Ne var ki bunlardan sonra yine kalblerinize kasvet geldi. İşte onlar (yÂni kalbleriniz) şimdi katılıkta taş gibi, yÂhut daha da ileri. Cunku, taşlardan oylesi var ki, icinden ırmaklar fışkırır. Oylesi de var ki, catlar da ondan su kaynar. Taşlardan bir kısmı da, Allah korkusuyla yukarıdan aşağı duşer. Allah, yapmakta olduklarınızdan asl gÂfil değildir. (Bekara sûresi: 74)
Luzumsuz cok konuşmak kalbe kasvet verir. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî

...Kasvetli kalb, Allahu teÂlÂdan uzaktır. (Hadîs-i şerîf-MuvattÂ)
Zevk ve saf surmek icin cok yaşamayı isteyen tûl-i emel sÂhibleri; ibÂdetleri vaktinde yapmazlar, tovbe etmeyi (gunÂhlara pişmÂn olmayı) terk ederler, kalbleri kasvetli olur, olumu hÂtırlamazlar, vÂz ve nasîhatten ibret almazlar. (Muhammed HÂdimî

Kalbinde kasvet bulunan kimse; tûl-i emel sÂhibi olur, Allahu teÂlÂyı unutur, nefsinin arzu ve isteklerine uyar. (SenÂullah PÂni Pûtî

Allahu teÂlÂ, Mûs aleyhisselÂma şoyle vahy etti (bildirdi): "Uyanık ol, kendine dost ara, sevincine ortak olmayan bir dostu kendinden uzaklaştır, onunla arkadaşlık etme; cunku boyle bir dost, kalbine kasvet verir..." (Muhammed bin Nadr HÂrisî

HalÂveti (mÂnevî tadı) uc şeyde arayınız: Namazda, zikirde (Allahu teÂlÂyı anmada), Kur'Ân-ı kerîm okumada. Eğer buralarda halÂveti bulamadıysanız, biliniz ki, kalbiniz kasvet sebebi ile kapalıdır. (Hasan-ı Basrî

Harama bakmak, kalbe kasvet verir. (Bişr-i Hafî

__________________