Allah'a tevekkul etmenin ve teslim olmanın kolaylığı
Her insanın hayatında "şanssızlık", "olumsuzluk", "terslik" gibi gorunen bircok olay meydana gelir. Bunlar bir insanın tum hayatını etkileyecek kadar şiddetli gibi gorunen veya gunluk hayat icinde karşılaşılan ufak tefek olaylar olabilir. Kuran ahlakını yaşamayan insanlar, en kucuğunden en buyuğune kadar nefislerinin hoşlanmadığı bu tur olaylarla karşılaştıklarında sıkıntı, endişe, mutsuzluk, gerginlik ve korku duyarlar. Oysa bu onların cok onemli bir gercekten habersiz yaşamalarının sonucunda kendi kendilerine yaşattıkları bir zulumdur. Allah'ın bir ayetinde bildirdiği gibi "Allah insanlara zulmetmez, insanlar kendi kendilerine zulmederler". Allah'a iman etmeyen veya iman ettiği halde Allah'ın bildirdiği gercekleri gormezden gelerek yaşamayı tercih eden insanların daha dunyada aldıkları karşılık, hep boyle endişe, uzuntu ve kuruntu icinde yaşamak, bircok korkuya ve zayıflığa sahip olmaktır.
Gerceği bilenler icinse, dunya hayatında korku, endişe veya mutsuzluk nedeni olabilecek hicbir şey yoktur. Cunku iman edenler, her olayı Allah'ın kaderde yarattığını, herşeyin Allah Katındaki Levh-i Mahfuz isimli kitapta bulunduğunu ve kendilerinin de diğer tum insanlar gibi kaderin izleyicisi olduklarını bilirler. Allah'ın yarattığı olayların kendileri icin her zaman guzellikle sonuclanacağını, Allah'ın salih kullarının kaderini en hikmetli ve kendileri icin en hayırlı şekilde yarattığını asla unutmazlar.
İnsanların buyuk bir bolumu kaderi bilirler, ama kaderle ilgili carpık anlayışlara sahiptirler. Orneğin sadece insanın sac rengi, boyunun uzunluğu, hangi anne babaya sahip olacağı gibi belirli konuların insanın kaderinde olduğunu diğer konularda ise eğer cok cabalar, calışır ve azim gosterirlerse kaderlerini değiştirebileceklerini zannederler. Oysa gercek şudur: Bir insanın her anı, tum yaşantısı, hayatı boyunca karşılaştığı ve karşılaşacağı her olay, her konuşma, her bakış, her ses kaderindedir. Orneğin şu an bu kitabın bu satırlarını okuyan kişinin kaderinde bugunun bu saatinde bu satırları okumak zaten vardır. Allah bu anı, siz daha yaratılmadan milyonlarca yıl once de bilmektedir. Belki bu kitabı okuyana kadar insan bircok olay yaşamıştır. Orneğin tam okumaya başlayacakken kapı calmış ve bir arkadaşı gelmiştir. Boylece kitabı okuması uc saat sonraya ertelenmiştir. Eline kitabı alıp da tam o sırada kapının calması, kapıyı actığında arkadaşının gulen yuzu, "merhaba" deyişi, kitabı okuma saatinin uc saat ertelenmesi harfi harfine, siz bunları yaşamadan once Allah'ın hafızasında, sizin, arkadaşınızın ve bu kitabın kaderinde belirlenmiştir. Allah bir ayetinde bu konuyu şoyle bildirir:
Senin icinde olduğun herhangi bir durum, onun hakkında Kur'an'dan okuduğun herhangi bir şey ve sizin işlediğiniz herhangi bir iş yoktur ki, ona (iyice) daldığınızda, Biz sizin uzerinizde şahidler durmuş olmayalım. Yerde ve gokte zerre ağırlığınca hicbir şey Rabbinden uzakta (saklı) kalmaz. Bunun daha kucuğu de, daha buyuğu de yoktur ki, apacık bir kitapta (kayıtlı) olmasın. (Yunus Suresi, 61)
Allah, zamandan ve mekandan munezzehtir. Zamana ve mekana tabi olan ise insandır. Bu nedenle bizim icin gecmiş, şu an ve gelecek olan Allah'ın Katında bir andır. Orneğin bir sonraki yaş gunumuz bizim icin gelecek olan bir andır. Gercekte ise o an, Allah Katında olup bitmiştir, Allah o anı bilir. Yani bizim bir sonraki yaşgunumuzde ne giyeceğimizi, kimlerle birlikte olacağımızı, o gun ne yapacağımızı Allah şu anda bilmektedir. Aynı şekilde iki sene sonra, uc sene sonra, on sene, kırk sene sonra ne yapacağımızı da Allah şu anda en ince detayına kadar sarıp kuşatmıştır. Allah tek bir insanın yaşamının tum gunlerini, hatta tum dakikalarını, saniyelerini tek bir an olarak bildiği gibi, kainat var olduğundan beri yaşamış olan milyarlarca insanın ve bundan sonra yaşayacak olan tum insanların yaşamlarının her saniyesine de tek bir an olarak hakimdir. Allah sonsuz uzun zamanı sonsuz kısa zaman icinde yani tek bir anda yaratmıştır.
