Universiteye Hazırlık Skeci
Universiteyi hedefleyen bir gencle bu yolun başında, koşmadan yorulan bir gencin karşılaşması ve kıyaslanması uzerine
Mustafa: Nerde kaldı bu kız da ya! İşte geliyor. Şimdi bununla tanışmak farz oldu. (Ellerini kaldırır.) Hey buyuk Allahım! (kızı gostererek) Boyle guzellikleri yaratıyorsun ve bana haber vermiyorsun. Oluyor mu yani? (Kıza bakarak) Allah Allah, bu bir insan olamaz yahu. Bu, başka turlu bir yaratık olmalı. Hayır hayır, bu kesinlikle bir insan olamaz. Ya benim şimdiye kadar gorduklerim insan değildi ya da bu, insan değil. Ortada bir terslik var. Ulan yoksa ben mi insan değilim? (telefon calar) Hayret bir şey! (Telefonu acar.) Alo! Ha aslanım, şu anda iz ustundeyim. Birisiyle tanışmak uzereyiz. Daha tanışmadık. Kız tanışmak icin can atıyor da ben soğuk davranıyorum. O şimdi karşımda. Tren bekliyor. Buradan tren gecmiyor mu? Ben de biliyorum. Zaten ben dolmuş bekliyorum. Daha tanışamadık da evlenince balayına Kanarya Adalarına gitmeyi duşunuyoruz. Tabi, o da kabul ederse. Herhalde universite sınavına hazırlanıyor, gorunuşu oyle. Duyuşum, fazlaca inekmiş, ama ben onu evcilleştiririm. Sen dolmuşcuya soyle, gec gelsin. Yok yok, hatta bir yerde kaza falan yapsın, hic gelmesin. Goruşuruz
Mustafa: Siz de mi dolmuş bekliyorsunuz?
Kız: Evet.
Mustafa: Aman Allahım, bu konuşabiliyor. Konuşuyor, konuşuyor!
Kız: Efendim, anlamadım.
Mustafa: Ben de dolmuş bekliyorum. Ne guzel, ikimiz de bir dolmuşu bekliyoruz. Dolmuştaki şansa bak. İnşallah bu dolmuş iyice dolmuştur da bizi almaz.
Kız: Dolmuş cok gecikir mi? Dershaneye gec kalacağım da.
Mustafa: Yok, birazdan gelir. Bizim dolmuşun şoforu kor de dolmuşu yandaki adam kullanıyor. Onun icin biraz gec geliyor.
Kız: İlginc, o nasıl oluyor oyle?
Mustafa: Valla, ben de bilmiyorum, oyle duydum. Siz de mi Eminonune gidiyorsunuz?
Kız: Hayır, ben oraya gitmiyorum.
Mustafa: Oyle mi, ne tesaduf. Ben de oraya gitmiyorum. Nereye gidiyorsunuz?
Kız: Nicin sordunuz?
Mustafa: İzninizle ben de oraya gideceğim de.
Kız: Ben dershaneye gidiyorum.
Mustafa: Dershaneye mi ne guzel! Dershaneyi bitirince ne olacaksınız?
Kız: O ne demek?
Mustafa: Bizim arkadaşlar dershanenin birine yıllardır gidiyorlar ve ustelik hala aynı sınıftalar.
Kız: Dershane bizim icin bir basamak. Amacım, iyi bir universiteye girerek geleceğe guvenle bakmak.
Mustafa: Universiteyi bitirenler hep boş geziyorlar ama. Boş gezmek icin universite bitirmeye gerek yok. Bak, ben universite bitirmediğim halde gayet boş gezebiliyorum.
Kız: İyi bir universiteyi veya iyi bir bolumu bitirenler boş gezmiyorlar. Siz nerde okuyorsunuz?
Mustafa: Ben liseyi bitirdim.
Kız: Universite sınavına girdiniz mi?
Mustafa: Evet girdim. Ustelik kazandım bile.
Kız: Nereyi kazandınız?
Mustafa: Acıkoğretim Fakultesini kazandım. Ama babam uzak diye gondermedi.
Kız: Benimle dalga gecmeye calışıyorsunuz herhalde!
Mustafa: Hayır, dalga gectim bile.
Kız: Oyle mi? Senin adın Zeki mi?
Mustafa: Evet ama o gobek adım. İsterseniz tanışalım. Cunku adını bilmediğim bir insanla evlenmemi kimse benden bekleyemez, değil mi? Ayrıca, benim adım Musti, ama siz kısaca Mustafa diyebilirsiniz.
Kız: (Biraz bekler, şaşırmıştır.) Bir dakika sayın kısaca Mustafa Bey, evlilikle ilgili soylediklerinizi tam anlayamadım da.
Mustafa: Tabi, kusura bakmayın. Evlilik ağzımdan kactı. Eeee, balayı diyecektim evlilik dedim. Balayına Kanarya Adalarına gideriz, olmaz mı? Ben gittim, pek beğenmedim ama senin icin bir daha giderim.
Kız: Siz ne evliliğinden bahsediyorsunuz? Kiminle balayına gidiyorsunuz?
Mustafa: Seninle. Ama gitmek istemiyorsan ben de gitmem.
Kız: Bakın kısaca Mustafa Bey, ne demek istiyorsun anlamıyorum, ama iki dakika once goruştuk, tanışmıyoruz bile. Sen evlilikten bahsediyorsun.
Mustafa: Niye, ne var ki? Zaman bunu gerektiriyor. Siz gazete okumuyorsunuz herhalde. Bakın millet akşam tanışıp evleniyor, sabah boşanıyor. Ustelik bunlara sanatcı deniyor. Bizim onlardan ne eksiğimiz var? Ustelik fazlamız var. Mesela ben lise mezunuyum.
