Modern zamanlarda algı ve kultur erozyonuna maruz kalan muslumanlar, Kendi değer yargılarından uzaklaşarak başka kultur ve inancların etkisiyle savrulmalar yaşamaktalar.
Sosyal medyanın hayatımıza girmesiylede beraber ozden kopuş hızlı bir trend kazanmıştır.
Emperyal gucler Osmanlı İmparatorluğunun tarih sahnesinden cekilmesinin akabinde, islam dunyasını her acıdan dizayn edip,İslami anlayıştan uzak bir nesil meydana getirebilmek icin cok buyuk bir gayret icerisinde oldular. Geleneksel din adı altında sahih islam anlayışına karşı bir asırdan fazladır* psikolojik bir savaş sahneye konulmuş durumda. İslamın ozune yabancılaşmanın dibini goren bir kitle, geleneksel din diye isimlendirdikleri Ehli Sunnet İslam anlayışına karşı sistematik bir savaş yurutmekteler.
Algı ve operasyonlara maruz kalan belirli bu zumre, kendine ait duşunme yetisini neredeyse kaybedip, karşısına cıkan her bir sorunu artık bir Musluman gibi değil, bir Batılı biri gibi değerlendirme gafletine duşmuştur. Aklın kapasite idrak ve algılama sınırları goz ardı edilerek Akıl bir nevi putlaştırılmıştır.*
Bu saptamaları yaptıktan sonra konumuzun daha iyi anlaşılabilmesi icin, Şu soruyu sorarak başlayalım :
BİR MUSLUMAN ACISINDAN HZ İSANIN NUZULUNUN İNKARI MUMKUNMU ?
Rasyonel olmak gerekirse, Hz İsanın yeryuzune tekrar nuzulu meselesi, bir Musluman acısından iman edilmesi gereken temel bir inanc esasımı? yoksa red edilebilinir basit bir Konumu? Gundemimizi işgal eden bu tarz sorulara tatminkar bir cevap bulamadığımız muddetce celişkiler icerisinde bocalayıp duracağız demektir.
Nuzulu İsa ile alakalı İslami kaynaklarda mevcut olan sarih bilge ve belgelere rağmen, tartışmaya acık bir konu haline getirilmiştir.
Hz İsa'nın nuzulu inancı, Gerek Kuranda işaret edilen ayetlerin varlığı, Gereksede Allah Resulunden rivayet olunan Mutavatir hadislerin oluşu ve İslam Ulemasının bu konu hakkında "İcma" ve guclu bir fikir birlikteliğin olması, ister istemez yukarıdaki soruyu sormamızı bizleri mecbur kılıyor.*Nuzulu İsa Red Edilebilinirmi ?
İslamın temel dusturu olarak kabul goren (Kuran, Sunnet, İcma ve Kıyası Fukaha) Muslumanlar tarafından referans alınan ismi gecen bu kaynaklar, Nuzulu İsa ile ilgili hicbir tartışmaya muhal bırakmayacak şekilde kati ifadeler icermesine rağmen,*neden son donem bazı Muslumanlar Hz İsa'nın nuzulunu inkar edebilme refleksini gostermişlerdir..*
Turkiye olceğinde bakacak olursak, İslamın kaynaklarına akılcı ve İslamın butunluğunden yoksun bir değerlendirmenin oluşmasında en onemli sebeplerden birinin, İslama hizmet icin kurulan "İlahiyat Fakultelerinin" gercek işlevinden başka bir mecrada iş gormesi hadisesi olarak goruyoruz.
Aşağıda yaptığımız alıntı bu tezimizi en resmi ağızdan doğrulamaktadır.
1961 Adalet Parti Milletvekili ve Cumhurbaşkanı adayı,*"Prof Dr Ali Fuat Başgil"*hocanın, araştırma ve inceleme sonrasında Menderes Hukumetine, "İlahiyat Fakultelerinin Mufredatının" iceriğiyle ilgili sunduğu bir rapor, yaşadığımız cıkmaz duruma ışık tutacak nitelikte tespitler iceriyor. Uzun araştırmalar sonucunda Hoca'nın vardığı sonuc şoyleki :
"TURKİYE'DE KURULAN İLAHİYAT FAKULTELERİN'DEN, DİNİ ANLATAN DEĞİL, DİNİ YARGILAYAN BİR NESİL YETİŞİR"*diye. Uzerinde calışılan bu rapor İslam adına konuşan aklını mutlaklaştıran sozum ona bazı ilahiyat mezunu hocaların, icine duştuğu durumu vede toplum olarak sahih islam anlayışından yaşadığımız kopuş surecinin asıl failleri kimlerdir diye baktığımızda "Prof Dr Ali Fuat Başgil" hocanın tarihe not duşen tespitleri bize sağlıklı bir fikir vermektedir diye duşunuyorum.
"Prof Dr Ali Fuat Başgil" hoca ortaya koyduğu tespitlerde haksızda sayılmaz, Nerede ŞÂZZ (aykırı) bir duşunce ve yorum varsa altında ilahiyat mezunu bazı hocaların imzasını goruruz. Samimi olanları vardır elbet onları bu tespitlerimizin dışında tutuyoruz. Bu kişilerin İslamın sahih şekilde anlaşılmasının onunde engel olarak gorulduklerine dair cok farklı kesimlerce dile getirilmektedir.
Tv kanallarında boy gosteren bu kardeşlerimiz hic bir sınır tanımadan, İslamın en temel unsurlarını dahi tartışmaya acmışlardır.
Ekseriyet İlahiyat kokenli hocalar tarafında dile getirilip ve tepkilere neden olan bu fikirlerden bazıları :*
Milli piyango haram değildir, Allah bir kimsenin kiminle evleneceğini bilmez, Allah Kuranda Mitoloji yani abartılı hikayelere cokca yer vermiştir, Kuranda anlatılan bir cok kıssa aslında yaşanmamış hayel urunu olaylardır. Peygamberin Teşri yetkisi yoktur, Musa peygamberin Kızıl denizi ikiye yararak mucize gostermesi gercekte boyle bir olay yaşanmamıştır. Şu iddalara bakarmısınız, İnsan ne diyeceğine şaşırıyor. Allah ve Resulunun acık ve net beyanlarına rağmen, İlahiyat orjinli bu insanlar, İslamın sahih anlayışına istemeden de olsa cok buyuk zarar vermişlerdir. Yazıyı kısa tutmak adına bu kadarıyla yetiniyoruz.*
"Prof Dr Ali Fuat Başgil" hocanın*"TURKİYE'DE KURULAN İLAHİYAT FAKULTELERİN’DEN DİNİ ANLATAN DEĞİL DİNİ YARGILAYAN BİR NESİL YETİŞİR"*tespitlerine katılmamak mumkunmu.
"Nuzulu İsaya" inanmayıp red edenlerin izledikleri dort aşamalı yontemden soz edilebilinir orneklendirecek olursak :
. Kuran'ı Anlamaya calışırken Peygamberden bağımsız bir okuma tarzı.*
. Kuranın Âyetleri yorumlanırken şahsi kanaatlerin belirleyici olması.*
. Kuranın ornek gosterdiği Alimlerin yok sayılması.
. Aklın sınırları ter yuz edilerek, Nassın onune gecirilmesi.
