Tebliğ ve irşad calışmalarım icin arkadaşlarımla birlikte Amerika’da idim

Birgun, her zaman sohbet ettiğimiz cami cemaatinden Suriyeli bir Musluman kardeşim, yanında bir Amerikalı ile cıkageldiVe bana, meşhur bir iş adamı olan bu Amerikalı’nın Musluman olmak istediğini soyledi

Tarifsiz sevindim, mutlu oldum Nasıl sevinmem, Rabbimin inayetiyle ateşlerden bir can daha alınmıştı Kucakladım O’nu ilk once, bağrıma bastım kırk yıllık dostmuşcasınaKi oyleydi de, ezelden tanışan ruhlarımız şimdi buluşmuştu işte

Gozleri ışıl ışıldı; Yanakları pembeleşmiş, mahcup bir eda, biraz da şaşkınlık ve sabırsızlıkla yerinde duramıyorduKuş gibi cırpınan yureğinin sesini duymak mumkundu adeta

Şefkatle sordum O’na;

-Neden Musluman olmak istiyorsun?

Sanki bu sualimi bekliyormuşcasına heyecanla anlatmaya başladı;

-Ben dedi cok zenginimNeredeyse tum dunyalara sahibim; Şirketlerim, katlarım, yatlarım, arabalarım, oteller zincirim Aklınıza ne gelirse her şeyim ama her şeyim var Şimdiye kadar bedenimin tum şehvetlerini tatmin ettim; hangi kadını istediysem aldım, ne ve nerde yemek istediysem yedim-ictim, nereye gitmek istediysem gittim

Her şeye sahibim evet ama icimde hep bir tatminsizlik hep bir huzursuzluk var Mutlu değilim, olamıyorum da Şehevi arzularımı tatmin ettiğimde bedenim guluyor ama icim yangın yeri hep 10 kez intihar teşebbusunde bulundumOlemedim

İşte bu hal ile yaşarken, daha doğrusu yaşayamazken, birgun işte şu yanımdaki Musluman kardeşimde, bende olmayanı gordumHep hasretlisi olduğumu, hep aradığımı, icimin yangınını sondurecek buz gibi serin suları O’nda gordum ve adeta vuruldum Guclu bir mıktanıs gibi cekti beni o hakikat ve “İşte Bu!” dedim

Birgun alışık olmadığım bir vakitte ofisime gitmiştim, yardımcım yerinde yoktu, odasına girdimBir de ne goreyim adam icerideki lavaboda, garip hareketlerle yuz, el-kol ve ayaklarını yıkamıyor mu?

Benim o modern, o guzelim banyomda ayaklarını yıkamak, burun temizlemek olacak iş miydi? Birden sinirlendim, ama belli etmemeye calışarak sordum;

-Neden ayaklarını burada yıkıyorsun?

Saf ve tertemiz yuzuyle baktı ve bana;

-Abdest alıyorum, namaz kılacağım dedi

İlk defa duyuyordum bunu -Abdest nedir? dedim

-Biz Muslumanlar namazdan once abdest alırız; Huzura girmek icin bir dilekce gibidir abdest Hem temizlik, hemde vucuttaki statik elektriği notrlemektir Hem de abdest aldıkca, o uzuvlarla işklediğimiz gunahlar bir bir dokulur manen Tertemiz cıkarız huzuruna Yaradanın dedi

Yuzune baktım ışıl ışıldıBelki de sır, bu abdestteydiOyle ya, gunde 5 vakit manen gunahlardan arınıyorlardıYine beni vuran onemli bir nokta; Yıllardır beraber calışırız O’nu hic mey’us, umutsuz, huzunlu gormemiştim

-Nedir sır? Dedim

Dedi ki;

-Biz Allah’a inanıyoruz Bu inancla bilirim ki bana isabet edecek bir şeyi, O’ndan gayrısı onleyemez; O’ndan gayrısı ne zarar verebilir ne de faydaVe bizler başımıza bir şey geldiğinde; Musibetse, sabreder sevaplanırızNi’met verildiğinde ise; O’ndan olduğunun idrakiyle sadece O’na şukreder sevaplarınız

Şaşkındım Bu iman, bu teslimiyet Bu rıza, bu boyun eğiş karşısında İcimi yokladım, meylediyor, akıyordu sanki O’na

O’nun işaretlediğine Huzura Kurtuluşa Sımsıcak oluvermişti icim birdenOmrumde tatmadığım bir ozlemle, ani bir kararla dedim;

-Ben de senin gibi olmak istiyorum! Akmak istiyorum bu kalbimin meylettiği yoneO’na “Tamam” dedi ve işte buradayız

Sozlerini bitirince tekrar kucakladım O’nu muhabbetleOnce yıkanması gerektiğini anlattım tatlılıklaHeyecanla uyguladı Kelimey-i şehadeti soylettim sonra

Ama nasıl? İnanın omrumde boyle bir sahne gormedim ben! Adamın vucudu elektriğe kapılmış gibi titriyor, gozlerinden yaşlar akıyorBu hal ile tekrarladık beraberce 1, 2, 3 kez

Sonra sakinleşti

SubhanAllah yuzune baktım, sanki bir nur inmişBambaşka oluvermişti bir anda

Gozlerini actı ve heyecanla titreyerek bana;

-Bu sırlı kelimeler nedir? Diye sorduVe devam etti aynı şevkle; Bunlar bambaşka, bu bir sihir sanki, sanki sırlı bir parola bu! Bana bambaşka bir alemin kapılarını actı

Pırıl pırıldı yuzuDurmadan ağlıyordu

Urperdim bu manzara karşısında Gunde kac kez tekrarlayan ama sırrına eremeyen bizler ahhh! Gelin de gorun ey Muslumanlar şu sihirli kelimenin, nasıl uzman bir cerrah gibi kalpleri şerhedip tedavi ettiğiniGelin yapışın buna İcte ve dışta, hal ve kal ileDurmadan tekrarlayın!

“Eşhedu en l ilÂhe illallah ve eşhedu enne Muhammeden abduhû ve rasûluhu”

Hani diyor ya Rabbimiz; “Elem neşrahleke sadrek”

Demek ki bu şehadet, ihlasla, huşuyla, O’na şiddetli meyille, aşkla, hudutsuz imanla soylendiğinde kalbi yarıp, icini temizliyor, cesedi ve ruhu donuşturuyordu; Yepyeni bir insan, yepyeni bir kimlik cıkıyordu ortaya;

Şehadet oncesi: Karanlıklar-Gurbetler
Şehadet sonrası: Nur - Mu’min-Muslim

Ahh ahh

Bunları izah ettim O’na

Ve O, taptaze imanıyla cocuklar gibi neş’eli ve safca;

-İnanır mısınız dedi, bu sırlı kelimeyi soylediğim anda icimde bir şeyler oldu, bir huzur, bir rahatlık, bir tatlılık hisettimŞimdiye kadar hasretlisi olduğum, hep aradığım ne varsa bir anda icime doldu; kalbimin aniden değiştiğini hissettim Tum sancılarım demek ki bu doğum icinmiş! Yaratıcıma bin şukurBen artık az onceki ben değilimYeni doğdum sanki! Ahhh daha onceleri nerelerdeydiniz?

Abdullah adını verdik O’na kendi arzusuylaKoskoca adam, cocuklar gibi sevincli ve mutlu;

“Eşhedu en l ilÂhe illallah ve eşhedu enne Muhammeden abduhû ve rasûluhu” diye surekli tekrarlayarak gitti

Yolun acık olsun Abdullah

Darısı bizim Abdullahlara ola

ALINTI#


__________________