CAMiDEKi FATiHA

Gecenlerde bir vesileyle yanına uğramıştım ki, namaz kılarken gordum. "Rabbim! Sen nelere kÂdirsin!" deyiverdim o an. Gencliğinde bir kere olsun ağzından "Allah" kelamı cıkmamasıyla ovunen Kenan Amca, o ihtiyar haliyle "Allahuekber" deyip namaza duruyordu.
Doğrusunu Allah bilir ya, şahsen gorduğum kadarıyla kıldığı namaz eksik ve hatalıydı. "Allahuekber" diyerek rukuya varıyor, "Subhanallah" diyor, akabinde "Allahuekber" diyerek secdeye varıyor, secdede yine "Subhanallah" diyordu. Neyse; "Subhanallah" diyerek selam verdi ve namazını tamamladı!

"Allah kabul etsin Kenan Amca!"
Beni yeni farketmişti.
"Hoş geldin doktor bey oğlum" dedi, peltek konuşmasıyla.
Gecen sene beyin kanaması gecirdiği gunlerde hastanede tanımıştım Kenan Amcayı. Bir Fatiha'dan bile mahrum edilmiş halde yaşadığı onca yılın ezikliği vardı uzerinde.
Kolundan girerek, oturmasına yardım ettim:
"Nasılsın bakalım?"
"Yurumemdeki aksaklık dışında, iyiyim cok şukur."
"Maşaallah Kenan Amca! Namaz bile kılıyorsun."
Ondaki bu değişikliğe cok sevinmiştim.
Sohbet ederken, "Evlat" dedi utana sıkıla, "Sana bir şey sormak istiyorum."
"Buyur Kenan Amca."
Meraklanmıştım.

"Ben namazda ne okunacağını bilmiyorum. Okumam yazmam da yok. Namaz kılıyorum ama..."
Her yanını huzun kaplamış, sozun devamı boğazında kalmıştı. Ne kadar acı bir tabloydu bu boyle. Namaz kılmak istediği halde namazın nasıl kılınacağını, namazda ne okunacağını bilememek…
"Oğrenirsin inşaallah. İstersen ben sana yardımcı olurum."
"Felc gecirdikten sonra hafızam iyice zayıfladı. Cok uğraştım ama, bir turlu aklımda bir şey kalmıyor"
Umitsiz kelimeler dokulmuştu yine felcli dudaklarından. İcim burkulmuş, ona bir cıkar yol gostermeyi cok istemiştim.
"Hic olmazsa Fatiha'yı oğrenmek zorundasın Kenan Amca. Fatiha'sız namaz olmaz. Ne yapıp edip onu oğrenmen gerekiyor."
"Biliyorum yavrum. Ama ne yapayım ki, hafızama girmiyor."
Fatiha'sız gecen yıllara kızgın ve kırgın bir halde soyluyordu bunu. Bu dertli ihtiyar icin yapılabilecek bir şeyler olmalıydı. İcimden, "Madem namaz kılma ameliyesi omur bitmediği surece, akıl baştan gitmediği surece duşmuyor. Bu amcamıza nasıl bir yol gostermeli" diye duşunurken, elhamdulillah bir cozum yolu da bulmuştum:
"İyisi mi sen namazlarını cemaatle kıl Kenan Amca. Eğer vakit namazlarını camide kılacak olursan, imama uyman yeterli olacak. O zaman namazların salim olur inşaallah."
Bu cozum karşısında Kenan Amcanın her yanını sevinc ve memnuniyet kaplamıştı. Hani, ayakları sağlam olsa kalkıp oynayacaktı alimallah!
O gun bugundur, Kenan Amca namazlarını camide kılıyor. İmama tÂbi oluyor ve selametle namazlarını eda ediyor.

Ben de onu ağır aksak camiye giderken her goruşumde imama uymanın ve cemaat sırrına tÂbi olmanın ne demek olduğunu daha iyi kavrıyorum. Asrın, kesinlikle cemaat asrı olduğunu ve imanla bu dunya hayatını noktalayabilmek icin cemaatin şahs-ı manevîsinin nuruna sıkıca yapışmak gerektiğini anlıyorum. Kurtuluşun cemaat sırrına dahil olmakla ilgili olduğunu daha iyi fark ediyorum. Nefsime de, "Cemaate tÂbi olmak icin hafızanın seni terk etmesini mi bekliyorsun?" gibisinden ikazlar yolluyorum.
Velhasıl, bir Fatiha'yı bile oğrenememiş ve oğrenemeyecek birisinin beş vakit dort başı mamur namazlar kılışına şahit oluyorum.
Hem de, cemaatle..

__________________