İnsanın Allah'ın bu sonsuz ilminin bilincinde olması ve kaderinin bir izleyicisi olduğunu bilmesi ise onun icin buyuk bir nimet ve kolaylıktır. Hakkıyla iman eden, samimiyetle Allah'a teslim olan bir mumin, kendisi icin hazırlanmış olan kaderini ibret alarak, heyecanla, şukurle ve her an tefekkur ederek, koltuğuna oturup bir filmi izleyen kişinin rahatlığı ile, guven ve sevinc icinde izler.
Allah'ı dost ve vekil edinen ve Allah'ın yarattığı her olaydan, her goruntu ve her konuşmadan razı olan bir insan kaderinden de razıdır. Allah, insanları denemek icin kaderlerinde farklı olaylar ve goruntuler yaratabilir. Bunlar kimi zaman urkutucu, kimi zaman zorluk ve sıkıntı dolu gorulebilir. Ancak bu olayların her biri Allah Katında en ince detaylarına kadar planlı ve saklıdır. Orneğin, Hz. Yusuf hicbir sucu olmadığı halde yıllarca zindanda kalmıştır. Bu onun kaderindedir. Fakat, Hz. Yusuf Allah'ın yarattığı kadere hoşnutluk ve sevincle teslim olduğu icin, hapis ona bir zorluk ve sıkıntı değil, aksine bircok nimetin ve guzelliğin kapısını acan bir olay olarak gorunmuştur. Sozgelimi, boyle bir zorluk anını kolaylıkların ve konforun olduğu bir ortamla karşılaştıran mumin, nimetlerin zevkine daha şiddetle varır. Her gun bir gul bahcesi goren bir insanın bu bahceden alacağı zevk ile, yıllarca beton duvardan başka bir şey gormemiş bir insanın gul bahcesinden alacağı zevk elbette ki cok farklıdır. Zorluğu, cirkinliği bilen bir insan rahattan ve guzellikten cok daha buyuk bir zevk alacaktır. Veya kaderinde Hz. Yusuf gibi haksızlığa, zorluğa, hapis gibi bir ortama sabretmek olan bir insan, bunun ahirette kendisine Allah'tan bir hoşnutluk ve ecir olarak doneceğini duşunerek, kaderine sevinir. Sonucta, kaderinde olanı yaşadığını ve kendisi dahil olmak uzere hicbir yaratılmış varlığın onun kaderinin onune gecemeyeceğini, kaderindeki tek bir saniyeyi dahi değiştiremeyeceğini bilir ve kaderine teslimiyetin rahatlığını yaşar.
Kadere teslim olan bir mumin elbette ki, her konumda elinden gelenin en fazlasını yaparak caba gosterir. Soz gelimi hastalanan bir insan elbette ki doktora gidecek, ilaclarını alacak ve hastalığı ile ilgili herşeye dikkat edecektir. Ancak bunları yaparken, gittiği doktorun, aldığı ilacların ve tedavisinin sonucunun da Allah'ın yarattığı kaderde olduğunu bilerek davranır. Bu nedenle, hicbir zaman mutsuzluğa, telaşa, sıkıntıya veya karamsarlığa kapılmaz. Allah'ın kendisi icin dilediğinin en hayırlısı olduğunu bilmenin huzur ve guvenini yaşar. İnsanın her olayda bir hayır olduğuna iman etmesi son derece onemli bir konudur.
