Peygamberimiz yaşadığı donemde, aynı zamanda devletin başkanıydı. Yani toplumu yoneten bir liderdi. Elbette devleti yonetirken, o devrin şartlarında, cağın gerektirdiği olcude, kanunlar Koymuştur. Bunları Kur’an da aramamız ve bu gune bazı konuları, bire bir taşımamız beklenmemelidir.
Ornek vermemiz gerekirse.
6910 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselam goceğen kuşu (surad), kurbağa, karınca ve hudhud kuşunu oldurmeyi yasakladı."
6515 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın: "Uzerinden bir yıl gecmedikce, bir malda zekat yoktur" dediğini işittim."
Once şunu soylemeliyim ki, vereceğim orneklerin hepsi rivayettir, doğruluğu konusunda kesin emin olamayız. Yukarıdaki iki rivayet hadis uzerinde duşunelim. İlk hadiste peygamberimizin bazı hayvan turlerinin avlanmasını, oldurulmesini yasakladığı soyleniyor. Dikkat ediniz bu turlu ve buna benzer yasaklar hukumler, din ile bağlantılı değildir. Gunumuz de de belirli zamanlarda gerektiğinde, bazı hayvanların avlanması yasaklanır, daha sonra serbest bırakılır. Bunun mutlaka bir nedeni vardır.
Gelelim diğer rivayete. Hz. Aişe validemiz, peygamberimizin uzerinden bir yıl gecmedikce bir maldan zekÂt yoktur dediğini işittiğini soyluyor. Peki, bu sozlerden sizler, Kur’an ın emrettiği zekÂtımı anladınız, yoksa devlete verilecek vergiden mi bahsediliyor?
Once bir konuyu tekrar hatırlatmak isterim. Peygamberimiz halkın, devletin başkanıydı. Toplumu yonetebilmek icin, halktan vergi toplanması gerekliydi. Hatta hatırlayınız savaşlarda toplanan ganimetten, halkı yonetmesi adına gereken pay ayrılırdı. Sizlere bazı rivayet hadis orneklerinden bahsetmek istiyorum, konunun daha iyi anlaşılması icin.
6519 - İbnu Omer radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Muslumanların zekÂtları (surulerini suladıkları) su başlarında alınır. (ZekÂt memurları oralara gider, halk, zekÂtını vermek icin, zekÂt memurlarının ayağına gelmez)."
6516 - Hz. Cabir İbnu Abdillah radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Beş deveden aşağı mal icin zekÂt yoktur. Beş okiyyeden az (gumuş icin de) zekÂt yoktur. Beş vask miktarından az olan (hurma, uzum ve hububat) icin de zekÂt yoktur."
6521 - Amr İbnu Şu'ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, (yerden cıkan mahsullerden) şu beş şeyden zekÂt verilmesini teşri buyurdu: "Buğday, arpa, hurma, uzum ve darı."
6514 - İbnu Omer ve Hz. Aişe radıyallahu anhuma'nın anlattığına gore: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, her yirmi dinar ve daha fazlası icin yarım dinar (zekÂt) alırdı, kırk dinar icin de bir dinar (zekÂt) alırdı.
İlk yazdığım rivayet hadiste ne anlatılıyor? Musluman ın zekÂtlarını toplamak icin ayaklarına gider ve malının başında alırlarmış. Dikkat ediniz bahsedilen hayvanların zekÂtı tabiri kullanılıyor, ama bunu devletin memurları yapıyor ve yılda bir kez. Bahsedilen bu zekÂt fakire, olmayana verilen zekÂtla, infakla hicbir ilgisi yok. Kur’an ın tarif ettiği zekÂt, infak cok daha farklı.
Hadis rivayetlerine dikkat ederseniz, zamanın bir gerekliliği olarak orneğin, beş deveden aşağı zekÂt yani vergi alınmayacağına, beş okiyyden az gumuş icinde zekÂt olmadığı hukmu verilmiş. Ama lutfen unutmayalım, bu kanunların dini emir olmadığını, bugun bizlerin kanunlarından, hic farkı olmadığını bilmeliyiz.
Yine peygamberimiz yerden cıkan mahsulden, Buğday, arpa, hurma, uzum ve darı dan, zekat verilmesi emrini verdiğinden bahsediliyor. ZekÂt diye bahsedilenlerin hepsi, devlete verilen vergiden başka bir şey değil. Gunumuzde bahsedilen bu urunlerden başka şeyler ekilmiyor mu? Elbette ekiliyor. Hatta topraktan cıkan, daha cok kıymetli neler neler var.
En son ornek verdiğim rivayet hadis ise, aslında zekÂt diye bahsedilen ve peygamberimizin hukmettiği vergiden başka bir şey olmadığını cok acık gosteriyor.
(Her yirmi dinar ve daha fazlası icin yarım dinar (zekÂt) alırdı, kırk dinar icin de bir dinar (zekÂt) alırdı.)
