Bazı sozler insanı ucuruma goturur!
İnsan konuşurken kullandığı sozlere dikkat etmeli, imana aykırı sozlerle dilini ve kalbini kirletmemelidir. Allah korusun bilmeden imanımızı kaybedebiliriz.
İman, kişiyi butun varlığın tek sahibi Allah’a muhatap kılması ve O’na bağlaması itibarıyla, insana huzur ve şeref veren buyuk bir guc merkezidir. Cunku iman sayesinde insan Yaratıcı’sına bağlanır. Bu sayede insan, iman ile insanda gorunen İlÂhî sanatları ve Cenab-ı Hakk’ın isimlerinin nakışları itibarıyla kıymet kazanır. İnancsızlık ise o bağı koparır. İnsanın Rabb’iyle arasındaki bağ kopunca, Allah’ın insan uzerindeki sanatı gizlenir.
İnsan cok zayıf ve aciz bir varlıktır. Kendisinin veya başkalarının başına gelen musibetlerde coğu zaman bir şey yapamaz. Bu musibetler, imansızları veya imanı zayıf olan kimseleri aşırı derecede sıkıntıya sokar, huzursuz eder. Fakat huzursuz olmakla elinden de hicbir şey gelmez.
İmanı elde eden bir mumin ise her şeyde İlÂhî rahmetin izini, ozunu gorur. Her şeyde O’nun hikmetini, adaletinin guzelliğini muşahede eder, tam bir teslimiyet ve rıza ile Rabb’inden gelen musibetleri teslimiyetle karşılar. Hayatın zorlukları karşısında direncli olur. Boyle kimseler, ceşitli musibetlere maruz kalanlara karşı Cenab-ı Hakk’ın merhametinden daha cok şefkat gostermez ki, elem ve azap ceksinler. Boylece sadece ahiret hayatında değil, dunya hayatını dahi saadet icerisinde gecirirler. Ayrıca imanın insana kazandırdığı en muhim fayda, insanı nefsin ve şeytanın vesveselerine kapılmadan huzurlu bir şekilde kabre imanlı olarak goturmesidir. Bu şekilde insan hem bu dunya hem de ote dunya saadetini elde eder.


AĞZIMIZDAN CIKAN SOZLERE DİKKAT!
Bu şekilde imanı elde ettikten sonra onemli bir aşama da imanı muhafaza etmek, korumak; yıpranmasına, zayıflamasına, herhangi bir tehlikeye maruz kalmamasına calışmaktır. İnanan bir insan her konuda olduğu gibi, imanî meselelerde de ağızdan cıkan sozlere dikkat etmeli, imana aykırı sozlerle dilini kirletmemelidir. Şayet umursamaz bir bicimde, dikkat etmeden, sozun nereye vardığını, nasıl bir sonuc doğuracağını duşunmeden imana aykırı sozleri soylerse, Allah korusun imanını kaybedebilir.
Boyle bir hataya duşmemek icin akıllı, dikkatli ve titiz davranırken, hatasının farkına varır varmaz da, hemen tedbirini almalı, bir an once tovbe istiğfar etmeli, imanını yenilemeli, kelime-i şahadet getirerek taze bir imanla yeniden hayata başlamalıdır.
Şimdi imana aykırı duşen, imana zarar veren, imanlı hayatı zedeleyen bazı sozlere dikkat cekelim.


