Aşağıdaki diyalog İmam-ı Azam'ın el-Alim ve’l Muteallim adlı eserinden alınmıştır.

Talebe (Ebû MukÂtil): “Mu’min zina edince, başından gomleğinin cıkarıldığı gibi, imanı da cıkarılır, sonra tevbe edince iman kendisine iade edilir.” (Ebû DÂvûd, Sunnet, 15; Tirmizî, İman, 11) hadisini rivayet eden kimseler icin ne dersiniz? Eğer tasdik ederseniz Haricîlerin (Haricîler, ameli imanın bir parcası olarak duşunen, buyuk gunah işleyenin kÂfir olduğunu iddia eden bir fırka) prensiplerini kabul etmiş olursunuz. Onların goruşlerinden şuphe ederseniz, Haricîlerin prensiplerinde de şupheye duşmuş ve ifade ettiğiniz haktan rucû’ etmiş olursunuz. Eğer, rÂvilerin sozunu tekzip edecek olursanız, onlar da sizi Hz. Peygamber’in sozunu yalanlamış olmakla suclarlar. Cunku onlar, Hz. Peygamber’e ulaşıncaya kadar, bu hadisi muteber kişilerden nakletmişlerdir.

Âlim (Ebu Hanife): Tekzip etmek, ancak “Ben Hz. Peygamber’in sozunu yalanlıyorum,” diyen kimsenin yalanlamasıdır. LÂkin bir kimse “Ben Hz. Peygamber’in soylediği her şeye iman ederim, fakat o kotuluk yapılmasını soylemedi, Kur’Ân’a da muhalefet etmedi” derse, bu soz o kimsenin, Hz. Peygamber’i ve Kur’Ân-ı Kerim’i tasdik etmesi; Allah’ın Resulunu, Kur’Ân’a muhalefetten tenzih etmesidir. Eğer, Hz. Peygamber, Kur’Ân’a muhalefet etse ve Allah icin hak olmayan şeyleri kendiliğinden uydursa idi, Allah onun kudret ve kuvvetini alır, kalp damarını koparırdı. Nitekim bu husus Kur’Ân’da şoyle belirtilir:

“Eğer peygamber soylemediklerimizi bize karşı, kendiliğinden uydurmuş olsa idi, elbette onu kuvvetle yakalar, sonra da kalp damarını koparıverirdik. Sizin hicbiriniz de buna mÂni olamazdı.” (HÂkka, 69/45-47)

Allah’ın peygamberi, Allah’ın kitabına muhalefet etmez, Allah’ın kitabına muhalefet eden kimse de Allah’ın peygamberi olamaz. Onların rivayet ettikleri bu haber Kur’Ân’a muhaliftir. Cunku Allah; Kur’Ân-ı Kerîm’de “Zina eden kadın ve erkek..” (Nur, 24/2) ayetinde zÂni ve zÂniyeden iman vasfını nefyetmemiştir. Keza, “Sizden fuhşu irtikap edenlerin her ikisini de..” (Nisa, 4/16) ayetinde Allah “sizden” kaydı ile Yahudi ve Hıristiyanları değil, Muslumanları kastetmektedir. O halde Kur’Ân-ı Kerim’in hilafına, Hz. Peygamber’den hadis nakleden herhangi bir kimseyi reddetmek, Hz. Peygamber’i reddetmek veya tekzip etmek demek değildir. Bilakis, Hz. Peygamber adına bÂtılı rivayet eden kimseyi reddetmek demektir. İtham Hz. Peygamber’e değil, nakleden kimseye rÂcidir. Hz. Peygamber’in soylediğini duyduğumuz yahut duymadığımız her şey can, baş ustunedir. Biz onların hepsine iman ettik, onların Allah’ın Resulu’nun soylediği gibi olduğuna şehadet ederiz. Keza Hz. Peygamber’in, Allah’ın nehyettiği bir şeyi emretmediğine, Allah’ın kullarına ulaştırılmasını emrettiği bir şeye de mÂni olmadığına şahitlik ederiz. O, hicbir şeyi Allah’ın tavsif ettiğinden başka şekilde tavsif etmez. Yine şehadet ederiz ki O, butun işlerde Allah’ın emrine muvafakat etmiş, hicbir bid’at ortaya koymamıştır. Allah’ın soylemediği hicbir şeyi de, Allah’a isnat etmemiştir. Bunun icin Allah TeÂl “Kim Resule itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisa, 4/80) buyurmaktadır.

(İmam-ı Azam’ın Beş Eseri, Tercume, Mustafa Oz, 2. Bs., İFAV Yayınları, İstanbul, 1992, “el-Âlim ve’l-Muteallim”, s: 24-25)

__________________