Ne acıdırki Batılı Oryantalist Muşteşriklerde aynı dort aşamalı yontemi kullanarak, İslami yorumlayıp tahrip etmeye calışmışlardır..*
Muşteşrik ve Oryantalist İslam duşmanı bu hainler tarafından kaleme alınan coğu eserlere bakın, mutlaka aynı yontem ve metodun kullanıldığını goreceksiniz.
Bu orneklendirme dahi bu kişilerin kendi değerlerine nasıl yabancılaştıklarına dair bir misal olarak verebiliriz.
"Coğu ilahiyat kokenli belirli bir cevre Hz İsanın yeryuzune tekrar gelmiyeceğini idda ederken, itirazlarına gerekce olarak* şunları ileri surerler :
- Hz İsanın yeryuzune tekrar gelmesi Yahudi ve Hristiyanların uydurması olup Onlardan bize gecme israiliyattandır.
- Her canlı olumu mutlaka tadacaktır kuranın bu hukmune aykırıdır.
- Hz İsa gokyuzunde yukseltildiği yerde ne yiyip ne icecek ve orda nasıl yaşayaıp sonra yeryuzune inecek, akılla bağdaşmayan uydurma haberlerdir.
- Hz İsa kendisine kitap verilen bir peygamberken nasıl olurda tekrar yeryuzune intikal edip başka bir peygamberin hukmune tabi olacak. Bu durum Hz İsayı tenzili rutbe konumuna sokmazmı?
- Hz İsanın nuzulu inancı Muslumanları beklenti ve tembellik girdabı icine sokup mucadele ruhunu yok etmiştir.
Hz İsanın kıyamete yakın yeryuzune tekrar gelmeyeceğini idda edenlerin itirazlarının ozeti bu şekilde.
"Nuzulu İsayı kabul etmeyenlerin ileri surdukleri deliller" :*
"Hz İsanın yeryuzune tekrar nuzulu Yahudi ve Hristiyanlardan bize gecme israiliyattır ve uydurma haberlerdir*denebilirmi ?"*
Ozellikle Modernist cevrelerce carpıtılarak anlatılan İsrailiyat meselesine yeri gelmişken kısaca temas etmek istiyorum* :
İslam inanc literaturunde Ehli Kitap mensupları ve onlara indirilen Tevrat ve İncil icin cok ince ve hassas bir dil kullanılır. "Tahrip Edilmiş Kitaplar" diye. İlk bakışta şoyle bir duşunce zihnimizi işgal edebilir. "Tahrip" ve "Uydurulmuş" Kitap arasında ne fark var diye.
İslam İtikat anlayışında Tevrat ve İncil Allah tarafından indirilen Kitaplar olduğundan, herne kadar İnsanlar tarafından değiştirilip iceriğine insan kelamı katılsa dahi, Tevrat İncil veya herhangi bir peygamber icin gonderilen tahribata uğramış bir Kitap, icerik olarak bircok değişikliğe uğrasa dahi tum hukumlerinin değiştirilip uydurulduğunu idda etmek islama ait bir duşunce değildir..
Kuran ve Sunnete muracaat ettiğimizde, Temel olarak Tevrat ve İncil icin "Uydurulmuş Kitap tabiri" yerine, "Tahrip ve Değiştirme" Sozcuğu kullanılmıştır. Bu durumun en bariz sebeplerinden biride, "Uydurulmuş Kitap" tabirinin, İlahi olma vasfından yoksun ve iceriğinde doğruya dair hic birşeyin olmamasını gosterebiliriz..
Kuranın dikkat cektiği ve tahrip edilmiş kitap olarak bizlere anlatılan, Tevrat ve İncil İlahi olma ozelliğini tamamen yitirmemiş ve İslam diniyle ortak paydalar barındıran pekcok Allah kelamı diyebileceğimiz hukumler ihtiva etmektedir..
İslam ve Ehli Kitap arasında mevcudiyetini koruyan bazı ilahi hukumlere ornek vermek gerekirse :
"Melekler, Cinler, ve Ahiret gunune olan inanc, Domuz etinin haramlığı, Erkek cocuğun sunnet ettirilmesi, Bayanların Ortu mecburiyeti, BÂzı Peygamberlerin kabul edilmesi, Helal hayvan kesimi, Farklı şekillerde olsada Oruc, Kurban, Hac, Zekat, İnfak ve Sadaka gibi ibadetlerin olması, Coklu Evliliğin kabul edilmesi, Haksız Oldurmeye karşılık Kısas hukmunun olması, Evlilikte mehir belirlenmesi, Kurtajın haram oluşu ve Zinanın haramlığı gibi Ortak ibadet turlerine yığınla ornek verilebilinir.*
Ozetlenerek anlatılan ibadet şekillerinin bircoğu, Yahudilikte bazıları ise Hristiyanlıkta olan ceşitli hukumlerdir. Konunun anlaşılması acısından İslam dini ile Ehli Kitap arasındaki ibadet benzerliklerine verilen orneklerin yeterli olacağı kanaatindeyiz..
Modernist ve Akılcı duruş sergileyen cevreler, İslam inancında bulunan bir ibadet turunu, Yahudi ve Hristiyanlıkta aynı hukumler vardır diye, toptan ve inkarcı bir mantıkla red etmeleri ve İslamın emir buyurduğu "Hz İsa'nın Nuzulu gibi" pekcok ibadet manzumesine "İsrailiyat" diyerek tevile gidilip inkar edilmesi hatalı bir duşuncedir.
"COKCA SUİSTİMAR EDİLİP KULLANIŞLI BİR ENSTRUMAN HALİNE GETİRİLEN, (NUZULU İSA MESELESİ) İSLAM İNANCINDAKİ* ANLAYIŞI İLE EHLİ KİTAPTAKİ NUZULU İSA ANLAYIŞI BİRBİRİNDEN COK FARKLIDIR."
"Nuzulu İsa"*İsrailiyattanmı konusuna donecek olursak :
Bu iddianın mantığa ve tarihi hakikatlere aykırı pekcok yonu var nedenine gelince, Peygamber Efendimiz (sav) yaşadığı coğrafya itibariyle Yahudi ve Hristiyanlarla diyalok ve bir tartışma icerisindeydi. Bir mantık kurgusu icerisinde baktığımızda, Ehli kitabın temel bir inancı sayılan*"Nuzulu İsa"*gibi onemli bir konu, Peygamber (sav) batıl denen bu idda icin sessiz kalıp bu konuya hic değinmemiş olması mumkunmu?, Allahın Resulune gerekli gereksiz Okadar soru soran bir topluluk bu konuyla alakalı bir soru yoneltip sormayacak, Ve Bir Tane Dahi*"Hz İsa Yeryuzune tekrar gelmeyecek diye"*Rivayet Olmayacak.
Ama Ne Hikmetse Aynı Sahabe Toplumu*"Nuzulu İsanın"*gercekleşeceğine dair Peygamber (sav) den 100 yakın hadis rivayet edecek ve bu rivayet edilen hadislerin 30 tanesi ise Mutavatir hadis katagorisinde olacak.
