Suheyb-i Rûmî bir koleydi. Anadolu’dan getirilmiş, Mekke’de esir olarak satılmış, Abdullah bin Cud’an tarafından satın alınmış, sonra da ÂzÂd edilmişti.

Suheyb (r.a.) şefkatli, oldukca iyi kalbli bir insandı. İslÂm davetini duyar duymaz Resûlullaha (a.s.m.) koştu. Gonlunu Allah ve Resûlunun sevgisiyle doldurdu.

İci deryalar gibi coşuyor, sevincten ucuyordu Suheyb. İnancını herkese haykırmak istedi ve haykırdı da. Fakat insanlar taştan yontulan putlara tapa tapa taşlaşmışlardı ÂdetÂ. Gozleri kor, kulakları sağırdı.

Onun anlattıklarını dinlemedikleri gibi, hakaret ve işkenceyle karşılık verdiler. Ancak o işkencelerden yılmadı. Onu koruyacak akrabaları yoktu, ama her zaman sığınabileceği Allah’ı vardı. Ona olan sonsuz imanıyla her turlu işkenceye katlandı. Zerre kadar pişmanlık gostermedi, inancında tereddude duşmedi.

Artık her Musluman gibi Suheyb de (r.a.) hicrete karar verdi. Yola cıktı, fakat muşrikler onunu kestiler: “Nereye gidiyorsun? Sen buraya geldiğinde bir koleydin. Hicbir şeyin yoktu. Ama silÂh yapıp sattın, zengin oldun. Bu servetini alıp da gidemezsin. Cunku butun bunları bizim sayemizde kazandın. Bizden alıp topladın. Onlarda senin hakkın yoktur. Hicbir zaman bunları alıp da Medine’ye gitmene musaade etmeyiz. Ona gore...” dediler.

Suheyb (r.a.) iyi ok atar, iyi kılıc kullanırdı. Onların bu tehditlerine boyun eğmedi: “Siz ne diyorsunuz?” dedi. “Coluk-cocuğunuz dahi bilir ki, icinizde benim kadar iyi ok atanınız yoktur. Şunu unutmayın ki, elimdeki bu okları atar, sizin hakkınızdan gelirim.

“Oklarım bitti mi kılıcımı alırım. Yine bilirsiniz ki, kılıc kullanmakta da bana karşı koyabilecek kimseniz yoktur. Sizinle kıyasıya dovuşurum. Coğunuzu da haklarım.

“Coğunluktasınız. Belki de beni oldurebilirsiniz. Ama sizin niyetiniz başka ise, butun gonlunuz parada-pulda, malda-mulkte ise, bunların benim yanımda hicbir onemi yok. Gonul hoşluğuyla hepsini size bağışlarım. Yeter ki bana mÂni olmayın.”

KÂfirler aralarında fısıldaşmaya başlamışlardı. Suheyb’in (r.a.) gonlu Resûlullah sevgisiyle carpıyordu. Hicret icin yola cıkmıştı. Bir an evvel Resûlullaha (a.s.m.) kavuşmak istiyordu.

“Cekilin yolumdan,” dedi. “Yoksa hepinizin hakkından gelirim!”

KÂfirler korkmuşlar ve cevap verebilecek mecal bulamamışlardı kendilerinde. Ancak mallarına konmayı duşunerek tesellî buldular.

Suheyb (r.a.) sur’atle yol aldı ve bir sure sonra Resûlullaha kavuştu. Peygamberimiz (a.s.m.) onu gorur gormez gulumsemiş, hakkında bir Âyet nÂzil olduğunu belirtmiş ve “Seni tebrik ederim, ey Ebû Yahya. Bu işte kazanclısın” buyurmuştu.

Suheyb (r.a.) hakkında gelen Âyet şu meÂldeydi:
“İnsanlardan oylesi vardır ki, karşılığında Allah’ın rızasını kazanmak icin kendisini feda eder. Allah ise kullarına pek şefkatlidir.”. (Bakara Sûresi: 207.)



__________________