ALLAH’A MUHALEFET EDENLER
Ali Haydar Efendi (Kuddise sirrahu) Hazretleri buyururdu;
”Oğlum Mahmud! Din-i Mubin-i İslamın devam ve bekası, emri bil maruf, nehyi anil munkere, inkırazı (yol olması) ise emri bil marufu nehyi anil munkeri terk etmeğe bağlıdır.
Dersimizin ayetlerine başlayalım
Allah Teala Hazretleri kullarına bir miktar akıl verdi. Ama sahibi, bu akılla mustakillen dosdoğru yolu bulamaz. Akıl her ne kadar huccet yani delil ise de huccet-i baliğa değildir.
Hucceti baliğa: Son derece delil demektir. Yani Allah Teala’nın muradının ve rızasının ne olduğunu akıl tam olarak anlayamaz. Bunu ancak Allah Teala bilir ve peygamber vasıtasıyla insanlara bildirir.
Hucceti baliğa ancak Peygamberan-i İzam (Salavatullahi Ala Nebiyyina ve Aleyhim Ecmein) in gonderilmesiyle tamamlanmıştır. Yuce Allah peygamberi vasıtasıyla tebliğ buyurduğu Kuran-ı Kerim’de, daima kullarını dunyevi ve uhrevi felaketlerden, zararlardan korumak icin uyandırmakla vaazu nasihat etmektedir. İşte bu sure-i celile ki sure-i Nur adını almıştır, birinci ayetinden son ayetine kadar kulların bilemeyeceği ve secemeyeceği ahkÂmdan bazılarını bildirmektedir.
”Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Her kim şeytanın adımlarına uyarsa, elbetteki o, cirkin ve şeri şerifin kabul etmediği, dinde bilinmeyen şeyleri emreder. Eğer uzerinize Allah’ın fazlı ve rahmeti olmasaydı sizden hicbir kimse ebediyen temize cıkamazdı ve lakin Allah (-u Teala) dilediğini temize cıkarır. Ve Allah hakkıyla işiticidir, bilicidir”
(Ya eyyuhellezine amenu) Ey iman etmiş kullar! burada kısa bir izah gerekmektedir. O da şudurYa), harf-i nidadır. Cağırmak harfidir. Nida ovme icin olduğu gibi kotuleme icinde olur. Rahmet icin olduğu gibi korkutmak icinde olur. Nisbet icin olduğu gibi cins icinde olur.
Ovme nidası misal:”Ey iman edenler!”, kotuleme nidası misal:”Ey kÂfirler!” gibi.
Ayetimizde gecen nida, dostun dosta olan nidasıdır. O ki Allah Teala Hazretleri dostun dostuna nidası ile bizlere nida buyurdu, dostluğuna işaret etmiş oldu.(Eyyuha) O da dostun, dostlarının imanlı olduğuna şehadet etmesidir. Bununla hitap edince yine dostluğa işaret etmiş oldu. Ya Erhamerrahimin! Bizi bu kullarından eyle. Âmin.
Mevla Teala bu ayeti celilede iman eden kullarına hitaben buyuruyor ki:”Sakın şeytanın adımlarına uymayın.”
Bu ayeti kerimede de boyle bir tenbih vardır:
“(Ey kulum!) bana yonelenin yoluna tabi ol”(Lokman suresi:15)
