
* Hz. Ali (radıyallÂhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalÂtu vesselÂm) buyurdular ki: "Kim bir hadd curmu işler de, cezası dunyada verilirse, Allah'ın adaleti kuluna Âhirette ikinci sefer ceza vermeye musaade etmez. Kim de bir hadd curmu işlemiş, Allah da onun gunahını ortmuş ve affetmiş ise, Allàh'ın keremi affettiği.şeyden dolayı ona donup ceza vermeye musaade etmez."
* Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ı şu Âyetleri okurken işittim. (MeÂlen): Hic şuphesiz Allah size emÂnetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hukmettiğiniz zaman adaletle hukmetmenizi emreder. Allah size ne guzel oğut veriyor. Şuphesiz Allah işitir ve gorur" (Nisa 58). Bu sırada Resulullah aleyhissalÂtu vesselam'ın baş parmağını kulağına, onu takib eden (şahÂdet) parmağını da gozunun uzerine koyduğunu gordum.''
* Bureyde radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Kadı uctur: Biri cennetlik, ikisi cehennemliktir. Cennetlik olan, hakkı bilip oyle hukmedendir. Hakkı bilip hukmunde (bile bile) adaletsiz davranan cehennemliktir. Halka cÂhilÂne hukumde bulunan da cehennemliktir."
* Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Kim muslumanların kadılık hizmetini talep edip elde etse, sonra adaleti zulmune galebe calsa cennete girer. Zulmu adaletine galebe calsa, ateş onundur."
* Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselam buyurdular ki: "Kimin iki hanımı olur ve aralarında adaletli davranmazsa Kıyamet gunu (vucudunun) yarısı duşuk olarak gelir." Diğer bir rivayette "Bir tarafı eğri (mefluc) olarak" denmiştir."
* Hz. Aişe radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm gece taksiminde adalete riayet eder ve derdi ki: "Ey Allahım! Bu taksim benim iktidarımda olanda yaptığım bir taksimdir. Senin muktedir olup benim muktedir olmadığım şeyden dolayı beni levmetme!" Benim muktedir olmadığım" dediği şeyle kalbi kastederdi."
* Hz. CÂbir İbnu Abdillah radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm CurrÂne'de, işlenmemiş altın ve ganimetleri taksim ediyordu. Taksim edilen mal Hz. Bilal'in eteğinde idi. Bir adam: "Ey Muhammed adil ol! Cunku adalet etmiyorsun!" dedi. AleyhissalÂtu vesselÂm: "Yazık sana! Eğer ben de adil olmazsam, benden sonra kim daha Âdil olur?" diye mukabele etti. Hz. Omer, (Resûlullah'ın uzulduğunu farkederek): "Ey Allah'ın Resulu! Bana musaade buyurun, şu munafığın kellesini ucurayım!" talebinde bulundu. AleyhissalÂtu vesselÂm: "İşte bu adamın mutlaka arkadaşları -veya arkadaşcıkları- var. Bunlar Kur'Ân'ı okurlar, ama okudukları gırtlaklarından aşağı gecmez. Bunlar, okun avı delip gecmesi gibi dinden cıkıp giderler!" buyurdular."
* Ebû Hureyre radiya'llahu anh'den Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem'in: ben size ne bir şey verebilirim, ne de (verileni) karşılayabilirim. (Veren, vermeyen Allah'tır.) Ben nasıl emr olunduysam (aza az, coğa cok) oyle taksîm ederim! buyurduğu rivÂyet olunmuştur.
* Cubeyr İbn-i Mut'im radiya'llahu anh'den (oğlu Muhammed İbn-i Cubeyr'in) rivÂyetine gore Cubeyr, Resûlullah salla'llahu aleyhi ve sellem ile berÂber bulunduğu ve Resûlullah ile birtakım kimseler Huneyn (seferin) den donduğu sırada birtakım bedevî araplar ganîmet isteyerek Resûlullah'ın etrÂfına takılmışlardı. Hatt Resûlullah'ı (son derece ta'cîz ederek) Semure (denilen dikenli bir) ağac altına ilticÂya mecbûr etmişlerdi de o ağac (ın iri dikenleri) Resûlullah'ın ridÂsını (takılıp) kapmıştı. Bu cihetle Resûlullah' salla'llahu aleyhi ve sellem bir muddet orada tevakkuf buyurup:
- Bana ridÂmı veriniz! demiş ve muteÂkıben (îrÂd ettiği bir nutkun sonunda):
- Şu iri dikenli ağacın dikenleri sayısınca ganîmet devesi ve sığırı farz olunsa, muhakkak ben onları aranızda taksîm ederim. Sonra siz beni ne cimri, ne yalancı, ne de korkak diye ithÂm edebilirsiniz! buyurmuştur.
* İbnu Omer (radıyallahu anhumÂ) anlatıyor: "Hayber halkı dediler ki: "Ey Muhammed, bizi bırak, burada kalalım, araziyi ıslÂh edip işleyelim." Resûlullah (aleyhissalÂtu vesselÂm) da her ekinin ve Resûlullah (aleyhissalÂtu vesselÂm)'ın uygun goreceği. her bir şeyin mahsulunun yarısı onların olmak şartıyla araziyi onlara bıraktı. Abdullah İbnu RevÂha (radıyallahu anh), her yıl oraya gelir, miktarı tahmin eder ve yarısının karşılığını onlardan alırdı. Yahudiler, Abdullah'ı tahminde gosterdiği titizlik sebebiyle Hz. Peygamber (aleyhissalÂtu vesselÂm)'e şikÂyet ettiler. Hatta bir ara (lehlerine gevşek davranması icin) ruşvet vermek istediler. Abdullah onlara: "Bana haram mı yedirmek istiyorsunuz. Vallahi ben en ziyÂde sevdiğim insanın yanından geldim. Sizin topunuz bana maymunlar ve hınzırlardan daha menfurdur. Buna rağmen, benim size olan buğzum, size karşı Âdil olmama mÂni değildir." Yahudiler, Abdullah (radıyallahu anh)'ı takdir edip:
"İşte bu adalet ve doğrulukla semÂvat ve arz nizam icinde ayakta durur" dediler. Resûlullah (aleyhissalÂtu vesselÂm), her bir hanımına her yıl seksen vask hurma, yirmi vask arpa veriyordu. Hz. Omer (radıyallahu anh) zamanında, Yahudiler Muslumanlara hile yaptılar İbnu Omer (radıyallahu anh)'i bir evin damında uyurken geceleyin aşağı attılar, el ve (ayak) bileklerini cıkardılar.
Hz. Omer İbnu'l-HattÂb: "Hayber'de hissesi olan hazırlansın, aralarında taksim edelim" dedi. (Taksim edileceği zaman) reisleri: "Bizi buradan cıkarma. Bizi Resûlullah (aleyhissalÂtu vesselÂm) ve Hz. Ebu Bekir'in yaptıkları gibi yerlerimizde bırak" dedi. Hz. Omer (radıyallahu anh) ona: "(Kararımızda) Resûlullah (aleyhissalÂtu vesselÂm)'ın sozune ters duştuğumuzu mu zannediyorsun?l) Bineğin seni Suriye'ye doğru bir gun, sonra bir gun, sonra bir gun daha koşturmasına ne dersin?" diye cevap verdi. Hz. Omer (radıyallahu anh), Hayber'i, Hudeybiye ashÂbından Hayber Seferi'ne iştirak etmiş olanlar arasında taksim etti.
__________________