Merhaba Arkadaşlar

İlk yazımda "İslam'da cariyelik var mıdır ?" sorusuna Kur'an'dan cevap vermeye calışmıştım dilim donduğunce.

Bu yazımda ise ; "Kur'an'da ALLAH kadın-erkek eşit derken (Nisa/124) erkeğe 'kadını dovun' (Nisa/34) şeklinde bir hak vererek kendisiyle celişmiş olabilir mi ?" sorusuna yanıt arayacağız inşAllah.

Ayrıca bu yazıda, gecen yazıdan farklı olarak ; Doğru cevrilmiş mealleri de vereceğim. Gecen yazıda sadece yanlışları gosterip kendim yazmıştım. (Yazının sonunda bu ayete ozel hazırlanmış bir videoyu paylaşacağım sizinle)

Once ayetin kelime kelime arapca halini vereceğim, sonra diyanetin ve bir kac bilinen şahsın mealini. Sonrasında asıl mÂnasını ve ceviride ki hatayı gostereceğim ve doğru meali vereceğim. (Ayetler, mealler alıntıdır.)

Celişki olduğu sanılan ama aslında tamamı ile ceviri hatasından kaynaklı ayetimiz ; Nisa Suresi 34. Ayet..

AYET - Er ricÂlu kavvÂmûne alÂn nisÂi bi m faddalallÂhu ba’dahum al ba’dın ve bi m enfekû min emvÂlihim. Fes sÂlihÂtu kÂnitÂtun hÂfizÂtun lil gaybi bi m hafizallÂh(hafizallÂhu). VellÂtî tehÂfûne nuşûzehunne fe ızûhunne vahcurûhunn (vahcurûhunne) fîl medÂcıı vadrıbûhunne, fe in ata’nekum fe l tebgû aleyhinne sebîlÂ(sebîlen). İnnallÂhe kÂne aliyyen kebîrÂ(kebîran). [Nisa/34]

1. er ricÂlu : erkekler
2. kavvÂmûne : kÂim olanlar, idareciler, koruyup gozetenler
3. al en nisÂi : kadınlar uzerinde
4. bi m : sebebiyle, dolayısıyla
5. faddala : ustun kıldı
6. allÂhu : Allah
7. ba'da-hum : onların bir kısmı, bazıları
8. al ba'dın : bir kısmına, bazılarına, diğerlerine
9. ve bi m : ve sebebiyle, dolayısıyla
10. enfekû : verdiler, harcadılar
11. min emvÂli-him : mallarından, kendi mallarından
12. fe es sÂlihÂtu : bu sebeble, bu bakımdan salih kadınlar, nefsini tezkiye eden kadınlar
13. kÂnitÂtun : kanitindir, saygılı ve itaatkÂrdır
14. hÂfizÂtun : muhafaza edendir, koruyucudur
15. li el gaybi : gaybda, olmadığı zaman, yokken
16. bi m : sebebiyle, dolayısıyla
17. hafiza : korudu
18. allÂhu : Allah
19. ve ellÂtî : ve onlar (kadınlar)
20. tehÂfûne : korkarsınız
21. nuşûze-hunne : onların itaatsizliklerinden, baş kaldırmalarından
22. fe ızû-hunne : ... ise onlara oğut verin, nasihat edin
23. ve uhcurû-hunne : ve onlardan ayrılın, yaklaşmayın, yalnız bırakın
24. fî el medÂciı : yataklarında
25. vadrıbû-hunne : ve onlara vurun
26. fe : bundan sonra, artık
27. in ata'ne-kum : eğer size itaat ederlerse
28. fe : bundan sonra, artık
29. l tebgû : aramayın
30. aleyhinne : onlara, onların uzerine (aleyhine)
31. sebîlen : bir yol
32. inne allÂhe : muhakkak ki Allah
33. kÂne : oldu, idi, ...dır
34. aliyyen : Âli, yuce
35. kebîran : buyuk

Diyanet İşleri: Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Cunku Allah, insanların kimini kiminden ustun kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin gecimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkÂrdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yukumluluklerini reddederek) başkaldırdıklarını gorduğunuz kadınlara oğut verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifce) dovun. Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şuphesiz Allah, cok yucedir, cok buyuktur.

Ali Bulac: Allah'ın, bazısını bazısına ustun kılması ve onların kendi mallarından harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar uzerinde 'sorumlu gozeticidir.' Saliha kadınlar, gonulden (Allah'a), itaat edenler, Allah nasıl koruduysa gorunmeyeni koruyanlardır. Nuşuzundan korktuğunuz kadınlara (once) oğut verin, (sonra onları) yataklarda yalnız bırakın, (bu da yetmezse hafifce) vurun. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Doğrusu Allah yucedir, buyuktur.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2): Erkekler, kadın uzerine idareci ve hakimdirler. Cunku Allah birini (cihad, imamet, miras gibi işlerde) diğerinden ustun yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (aile fertlerine) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkar olanlar ve Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Fenalık ve gecimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Once kendilerine oğut verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse dovun. Eğer size itaat ederlerse kendilerini incitmeye başka bir bahane aramayın. Cunku Allah cok yucedir, cok buyuktur.