“ALLAH GELSE, ELİMDEN ALAMAZ!”
Bir ofke sonucu duşunmeden bu sozu soyleyen kişinin Allah’ın gucu ve kudreti konusunda en ufak bir bilgisinin olmadığı anlaşılıyor. Bir kere Allah’ın gucunun ve kudretinin ne bir sınırı vardır, ne bir hududu... Cunku Allah’ın kudreti sonsuzdur, sınırsızdır. “Ve huve al kulli şey’in kadîr” yani “O’nun her şeye gucu yeter” ifadesi, Kur’an’da 40-50 yerde geciyor.
“Her şey” derken, bu ifadenin icine girmeyen kalmıyor. Allah’ın kendi ZÂt’ı (cc) dışında, varlık Âleminde bulunan, Allah tarafından yaratılmış olan, aklımıza gelen gelmeyen butun yaratıklar bu “her şey”in icindedir.
“Allah’ın şuna gucu yeter, buna yetmez; şunu yapar, bunu yapamaz; şu kişiyle baş eder, bu kimseyle baş edemez” diye bir şey soz konusu olamaz.
Bu ifadeler bir insan olarak, bizim icin soylenebilir. Mesela, ben 10 kiloyu cok rahat kaldırırım, 20-30 kiloda biraz zorlanırım, 50 kiloda cok zorlanırım; ama 100 kiloyu asla kaldıramam.
Neden? Cunku benim gucum ve kudretim bellidir. Ama Cenab-ı Hak icin, ağır-hafif, buyuk-kucuk, az-cok, aşağı-yukarı gibi kavramlardan soz edilmez.
Allah’ın kudreti karşısında bir sinekle dunyamızdan 1 milyon 300 bin defa buyuk olan guneş aynıdır.
Ufacık bir sineği aynı kolaylıkla havada tuttuğu ve ucurduğu gibi, koca guneşi aynı kolaylıkla uzayda tutar ve seyrettirir. İcinde milyarlarca yıldızın yer aldığı galaksiyi de aynı kolaylıkla uzayda gezdirir.
Bu acıdan bilir bilmez bicimde, olur olmaz yerde, anlamlı anlamsız durumlarda, ne manaya geldiğini duşunmeden ileri geri konuşup, “Allah gelse, seni elimden alamaz.” gibi sozlerin hicbir değeri, kıymeti ve anlamı yoktur. Bu değerlendirme, yazımızdaki diğer ifade kalıpları icin de gecerlidir.


“BURASI ALLAH’IN UNUTTUĞU YER!”
Bu da cok tehlikeli bir ifade kalıbıdır. Allah’ın unutması mumkun mu? Dunyada yan yana gelmeyecek iki kelime varsa, o da “Allah” ve “unutma” kelimeleridir.
Kur’an, Allah’a “unutma” yakıştırmasını şiddetle reddediyor, Musa Aleyhisselam’ın diliyle Kur’an diyor ki: “Onlar hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitaptadır. Rabbim yanılmaz ve unutmaz.” (TÂhÂ, 20/52)
Cebrail Aleyhisselam’ın ağzından da şu gerceği dile getiriyor:
“Biz ancak Rabb’imizin emriyle ineriz. Gecmişimiz, geleceğimiz ve ikisi arasındaki her şey O’na aittir. Ve Rabbim hicbir şeyi unutmaz.” (Meryem, 19/64)
Bundan dolayı Allah icin “unutma” kelimesini kullanmak hem caiz değildir, hem de insanın ayağını kaydırır, kişiyi inancsızlık/imansızlık cukuruna yaklaştırır. Cunku “unutmak” noksan bir sıfattır. Allah ise butun noksan ve eksik sıfatlardan beridir ve uzaktır. Boyle bir ifadeyi mecaz manasında kullanmak da doğru değildir. Bir mumin, hangi manayı kasd ederse etsin ağzına, neticesi itibariyle kendisini cıkmaz sokaklara goturecek boylesi tehlikeli sozleri alıştırmamalıdır.


“BU ADAM ALLAH’LIĞIN BİRİ!”
Bu soz, imana ve inanca leke getiren, insanın kalbini rencide eden, bir yerde vicdanı sızlatan bir yakıştırma… Coğu zaman bu ve benzeri sozler rastgele, gelişiguzel kullanılıyor, sozun nereye vardığı hic mi hic duşunulmuyor, hesabı kitabı yapılmadan dillerde gezip duruyor. Halbuki bu sozler sakıncalı sozlerdir. Her yonuyle sacma ve bayağı ifadelerdir.
TDK sozluğu, “Allah’lık” kelimesi icin şoyle bir acıklama getiriyor: “Kendisinden hicbir işte yararlık umulmayan saf ve zararsız kimse.” Bir de ornek cumle veriyor: “Bu adam Allah’lığın biri, elinden hicbir şey gelmiyor.”
Gunluk dilde de şu şekilde donup dolaşıyor:
“İşiniz Allah’lık”, “Allah’lık adam”, “Allah’lık Ali Bey misali”, “Tam Allah’lık bir hal, ahı gitmiş vahı kalmış.”
Dikkat edilirse, bilgisiz, beceriksiz, sorunlu ve hicbir işe yaramayan insanlar bu sozlerle anlatılıyor. Sanki insan Allah’a yaklaşırsa, Allah’a kul olmaya calışırsa, Allah’ın emir ve yasaklarını yerine getirirse aptal/budala ve sefil bir hale gelirmiş gibi bir mana cıkıyor.
Yahut bir iş yolunda gitmiyorsa, planlandığı ve duşunulduğu gibi bir sonuca varılamıyorsa, suc Allah’a atılıyor, hata Allah’a mal ediliyor. Boylece insan farkına bile varmadan Allah’a isyan ediyor. Oysa beceriksizlik insanın kendinden kaynaklanır, dağınıklık kişinin kendi ihmali ve tembelliği sonucudur. Neden Allah’a verilsin, bu konularda nicin Allah suclansın?
Kur’an bu konuda diyor ki: “Başınıza ne musibet gelirse, kendi elinizle işledikleriniz yuzundendir.” (Şûra, 42/30)