Ayrıca Muslumanların hukmu altında ezik korkak bir şekilde cizye vererek yaşayan Yahudi ve Hristiyanlar, Nasıl olurda gucsuz ve zelil bir durumdayken, Tarihin en guclu donemini yaşayan Musluman toplumları etkileyip onları İsa (as) konusunda kandırarak batıl inanclarını islamın sahih kaynaklarının icine sokmuş olacaklar..
Nasıl Bir Garabet Durumsa, Allah Resûlu'nun Terbiyesinde yetişen Sahabe Nesli, ve onlardan sonra gelen İslamı iliklerine kadar yaşamaya calışan*"Tabei Tabiin"*ve Milyonlarca ifade edeceğimiz İslam toplumu, Yahudi ve Hristiyanların Kuran ve Sunnet anlayışına sokulan israiliyat dediğimiz uydurma haberlere tepkisiz kalıp, bilerek veya bilmeyerek akla ziyan bir şekilde bu durumu onaylamış olacaklar. Bununlada yetinmeyip uydurulan bu rivayetleri en sahih kaynaklarına dahil edip, Din diye nerdeyse 14 Asır savunuculuğunu yaparak bununla amel edecekler..Bu idda sahipleri farkındalarmı bilmiyorum, İslam hukukunda iftira ve yalan gibi curumler kişinin Şehadet ve Doğruluğunu tartışmalı hale getirir. Nuzulu İsayı inkar edenler "İslam dininin sahih kaynak ve bunları bizlere nesilden nesile cok buyuk bir titizlikle aktaran, Her devirde yaşamış olan Musluman toplumları yok sayarak onları iftira ve yalancı bir konuma soktuklarını hatırlatmak isteriz."
‘’Her canlı olumu mutlaka tadacaktır’’(Ankebut,57)*
“Ben onlara sadece: 'Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin!' diye bana emrettiğini soyledim. Aralarında bulunduğum muddetce onlara şÃ‚hit idim. Beni aralarından aldığında, artık onların uzerinde gozetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeye şÃ‚hitsin.” (MÂide, 117)*bu veya buna benzer ayetlerin varlığı, Hz İsanın tekrar yeryuzune gelmesine engeldir’’ İddası :
Kuranda Benzer Ayetleri*"Nuzulu İsa gercekleşmiyecek"*diye delil gosterenler cok buyuk bir carpıtmaya imza atmışlardır.Tabiki her canlı gibi İsa (as) da olumu tadacaktır, Aynen bir Mağarada dortyuzyıla yakın uyutulup tekrar uyandırılan Ashabı Kehfte konu edilen 7 genc gibi, Yuce yaratıcı Hz İsa (as) uyuklama hali veya canlı bir şekilde, Katına yukseltmiş ve kıyamete yakın tekrar yeryuzune indirecektir. Gorevini ifa ettikten sonra Hz İsa (as) da her canlı gibi O’da mutlaka olumu tadacaktır..Bazı Alimler Hz İsanın Semada bulunma halini, uyuklayan birinin durumuna benzetmişlerdir. Kuranda uyumanın bir nevi olum hali olduğunun tasvir edildiği ayet cok ilginc ifadeler icermektedir.*''Allah, olecekleri zaman canlarını alır; olmeyeni de uykusunda (bir tur olume sokar). Boylece, kendisi hakkında olum kararı verilmiş olanın ruhunu tutar, oburusunu ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir. Şuphesiz bunda, duşunebilen bir kavim icin gercekten ayetler vardır.''*(Zumer,42)****
‘’Hz İsa (as) Kıyamete yakın yeryuzune inip gorevini tamamladıktan sonra ruhunu teslim edecektir’’ İsa (as) goğe yukseltilmesini anlatan ayeti kerimede O’nun olmediğine dair cok acık ifadeler mevcuttur. «Ve Allah elcisi Meryem oğlu İsa'yı oldurduk» demeleri yuzunden (onları lÂnetledik). Halbuki onu ne oldurduler, ne de astılar; fakat (oldurdukleri) onlara İsa gibi gosterildi. Onun hakkında ihtilÂfa duşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık icindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hicbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu oldurmediler.*(Nisa,157)
Hz İsanın Allah katına yukseltilmesi ile ilgili kuranda kullanılan,yukseltilme anlamına gelen*‘’REF’’*kelimesinin Hz İsa (as) ile ilgili tum metinler incelendiğinde, Semada bulunmasının bir nevi uyku halidir diye değerlendiren, Sayıca cok fazla Tefsir ve Hadis Alimi olmuştur. Hz İsanın Semadaki durumu ister canlı, ister uyku hali olsun, neticede olmuş bir şekilde değil, Rabbi katında canlı bir şekilde yaşamaktadır. Eğer*"Nisa,157" ayeti kerimede*Allah cc Hz İsanın olumunu kast etmiş olsaydı*"Onu siz oldurmediniz" soyleminin bir anlamıda olmazdı, Cunku Bir Kulu kim Oldururse Oldursun netice itibariyle Allah tarafından oldurulmuş olur. ’’VEFAT’’*sozcuğu kuranda olum anlamında kullanıldığı gibi yukseltme,değer verme,yanına alma ve uyku hali şeklindede kullanıldığını gormekteyiz. Konuyla ilgili ayetlere bakılabilinir..
Nuzulu İsayı inkar edenlerin arkasına sığınıp delil olarak ileri*surdukleri (Maide,117)*iyi anlaşılabilmesi icin, bir once ve sonraki ayetlere muracaat etmemiz gerekir ve karşımıza cıkan tablo şu:
Mevcut ayetler anlaşılır bir şekilde Ahiret Gunu, Allah cc ile İsa (as) arasındaki konuşmanın anlatıldığı diyaloglardır. Nitekim ayette gecen ifade bunu gostermektedir. "Bu, doğrulara doğru soylemelerinin yarar sağladığı gundur"*(MÂide, 117) yi delil gosterilerek Hz İsa olmuştur demek temeli olmayan bir duşunceden ibarettir. Cunku Ebu Lehep ve Karısı daha hayattayken Nazil olan Tebbet suresi onların Cehennemdeki durumlarını anlatıyordu, Kuranda kıyamet sahnesinin anlatıldığı ayetler incelenebilinir.
"Maide,117" ayetine dayanarak Hz İsanın olduğunu idda etmek imkansız ve zorlama Beyhude bir cabadır. Ayrıca Ayetin Hz İsanın olduğune delalet etmiyeceğine dair, sayısız Tefsir ve Hadis Aliminin izah ve acıklamaları var. Yazının ilerleyen bolumlerinde bir kısmının isimlerini belirttik ordan bakılabilinir…
İslami Termolojide bir ayetin Kuranın ruhuna uygunluğunu tespit ve doğru anlamanın yolu icin baş vurulacak en iyi yontem, Tefsir Usulu Kaydesidir. Bir kac misal vermek gerekirse :
- Allah Resulunun izah ve acıklamaları
- Kuranın nazil oduğu donem itibariyle Arap toplumunun konuştuğu arap dili edebiyatının nasıl kullanıldığına dair yontem.
- Anlamdırılmaya calışılan bir ayetin başka bir ayetle tefsir edilme metodu.