Şeytan Cenab-ı Hakk’a muhalefet etmiştir. Şeytanın izlerine uymak Cenab-ı Hakka muhalefettir. Cenab-ı Hakka muhalefet edenin halini duşunmek lazım.
Şu ayet-i Celile de şoyle buyuruluyor:
”Elbette seninle ve insanlardan sana tabi olanlarla cehennemi dolduracağım.” (Sad duresi:85)
Yine şu ayet-i kerime buranın acıklanmasında yardımcı olacaktır:
“Size Rabbinizden indirilmiş olana tabi olunuz. Ondan gayrisine ve ondan gayrisine dost olana tabi olmayınız. (Mevlaya muhalif dostlara tabi olmayınız). Cok az duşunuyorsunuz (size yetecek kadar duşunmuyorsunuz.) “ (Araf suresi:3)
Eğer bir kimse şeytanın izlerine tabi olursa şeytan onu saptırır, yoldan cıkarır. Zira şeytan daima insana cirkin işlerle ve munkeratla emreder.
“Fahşa” zinaya deniyor ama her cirkin işe de “fahşa” denir. Her cirkin iş işleyen insan şeytanın emriyle iş işlemiş oluyor. Cunku ancak şeytan ve şeytana uyanlar cirkinlikle emreder. Bu hususta cok basiret uzere olmak lazımdır. Nasıl ki bir insan kendini butun maddi kirlerden muhafaza eder, işte manevi kirlerden de kendini oyle muhafaza etmesi lazımdır.
Cennet mukaddes bir mekÂndır. Oraya giren kimse ziyade temiz olmalıdır. Zira cennet Mevla’nın rıza yeridir. Cenab-ı Hakkın cemalini gormek yeridir. Huzur yeridir. Şayet insan anlamayarak kirlenmiş ise bu dini mubin-i İslamın vasıtalarıyla kendini temizlemeye calışsın
O vasıtalardan bazısını Cenab-ı Hak şu ayet-i kerimede beyan ediyor:
“Ey muminler! Namaza kalkacağınız zaman yuzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayınız. Ve başlarınıza mesh ediniz. Ayaklarınızı yan kemikleriyle (yani topuklarıyla) beraber yıkayınız. Eğer cunup iseniz gusul ediniz.
Ve eğer hastalar iseniz veya sefer halinde iseniz veya sizden biriniz helÂdan gelmiş ise veya kadınlarınıza yakınlıkta bulunduysanız, su bulamaz iseniz o halde temiz bir toprakla teyemmum ediniz. Ondan yuzlerinize ve ellerinize mesh ediniz.
Bu emirlerle (tekliflerle) beraber Allah(-u Teala Hazretleri) size bir gucluk murad etmemiştir. (Lakin beşeriyet iktizasıyla (gereğiyle) nefis ve şeytana uyarak kirlendiniz.) İşte o kirlerden sizi temizlemek murad ediyor. Ve uzerinize nimetini tamamlıyor belki şukredersiniz.” (Maide suresi:6)
Bu ayet-i celile bizlere mukellef olduğumuz abdestin, guslun ve teyemmumun birer temizlenme vasıtası olduğunu beyan ediyor. Şu halde bunların sunnete uygun bir şekilde nasıl alınacağını hem kendimiz oğrenelim. Hem herkese oğretelim.
KUL NASIL TEMİZLENMELİ?
İstiğfarda temizlenmek vasıtalarındandır. Hele zikrullah hepsinden buyuk temizlenme vasıtasıdır.