Bunu alan devlet, yani peygamberimiz devletin idamesi icin toplatıyor. Peygamberimiz bu hukmu verirken, toplumun odeyebilecek şartlarına gore verdiği de acıktır. Bu konularda bircok ornekler var. Ama hicbirisi dine ilave edilen ve gelecek zamanı kapsayan hukumler değil bunlar. Hepside peygamberimizin doneminde, devletin bekası icin verilen kararlardır. Bircoğu peygamberimizin doneminde bile, değişikliğe uğramıştır zamanla.
Şimdi gelelim Allah ın bahsettiği zekÂta, bir başka deyişle infak etmeye, yani yoksula yardım etmeye. Allah ın bahsettiği zekÂtı hic kimse toplamaz. Hatta ona bir sınırda koyamaz, cunku Allah boyle bir sınır asla koymamıştır. Elbette tek elden toplanıp dağıtılabilirde, bunda bir yasakta yoktur. Yalnız zekÂtın ne kadar verileceği konusunda bir miktar belirlenmemiştir. Allah ozellikle bunu yapmayıp bizlere bırakarak, bu yolla bizleri imtihan etmektedir. Hele hele zekÂtın yılda bir kez verilmesi emri, asla Kur’an ın emri değildir. Allah yılda bir kez fakiri, yoksulu duşunmemizi sizce ister mi?
Allah zekÂtı bolca fakirlere vermemiz icin, teşviklerde bulunur Kur’an da. Hatta zekÂt vermeyi kendisine borc verme olarak gosterip, yok mu bana bir borc verecek diyerek, zekÂtın bolca verilmesini teşvik eder.
Yakınlarımıza, imkÂnı olmayana yardım edilmesini, başak orneğiyle bizlere anlatarak, kat kat fazlasıyla karşılık bulacağımızı anlatır bizlere. Hicbir zaman zekÂtın, yılda bir kez verileceğinden bahsetmez. Kazancımızın kırkta birini verin diye, bir sınırda koymamıştır. Allah ın boyle bir hukmu de zaten yoktur.
Fakirin yılda bir hatırlanması, Rabbimizin adaletine de sığmaz. Cunku Allah zekÂtı, infak etmeyi, ihtiyacımızdan arta kalandan, her an dağıtmamızı emreder bizlerden. Yılda bir kez verilen, hadislerde gecen ve adına zekÂt denilen, olsa olsa ancak, devlete verilen vergiden başka bir şey değildir.
Bakın Allah zekÂt, infak etme konusunda, Bakara 219. ayetinde nasıl bir acıklama yapıyor. Uc farklı mealden veriyorum ki, Allah ın zekÂt yani infak konusunda bizlere ne emrediyor, daha iyi anlaşılsın.
([Allah yolunda] neyi harcayacaklarını sana sorarlar. De ki: “O'nun icin ayırabileceğiniz her şeyi.” Boylece Allah mesajlarını size acıklıyor ki tefekkur edebilesiniz.)
(Yine sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar. "İhtiyactan fazlasını" de. Allah size ayetleri boyle acıklar ki duşunesiniz.)
( Ve sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: "Helal kazancınızın size ve bakmakla yukumlu olduklarınıza yeterli olanından artanını verin." Allah, ayetleri size işte boyle acıklar ki, derin derin duşunebilesiniz.)
Ayetten de cok acık anlaşılacağı gibi, Allah infak yani olmayana zekÂt vermenin, miktarını bizlere bırakmış ve her zaman, imkÂnımızın nispetince bunu yapmamızı emretmiştir. Dikkat ediniz yılda bir, ya da kırkta bir gibi duşunceler, asla Kur’an ın onerileri değildir. Anladığımız kadarıyla o gunku toplumlar, devlete kazandıklarından verdikleri yılda bir vergiye de, zekÂt ismini vermişler.
Konuyu ozetlemek gerekirse, zekÂt verilecek malın cinsi onemli değildir. Allah boyle bir liste verip, şu ya da bu malın zekÂtını verin şeklinde değil, tum helal kazancımızın toplamından, ihtiyacımızdan arta kalanını, gerekli ihtiyacı olan yere, gerekli olduğu anda vermemizi onermiştir. Boylece malımızın, paramızın daha cok bereketleneceğini mujdelemiştir.
Tekrar hatırlatmakta yarar goruyorum. Sizce Allah, bugun bizlere oğretildiği gibi, yılda bir kez, kazancımızdan zekÂt vermemizi bizlerden ister mi? Yılda bir fakiri, yoksulu doyurmayı, onların ihtiyacını karşılamamızı istediğini nasıl duşunur de, bu adaleti Rabbimize layık goruruz? Yorumunu sizlere bırakıyorum.
Saygılarımla Haluk GUMUŞTABAK
__________________
Zekat Konusunda Yaptığımız Yanlışlar
Dini Sohbetler0 Mesaj
●38 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Sohbetler
- Zekat Konusunda Yaptığımız Yanlışlar
-
12-09-2019, 09:06:19