Ahmet Aydın Bolak

hukukcu, işadamı


13 Ağustos 1925 tarihinde Balıkesir'de doğdu. Istanbul Universitesi Hukuk Fakultesi'nden mezun oldu. Balıkesir'e maiyyet memurluğu, kaymakam vekilliği, kaymakamlık ve avukatlık yaptı. Hurriyet Partisi kurucuları arasında yer aldı. CHP Balıkesir milletvekili olarak 1961-1965 yılları arasında parlamentoda bulundu. Vakıfların yeniden kurulmasını sağlayan 903 sayılı kanunu o teklif etti. Uzun sure Turk Petrol Holding Yonetim Kurulu Başkanlığı yaptı.

Turk Eğitim Vakfı, Turkpetrol Vakfı, Goğus CerrÂhisi Vakfı, TUSEV-Turkiye Ucuncu Sektor Vakfı, TEMA Vakfı, İstanbul Trafik Vakfı, Turk Mûsıkîsi Vakfı gibi cok sayıda vakfın kurucu ve yoneticileri arasında bulundu.

1965'den sonra ticari ve sınai alanlara girdi. Petrol, turizm, gemi inşa, nebati yağlar ve gıda gibi konular olmak uzere cok sayıda şirkete kurucu, hissedÂr ve yonetici oldu. Evli ve bir oğul, iki torun sahibi. 27 Temmuz 2004 tarihinde İstanbul'da oldu.

ESERLERİ:
Hayatın Oğrettikleri, Hayatın İcin, Yuz Yılın Yetmişbeş Yılı



Aydın Bolak'tan Bir Televizyon Sohbeti

KAYBEDİLMEMESİ GEREKEN DEĞERLER

İnsan hayatında, kaybedilinceye kadar kıymeti anlaşılmayan değerler var. Bu değerleri kaybettiğimiz zaman “eyvah!” diyoruz ama, geri getirmek mumkun olmuyor. Bunlardan biri sağlık, biri servet, biri sevgi ve bir diğeri de hurriyet...
İnsanlar sağlıklı doğup sağlıklı yaşamaya devam ederlerken, sağlıklarının hic bitmeyeceğini sanarak onu diledikleri gibi harcar, yasak olan herşeyi yaparlar. MeselÂ, "terliyken soğuk su icmeyin” dersiniz, icerler!.. "Hastaların yanında dikkat ediniz, mikrop almayınız” dersiniz, "bana birşey olmaz!” derler. "Keyif verici zehirlerden, alkolden, tutunden uzak durunuz" dersiniz, "bunlar sizin hayatınız icin zararlıdır, hayatınızı kısaltır” dersiniz, "adam sen de, bak 80 yaşına gelmiş hÂl sigara iciyor!.." derler ve kendilerine uygun misÂller bulup sizi cevaplarlar.

Ama insanların coğu, bu suistimallerinin sonunda hayatlarının en guclu değeri olan “sağlık”larını kaybederler. İş işten gecmiştir.. Artık “eyvah”lar sağlığı yerine getirmez. Ne kadar yansanız-yakılsanız, sağlık kaybedilmiştir. Artık insan tedÂviye ve başkalarının bakımına muhtac hÂle gelmiştir.

Bilhassa son zamanlarda tahribÂtını geniş olcude duyduğumuz kokain, eroin, esrar veya birtakım haplar, insan hayatının en onemli sağlık merkezi olan “beyin” uzerine tesir ederek insanı insanlıktan cıkaran ve zelîl, kepÂze hÂle duşuren nesnelerdir. Ama biliyorum ki Turk Gencliği bu pis alışkanlıklardan uzak duracaktır.

Yuce Kanûnî’nin, hepinizin bildiği bir beytiyle devam edelim:

Halk icinde mûteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi!”.

Diyor ki; halk katında sorsanız, en buyuk varlık, en buyuk nesne devlete sahip olmaktır. Halbuki cihanda asıl saadet, sağlıklı bir nefes alabilmektir. Onun değerini ancak, hasta olup o nefese muhtac kaldığı zaman anlar insan.
Sevgili Seyirciler.. Sağlığın değerini kaybetmeden anlamak gerekir. Dikkatli insanlar, herkesin imrendiği bir hayatı yaşayarak hayatlarının sonuna ulaşırlar. Ama sağlıklarına dikkat etmeyerek onu suistimal edenler genellikle dostlarını uzerler, duşmanlarını sevindirirler ve hastalıkların pencesinde uğraşırlar.
***
İnsanın kaybettiği zaman yandığı bir başka değeri de servet ’dir. Kendi kazanmayıp ailesinden intikal eden servet sahibi insanların coğu, alınterleriyle, emekleriyle biriktirmedikleri icin, servetlerinin bitmeyeceğini zannederler. Onun icin de har vurup harman savurur, israf icinde yaşarlar. Makûl hicbir harcamaları yoktur. Onlar icin hayat “o gun mes’ut olmak”dır. O bir gun mes’ut olmanın pahası ne olursa olsun onu harcamaya hazırdırlar. Bunlar, servetlerini kaybetmeye namzet insanlardır.