Kız: Haklısınız da ben kendime onları ornek almıyorum. Benim ideallerim var. Onları gercekleştirmekten başka bir şey duşunmuyorum.
Mustafa: İdealleriniz var demek? Cok iyi, sizin idealiniz ne acaba?
Kız: Benim idealim fizikci olmak.
Mustafa: Cok guzel. Bu fizikle ancak fizikci olunur zaten.
Kız: Sizin işiniz gucunuz yok mu Allah aşkına?
Mustafa: Şu anda aslında calışıyorum ben.
Kız: İşiniz ne?
Mustafa: Babamın parasını yemek.
Kız: Aaa! Siz de geleceğe boş gozlerle bakanlardansınız herhalde. Bir amacınız, idealiniz yok.
Mustafa: Olur mu ya! İdealim var.
Kız: Neymiş o?
Mustafa: Babamın olmesini bekliyorum. O olunce mirasa konacağım. Sonra da gel keyfim gel!
Kız: Cok boş birisiniz.
Mustafa: Evet cok boşum. Zaten birisini arıyorum. Ha, adınızı soylemediniz.
Kız: Etiketler onemli değildir.
Mustafa: Olur mu canım? İsminizi bilmezsem cep telefonunuzu ne adıyla kaydedeceğim? Sapık diye kaydedemem herhalde. Konuşmayız, surekli mesajlaşırız. O daha ucuza gelir.
Kız: Benim cep telefonum yok. İhtiyacım da yok.
Mustafa: Yapma ya, ne kadar uzucu bir durum.
Kız: Bu dolmuş da nerde kaldı?
Mustafa: Dolmuşu ne yapacaksınız ki? Gelmese de olur. Ne guzel konuşuyoruz.
Kız: Hayır, siz salak salak konuşuyorsunuz, ben de dolmuş gelinceye kadar dinliyorum.
Mustafa: Şu anda tanışmış olmamız gerekiyor, ama hala olmadı.
Kız: Niye tanışmış olmamız gerekiyormuş ki?
Mustafa: Butun Turk filmlerinde oyle oluyor da onun icin. Ama bir eksik var. Siz hızlı hızlı gelirken carpışacağız. Sonra elinizdeki kitaplar yere duşecek, onları birlikte toplayacağız. Bu şekilde tanışmış olacağız. Bu kısım eksik, istersen carpışalım.
Kız: Allahım cattık belaya ya! Nerde kaldı bu dolmuş?
Mustafa: Dolmuş kaldı bir yerde zor gelir artık. İstersen bir şiirimi okuyayım sana. Şiir benim ha, kendi ellerimle yazdım.
Ellerinde kitaplarla dolmuş beklersin,
Dertlerime yenilerini eklersin.
Babam olsun de gor.
Seni hemen alıp kacarım.
Sonu pek uymadı, ama neyse, her guzelin bir kusuru vardır.
Kız: Allahım kafayı yemeden şu dolmuş gelseydi.
Mustafa: Sıkıldın herhalde. Sana bir şiir daha okuyayım.
Kız: Allah aşkına artık tamam!
Mustafa: Ama bu şiir benim değil, buyuk bir İngiliz şairin.
Kız: (Şaşırır) Oyle mi? Oku bakalım.
Mustafa: Good evening
Welcome to BBC news
And now todays
Nasıl guzel, değil mi?
Kız: Şiir bu mu?
Mustafa: Evet.
Kız: Bu, İngilizce: İyi akşamlar, BBC haber bultenine hoş geldiniz. Şimdi bugunun haberleri. demek.
Mustafa: Yok ya! Demek yanlış şiiri ezberledik. Bu şiiri komşunun radyosundan duymuştum.
Kız: Allahım bana sabır ver! Nerde kaldı bu dolmuş?
Mustafa: Sıkıldınız herhalde. Neyse zamanla alışırız birbirimize.
Kız: Ne alışması ya? Sizinle bu dunyada bir daha karşılaşmamak icin obur dunyaya, hatta cehenneme gitmeye bile razıyım.
Mustafa: Valla, oraya da gelirim.
Kız: Allah aşkına yeter! Nerde kaldı bu dolmuş ya?
Mustafa: Sonuc olarak benim hakkımda edindiğiniz izlenim nedir?
Kız: Bak kardeşim, sizi tanımıyorum, tanımak da istemiyorum, ama sizin hakkınızda edindiğim izlenim şu: Eğer siz dunyaya daha once gelmiş olsaydınız aptal kelimesi sozluklerde olmazdı.
Mustafa: O niye?
Kız: Cunku aptal kelimesi hicbir insana senin kadar yakışmaz.
Mustafa: Sen bana aptal demeye calışıyorsun, ama yazık, uzuldum yani.
Kız: Allah Allah, bu dolmuş nerde kaldı?
Mustafa: Ne yapacaksın dolmuşu? Ne guzel muhabbet ediyoruz. Ha, senin baban ne iş yapıyor?
Kız: Ne yapacaksın?
Mustafa: Benim babam senin babanı dover de onun icin sordum.
Kız: Benim babam komiser.
Mustafa: Yok ya! Gercekten mi? Zaten benim babam da cumhurbaşkanıdır kendisi.
Kız: İstersen araştır bak.
Mustafa: Hadi ya! Desene sert kayaya carptık. Başımızı belaya sokmayalım bari. Allah Allah, nerde kaldı bu dolmuş ya!
-SON-
Universiteye Hazırlık Skeci
Gündemdeki Konular - Haberler0 Mesaj
●39 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Gündemdeki Konular - Haberler
- Universiteye Hazırlık Skeci
-
13-09-2019, 01:07:31