Niyazi Hazretleri buyuruyor ki:
Savm-u salat-u zekat
Gunah kirini mahveder
Darb-ı zikir olmasa
Gonul pası silinmez.

Evvela rabıta ateşiyle kalbi yumuşatmalı, sonra zikir ede ede paslarını silmelidir.
Mevlid-i şerif de buyuruluyor ki:
Bir kez Allah dese aşk ile lisan
Dokulur cumle gunah misl-i hazan
ismi pakin pak olur zikreyleyen
Her murada erişir Allah diyen.

“Aşk ile sevgi ile ALLAH dese insan, sonbaharda sararan yaprakların ufak bir ruzgÂrla tamamıyla dokulduğu gibi o insanın gunahları da işte oyle silinir, dokulur. Allah-u Teala Hazretlerinin pak ismini zikreden pak olur, temiz olur. Ve Allah diyen her murada erişir.”

Şu ayet-i kerime de zikrin şerefinin zirveye yukseltildiğini haber veriyor.
“Elbette zikrullah her şeyden buyuktur” (Ankebut suresi:45)

Eğer Allah’ın fazlı ve rahmeti olmasaydı, kullarına analarından, babalarından cok acımasaydı hic bir kimse ebedi olarak temizlenemezdi.

İşte Allah Teala ve Tekaddes Hazretleri bu Din-i mubin-i İslamın farzlarıyla, vacipleriyle, sunnetleriyle, mustehaplarıyla, edepleriyle butun gunahlarımızı, kirlerimizi temizliyor. Bir tek “La ilahe illallah” 80 sene kufur uzere yaşayan ve butun gunahları işleyen bir insanı pak eder. Anasından doğmuş gibi yapar. Kur’an okumak da insanı pak eder. Kaside-i Burde de bulunan şu beyit bunu ne guzel acıklıyor:
“Sanki O Kur’an bir havuzdur ki kendisine komur gibi simsiyah yuzle gelen asilerin yuzlerini bembeyaz eder”

İşte temizlik sebeplerinden oğrenip yapmak lazım.
Bir insan namaza durduğu vakit Allah-u Teala Hazretleri meleklere emir verir: “Bu kulumun ne kadar gunahları varsa sırtından inidirin, hafif olarak namaz kılsın” Melekler namazı bitirinceye kadar beklerler. Namazı bitirince melekler sorarlar: “Ya Rabbi! Gunahları tekrar yukleyelim mi?” Allah-u Teala Hazretleri buyurur: “Benim keremime layık olan budur ki, bir kulumun gunahlarını indirdikten sonra onları tekrar kuluma yuklemem.”

“İslam kendisinden evvel gecen butun gunahların kokunu kazır” ibaresi de bu hususta bize ışık tutuyor.

“Tevbe kendisinden evvel gecen gunahları siler”
“Hac kendisinden evvel gecen gunahları kesip atar.”
“Şehid olarak olmek kendisinden evvel gecen gunahları kesip atar”
“(Din-i Mubin-i İslamı muhafaza uğrunda) muhacir (hicrete) cıkmak da kendisinden evvel gecen gunahları kesip atar.”

Yine ustadımız Hacı Ali Haydar Efendi (kuddise sirruhu) Hazretleri buyurdular ki:
“Her sabah ve akşam, uc defa:
-Euzu billahi-ssemi’l ali mimineşşeydanirracim-
Bir kerede:
-Bismillahirrahmanirrahim-
diyerek sure-i Haşr’in (( Lev enzelna hazel kur’ane………. )) ayet-i kerimesinden sonuna kadar okumakta 5 haslet vardır. Fakat bunu beyan edilen usul uzere okumalı, eksik veya fazla yapmamalı ki bu hasletlere nail olunsun.
1- İnsanın husn-u hatime ile olmesine,
2- Husn-u Hatimenin en yuksek mertebesi olan şehitlik mertebesi ile olmesine vasıta olur.
3-Bu ayetlere memur edilmiş yetmiş bin melek, okuyanı sabah okursa sabahtan akşama kadar, akşam okursa, akşamdan sabaha kadar muhafaza ederler.
4- O melekler, yaptıkları zikirlerin, ibadetlerin sevabını ona bağışlarlar.
5- Resulullah (sallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin bir sunneti de işlenmiş olur.

İnsan temizlenmek sebeplerine sımsıkı yapışmalı ve kirletecek şeylerden son derece uzaklaşmalıdır, zira kabirde azab vardır. Mahşerde azab vardır. Korkarım cehenneme de sokar cıkarırlar. Neden temiz yaşamak imkÂnı varken insan kirli gitsin. Allah Teala Hazretlerinin temizlik vasıtaları varken neden kendimizi o vasıtalarla temizlemeyelim.