Hz İsa (as) alakalı Kuranda belirtilen ayetler yukarıda yer verdiğimiz temel usul kaidesi bağlamında ele alındığı taktirde*"Nuzulu İsanın bir Musluman acısından inkarı mumkun olmadığı gozlemlenecektir"*Cunku : Peygamber Efendimizden konuyla alakalı bizlere ulaşan 100 yakın izah ve acıklamaları olmuştur. Kuranın inzal olduğu donem Cahiliye Arap toplumu ‘’VEFAT’’ (Teveffa) sozcuğu‘’ Birşeyi bir yerden almak’’*şeklinde kullanmışlardır. Ve Cahile Arap Toplumu Olmek anlamını kast ederkende*"Mevt"*sozcuğunu kullandıklarını goruyoruz. Olum anlamına gelecek*"Vefat"*kelimesini ise kullandıklarına dair elimizde tek bir bilgi dahi yoktur. Ayrıca İslam aleminin tamamına yakın ifade edebileceğimiz, Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelam ve Dil uzmanı Alimlerin, Hz İsanın Nuzulune vurgu yapan ayetlerin tefsiri konusunda ittifak halinde goruş belirtmişlerdir. Ortaya koyduğumuz usul kaidesi olcusu icerisinde duşunulup irdelendiğinde, "Hz İsanın Kıyamete yakın yeryuzune rucu etmesinin inkarı mumkun gozukmemektedir. "
Nuzulu İsayı red edenlerin pekcok konuda ornek verip referans gosterdikleri, Mutezile ekolunun onemli bir figuru olan ‘’ZEMAHŞERİ’’ dahi Hz İsa Semaya Allahın katına yukseltilip, Kıyamete yakın semadan yeryuzune tekrar ineceğine dair goruşlere tefsirinde yer vermesi cok anlamlıdır.*
’’(Zemahşeri, El Keşşaf Tefsiri: Zuhruf,61,Ali imran,55,Nisa,159)’’
Ama ne hikmetse bu Modernist cevreler bircok meselede ornek verip referans gosterdikleri ‘’Zemahşerinin’’ Nuzulu İsa ile ilgili goruşlerini saklarcasına gundeme getirmediklerini gormekteyiz..
‘’KURANDA VEFAT SOZCUĞUNUN HZ İSA İLE İLGİLİ AYETTE KULLANILDIĞI ŞEKLİYLE, HİC BİR PEYGAMBER İCİN KULLANILMAMASI, ve HZ İSANIN GEREK YARATILIŞI GEREKSEDE BİR MUCİZE OLARAK ALLAH KATINA YUKSELTİLMESİ ve ALLAH RESULUNUN ACIK BEYAN VE KURANDAKİ HZ İSANIN TEKRAR YERYUZUNE İNECEĞİNE DAİR İŞARETLERİN HEPSİ BERABER Değerlendirildiğinde*
‘’NİSA SURESİ,157’’* NUZULU İSAYI KAVRAMAMIZA YARDIMCI OLACAK* PEK COK ETKENDEN SADECE BİRİDİR’’ Hz İsa (as) yeryuzune tekrar nuzulunun gercekleşeceğine dair, Alimler arasında fikirbirliği ve İCMANIN olması uzerinde duşunulup değerlendirilmesi gereken onemli bir husustur.
*‘’Akla ve Mantığa aykırı bir durumdur kıyamete kadar Hz isa gokyuzune yuksetildiği yerde ne yiyip ne icecek ve orda nasıl yaşayaıp sonra yeryuzune inecek’’
Bu tarz iddaları ortaya atanların temeldeki sorunu, İslamın akıl ve iman ilişkisini kavramakta icine duştukleri paradoksal durumdur. Yaratan bizi aklımız oranında sorumlu tutar ve İslam inanc kulturunde, akıl cok onemli bir enstrumandır bu doğrudur. Fakat Allah tarafından insana bahşedilen aklının, kavrama, algılama, duşunme ve idrak edebilme gibi ozelliklere sahip pekcok yonun olduğu gibi, Aynı aklın kişiyi yanıltıcı,doğruyu yanlış,yanlışı doğru gosterici yonununde olduğunun gerceğinin bilinmesi gerekir. Allah cc tarafından aklın kullanım ve idrak gibi ozellikleri belli cerceveyle sınırlandırılmıştır. Bu hakikati kavradığımız oranda, Din ve Akıl ilişkisini yerli yerine oturtmuş oluruz..*
Aklın mahiyeti konusunda yanlış bir bilgiye sahipsek bu beraberinde aklı kullanım alanımızı olumsuz yonde etkileyecektir. ‘’Her birşeye aklın onaylama merkezi olarak bakan birisi’’*hakiki manada iman etmeside mumkun değildir.
Şimdi ‘’Hz İsa yeryuzune tekrar nasıl* gelecek bu akla mantığa aykırıdır’’*diyenlere sormak lazım*:*
Ashabı Kehf dediğimiz Kuranda anlatılan imanlı genclerin bir mağarada 400 yıla yakın bir zaman uyutulup tekrar uyandırılmasını (Kehf Suresi 25),*Hz Yunus Peygamberin Allah cc tarafından bir Balığın karnında yaşatılması hadisesini*(Saffat,139-148),*ve*Musa (as) Kızıl denizi asasıyla ikiye yarması olayını*(Şuara, 63),*Ayetlerde anlatılan olağan dışı bu kıssaları Allah aşkına hangi akıl ve mantıkla izah edeceğiz.
Kuranda anlatılan ve Aklın sınırlarını zorlayan bu kıssalar ancak halis bir İman ve bunu kabul eden bir Kalple anlaşılabilecek bir haldir. Ayrıca her bir insanın aklının anlayış ve kavrama yetisi birbirinden cok farklıdır. Allahın emir ve yasaklarını akılla anlama ve idrak etmeye calışırız, "Ama Asla Aklı Nasları Kabul veya Red Mekanizması Haline Donuşturmeyiz." Bu tarz yanlış atılacak bir adımın, islamı idrak ve anlamaya calışan biri icin imkansız hale gelecektir. Eğer akıl doğru ve yanlışı tespitte nihai bir olcu olacaksa, (kimin aklı ve hangi akıl)’*gibi Pratikte cozumu mumkun olmayan sorulara muhatap olacağız. İman etmiş bir Musluman icin, Hz İsanın goğe yukseltilip Kıyamete yakın tekrar yeryuzune indirilmesi inancı şaşılacak bir durum değildir. Rabbimiz bu şekilde dileyip ol dedikten sonra olmayacak bir şey varmıki?
‘’Hz İsa kendisine kitap verilen bir peygamberken, nasıl olurda tekrar yeryuzune inip başka bir peygamberin hukmune tabi olacak, Bu durum Hz İsayı tenzili rutbe konumuna sokmazmı?’’
Kurana butunsel bir bakış acısıyla bakılmasından kaynaklanan nakıs bir goruştur. Kuranın hukumlerine muracaat ettiğimizde karşımıza cıkan ayeti kerime, Bir peygamberin kendinden sonra gelecek bir Resulu tastik ve ona uyup yardımcı olunacağına dair Allah cc acık beyanı vardır.*
''Hani Allah, peygamberlerden 'Bakınız, size kitap ve hikmet verdim, ilerde yanınızdaki kitabı onaylayan bir peygamber gelince ona kesinlikle inanacak, kendisini destekleyeceksiniz' diye soz aldı; 'Bu buyruğumu kabul ettiniz, omuzlarınıza yuklediğim bu gorevi ustlendiniz mi?' dedi. 'Kabul ettik' dediler, Allah da 'Birbirinize şahid olunuz, ben de sizinle birlikte şahidlerdenim' dedi.''