“ALLAH BABA KIZAR!”
Allah’a baba ve oğul isnadı yapılmaz, caiz de değildir, mumkun de değildir. Boyle bir sozu, bir Musluman soylememelidir. Cunku mesele doğrudan doğruya Allah’ın birliği ile alakalıdır. Bir kere butun babaları ve oğulları, erkekleri ve kızları yaratan Allah’tır. Yaratıcı, yaratılan olamaz. İslamî deyimle HÂlık, mahluk olmaz. Boyle bir sozu ve inancı kesin olarak Kur’an reddeder. Hepimizin bildiği İhlas Suresi’nde, “Lem yelid velem yûled” diyoruz. Bunun anlamı, “O doğurmamış ve doğurulmamıştır” demektir. Yani, doğanlar ve doğurulanlar Yaratıcı ve Allah olamaz.
Yabancı filmlerdeki sozler olduğu gibi tercume ederek soylendiği ve bazı eski Turk filmlerinde duşunulmeden bilincsizce kullanıldığı icin bu batıl inanc ve ifade, dilimize bu filmler kanalıyla gecmiştir. Boyle bir sozu soylemek doğru değildir.


“KADER UTANSIN.. ***** KADER!”
Kaderi suclayan o kadar soz var ki, saymakla bitmez. Kendine soz geciremeyen, kadere taş atar. Kimseyi suclayamayan, kaderi taşlar. Karşısındakine gucu yetmeyen kadere yuklenir. Boyle bir kor dovuşudur gider. Kime vurduğunu bilemez, vurduğu yeri goremez, rastgele hucum eder. Beceriksizliğini, tembelliğini ve bilgisizliğini kendi ustune almaz, eline gecen taşı kadere fırlatır, durur. “Kader utansın” der. Kader ne yapmış ki utansın, kaderin utanacağı neyi vardır? Gercekten utanması gereken birisi varsa, o da kişinin kendisidir aslında.
Kader bir suc işlememiş, bir hata yapmamış, bir yanlışa girmemiştir. Sucu işleyen, hatayı yapan, yanlışa giren kişinin kendisi; neden kader hatalı olsun? Gecen zaman icinde daha buyuk bir kayba uğramış, daha buyuk bir zarar etmiş, daha buyuk bir belaya carpılmışsa, kadere olan kızgınlığının dozunu biraz daha artırır.
Bu sefer ağzından cıkanı kulağı duymaz halde, soylediği sozlerin nerelere vardığını duşunmez bicimde, acar ağzını, yumar gozunu, Allah muhafaza “***** kader” deyiverir. Bu sozler insanı o kadar boşluğa atar, o kadar ucuruma surukler ve o kadar sert bir duvara toslatır ki, insanı iman dairesinden cıkarabilir…
Bu gereksiz ve yersiz sozlerin hicbirinin bir Musluman’ın ağzından cıkmaması lazım… İnanan bir insanın boyle sozleri soylememesi gerekir. Soylenmemesi bir tarafa, bu sozlere karşı tavır koymalı, boyle sozlerin toplumda barınmasına, tutunmasına meydan vermemelidir.


