Gunahın ardından hemen tevbe etmenin vÂcib olduğunda şuphe yoktur; zira gunahların helÂk edici olduklarını bilmek, imana dÂhildir. İman etmek ise farzdır. Tevbe etmenin farziyyetinden kurtulan kimse, tiksindirici fiilden kendisini meneden bir marifetle Allah'ı tanımıştır. Cunku bu mÂrifet, amelle alÂkası bulunmayan mukÂşefe ilimlerinden değil, muamele ilimlerindendir.


Her ilim bir amele teşvikci olsun diye istenir, o ilmin mesuliyetinden ancak istenilen amele teşvikci olduğu zaman kurtulunur. Bu bakımdan gunahların zararını bildiren ilim, ancak insanı gunahları terketmeye teşvik etmek icin istenir. O halde gunahları terketmeyen bir kimse, imanın bu parcasını kaybetmiş olur.

Kur'an'ın zahiri bu hukme delÂlet eder; zira Allah TeÂl umumî olarak şoyle buyurmuştur:
"Topluca Allah'a tevbe edin ki feraha eresiniz."(Nûr/31)

Basiret nuru da insanı bu hukme irşad etmektedir.

Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalÂtu vesselÂm) buyurdular ki: "Kim guneş batıdan doğmazdan evvel tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder."

Zira tevbenin mÂnÂsı; Allah'tan uzaklaştıran ve şeytana yaklaştıran yoldan donmek demektir. Boyle bir donuş, ancak akıllı bir kimse icin duşunulebilir. Akıl, ancak şehvet, gazab ve şeytanın insanı aldatma vesileleri olan diğer kotu sıfatların kemÂlinden sonra kemÂl bulur; zira aklın kemÂli ancak yaş kırka geldiği zaman olur.

Hazreti Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselam buyurdular ki: "Gunahlarınız semaya ulaşacak kadar cok bile olsa, arkadan tevbe etmişseniz, gunahınız mutlaka affedilir."

Aklın esası, ancak bulûğa yaklaşıldığında tamamlanır. Onun başlangıcı coğu zaman yedi seneden sonra belirir. Şehvetler, şeytanın askerleridir. Akıl da meleklerin ordularındandır. İkisi bir araya geldiğinde mecburî olarak aralarında savaş patlak verir; zira biri diğerinin yanında duramaz. Cunku birbirine zıddırlar. Bu bakımdan aralarındaki boğuşma, gece ile gunduzun, nur ile zulmetin arasındaki boğuşma gibidir. Biri galebe caldığı zaman, zarurî olarak diğeri kacar!

Şehvetler cocuk ve genclerde akim kemÂlinden once yerleştikleri zaman şeytanın orduları gelmiş ve mekÂnı istil etmiş demektir. Kalp bunlara yakınlık gostermiş olur. Şuphesiz ki bu takdirde şehvetlerin isteklerine uyması da normal olur ve bu durum kalbe hÂkim olur. Artık kalbin bu durumdan kurtulması zorlaşır. Sonra Allah'ın hizbi ve askeri olan akıl ortaya cıkar ve tedricî bir şekilde dostlarını duşmanların ellerinden ve esaretinden kurtarır. Eğer akıl kuvvet bulmaz ve kemÂle ermezse, kalp memleketi şeytana teslim olur. Şeytan da va'dini yerine getirir! Zira şeytan şoyle demiştir:

"Eğer beni kıyamet gunune kadar ertelersen, onun zurriyetini, pek azı mustesna kandırıp kendime bağlarım". (îsra/62)

Eğer akıl kemÂle erip kuvvetlenirse, onun ilk meşgalesi şehvetleri kırmak, Âdetlerden ayrılmak, tabiatı cebr yoluyla ibÂdetlere zorlamak suretiyle şeytanın ordularını yok edip uzaklaştırmak olur. Tevbenin mÂnÂsı bundan başka birşey değildir. Boyle olmasının isbatı da şehvetten, rehberi şeytan olan bir yoldan donup Allah'ın yoluna yonelmektir.

Ebû Suleyman DÂrÂnî pek doğru soylemiştir: 'Eğer akıllı insan, geri kalan hayatında sadece ibadetlerin dışında gecen omru icin ağlarsa, bu olume kadar uzulmesine kÂfi gelir. Acaba kalan omrunu, cahilce gecirdiği hayatı gibi gecirenin hali nasıl olur?'

Ariflerden biri şoyle demiştir: 'Olum meleği kula gorunduğu zaman, ona 'Senin bir saatlik omrun var. Sen goz acıp kapatacak kadar bile o saatten geri kalmazsın' der.

Buna binaen kulun esef ve hasreti oyle bir şekilde belirir ki eğer dunya butunuyle onun olsaydı bu hasretten kurtulmak icin onu vermekte tereddut etmez, o kalan saatine başka bir saati eklemek icin derhal butun dunyayı bu muddet icinde nefsini kınamak icin verirdi. Boylece eksikliğini telÂfi etmek isterdi. Oysa artık boyle bir imkÂnı elde edemez.

"Yoksa kotulukler yapıp yapıp da nihayet olum kendilerine gelip catınca 'Ben şimdi tevbe ettim?' diyenlere ve kÂfir olarak olenlere tevbe yoktur" (Nisa/18)

Ey muslumanlar, ecelin omur kapınızı calmasını beklemeyin. Allaha donun ve tovbe edin.

İhya-i Ulumiddin'den alıntılarla

Kaynak:ismailaga.info
__________________