kılmış, daha sonra Hz. Hatice'ye de abdest aldırıp namaz kıldırmıştır. Bu donemde namaz, sabahın erken ve akşamın gec vaktinde olmak uzere gunde iki vakitte ikişer rek‘at olarak kılınırdı.
İlk namazda CebrÂil, sabahleyin KÂbe civarında Hz. Peygamber'e imamlık yapmış, daha sonra namazlar Hz. Peygamber'in imÂmetiyle devam etmiş, hemen ilk gun akşam vaktine cemaat olarak Hz. Hatice, ertesi gun Hz. Ali katılmıştır. Hz. Ali, akşamleyin amca oğlu Hz. Peygamber ile yengesi Hz. Hatice'yi namaz kılarken gormuş, davete uyarak ertesi gun o da buyuk bir cocuk iken cemaate katılmıştı. Daha sonra Zeyd b. HÂrise ve Hz. Ebû Bekir bunlara eklenmiştir.
RisÂletin ilk doneminde alenî namaz kılınamıyordu; Hz. Peygamber, Hz. Ali'yi de yanına alarak Mekke dışında dağ aralarında namaz kılıp donuyordu. Diğer muslumanlar da oyle yapıyorlardı. Bir defasında Sa‘d b. Ebû Vakkas dağ arasında muşriklerin takibine, alay ve tazyikine mÂruz kalınca eline gecirdiği bir deve cene kemiği ile birinin başını yarmış ve "Allah yolunda ilk kan akıtan kişi" diye anılmıştı. "Ey Muhammed! Artık, sana buyurulanı acıkca ortaya koy, muşriklerden yuz cevir" (el-Hicr 15/94) meÂlideki Âyet nÂzil olduktan sonra acık davet başlamış, boylece KÂbe ve civarındaki yerlerde namaz da kılınır olmuştu. Ancak bu durum kıyasıya bir mucadeleyi gerektiriyordu. MeselÂ, bir defasında Hz. Ebû Bekir'in de ısrarıyla muslumanların KÂbe onunde topluca namaz kılma gayreti muşriklerin hucumuyla onlenmek istendi. Bu olayda Hz. Ebû Bekir dahil bazı muslumanlar olumden donduler. Kez Hz. Ebû Bekir'in evinin avlusunda namaz kılıp, Kur'an okumasının engellenmesi de bu zamanlara rastlar. Peygamberliğin altıncı yılında once Hz. Hamza, daha sonra Hz. Omer'in musluman olmasıyla KÂbe'de iki saf olarak ilk defa acıkca ve topluca namaz kılındı.
"Ey ortunup burunen (resulum)! Birazı haric geceleri kalk namaz kıl..." (el-Muzzemmil 73/1-4) Âyetleri ile gece namazı farz kılındı. Bir sure sonra indirilen Âyetle (el-Muzzemmil 73/20) sorumluluk hafifletilerek gece namazı ummet-i Muhammed icin nÂfileye donuşturuldu. Zaten gelişmeyi takip eden yıl yani peygamberliğin on birinci yılında Mi‘rac gecesinde beş vakit namaz farz kılındı. Mi‘racı takip eden gunlerde CebrÂil gelip Hz. Peygamber'le birlikte beş vakit namazı bir gun ilk vakitlerinde, ikinci gun ise son vakitlerinde kılmış ve namaz vakitlerinin başlangıc ve sonunu acıklamıştır (Muslim, “MesÂcid”, 176, 179).
Ayrıca "Gecenin bir kısmında uyanarak, sana mahsus bir nÂfile olmak uzere namaz kıl..." (el-İsr 17/79) Âyeti ile Hz. Peygamber'den gece namazı kılması istenmiştir.
Yakınları, Hz. Peygamber'in hayatı boyunca gece namazına devam ettiğini rivayet ederler. Hatta gece namazına olan bu itinası dolayısıyla bazı sahÂbîlerin "Allah senin gecmiş ve gelecekteki gunahlarını bağışladığı halde bu kadar zahmete niye katlanıyorsun?" diye sorduğu, Hz. Peygamber'in de "Şukreden bir kul olmayayım mı?" cevabını verdiği rivayet edilir (Tirmizî, “ŞemÂil”, 44; Musned, IV, 251).
Peygamberimiz gecenin başlangıcında yatsı namazını kılar yatardı. Ucte birlik sure icinde uyanır ve teheccudu kılar, muteakiben vitir namazını kılar, sonra tekrar yatar ve sabah ezanında cabucak kalkar, abdest alır, sunnetini evinde kılar, farzı icin camiye giderdi.
Hz. Peygamber teheccude ilk başlayanlara, bıkkınlık gostermemeleri icin iki rek‘atla başlamalarını tavsiye ederdi. Kendisi 8 veya 12 rek‘at kılardı.
Bir defasında Hz. Âişe: "Şayet geceleyin uyanamayıp da vitri gecirirseniz durum ne olur?" deyince Hz. Peygamber ona: "Benim gozlerim uyursa da kalbim uyumaz, zamanı gelince uyanır, once teheccudu sonra vitri kılarım" cevabını vermişti (Tirmizî, “ŞemÂil”, 45).
Hz. Peygamber teheccudden sonra sabah yakın ise dinlenmek uzere, uzak ise uyumak uzere tekrar yatardı. Bunlardan da anlaşılıyor ki Hz. Peygamber'in teheccud ve vitir icin kalktığı saat bazan gecenin ilk ucte biri gectikten sonraki zamandı, bazan gecenin ortası, bazan da sonuna doğru idi.
Hz. Peygamber tarafından ilk cuma namazı KubÂ'dan Medine'ye giderken SÂlim b. Avf oğulları yurdunda RÂnûn vadisinde hicretin 1. yılında kılındı, ilk cuma hutbesi de orada irad edildi.
Hz. Peygamber ramazan ayında iki gece evinden camiye cıkıp cemaate imam olarak teravih kıldırmış, ama ucuncu gun halk beklese de, teravihi cemaatle kılmak farz kılınır endişesiyle camiye cıkmamıştır. Ramazan gecelerinde 4+4+3 tarzında yatsıdan ayrı olarak on bir rek‘at namaz kıldığı rivayet edilir. Bunun son uc rek‘atı vitirdir.
Hz. Peygamber ilk bayram namazını hicretin 2. yılı Şevvalin birinci gununde kılmış ve cemaate kıldırmıştır.
Hz. Peygamber namaza cok duşkundu, onu dinin direği olarak nitelendiriyordu (Tirmizî, “ÎmÂn”, 8; Musned, V, 231, 233). Namaz onun gozunun nuru idi (NesÂî, “İşretu'n-nis”, 1; Musned, III, 128, 199, 285). O, namaz kılarken sanki dunyaya veda eder, Âhiret Âlemine dalardı (İbn MÂce, “Zuhd”, 15; Musned, V, 412).
Hz Muhammedin namaza verdiği onem
Dini Bilgiler0 Mesaj
●38 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Hz Muhammedin namaza verdiği onem
-
13-09-2019, 07:51:53