“SENİNLE CENNET’E BİLE GİRMEM!”
Karşısındakine o kadar kızmış, o kadar ofkelenmiş, o kadar icerlemiş, o kadar kin ve nefret duymuş ki, Cennet’te bile onunla birlikte olmak istemiyor. Bu durumdaki ve bu kanaatteki bir kişiye “Cennet’e girmen kesinleşse, fakat şu kişiyle girmen gerekir, başka turlu girmen mumkun değil” dense, sozunun nereye gittiğini bile duşunmeden, “Allah korusun, onunla mı, asla, Allah yazdıysa bozsun” gibi sozleri bile sarf edebilir. Hatta, “Eğer Allah bana şu kişiyle Cennet’e girmeyi emretse, girmem” diyecek kadar, hic hesap kitap etmeden Allah’ın emrine bile karşı gelmeyi goze alabilir.
Cennet, Allah’ın rahmetinin tecelli ettiği bir yer, her turlu nimetinin bolca bulunduğu bir Âlem, altı iman ruknunden Âhirete imanın bir parcası ve bir Âhiret yurdu…
Cennet ve ebedi hayat ve sonsuz saadet Cenab-ı Hakkın mu’min kullarına sırf bir hediyesi, ikramı ve ozel bir oduludur. Bu odulu reddetmek, bir dostunuzun verdiği bir hediyeyi reddetmek gibi değildir, oyle duşunulmez. Bu, Allah’a isyandır, Allah’a başkaldırmak, Allah’a karşı gelmektir, Allah’ın rahmetini reddetmektir.
Cunku Rabbimiz mu’min kullarını Cennet’e davet ediyor ve buyuruyor ki: “Allah, sizi izniyle Cennet’e ve bağışlanmaya cağırıyor.” (Bakara, 2/221)
Bu ve bunun gibi pek cok Âyette yapılan Allah’ın davetini sırt cevirir bir anlamda, ileri geri konuşarak, bilir bilmez laf ederek “Onunla Cennet’e bile gitmem” sozlerini sarf etmek, insanı cok buyuk kayıplara surukler. Gerci kişi, “Ben bu sozu bahsini ettiğiniz manada kullanmıyorum” dese de bir muminin ağzından boylesi ifadeler cıkmamalı.


“OKUZ ALEYHİSSELAM!”
Kotu bir kimseye -hÂşÃ‚- “okuz aleyhisselam” demek, insanı ucuruma goturebilecek sozlerden biridir.
Aleyhisselam, “Allah’ın selamı uzerine olsun” anlamında bir selam ve saygı ifadesidir. Dinî literaturde peygamberlerin adını soyledikten sonra “aleyhisselam” derken, Peygamber Efendimiz icin “AleyhissalÂtu vsselam” veya “SallallÂhu aleyhi vesellem” deriz.
“Aleyhisselam” ifadesi peygamberler icin kullanılır. Bu soz bırakın bir hayvan icin, peygamberlerin dışında hicbir insan icin dahi soylenmez. Cunku peygamberler, Allah tarafından ozel olarak gorevlendirilmiş Allah’ın elcilerdir. Peygamberler, insanlığın en yuce ve en yuksek mertebesinde bulunan insanlardır.
Bunun icindir ki, bir mumin, peygamberlerin adını soylerken, onlardan bahsederken, onları anlatırken kullanmış olduğu saygılı ifadeleri ne bir insan icin, ne de bir hayvan icin kullanmamalı. Hele hele bir hakaret anlamı taşıyan “okuz” lafıyla birlikte hicbir zaman kullanma curetinde bulunmamalı.


İmanı tehlikeye atan diğer sozler:
1. “Seni Allah’tan cok seviyorum.” demek.
2. Bir adamı sevmediği zaman, “Cehennem’e girmeye imza verdim.” demek.
3. “Allah bize zulmediyor.”, “Ben Allah mallah tanımam.”, “Şu işe Allah’ın bile gucu yetmez.” gibi sozleri soylemek.
4. Hasta olan birisine, “Seni Allah unuttu.” demek.
5. Karısı veya başka birisi icin, “Onun hakkından Allah bile gelemez, ben nasıl geleyim” demek.
6. “Allah bana merhamet etme hususunda cimrilik etti.” demek.
7. Herhangi bir şey icin, “Allah’ın hic işi kalmamış da bunu mu yapıyor veya yaratıyor?” demek.
8. Peygamberimiz’in sunnetlerinden veya hadislerinden birisini alaya alır bir tarzda “Cok dinledik bunları” demek.
9. Herhangi bir işi yapan kimseye yapmaması soylendiği zaman, “Peygamber gelse de ‘Yapma!’ dese veya gokten ‘Yapma!’ diye ses duysam yine yaparım” demesi.
10. Kendisine, “Dunya icin ahiretini terk etme!” denilen kimsenin cevap olarak, “Ben veresiye icin peşin olanı bırakmam.” demesi.
11. Fakir bir kişinin, “Allah falan kuluna şu kadar zenginlik veriyor; bana ise az veriyor. Boyle adalet olur mu?” demesi.
12. “Namaz ve helal olan şeyler, bana iyilik getirmiyor” veya “Ne icin namaz kılacağım; malım yok, mulkum yok. Coluğum yok, cocuğum yok” yahut “Namazı rafa bıraktım” demek.
13. “Sensiz Cennet’i de istemem, orası da benim icin zindandır.” demek. (Mehmet Paksu, İnsanı Ucuruma Goturen Sozler’den)

__________________