Burada anlayacağınız uzere ceviri hatası yapılan yer "vadrıbû-hunne" (ve onlara vurun) ayeti. Kur'an'da "darabe" fiili bir cok bicimde kullanılmıştır (vazgecmek, yuz cevirmek, salıvermek, ayrılmak, bırakmak vs.)

Kur'an'ın genel yapısına uygun mÂnayı bulmak icin bu ayete yakın mÂnada kullanılan başka bir ayeti ornek gosterelim.

AYET - E fe nadribu ankumuz zikre safhan en kuntum kavmen musrifîn(musrifîne). [Zuhruf/5]

1. e : mi
2. fe : o zaman, oyleyse
3. nadribu ... (safhan) : vazgecip bırakalım
4. an-kum : sizden
5. ez zikre : zikir
6. (nadribu) ... safhan : vazgecip bırakalım
7. en kuntum : sizin olmanız
8. kavmen : bir kavim
9. musrifîne : musrif, haddi aşan

Yaşar Nuri Ozturk: Siz, haddi aşanlardan/zulme sapanlardan oluşan bir toplumsunuz diye, o zikri/Kur'an'ı sizden uzak mı tutalım?

Mustafa İslamoğlu: Siz değerleri hoyratca harcayan bir toplumsunuz diye bu uyarıcı vahyi sizden geri mi cekelim?

Edip Yuksel: Haddi aşan bir toplumsunuz diye mesajı size iletmekten vaz mı gecelim?

Meallerde gorduğunuz gibi burada "darabe" vazgecmek manasında kullanılmıştır. Peki "Nisa/34'te ki 'darabe'nin 'vazgecmek' olduğu ne malum ?" sorusuna ne cevap vereceğiz ? Hemen Kur'an'ın genel mesajına ve hukumlerine bakarak 'darabe'nin "dovmek mi, yoksa vazgecmek mi" olduğunu anlayabiliriz.

AYET - Y eyyuhen nebiyyu kul li ezvÂcike in kuntunne turidnel hayÂted duny ve ziyneteh fe teÂleyne umetti’kunne ve userrihkunne serÂhan cemîlÂ(cemîlen). [Ahzab/28]

Yaşar Nuri Ozturk: Ey Peygamber, eşlerine şoyle soyle: "Eğer şu iğreti dunya hayatını ve onun susunu istiyorsanız, haydi gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de sizi guzellikle serbest bırakayım."

Mustafa İslamoğlu: Sen ey Peygamber! Eşlerine de ki: "Eğer sizler bu dunya hayatını ve onun ihtişamını istiyorsanız, gelin size dunyalığınızı vereyim ve sizi guzellikle bırakayım;

Edip Yuksel: Peygamber, hanımlarına de ki, 'Siz dunya hayatının susunu istiyorsanız, gelin size bağışta bulunayım ve sizi guzellikle bırakayım.'

Ayet mealinde anlayacağımız uzerine ; Peygamberin hanımlarıyla alakalı bir anlaşmazlık ortamı var.(tıpkı Nisa/34'te ki anlaşmazlık gibi) Peki ALLAH, Peygamberine ne demesini soyluyor ? "sizi guzellikle bırakayım"

Demek ki anlaşmazlık durumunda ALLAH'ın istediği ; guzellikle serbest bırakmak..

Peki ALLAH Ahzab/28'de "guzellikle sebest bırakın/ayrılın/boşanın" derken ; Nisa/34'te "dovun/vurun" demiş olabilir mi ?

Anlayacağımız uzere ayette verilen uc aşamalı mesaj şudur ; "Gecimsizlik durumunda ; eşlerinize nasihat verin, eğer dinlemezlerse aranıza mesafe koyup birbirinize zaman tanıyın, eğer bu da sonuc vermezse ondan guzellikle ayrılın/boşanın.."

İyice anlaşılması icin konuyla alakalı harika bir video koyuyorum buraya. Yazıdan sonra onu da izlerseniz iyice anlayacaksınız..


Gorduğunuz gibi Kur'an'ın yanlış anlaşılmasını sağlayan bizim hatalarımız ; gerek davranış, gerek ahlak, gerekse anlama konusunda...

Tum ayet mealleri ve yorumlamalar icin SadakAllah-ul Azim (ALLAH en doğrusunu bilir) diyor ve sizlere selamlarımı iletiyorum..

İnne dine indAllahil İslam.. (ALLAH katında tek din İslam'dır.)

Alıntı:
NEWWORLDOTTOMAN


__________________