(ALİ İMRAN, 81)
Hz İsa (as) yeni bir şeriat getiren bir peygamber olarak değil, Muhammed (sav) nin şeriatına tabi olup, Onun Ummetine yardımcı olmak icin yeryuzune Allah tarafından gorevlendirilmiş bir peygamber olarak gelecektir. Ehli kitabın şuan icinde bulunduğu bir nevi fetret hali ve Hz İsanın doğumu, olumu ve Ona munhasır ozellikleri ile beraber mutaala edildiğinde, Nuzulu İsanın Kuranın hukumleriyle bırakın celişmesini tam tersi bir uyumluluk icerisinde olduğunu soyleyebiliriz. Ali İmran suresinde gecen Peygamberlere hitaben*‘’Sizden sonra gelecek peygamberleri tastik edip ona yardımcı olun’’*ibaresi, Peygamber efendimizden once yaşamış Hz İsanın Yeryuzune tekrar inişinde, Hz Muhammet (sav) hukumlerine tabi olup, Onun ummetine yardımcı olacağına dair yukarıda zikredilen ayet, Hz İsanın Nuzulune işaret sayılabilecek dikkat cekici ifadeler icermektedir.
(doğrusunu Rabbim bilir)
‘’Hz İsanın nuzulu inancı Muslumanları beklenti ve tembellik girdabı icine sokup mucadele ruhunu yok etmiştir.’’
Hz İsanın nuzulunu kabul etmeyenler bu basit bir okadarda komik olan bu iddayı dillendirerek, aykırı goruşlerini perdelemek icin kullandıklarını soyleyebiliriz. Hz İsa Kıyamete yakın Allahın izniyle tekrar yeryuzune geleceğini savunan 4 Mezhep Alimide dahil, Hz İsa nasıl olsa gelecek diye ‘’Emri Bil Maruf, Neyhi Animunker’’ yapmaya gerek yok diye oturup bekledilermi?. Emevi, Abasi ve Selcuklu devletleri savaş ve mucadeleyi bırakıp Hz İsa gelecek onu bekleyelim oylemi dediler. Mısırdan taa Viyana kapılarına kadar dayanan Osmanlı Devletimi Hz İsa gelecek bizim bir şey yapmamıza gerek yokmu dediler?. Enduluste bir medeniyet inşa edip devlet kuran, Endulus İslam devleti Hz İsa gelecek diye mucadeleyi bırakıp oldukları yerde pineklediler oylemi diyeceğiz.. Akılla bağdaşmayan bu goruş benimseyenlere soyleyecek tek sozumuz şu olabilir: Allahtan korkun mesnetsiz iddalarınızla Ummeti zehirleyip ahiretinizi mahv etmeyin.
Şimdi Gelelim İslam Ulemasının Uzerinde İttifak Ettiği, Hz İsanın Yeryuzune Tekrar Nuzuluyle ilgili Sunulan Delillere :
HZ İSA TEKRAR YERYUZUNE KIYAMET ALAMETİ OLARAK GELECEK ve HZ MUHAMMED (sav) ŞERİATINA TABİ OLARAK KENDİSİNE İMAN EDENLERLE BERABER, YAHUDİLERE KARŞI BİR SAVAŞ İLANI BAŞLATILACAK. Ve BU SAVAŞLA BERABER KIYAMET SURECİNE GİRİLMİŞ OLACAK.*
"İslam Alimleri Tarafından Uzerinde İttifak Edilen Bu Goruşun Temel Dinamikleri Şoyle"
(1.) Kuranda Hz İsa (as) Nuzulune İşaret Eden Pekcok Ayetin Olduğuna Dair İslam Alimlerinin İttifak Etmesi.*
(2.) Peygamber Efendimiz ve Onun Guzide Sahabelerinden, Hz İsanın Gelmiyeceğine Dair Bir Tek Rivayetin Dahi Olmaması.*
(3.) Mezhep İmamları Dahil Tum İslam Alimlerinin, Hz İsa (as) Nuzulu Konusunda İttifak ve İcma Etmeleri.
(4.) Peygamber Efendimizden Sahih Senetle 100 Yakın ve Bu hadislerin 30 Tanesi Mutavatir Derecesinde, Hz İsanın Nuzulune Dair Pekcok Sahabeden Hadisin Rivayet Edilmesi.
(5.) Tarih İcerisinde Kurulmuş Tum İslam Devletleri, İsa (as) Nuzulu konusunu Bir İnanc Sistemi Olarak Benimsemiş ve Bu İslami Anlayış Mufredat Haline Getirilerek, Tum Eğitim Kurumlarında İtikat Dersi Olarak Okutulmuş Olması. (Bu Devletler Emevi, Abbasi, Selcuklu, Osmanlı ve Endulus İslam devletleridir).
HZ İSA (as) KIYAMETE YAKIN YERYUZUNE TEKRAR İNECEĞİNİ SAVUNAN, OMRUNU İSLAM DAVASINA ADAMIŞ ve YAŞADIĞI DEVİRDE İSLAMA COK BUYUK HİZMETLERİ OLMUŞ, İHLAS VE TAKVANIN Simgesi OLAN "ON BİNLERCE ALİMDEN BAZILARI" :
EBU HANİFE, İMAM ŞAFİ, İMAM MALİK, AHMET BİN HANBEL, İMAM MATURUDİ, İMAM EŞARİ, İmam Tahavi, İmam Yusuf, İmam Muhammed, İbn Teymiyye, İbn Hazm, Keşmiri, İbn'ul Cevzi, Sadeddin TaftÂzÂni, Muhammed Halil Herras, Said b. Museyyeb, Zeyd b. Eslem, Gumari, Şevkani, İbn Kuteybe,*Seyyid Şerif Curcani, Ebu Hayyan, Dahhak, İbn Zeyd, İbn Cureyc, Muhammed bin Cafer b. Zubeyr, Ebu Hayyan, Ebu Huseyn Aburi, İbn Atıyye,*İmamı Rabbani, Kadı iyaz, Aliyyu'l-Karî, İbnu’l-HumÂm, Zemahşeri, AbdurrezzÂk Es-Sanani,*Maverdi, Bağavi, İsfahani, Şeblenci, İbn-i Hacer-i Haysemi, Şeyh Mansur Ali Nasıf, Muhammed b.Talha, İbn-i Meğazili, Muhammed-us Sabban,*Zahid Kevseri, Mehmet Vehbi, İbn Ruşd, Şeyhulislam Mustafa Sabri, Saidi Nursi, NÂsıruddin el-BÂni, Şeyhulislam Ebussuud efendi,*Şeyh Abdulfettah Ebû Gudde, Vehbe Zuhayli,
"Hz İsa'nın Nuzulunu yazan Binlerce Tefsir kitabı var. Biz yanlızca Turkceye cevrilen ve Turkce kaleme alınan Tefsirlere yer verdik."