Temizlenme sebeplerinden bir tanesi de şu ayet-i kerimede buyurulduğu uzere:

“Nitekim sizin icinizde sizden bir resul gonderdik ki, size bizim ayetlerimizi okuyor ve sizleri son derece guzel temizliyor ve sizlere kitap ve hikmet talim ediyor ve sizlere bilmediğiniz şeyleri oğretiyoruz.” (Bakara suresi:15)

Yine bu Ayet-i Kerime de bunun bir benzeridir.
“Elbette muhakkak. Allah(-u Teala Hazretleri) muminler cok buyuk ihsanda bulundu. İclerinden kendilerinden bir peygamber gonderdi ki onlara Hak (Tealan)ın ayetlerini okuyor ve onları ziyade temizliyor, onlara kitap ve hikmeti talim buyuruyor. HÂlbuki bundan evvel apacık bir delalet icinde idiler.” (Ali imran suresi:164)

Yani boyle boyle bir elci gondermek suretiyle kullarını maddi ve manevi butun kirlerden kurtarmak Allah-u Teala Hazretlerinin sonu olmayan fazl-ı ihsanındandır. Buyuk bir fazlı keremidir.

İnsan daima temizlenmeye calışmalıdır.
Temizlenmeye calışanlar hakkında Kur’an-ı Kerimde cok mujdeler vardır. Birazda bunlardan bahsedelim. Rabbimiz şoyle buyuruyor:
“Her kim salih ameller işlemiş olduğu halde O’na mu’min olarak gelirse işte onun icin en buyuk dereceler vardır.”

(Nedir o dereceler?)
“Adn cennetleri ki altlarından ırmaklar akar, orada ebediyyen kalıcıdırlar. İşte bu temizlenmiş olan kimsenin mukÂfatıdır.” (Taha suresi:75-78)

Şu ayet-i kerimelerde de şoyle buyuruluyor:
“Muhakkak o kimse felaha ermiştir ki temizlenmiştir.” – “Ve Rabbinin ismini zikredip namaz kılmıştır.” – “Belki siz (temizlenmek şurada dursun) dunya hayatını tercih ediyorsunuz.” – “Halbuki ahiret daha hayırlıdır daha bakidir.” – “Şuphe yok ki bu nasihat elbette evvelki sahifelerde vardır”

(Evvelki sahifeler de nedir?)
“İbrahim (Aleyhisselam) ve Musa (Aleyhisselam) ın sahifeleridir.” (A’la suresi:14-19)

Şu ayet-i kerimelerde de buyuruluyor ki:
“Muhakkak nefsini tezkiye eden yani temizleyen felaha (kurtuluşa) kavuştu.” – “Muhakkak nefsini masiyet bataklığına gomen de husrana (zarara) uğradı.” (Şems suresi:9-10)

Her kim temizlenirse kendi nefsi icin temizlenmiş olur. Son varacağımız yer Mevla’nın huzurudur.
İnsan temizlenmeden kendini temizlendim diye medh etmemelidir.
Mevla Teala buyuruyor ki:
“Şimdi nefislerinizi temize cıkarmayın.” (Necm suresi:32′den)

Şu ayet-i kerime de buna yardım ediyor:
“Bakmadın mı o kimselere ki nefislerini tezkiye (medh) eder dururlar. Belki Allah(u- Teala) dilediğini tezkiye eder. Ve cekirdek zarı kadar zulm olunmazlar.”(Nisa suresi:49)

Tekrar ders ayetimize donelim:
“Lakin Allah-u Teala dilediği kimseyi ziyade temizler.”

Bu ayet-i celile-i cemilemizin buyurmuş olduğu temizlik butun temizliklere işarettir. Hususi olarak iftira atmakla alınan kirlerin temizlenmesi murad olunmuştur. Bundan evvelki sayfada gecen bir ayet vardır. Eğer onu muzakere edersek nasıl kirlendiğimizi anlarız.

