RuzgÂrın elinde esirdir kum. Acemi avuclarda kısacık bir kalıcılık sevinci. Cocukların koşesiz hayallerini hemencecik giyinen uslu bir deli. Unutulmuş kıyıların, terk edilmiş hayallerin buruk bekcisi. Gelip gecici. Dağılmaya hevesli. Ucucu, kacıcı. Bir dokunuşun insafına yazgılı. Bir uflemede korkup kacmaya hevesli hayal perisi. Kıyıda koşede bir anlık yakalanmışlık hali. Bir tutam kalıcılık hevesi. Az sonra yıkılası. Her an dağılası. Bicimin ebedî iflası.

Hal boyleyken, kumdan heykel yapmaya değer mi? Taşa kazınmaya değer, mermerde direnmeyi hak etmiş, granitin vefalı yuzunde sivrilip kalacak denli guzel o ince emekler, maharetli rotuşlar kumlara emanet edilebilir mi? Hemen, �Hayır!� demeye hazırım bu soruya.
Ama en az 50 heykeltıraş benim gibi duşunmemiş.. Erinmemişler uşenmemişler, Kum Heykeller Festivali duzenlemişler. Gecen yaz, onlarca kum heykel dokununca yıkılacak da olsalar, sanatcılarının ve seyircilerinin incelikli bakışlarını buluşturmuş.

Dokunsan yıkılacak heykellerden dokunaklı bir haber de cıkmıştı o zamanlar. Ne zamandır saklıyorum dosyalarım arasında:
�Dunyaca unlu Konyaaltı Sahili'ndeki Beach Park bunyesinde yerli yabancı 50 heykeltıraşın calışmasıyla Uluslararası Kum Heykeller Festivali'nde sergilenen heykellere hırsız dadandı. Her gece heykellerin bir parcasını calan hırsızlar, son olarak �Ali Baba ve Kırk Haramiler�in anlatıldığı heykel calışmasında haramilerin değerli eşyalarını simgeleyen kumdan paraları ve kolyeleri caldı.�

Kum zaten gelip gecici. Kumdan heykeller hepten gidici. Kumdan heykellerin kumdan paralarının ve kolyelerinin değersizliği ta başından belli. Ama calma niyeti hic gecici değil. Sahici. Hırsızlık, granit gibi katı bir gercek. Gecersiz bir paraya yonelik de olsa, tamah ve hırs duygusu mermer gibi soğuk ve kalıcı. Zaten gelip gecici kumlardan yapılmış hepten gidici heykellerin değersizliği ta başından belli �para�larını gercekten calanlar, sahiden gasp edenler ne kadar cok şey kaybediyorlar! Farkındalar mı acaba?

Omur de boyle değil mi?
Kendimizi uyanık sanacak denli icine daldığımız bu derin ruyada, sınandığımızı unutup, kendimize hic de kalıcı olmayan �değerler� uzerinden kalıcı değersizlikler uretiyor değil miyiz?

Dunya da boyle değil mi?
Biriktirdikce bizi tamamlayacağını umduğumuz, coğalttıkca bizi kalıcı kılacağına kandığımız, hemencecik dağılası, az sonra terk edilesi kazanclar uzerinden kendimize ebedî husranlar topluyor değil miyiz?

Haberin devamı da var:
�Sabah festival alanına geldiklerinde, Kırk Haramiler�in para ve kolyelerini yerinde goremeyen festival yetkilileri, şok gecirdiler. Kumdan yapılan paraların maddi değerinin olmadığını belirten yetkililer, bu hırsızlığa anlam veremediklerini soylediler.�

Kumdan heykel yapmayı akleden heykeltıraşlar, acaba �Asr Suresi�nden de haberdarlar mı? Haberdarlarsa, kumdan heykellerinin başına gelenlerin bir �Asr� tefsiri sayılabileceğini bilmeleri gerekir:
Ne garip ki insanın kaybı zaten kaybedeceği şeyler uzerinde netleşiyor. Ne acı ki, insanın husranı başından elinde kalmayacağı belli şeyleri dort elle sarılması yuzunden kesinleşiyor.
Yemin olsun asr vaktine ki, insan ziyandadır. Biriktirdiğini sandığı şeyler zamanın hoyrat avuclarında ucuşup dağılmaktadır. Eriyip giden, ucuşup yok olan şeylere hasrettiği hırsı elinde ebedî kayıp olarak kalmaktadır.
Şahitliğe cağırırım akıp giden zamanı ki, insan surekli eksilmektedir. Kalıcılığına guvendiği değerler gunlerin ruzgÂrında zerre zerre savrulmakta, umutlarını yasladığı kumdan kaleler kanlı gun batımlarının hanceriyle yıkılmaktadır. Başından beri eksilen, her an yokluğa duşen şeyler icin buyuttuğu ve sivrilttiği bencilliği kalıcı zarar olarak hesabına yazılmaktadır.
Tanık olsun vaktin gelip geciciliği ki, insan husrandadır; devamlı eksilmektedir. Zamanın dalgaları altında ezilen, olumun yanı başında dağılıp toz olan sahte dayanaklara harcadığı muhabbetler omuzuna yuk olarak asılmakta, sahte değerleri caldığı halde sahiden hırsız sayılmaktadır.

Kumdan yapılmış �Kırk Haramiler� heykeli coktan dağılıp toz oldu. Ama hırsımız şimdi ve burada.. Dimdik ayakta!
__________________