HZ İSA (as) NUZULUNU KABUL EDEN TEFSİR KİTAPLARINDAN BAZILARI*:
El-Camiu li-Ahkamil Kur’an*(Kurtubi),*Taberi Tefsiri*(İmam Taberi), Tefsir-i Kebir MefÂtihul-Gayb*(Fahruddin Razi),*Buyuk Kur'an Tefsiri*(İbni Kesir), *Ruhul Meani Tefsiri*(Alusi), Tefsirul-Veciz*(İmam Vahidi)*,Celaleyn Tefsiri*(İmam Suyuti), Nesefi Tefsiri*(İmam Nesefi),Edvaul beyan*(Muhammed Emin Şankiti), Et-Tefsir'ul Hadis*(M. İzzet Derveze),*En Kolay Tefsir*(Ebubekir CÂbir El-CezÂirî

Hulasatut-Tefasir*(Ali Arslan),Tefhimu'l-Kur'an*(Mevdudi)
Fizilalil Kur'an*(Seyit Kutup),*Tefsiri Kebir*(Mukatil bin.Suleyman), Hak Dini Kur'an Dili*(Elmalılı Hamdi Yazır) Safvetut Tefasir*(Muhammed Ali Es Sabuni)
HZ İSA (as) YERYUZUNE İNECEK DİYEN HADİS KİTAPLARI :
1.Buhari,*2.Muslim,*3.Ebû DÂvûd
4.*NesÂî,*5.*Tirmizî,*6.*İbn MÂce
7.*İmam Nevevi,*8.*Musned Ahmet bin Hanbel
9.*Muvatta İmam Malik
10.*İbni Hibban,*11.*İbni Huzeyme
12.*Musned Tayalisi
İSA (as) NUZULUNE İŞARET EDEN AYETLER :
1,*“Hani Allah, İsa'ya demişti: 'Ey İsa, doğrusu senin hayatına Ben son vereceğim, seni Kendime yukselteceğim, seni inkÂr edenlerden temizleyeceğim ve Sana Uyanları Kıyamete Kadar İnkÂra Sapanların Ustune Gecireceğim. Sonra donuşunuz yalnızca Banadır, hakkında anlaşmazlığa duştuğunuz şeyde aranızda Ben hukmedeceğim.“*
(Ali-imran, 55)
Bahsi gecen ayet dikkatli irdelendiğinde, Hz İsanın Nuzulune guclu bir emarenin varlığına dair gozlem yapabiliriz… Şoyleki :*
‘’Sana Uyanları Kıyamete Kadar İnkÂra Sapanların Ustune Gecireceğim’’*
Hz İsanın gerek peygamberlik suresi boyunca, gereksede gokyuzune yukseltilmesinden sonraki surecte, Ona iman eden az bir "İsevi" topluluk vardı, devletlerinin olmayışı onları işkence ve zulme maruz bırakmıştı. İman edenlerin sayıca az olduğu, Kitap ehli taraftarı kısa bir sure sonra yok olup gitmişlerdir. Sonraki surecte Kitap Ehli olarak karşımıza cıkan kitle inanclarına şirk bulaştırıp Hz İsaya tapar hale gelmişlerdir. "SANA UYANLARI KIYAMETE KADAR, İNKARA SAPANLARIN USTUNE GECİRECEĞİM"*Gunumuze kadar varlıklarını surdurup inanclarına şirk bulaştıran Kitap Ehli dediğimiz inanc sahipleri, yukarıda verilen ayetin kapsama alanına girmesi mumkun gozukmemektedir. Cunku ayet sarih bir şekilde iman edenlerden bahsedip ve 'kıyamete kadar vurgusu yapılmaktadır.Kıyamet oncesi Ehli Kitaptan Hz İsaya iman edenlerin olmayışı akla şu ihtimali getirmektedir.Hz İsa kıyamete yakın Allahın izniyle Semadan yeryuzune inecek, Ona iman edenler kafirlere ustunluk sağlıyacak. Ve Rabbimiz tarafından inkara sapanların ustune gecirileceğine dair verilen soz inşallah gercekleşmiş olacak. Hz İsa'nın KıyÂmetin alemeti olduğuna dair işaret eden (Zuhruf, 61) de bu tezi guclu kılmaktadır.
Ayetin sonuna doğru kullanılan ifade* cok daha ilginc,*"Sonra donuşunuz yalnızca Banadır"*Eğer İsa (as) Olduğunu farz edersek tekrar donuşunuz banadır ifadesinin kullanılmasının bir anlamı olmazdı. Ayetteki muhatabın Hz İsa (as) olduğu duşunulurse, İsa (as) yeryuzune tekrar gelip gorevini tamamladıktan sonra, Ruhunu Rahmana teslim ederek bu dunyadan ayrılmasıyla son bulacaktır. "Donuşunuz Yalnızca Banadır"*Ayetteki kastın bu yonde olduğuna dair İlim sahiplerince değişik Tefsirlerde genişce yer verilmiştir.
(En Doğrusunu Rabbim Bilir)*
2.**“Şuphesiz ki o (İsa) kıyametin (ne zaman kopacağının) bilgisidir. Ondan hic şuphe etmeyin ve bana uyun...” (Zuhruf, 61)
Cumhur Ulema bu ayetin Hz İsanın Kıyamete yakın yeryuzune ineceğine dair işaret edilen, pekcok ayetten biri olduğu yonde acıklamaları olmuştur. Zaten aksini idda etmek zorlama bir yorum olacaktır. Cunku Hz İsa (as) Efendimizden 600 yıl once yaşamış bir peygamber. Eğer kıyamet alemeti olarak bir peygamber zikredilecek olunacaksa, Hz İsadan sonra yaşamış peygamber efendimiz doğal olarak ziredilmesi akla daha uygun olurdu. Ancak (zuhruf, 61) oncesi ayetlerde, Hz İsadan bahsedilmiş olması ve nuzûlu İsa (as) ile ilgili Kuranda işaret olarak gosterilen diğer ayetlerle beraber değerlendirildiğinde İsa (as) tekrar yeryuzune gelişini mujdeleyen bir ayet olduğunu soyleyen, Azımsanmıyacak sayıda Tefsir ve Hadis Alimi tarafından bu meyanda goruş belirtilmiştir.
(En Doğrusunu Rabbim Bilir)*
3.*“(İsa), beşikte ve yetişkinlikte (kehlen) insanlarla konuşacak."*
(Ali İmrÂn, 46)
İbni kesir ve Kurtubî başta olmak uzere pekcok Tefsir Alimi ayette gecen" Kehlen" (yani olgun orta yaş) anlamına gelen cumlenin, Hz İsanın tekrar yeryuzune ineceğine delalet eder diye goruş bildirmişlerdir.**
Bilindiği uzere Hz İsanın 30 veya 33 yaşına kadar peygamberlik gorevini yaptığını, daha sonra Kuranda anlatıldığı uzere, Allah tarafından semaya yukseltilmiştir. Hz İsanın beşikte konuştuğu bir mucize olduğu bir gercek, Orta yaştada insanlarla konuşacak olması eğer bir mucize olarak kabul edilecek olunursa, Hz İsanın tekrar yeryuzune gelmesiyle mumkun olabilecek bir varsayımdan soz edilebilinir. Cunku her bir peygamber zaten orta yaşta* insanlarla konuşup* mucizeler gostermişlerdir. Ayrıca kuranda bu tarzı bir ifade Hz İsa haric, hic bir Peygamber icin kullanılmamıştır. Ayeti kerimede beşikte konuşmasının arkasından Olgun yaştada konuşacak şeklinde bir anlatım duzeni ilginc bir durumdur. Dil uzmanı Alimler kehlen orta olgun yaş sınırını 35-40 bazı Alimlerde 40-50 ve uzeri şeklinde acıklamışlardır..
