Hani havÂrîlere; "Bana ve Resûlume îmÂn edin" diye ilhÂm etmiştim. "ÎmÂn ettik, hakîki muslumanlar olduğumuza sen de şÃ‚hid ol" demişlerdi. O vakit havÂrîler; "Ey Meryem oğlu ÎsÂ! Rabbin bizim ustumuze gokten bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. O (da) Eğer inanmış (adam)larsanız Allah(ın kudretinden ve peygamberliğimden şupheye sapmak)tan korkun" demişti. (MÂide sûresi: 111-112)
Ey îmÂn edenler! Allah'ın yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu Îs (da) havÂrîlerine; "Allah'a (yonelmiş olarak) benim yardımcılarım kim (olacak) demiş, havÂrîler de; "Allah'ın yardımcı (kul)ları biziz (diye) soylemişlerdi. İşte İsrÂiloğullarından bir zumre (ona) îmÂn etmiş, bir zumre de kufurde kalmıştı. NihÂyet biz îmÂn edenleri duşmanlarına karşı destekledik de bu sûretle gÂlib (olarak) cıktılar. (SÂf sûresi: 14)
Îs aleyhisselÂm otuz yaşında peygamber oldu. Otuz uc yaşında diri olarak goğe kaldırılınca, havÂrîler dağılıp bu yeni dîni yaymaya calıştılar. Sonra İncîl diye ceşitli kitaplar yazıldı. Bunlar Îs aleyhisselÂmı anlatan tÂrih kitaplarına benzer idi. Asıl İncîl, ele gecmemiştir. Îs aleyhisselÂmdan sonra dînini yayan ve HavÂrî adı verilen bu kimseler; Şem'un (Petrus), Yuhanna(Jahannes), Buyuk YÂkûb, Petrus'un kardeşi olan Andreas, Filip (Philippus), Toma(Thomas), Bartalomi (Bartalomaus), Metiyya (Matthaus), Kucuk YÂkûb, Barnabas, Yehûda (Judas) idi. (Yehûda murted oldu (dinden cıktı). Yerine Matyes secildi). HavÂrîlerin reisleri Petrus idi. (NişÃ‚ncızÂde, Harputlu İshÂk Efendi, Abdullah DağıstÂnî

Bolus adında bir yahûdî, hazret-i ÎsÂ'ya inandığını soyleyerek ve Îsevîliği yaymaya calışıyor gorunerek gokten inen İncîl'i yok etti. Dort kişi ortaya cıkıp, on iki havÂrîden işittiklerini yazarak İncîl adında dort kitab meydana geldi ise de Bolus'un yalanları bunlara da karıştı. Barnabas adındaki havÂrî, Îs aleyhisselÂmdan gorup işittiklerini en doğru şekilde yazdı ise de, Barnabas İncîli de yok edildi. (Harputlu İshak Efendi, NişÃ‚ncızÂde)
Uc ceşit oruc vardır: Birincisi avÂmın yÂni cÂhillerin orucudur. Bunların orucu; yimek, icmek gibi şeylerle bozulur. İkinci derece, havÂssın orucudur. Bunların orucu, fıkh kitaplarında bildirilen şeylerle bozulduğu gibi gıybet (başkasının dedi-kodusunu yapmak), yalan soylemek, soz taşımak ve harÂma bakmakla bozulur. Ucuncu derecede de Ehass-ul-havÂssın (cenÂb-ı Hakk'a yakınlık kazananların en hÂlisi olanların) orucudur ki, bunların orucu, Allahu teÂlÂdan başka bir şeyin kalbe girmesi ile bozulur. (İmÂm-ı GazÂlî

AvÂmın tovbesi gunÂhtan; havÂssın tovbesi gafletten Allahu teÂlÂyı unutmaktandır. (Zunnûn-i Mısrî

HavÂss, iyi amelleri (guzel işleri) kendilerinden değil, Allahu teÂlÂdan bilir. (Ebû Osman Mağribî

__________________