Akıllı insanlar servetlerini korurlar ve onu, kendileri yemek icin değil, diğer insanların hayrına kullanmak icin biriktirirler. Bu kişiler insanlığın hayırlı unsurlarıdır. YÂni, “En hayırlı insan diğer insanlara hizmet eden insandır” kaidesine uyan kimselerdir. Hergun baklava yemesi mumkun olan kişinin ustelik sağlığı da bozulur! Halbuki onu olculu yediği gibi servetini de olculu harcarsa, kalan serveti bircok ac insanı doyurabilir, bircok fukarÂnın iş kurmasını sağlayabilir, bircok genc kızın ceyizini temin edebilir.. Boylece, etrafında sevgi hÂlesi yaratarak, servetini Allah’ın emrettiği gibi hayır yolunda kullanır ve omrunu tamamlayıp huzur icinde dunyaya ved eder. Diğerleriyse, serveti eritmenin zilleti icinde, cemiyette itibarlarını kaybetmiş olarak yaşarlar.
***
Kaybedildiğinde bedbaht olunan bir başka şey, hurriyet ’dir. Amerikan İstiklÂl Beyannamesi ve Anayasası’nda şoyle der:
"Allah, insanlara doğduğu andan itibaren, vazgecilmez, terkedilmez, devredilmez birtakım haklar bahşetmiştir. Bunlar yaşama, duşunme, serbest hareket etme ve birbirlerinin haklarına riayet ederek toplulukla yaşama gibi haklardır..”
Bu hurriyetler insanlar icin hayatın bir parcasıdır. İnsan’ı hurriyetsiz tasavvur etmek mumkun değildir. Hurriyet, insan aklının mahsuludur.

Hurriyet nasıl kaybedilir?.. Bir insanın hurriyetini kaybetmesi icin, o insanın evvel topluma karşı vazifelerini yapmamakta direnmesi gelir. Hurriyet boyle kaybolmaya başlar. Kişinin, toplumun inanclarının aksine toplumu zorlaması da, once kendi hurriyetini kaybetme sebebidir. Cunku bu hurriyetin icinde duşunce hurriyeti vardır, yaşama hurriyeti vardır, teşebbus hurriyeti vardır ve bu hurriyetin icinde, bir toplumda itibarla gezip dolaşma, yazma, konuşma hurriyeti vardır.. İnsanlar bu hurriyetlerini, tiranların, despotların zulmune hareketsiz ve sessiz kalmakla kaybederler!..

Hurriyetin kaybedildiği en klasik hÂl hapishÂne veya akıl hastÂnesidir. Kişi buralarda kendisini diğer insanlardan ayrılmış, itibarını kaybetmiş, zillete duşmuş ve insan olmakdan uzaklaşmış hisseder. Boylece kaybolan kişiliğin geri gelmesi de ne yazık ki guctur.

Kaybolan hurriyetin yeniden elde edilmesi, buyuk mucadelelere, sabırlı calışmalara ve insanın kaybettiklerini telafi etme kaabiliyetini son noktasına kadar kullanmasına bağlıdır. Hurriyetini tekrar kazanamayanlar insanlık camiasından silinip giderler. Onlar artık “kole” dir ve kole muamelesi gorurler.
***
Kaybedildiğinde ıztırab duyulan bir başka değer, sevgi ’dir. İnsan, yaratılmışları sevdiği olcude sevilen, etrafına sevgi sactığı olcude sevilen ve cemiyete faydalı olan bir varlık olarak yaratılmıştır. Hic kimseyi sevmeyen, kendi kendisiyle kavgalı, ofkeli bir insan topluluğu duşununuz.. Burada sevginin yeri yoktur! Ancak ofkeler, kavgalar, devamlı mucadeleler vardır.