(En Doğrusunu Rabbim Bilir)
4.*“Kitap Ehlinden Her Biri Olumunden Once Ona Muhakkak İman Edecektir." (NİSA, 159)
Hz İsa (as) peygamberlik yaptığı sure zarfında kendisine pekaz iman eden dışında, gunumuze gelinceye dek Kitap Ehli diyeceğimiz zumre Hz İsaya hakkıyla iman etmeyerek inanclarına şirk bulaştırmış ve Tevhid Ehli olma ozelliğini kaybederek yok olup gitmişlerdir.
Şirke duşmuş Kitap Ehli*hakiki manada iman etmediğinden zikri gecen ayetin kapsamına girmemektedir. Ayet acık bir şekilde iman eden insanları konu etmektedir. “Kitap ehlinden her biri olumunden once Ona muhakkak iman edecektir’’ Hz İsanın peygamberlik gorevi* esnasında az bir isevi topluluk haric, gunumuze gelinceyedek, Tevhit inancını benimsemiş Kitap Ehlinden soz etmek mumkun olmadığından, Ayetin zahirine uygun en kuvvetli ihtimalin, Hz İsa (as) yeryuzune tekrar gelişiyle Ona iman edenlerin olmeden once Hz İsayı tastik ve kabul ederek bu dunyadan ayrılması şeklinde bir tezahurun akla en yatkın secenek olarak kabul edilebilinir durumdadır.
İbn Abbas diyor ki: "Butun Ehli Kitap Hz İsa’nın olumunden once ona inanacaktır."
(İbn Kesir Tefsirul Kuranıl Azim)
İmam Taberi ve İbn Kuteybede aynı mihvalde acıklamalar yapmıştır.
(Taberi Camiul Beyan)
Aliyyul Kari bu ayeti İsa (as)'ın nuzulune delil gostermiştir.
(En doğrusunu Rabbim bilir)*
5,*"Allah şoyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhul-Kudus ile destekledim, beşikte ikende, yetişkin ikende insanlarla konuşuyordun. (Sana Kitab'ı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i oğrettim.’’)
(Maide,110)
Ayette gecen*Sana Kitabı, hikmeti, Tevratı ve İncili oğrettim*paragrafta dikkatlerden kacmaması gereken bir cumle kullanılıyor,*KİTABI OĞRETTİM* Tevrat ve İncilin ayette konu edilmesi O kadar dikkate şayen değil cunku biliyoruzki, İncil Hz İsaya gelen bir kitap Tevrat ise Hz İsadan once Yaşamış Musa (as) gonderilmiş bir kitap.*Ayrıca (Hz. Davud'a gonderilen Zebur da Eski Ahit'in icinde olduğunu duşunduğumuzde) Hz İsadan once gelmiş Musa (as) indirilen Tevratın Hz İsaya oğretilmesi normal bir durum, zaten bu gerceğe dikkat ceken Kuran ayetleri var.*
Kuran Hz İsadan altı asır sonra inzal buyrulmuş bir kitaptır. Ayetteki hitaba baktığımızda buradaki kitaptan kastın Kuran olduğu gerceğe daha yakın durduğunu soyleyebiliriz. Gerek Kuranda Gereksede Sahih Hadislerde Kuran icin *KİTAP* diye isimlendirme yapıldığını biliyoruz. Kuranın bir diğer ismininde "Kitapların Anası" olduğunu belirtelim. Allah Resulunden rivayet edilen Mutavatir hadislerde, Hz İsanın Kıyamete yakın yeryuzune indiğinde Kuranın hukumleriyle amel etmesinin belirtilmesi, Ayette kast edilen anlamın Hz İsanın yeryuzune nuzuluyle beraber mutaale edildiğinde, (Maide/110)*Nuzulu İsa icin bir delil olarak kabul edilebilinir guctedir..
(En doğrusunu Rabbim bilir)*
6,*"Şuphesiz, Allah Katında İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir..."*
(Al-i İmran, 59)
Bu ayetin Nuzulu İsa (as) işaret ettiğini gormek icin, Hz İsa ve Hz Ademin ortak ozelliklerini belirtmemiz gerekir. Her iki peygamberin babasız dunyaya gelmiş olmaları, Adem (as) Cennetten yeryuzune indirilmesi, Kıyamete yakın Hz İsa (as) da Gokyuzunden Yeryuzune indirilmesi hadisesi yuze yakın Hadiste bu duruma dikkat cekilmesi, nuzulu İsa inancını destekleyen bir ayet olarak karşımıza*cıkmaktadır...
(En doğrusunu Rabbim bilir)*
HZ İSA'NIN NUZULUNE DAİR
ALLAH RESÛLUNDEN 100 CİVARINDA RİVAYET EDİLEN HADİSLERİN BİR KACINA*ORNEK VERMEK İSTİYORUM :
Hz. Peygamber sallallÂhu aleyhi ve sellem şoyle buyurmuştur: “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Meryem oğlu ÎsÂnın, aranıza adaletli bir hakem olarak inmesi pek yakındır. O, hacı kıracak, domuzu oldurecek, cizyeyi kaldıracak; mal oyle coğalacak ki, kimse onu kabul etmeyecektir. O zaman yapılacak tek secde, tum dunya ve icindekilerinden daha hayırlı olacaktır.” Sonra Ebu Hureyre “isterseniz şu Âyeti okuyun” der: “Kitap ehlinden hic kimse yoktur ki, olumunden once ona inanmış olmasın.”
(BuhÂri, MezÂlim, 31; Muslim, İman, 242-243)*
Huzeyfe b. Esid el-Gıfari şoyle dedi: “Biz tartışırken Peygamber sallallÂhu aleyhi ve sellem yanımıza cıkageldi.Ve “Neyi tartışıyorsunuz?” diye sordu. Ashab: “kıyÂmeti” dediler. “Siz ondan once on alÂmet gormedikce, o kopmayacaktır” buyurdu : Dumanı, Deccal’ı, dabbeyi, guneşin battığı yerden doğuşunu, Îs b.Meryem’in inişini, Yecuc ve Mecuc’u ve biri doğuda, biri batıda, biri de Arap Yarımadasında olmak uzere uc yerin batacağını, bunların sonuncusunun ise Yemen’den cıkıp insanları haşrolunacakları yere surecek bir ateş olacağını anlattı.”
(Muslim, Fiten ve Eşratu’s-SÂa, 39; Ebu Davud, es-Sunen, Melahim, 12)*
Rasulullah sallallÂhu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu: “Ummetimden bir taife (grup) hak uzere, galip olarak ta kıyamete kadar devamlı olarak savaşacaklardır. O zaman Îs İbn Meryem de inecek; emirleri: “Haydi gel, bize namaz kıldır!” diyecek. Buna karşılık: “Kiminiz, kiminizin emiridir. Bu, Allah’ın bu ummete bir lutfu keremidir.” diyecektir.”