“Muhakkak oyle kimseler ki iman edenler arasında cirkin şeylerin yayılmasını seviyorlar. O kimseler icin dunyada ve ahirette pek acıklı bir azap vardır. Allah bilir siz bilmezsiniz.” (Nur suresi:19)

İnsanoğlu başkalarının ayıpları yayılsın, kusurları bilinsin, insanlar onun ayıplarını bilsinler de ondan soğsunlar, bana ısınsınlar, herkesin yanında ben değerli olayım diye duşunur. Mevla Teala boylelere; bir kimsenin ayıplarını başkalarına duyurmak şoyle dursun, fena bir sozun dağıtılmasına kalben bir sevgi duyulsa, onlar icin dunya ve ahirette pek elim bir azabın olacağını haber veriyor.

“Eğer sizin uzerinize Allah’ın fazlı ve rahmeti olmasaydı (helak olurdunuz) Şuphe yok ki Allah esirgeyici ve merhamet edicidir.” (Nur suresi:19)

Fazl-ı keremiyle hadleri yani cezaları, kısasları tayin bulunmakla bizi dunyada temizlemiş bulunuyor. Ahirette cehennemde yanmadan cennete girelim diye din-i mubin-i islamın bize verdiği ceza bizim icin Allah Teala’nın bir fazl-ı keremidir. Allah’ın emirlerini dinlemeyenler kendilerini bataklıklara atmış demektir. İşte bekÂr oldukları halde zinayı irtikab edenlere yuzer değnek vurulur. Evli olurlarsa onun cezası “recm”dir.

Ders ayetimizin sonunda gelen (Vallahu Semi’un Alim) başını tefsir etmektedir; bir insan iftira atarsa, gıybet ederse, yalan soylerse, soz taşırsa Allah Teala Hazretleri bunların hepsini işitir. Mevla bunları yapanın bu işi kalpleriyle sevdiğini de bilir. ( Vallahu Semi’un Alim ) “Ziyade işiticidir, ziyade bilicidir” buna işarettir. Yani sevmeyin boyle işleri demektir.

Ayetlerimize devam edelim:
“Sizden fazilet ve servet sahibi olanlar yakın akrabalarına, miskinlere ve Allah yolunda muhacir cıkanlara bir şey vermemek icin yemin etmesinler, affetsinler ve gormemezlikten gelsinler. Allah (Azze ve celle Hazretlerin)in sizi bağışlamasını sevmezmisiniz. Allah gafurdur, rahimdir.”

Bu ayet-i celile-i cemile Hazreti Ebubekir Sıddık (Radıyallahu anh) hakkında nazil olmuştur. O’nun ne kadar buyuk bir insan olduğunu bizlere bildirmektedir. Zira onun icin fazilet sahibidir buyuruluyor.

Hazreti Ebubekir (radıyaalahu anh) ın muhacirlerin fakirlerinden olan bir teyze oğlu vardı. Bedir gazvesinde bulunan ve adı Mıstah olan bu zata, Hazreti Ebubekir (Radıyallahu anh) kucukluğunden beri infak etmekte idi. Hazreti Ebubekir Ayşe validemize atılan iftira hadisesinde Mıstah’ında alakası olduğunu oğrenince bir daha ona yardım etmeyeceğine dair dair yemin etti.

Mıstah her ne kadar ozur beyan ettiyse de kabul etmedi. Boylece Mıstah ihtiyac icinde ve muşkul bir durumda kalmış oldu. Bunun uzerine bu ayet-i kerime nazil oldu. Hazreti Ebubekir sıddık bu ayet-i celileyi duyar duymaz derhal Mıstah’ı cağırarak bundan sonra iki kat vereceğini bildirdi ve yemini icinde keffaret odedi.

Ayşe validemizin de bir cariyesi vardı. Bir gun bu cariye vefat etti. Ayşe validemiz cok ağladı. Dediler ki: “Nicin bu kadar ağlıyorsun cariye mi yok?” Ayşe validemiz buyurdular ki: “Evet cariye cok ama bunun gibi bulunmaz.” Sordular “Nasıldı?” Buyurdu ki: “Yat desen kalkardı, kalk desen yatardı.” Dediler: “Bunun nesine heves ediyorsun?” O zaman Ayşe validemiz buyurdu: “Bu bana boyle muahlefet ettikce ben onu gormemezlikten gelirdim. Rabbimin şu ayeti ile benim amel etmeme sebep oluyordu” buyurdular.