Bir "kapalı rejim” duşununuz ki, insanların birbirlerine karşı sevgilerini soylemesi dahi tehlike teşkil etsin!.. Kapalı rejimde insanlar yavaş yavaş makineleşirler, duşunme kaabiliyetlerini, hissetme kaabiliyetlerini ve sevme kaabiliyetlerini kaybederler. O kadar ki; kadınla erkek arasında Cenab-ı Hakk’ın yarattığı o sevgi unsuru bile o toplumda artık maddeleşmiştir. Muşterek hayat, otelde gecirilen hayat gibidir.. Ailenin muşterek sevgi mevzûu olan bir “cocuk” yoktur! Cunku cocuk, istedikleri an birbirlerinden geri donebilme kapısını kendilerine acık bırakmak isteyen insanların ayakbağı olarak gorunur. O sebeple, evlerinde, bir otel odasında buluşmuş gibi bir yaşarlar ve sonra birgun birbirlerini bırakıp giderler!.. Sevgiyle, saygıyla ve birbirlerinin hÂtıralarıyla hicbir irtibatları olmayan, Âdet “ot gibi” yaşayan insanlardır…

Toplum icinde yaşayıp da toplumunu sevmeyen, devletini sevmeyen, aile icinde sevgisini izhar edemeyen, sevgi bağını kuramayan kişi ya da kişiler, doğuşlarında Allah’ın onlara verdiği sevgi kaabiliyetini kaybettikleri zamanki bedbahtlıklarını dahi idrak edemezler. Neyi kaybettiklerini bilemezler..

İki ayrı kişi duşununuz: Birisi sevgi dolu, herkese gulucuklerle selÂm verip, selÂm almaktadır.. Diğeriyse sevgiden habersiz, cevreye nefretle bakan abus cehreli, nobran mı nobran!.. Bu kişinin arkasında kimseyi goremezsiniz. Sevgi dolu insanı ise etrafında bircok sevenle birlikte gorursunuz. İyi gununde de kotu gununde de sevenleri onun yanındadır. O da, iyi veya kotu gunlerinde butun insanların yanında sevgiyle vardır. Yunus Emre ne diyor:

Aşksızlara verme oğut,
Oğudunden alır değil.
Aşksız Âdem hayvan olur,
Hayvan oğut bilir değil!

Yunus, olma cÂhillerden,
Irak olma ehillerden,
CÂhil ne var, mumin ise
CÂhillikden kalır değil!

Bu sozleri biraz acarsak: Bir kimsede aşk unsuru, sevgi unsuru yoksa, ona oğut vermeye gayret etme cunku oğudunu alamaz, boşuna uğraşma. Cunku, sevmesini bilmeyen, insan değildir, o bir hayvana benzer. Sevgi hayvanla insanı ayıran bir unsurdur. “Akıl” gibi. Onun icin aşksız Âdem hayvan olur, hayvan da oğut bilmez! Onun gibi, sevgisiz insana nasihat etmenin bir mÂnÂsı yoktur… Yunus, cÂhillerden olma. Bilenlerden de uzak durma, onlarla beraber ol, beraber duşun.Cunku cÂhil, mumin de olsa, onun cehÂleti sevgiyi onleyecektir. Onun îmanı dahi cÂhillikten kurtulup sevgiye donmesini sağlayamaz…

Aziz Seyirciler!
Bunlara daha birtakım değerlerimizi ilÂve edebiliriz. Ben, kaybettiğimiz zaman ıztırÂbını yaşayacağımız başlıca dort değeri anlatmaya calıştım. Eğer insanların tamamı bu dort değere sahip olmasını biliyorlarsa toplum ancak o zaman mutlu olur ve ayakta kalabilir.
Mutlu toplumun yarattığı devlet ve politikacılar da, sevmesini, saymasını, sağlığın değerini ve kendi sağlığını kullanmada iyi ornek olmasını bilir. Bir esrarkeş politikacı ya da oğretmen duşununuz.. Ve sonra onu “ornek adam” olarak gostermeye calışınız!..
Herkesin ve ozellikle cocuklarımızın, sağlıklarını, servetlerini, sevgilerini, hurriyetlerini gayet kıskanclıkla korumalarını diliyorum. Boylelikle Turkiye daha mesut insanların yaşadığı bir ulke olacaktır. Cunku; sağlığını-servetini-sevgisini-hurriyetini iyi kullanan insanların kurduğu devlet guclu olur.