(Muslim, İman, 247; Ahmed b. Hanbel, Musned, III, 345, 384.)*
Sonuc olarak şu gerceğin altını cizmemiz gerekir : Hz İsanın Kıyamete yakın tekrar nuzulune olan inanc, bir musluman acısından şek ve şuphesi mumkun olmayan bir ibadet esasıdır. Bu inanc dışında kalan goruşlerin, Muslumanların yolu ve yontemi değil. bazı kişilerin temelsiz batıl ve felsefik duşunceleridir.
‘’Hz İsa'nın nuzulunu inkar edenler’’ İslam ummetine cok buyuk zararlar vermişlerdir." İslamın en temel kaynakları sıradanlaştırılarak kitleler nezdinde itibarsızlaştılmıştır..*
AKLI MUTLAKLAŞTIRAN CEVRELER PEYGAMBERİN EMİR ve BUYRUKLARINI GOZ ARDI EDEREK, KURANI TEVİL ETMEK SURETİYLE ALİMLERİ, YAHUDİ VE HRİSTİYANLIĞIN ETKİSİNDE KALMIŞLAR DİYE KARALAMAYA CALIŞMIŞLARDIR.
Bilinmeliki Bu bir Akıl Tutulması hali ve Allah katında bedeli cok ağır olan bir ithamdır.
“Eğer Bilmiyorsanız" İLİM EHLİNE" sorunuz.”*(Nahl, 43)*
"İşte bu ornekleri biz insanlara vermekteyiz. Ancak "Alimlerden" başkası bunlara akıl erdirmez."(ANKEBÛT, 43)*
Modernist cevrelerce Kurana yaklaşım tarzı olarak benimsenen yontem, Allah ve Resûlu'nun oğretisini pas gecerek, bir islami anlayış ortaya koymak şeklinde olmuştur. Ummetin yolu ve yontemi olmayan bu refleks, Hakka ulaşmanında onundeki en buyuk engel haline gelmiştir. Cıkmaz bir yol olan bu metodu benimseyenler dunyalıkları gibi Ahiretlerinide tehlikeye sokmuşlardır.
"Kim de kendisine doğru yol belli olduktan sonra, Peygamber'e karşı gelir ve*Mu'minlerin Yolundan Başka bir yola uyarsa’’ onu donduğu yolda bırakırız" (Nisa, 115)*
"Bir karış da olsa cemaatten ayrılan kişi İslÂm bağını boynundan cozmuş olur” (Tirmizî, “Edeb”, 78)*
“Allah ummetimi sapıklık uzerinde birleştirmez; Allah’ın eli cemaatle birliktedir; kim cemaatten ayrılırsa cehenneme ayrılmış olur”*(Tirmizî, “Fiten”,7)*
Hadis kritiği acısından ‘’Hz İsanın Nuzulu’’ ile ilgili rivayet edilen Mutavatir haberler nicelik ve keyfiyet bakımından, inkarı mumkun olmayan kriterlere sahip olduğundan, Hz İsanın Nuzulunun İnkarı beraberinde şu sorunları islam dunyasının gundemine taşımıştır.
"PEYGAMBER EFENDİMİZİN soz ve davranışları değersizleştirilmiş ve İslami kaynaklara olan guvenin ve itimatın sarsılması neticesiyle, İslam inancında temel kabul edilen bir cok ibadet turunun inkarı sıradan bir olaymış gibi algılanır hale gelmiştir…
"Hz İsa'nın Kıyamete yakın Yaratıcının bir mucizesi olarak tekrar yeryuzune geleceğini kabul etmeyenler, aslına bakılırsa ozetle şunları soylemiş oluyorlar."
(*) Allah Resulunden rivayet edilen Mutavatir hadislerde dahil hepsi uydurmadır. Bu hadisleri rivayet eden sahabeler yalancı konumuna duşmuşlerdir. Cunku Peygamberin soylemediği bir şeyi soyleyerek İslam dinini tahrif etmişlerdir.
(*) Ummetin tum Alim ve Medeniyet kurmuş İslam Devletleri hepsi hata yapmış ve insanları yanıltarak, Ehli kitapta mevcut olan israiliyat inancını islama sokarak Kuranı bir nevi tahrif etmişlerdir..*
(*) Hz İsa'nın yeryuzune tekrar geleceğinin iddiası, Tum İslam Dunyasının delalet ve Sapıklık uzerinde ittifak etmiştir demektir.
Allah Resûlu'nden sadır olan bir sozun, herne sebeple olursa olsun yok saymak inkar etmek, Huzuru Mahşerde bedeli cok ağır olan bir curumdur..
COK ONEMLİ BİR AYRINTIYI DİKKATLERİNİZE SUNMAK İSTİYORUM :
"Hz İsanın yeryuzune nuzulu meselesi varmı yokmu şeklinde, Ehli Sunnet Alimleri arasında bir tartışma soz konu bile olmamıştır. Tartışılan konu : ''Nuzulu İsayı inkar edenlerin'' Kufre duşup duşmediği ekseni etrafındadır.. İslam Alimleri tarafından Hz İsanın yeryuzune tekrar ineceğini inkar edenlerin, İslam dairesi icerisinde kabul edilip edilmemesi uzerine yapılan tartışma ve munazaralar dikkatlerden kacmaması gereken onemli bir husustur."
İsimlerini yazmaya gerek duymadığımız ‘’Bidat Ehli Grupların’’ Kahir ekseriyeti dahi ''Nuzulu İsayı Kabul Etmektedirler''* Bu tespitler ışığında* şunu rahatlıkla ifade edebiliriz, Nuzulu İsanın inkarı Muslumanlara ait bir duşunce olmayıp, Son yuzyılda İslam dunyasına empoze edilen batıl Emperyal bir calışmanın tezahurudur.
‘’Nuzulu İsanın red edilmesinin’’ İslamın hukmu buymuş gibi algılayıp savunan, samimiyetine inandığımız bazı kardeşlerimiz yazı icerisinde yapılan eleştirilerin dışında tuttuğumuzu tekrar belirtmek isterim. Onlara tavsiyemiz şudur:*
Allah cc indinde Samimiyet ve İhlasla Yapılan Hataların Bir Sınırının Olduğunu bilmelerini isteriz.
Nitekim Yuce Rabbimiz Şoyle Buyuruyor :
''Yine onlar ki, bir kotuluk yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp gunahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar ederler. Zaten gunahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki, Bir de onlar, işledikleri kotuluklerde, bile bile ısrar etmezler.''
(Al-i İmran / 135)
Hz İsa (as) Nuzulunu İnkar Edenleri, Rabbimizin Bu İlahi Buyruğuna Uymaya Davet Ediyoruz.
"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, peygambere ve sizden olan yoneticilere itaat edin. Bir konuda anlaşmazlığa duşerseniz, Allah'a ve ahiret gunune iman ediyorsanız onu Allah'a ve*"Peygamber'e goturun."*Bu daha hayırlı ve sonuc bakımından da daha guzeldir."
(NİSA, 59)
Aramızda ihtilifa neden olan bu meseleyi Allahın emri gereği ‘’Resulune’’ muracaat edip cozmeye varmısınız…
Nejdet Demirel
[email protected]
__________________