Nesh Nedir?



Nesh sonradan gelen bir şer'i hukum ile onceki hukmu yururlukten kaldırmaktır. Ebû Muslim el-isfahanî "Ne onunden, ne arkasından kendisine batıl gelmez" mealindeki Âyet-i kerime'ye dayanarak İslÂm dininde nesh yoktur diyor. Cumhûr-u ulemÂya gore neshin vukuu mumkundur ve vaki olmuştur. Nesh'in vukuuna delalet eden cok Âyet bulunduğu gibi cok hadîs de vardır. Birkac misÂl verelim:
1-Peygamber (sa.) Medine-i Munevvere'ye hicret ettikten sonra Allah'ın emriyle birbucuk yıla yakın muslumanlar Beytu'l-Makdis'e doğru namaz kıldılar. Fakat Peygamber (sa.) dunyada ilk mabed olarak inşa edilen ve İbrahim el-Halil (sa.) tarafından yeniden bina edilen Kabe'yi cok sevdiğinden kıble olması icin başını goğe katdıra-rak Allah'a yalvarıp durdu. CenÂb-ı Hakk da Peygamber (sa.)'in bu icten gelen duasını kabul buyurup şu Âyet-i kerimeyi inzal buyurdu: "Goğe doğru yuzunun donuşunu goruyoruz. Bunun icin hoşuna gidecek bir kıbleye doğru yuzunu cevirteceğiz. Mescidu'l-Haram'a doğru yuzunu cevir". Ve boylece Beytu'l-Makdis kıble olmaktan cıktı.
2-İslÂm'ın ilk gunlerinde bir kadın, kocası vefat ettiğinde bir yıla kadar iddet beklerdi. "Eşlerini bırakıp olenler bir yıla kadar evlerde kalıp iddet beklemeleri ve faydalanmaları icin vasiyet etsinler". Sonra "bir sene kadar" hukmunu kaldırıp dort ay on gune indiren ve onceki Âyet-i kerîmeyi nesh eden şu Âyet-i celîle nazil oldu: "Eşlerini bırakıp olenlerin eşleri dort ay on gun bekleyeceklerdir".
3-Muslumanlar cok az oldukları zamanlarda bir muslumanın on kafire karşı savaş sahasında sebat etmesi icin Allah'ın emri vardı. CenÂb-ı Hak şoyle buyuruyor: "Sizden sabreden yirmi kişi olursa ikiyuz kişiyi mağlup edebilir". Muslumanlar coğaldıktan sonra bir muslumanın iki kafire karşı sebat etmesini emredip onceki Âyet-i kerîmeyi nesh eden şu Âyet-i kerîme nazil oldu: "Allah sizdeki gucsuzluğu bildi. Bunun icin sizden sabreden yuz kişi olursa ikiyuz kişiyi mağlup edebilir".
Ayet, Âyeti ve hadîsi neshedebildiği gibi, hadîs, Âyet ve hadîsi neshedebilir. Cunku din ve ahkÂm ile ilgili bulunan Peygamber'in hadîsleri yine vahye dayanır. Mesel Kur'Ân-ı Kerîm namaz kılınmasını emrediyor. Ama bu namaz kac vakittir. Ve her birisi kacar rekÂttır. Her rekÂtta ne kadar rukû, ne kadar sucûd vardır, butun bunları Âyet-i kerîme değil, hadîs beyÂn etmiştir. Ve bunu inkÂr etmek de kufurdur. Yine Âyet-i kerîmeler zekÂtın verilmesini emrediyor. Ama neyin zekÂtı, kacta kac verileceğini belirten Âyet-i kerime değil, hadîs-i nebevidir. "Zina eden erkek ile zina mealindeki Ayeti nesheden hadîs icin misal: eden kadının her birisine yuzer değnek vurunuz" Âyet-i kerîme evli olsun, bekar olsun zina cinayetini işleyen kimsenin cezasının yuz değnek olduğunu ifÂde ediyor. Sonra Peygamber (sa.) zina eden kimse evli olduğu takdirde recm edilmesini emrediyor. Ve boylelikle hadîs Âyetin umumî hukmunu kaldırıp nesh ediyor.


Alıntıdır.