24/06/1997



VEFAT-HABER

Aydın Bolak dualarla uğurlandı
Zaman 30.07.2004

İşadamı, hukukcu ve bircok vakfın kuruculuğunu yapan Ahmet Aydın Bolak, son yolculuğuna tekbirlerle uğurlandı.

Salı gunu hayatını kaybeden Bolak'ın cenaze namazı dun Teşvikiye Camii'nde ikindi namazının ardından kılındı. Cenaze torenine eşi Ayşe Selma Bolak, oğlu Halil Doğan Bolak ve uvey oğlu Varol Dereli’nin yanı sıra iş ve siyaset dunyasından cok sayıda tanınmış isim katıldı.

Eşi ve cocukları cami bahcesinde taziyeleri kabul etti. Cok uzun taziye kuyrukları oluştu. İkindi namazı kalabalık bir cemaatle kılındı. Camide yer kalmayınca bircok kişi dışarıda saf tuttu. Namazın ardından imam, Aydın Bolak'ın yaptığı hizmetleri anlattı. Bolak'ın bayrağa sarılı tabutu tekbirlerle cenaze arabasına kondu.

Osmanlı tarihi uzmanı ve Hollanda Rotterdam İslam Universitesi Rektoru Prof. Dr. Ahmet Akgunduz, Gaziantep'te lise son sınıfta okurken, bir tanıdığının referansıyla Bolak'ın, eğitimini surdurmesine yardım ettiğini soyledi. Akgunduz, hukuk ve ilahiyat fakultesini okumasında ve Amerika'da bir yıl misafir oğretim gorevlisi olarak gorev yapmasında merhum işadamının buyuk katkısı olduğunu belirtti. Akgunduz, Bolak'ın CHP milletvekilliği yaptığı donemde Medeni Kanun icerisindeki Vakıflar Kanunu'nun cıkarılmasını sağlayarak Osmanlı mirası vakıfların ilk avukatlığını yaptığına dikkat cekti.

Aydın Bolak'ın en dikkat ceken ozelliklerinden biri de tesbih koleksiyonu yapmasıydı. Kapalıcarşı'da kendi el işi tesbih satan Mustafa Unal, işadamını 25 senedir tanıdığını ve kendisinden orijinal ve guzel tesbihleri aldığını soyledi.

Devlet eski bakanlarından Husamettin Ozkan, Bolak'ın yeri doldurulamayacak, cok değerli bir insan olduğunu soylerken, Turk Petrol Vakfı Genel Muduru Uğur Derman, “Aydın Bey maddiyatı ayağının altına aldı. Paylaşmayı cok seviyordu.” şeklinde konuştu. Marmara Grubu Vakfı Başkanı Akkan Suver, Turkiye'de vakıf universitelerinin ayakta kalmasına Aydın Bolak'ın buyuk emeğinin bulunduğunu ifade etti. TEMA Vakfı Başkanı Nihat Gokyiğit de Turk insanının değerlerini ve hedeflerini cok iyi bilen Bolak'ın bu guzellikleri icinde barındıran vakıfların kurulmasında gorev aldığını soyledi. İstanbul Kultur İşleri Daire Başkanı ve yazar İskender Pala, Bolak icin, “Butun omrumun şekillenmesinde onemli gorevler ustlenmiştir. Bizim neslin yetişmesinde bir ışık ve aydınlık olarak onumuzde durdu. Alperen kelimesini yontsak heykel olarak Aydın Bolak cıkardı.” değerlendirmesinde bulundu. Bolak'ın binlerce genci yetiştiren milli manevi değerlere sahip kişi olduğunu vurgulayan yazar Mustafa Miyasoğlu da “Alperen sıfatını taşıyan gunumuzun Horasan dervişleriydi.” dedi.

İş ve siyaset dunyası cenazedeydi

Aydın Bolak'ın cenazesinde bir araya gelen iş ve siyaset dunyasından tanınmış simalardan bazıları şoyle: İşadamları Asım Kocabıyık, Faruk Suren, Turk Petrol Vakfı Genel Muduru Uğur Derman, eski bakanlardan Husamettin Ozkan, Aydın Guven Gurkan, TEMA Vakfı Başkanı Nihat Gokyiğit, TEMA Vakfı kurucularından Hayrettin Karaca, Sabancı Holding ust duzey yonetecisi Celal Metin, Yılmaz Ulusoy, İslam Konferansı Orgutu Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu. Cenazede taziyeleri kabul eden merhum işadamının eşi Selma Bolak'ın uzgun olduğu gozlendi (kucuk resim).
__________________