Muminler, şer gibi gorunen olaylarda dahi onun kendileri icin buyuk bir hayır olduğuna iman eder ve Allah'a tevekkul ederler. Bu, sadece muminlere has bir ozelliktir. Peygamber Efendimiz bir hadisinde bu konuyu şoyle ifade etmiştir:
"Mu'min kişinin durumu ne kadar şaşırtıcıdır. Zira her işi onun icin bir hayırdır. Bu durum, sadece mu'mine hastır, başkasına değil: Ona memnun olacağı bir şey gelse şukreder, bu ise hayırdır; bir zarar gelse sabreder bu da hayırdır." (Muslim, Zuhd 64, 2999)
Allah, tum evrenin tek hakimi, sonsuz guc sahibidir. Bu gerceği bilen ve hakkıyla gorebilen bir insan icin zaten Allah'a teslim olarak tevekkul etmekten başka bir yol yoktur. Cunku bir insanın karşılaştığı her olay, her insan, her konuşma, her ses, Allah'ın denetimi altındadır. Peygamber Efendimizin de belirttiği gibi Allah'tan gelen herşey mumin icin bir guzellik ve bir hayırdır. Muminlerin bu gerceğin bilincinde olarak yaşadıkları tevekkul anlayışını Allah bir ayetinde şoyle bildirir:
Ben gercekten, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a tevekkul ettim. O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hicbir canlı yoktur. Muhakkak benim Rabbim, dosdoğru bir yol uzerinedir (dosdoğru yolda olanı korumaktadır.) (Hud Suresi, 56)
Allah'a tevekkul etmeyerek, herşeyi kendi guclerinin ve kontrollerinin altında zannedenler ise, daima korku, huzun, endişe ve karamsarlık icinde olurlar. Bu, bir filmi izleyen bir insanın sanki filmin sonunu değiştirebilecekmiş gibi heyecana ve paniğe kapılmasına benzer. Boyle bir korku nasıl son derece yersiz ve gereksiz ise, kaderini izleyen bir insanın da karşılaştıkları karşısında benzer hislere kapılması gereksiz ve yersizdir. Orneğin, sucsuz bir insana iftira atanlar Allah'ın kontrolunde varlıklardır. Ve Allah, insanı denemek icin bu olayları yaratır. Bunlara sabrettiği takdirde, Allah'ın rızasını, cennetini ve rahmetini kazanmayı uman mumin icin uzulup kederlenecek hicbir neden olmaz. Ayrıca Allah, muminlere her zaman yardımını gonderir ve onlara işlerinde kolaylık sağlar. Bu, Allah'ın kesin bir vaadidir. Allah bir ayetinde haksızlığa uğrayanlar icin şoyle buyurmaktadır:
İşte boyle; her kim kendisine yapılan haksızlığın benzeriyle karşılık verir, sonra aleyhine 'azgınlık ve saldırıda' bulunulursa, Allah, mutlaka ona yardım eder. Şuphesiz Allah, affedicidir, bağışlayıcıdır. (Hac Suresi, 60)
O halde Allah'ın gucunu, yardımını ve dostluğunu bilen muminler icin tevekkul ve teslimiyet tek yoldur ve yolların en guzeli ve en kolayıdır. Aksi takdirde insan kaldıramayacağı ağır bir yukun altına girer. Bediuzzaman Said Nursi, bir sozunde insanın tevekkul etmediği takdirde, kendi kendini nasıl bir zorluk icine sokacağını şoyle ifade eder:
"İnsan zaîftir, belaları cok. FÂkirdir, ihtiyacı pek ziyÂde. Cizdir, hayat yuku pek ağır. Eğer Kadîr-i ZulcelÂl'e dayanıp tevekkul etmezse ve îtimad edip teslim olmazsa, vicdanı daim azÂb icinde kalır. Semeresiz meşakkatler, elemler, teessufler onu boğar. Ya sarhoş veya canavar eder." (Sozler, s. 29)
Ayrıca şunu belirtmek gerekir ki, burada anlatılanlar insanların kendilerini veya birbirlerini teselli etmeleri, zorluklar karşısında duşunerek kendilerine telkinde bulunmaları icin verilen bilgiler değildir. Bunlar Allah'ın yaratışının ve dunya hayatının gercek yuzudur. Asıl, aksine inanan veya aksine gore davranan kendini aldatmış ve yanıltmış olur. Dolayısıyla cahiliye insanı en varlıklı ve en rahat gunlerinde dahi tevekkulsuzluğun sıkıntı ve gerilimini yaşarken, gerceklere iman eden bir mumin, her ne koşulda olursa olsun dinin insanlara getirdiği kolaylığı, neşeyi ve konforu yaşar.
Allah Kuran'da muminler icin şoyle bildirir:
Haberiniz olsun; Allah'ın velileri, onlar icin korku yoktur, mahzun da olmayacaklardır. Onlar iman edenler ve (Allah'tan) sakınanlardır. Mujde, dunya hayatında ve ahirette onlarındır. Allah'ın sozleri icin değişiklik yoktur. İşte buyuk 'kurtuluş ve mutluluk' budur. (Yunus Suresi, 62-64)
__________________
Allah'a tevekkul etmenin ve teslim olmanın kolaylığı
Dini Sohbetler0 Mesaj
●49 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Sohbetler
- Allah'a tevekkul etmenin ve teslim olmanın kolaylığı
-
12-09-2019, 09:35:20