“Guzel bir şekilde gormemezlikten gel” (Hicr suresi:85)

Ey Muslumanlar! Bu ayetler sadece onlara mı indi? Bize inmedi mi? Nicin biz boyle amel etmiyoruz? Nicin biz gormemezlikten gelmiyoruz? Nicin habbeyi kubbe yapıyoruz?

Mevla Teala Hazretleri ne buyuruyor:
“Bana yonelenlerin yoluna tabi olun.” (Lokman suresi:15)

Allah Tealaya yonelenlerin başında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra ezvac-ı mutahharat ummehatul muminin, ehl-i beyt, ashab-ı kiram, muctehid, huffaz, kurra, mufessirin gelir. Butun bunlar hepsi Allah’a yonelen kimselerdir. Bizim de aklımız varsa, biz de o deryaya girelim.

Buna dair bir ayet-i kerime daha okuyalım.
“İşte onlar Allah(u- Tealan) ın hidayet ettiği zatlardır. Sende onların hidayetine uy.” (Enam suresi:90)

Ya Erhamerrahimin! Bizi bu ayet-i celile ile amil eyle. Onlarla beraber huzura kavuştur. Amin!
İşte bizler de, Allah-u Teala’nın bizi mağfiret etmesini istiyorsak, seviyoruz diyorsak musluman kardeşlerimizi affedeceğiz, kusurlarına goz yumacağız.

(Ders ayeti)
“Muhakkak o kimseler ki afife, iftiralardan bihaber, mumine olan kadınlara kotuluk isnadında bulunurlar, o kimseler dunyada ve ahirette lanete uğratılmışlardır. Onlar icin pek buyuk bir azab vardır.”

Akıl sahibi hanımlar bu ayet-i celile-i cemileden Allah Teala Hazretleri tarafından kadınlara ne kadar onem verildiğini duşunsunler. Kadın haklarına din-i mubin-i islamda ne kadar riayet edildiğini anlasınlar. Hicbir delil olmasa bu ayet-i kerime yeter, bundan daha buyuk mudafaa olur mu?

Bu sure-i celilenin birinci sayfasında bir ayet vardır:
“Hurre, afife olan musluman kadınlarına zina isnad eden, sonra dort şahit getirmeyen kimselere seksener değnek vurun ve onların şehadetlerini ebediyyen kabul etmeyin. Onlar fasık kimselerdir.” (Nur suresi:4)

Kimleri muhafaza edin? Hanımları. Hani ya islamda kadınların muhafazası hakkında bir şey yoktu. Bu ayet nedir? Eğer Kur’an okusaydılar ve dikkat etseydiler bu ve buna benzer ayetlerden Mevlanın bu iyiliğini anlayacaklardı. Mutlaka itiraf edeceklerdi. Bir insan ki Kur’an okumaz din-i mubin-i islam’ın aleyhine konuşur. Durmadan gunahları yuklenir.

Ders ayetimize gelelim:
“O gunde onların aleyhine dilleri ve elleri ve ayakları neler yapmış olduklarına dair şahitlik edeceklerdir.”
“O gun Allah onlara mustehak oldukları cezalarını tamamen verecektir. Ve bileceklerdir ki şuphesiz Allah apacık haktır”

Hulasa, Kur’an-ı Kerimi ve ba husus bu sure-i Nur’u insan iyi duşunmeli ve bunlarla amel etmeye calışmalıdır. Bilerek veya bilmeyerek yapılan gunahlar icin seherlerde ve gecelerde cok tovbe ve istiğfar etmeli ve mumkunse ağlamalı. Mevlaya iltica etmelidir. Ondan sonra da bir daha boyle kusurlara duşmemeye calışmalıdır.

Mevla Teala kusurlarımızı bağışlasın. Amin
www.mahmudelofi.com

__________________