Ateizmi Yıkan Gercekler | Yaratılış Delilleri - 13: Rızık Verme Delili


Rızık Verme Delili

Bir odaya girseniz ve odanın tam ortasında kurulmuş bir sofra gorseniz. Sofra oyle zengin de olmasa; uzerinde bir parca ekmek, biraz zeytin ve bir bardak da su olsa. Acaba bu sofranın tesadufen ve kendi kendine şans eseri kurulduğuna sizi ikna edebilirler mi? Acaba butun dunya toplansa: “Bu sofrayı kimse kurmadı, bu sofra kendi kendine bu şekli aldı.” dese, sizi inandırabilirler mi? Yoksa hepsine guler gecer miydiniz?

Elbette inanmaz ve guler gecerdiniz. Cunku bir sofranın kendi kendine oluşması mumkun değildir. Sofra basit bile olsa! Şimdi şunu soralım: Acaba en basit bir sofra dahi kendi kendine kurulamazsa, yeryuzu sofrasının kendi kendine bu şekil alması hic mumkun mudur?

Evet, bu dunya oyle bir misafirhanedir ki, yeryuzu onun bir sofrası ve bahar o sofranın bir gul destesidir. Her bir bahceyi bir kazan kabul ettiğimizde, bu sofrada milyonlarca kazan vardır. Her bir ağacı bir kap kabul ettiğimizde, bu sofrada milyarlarca kap vardır. Bal arıları bu sofranın tatlıcıları; denizler bu sofranın taze et ambarı; keciler, koyunlar, inekler bu sofranın sut ceşmeleri ve butun yeryuzu ahalisi bu sofranın misafirleridir. Boyle bir sofranın tesadufen kurulması ve her mahlukun kendine layık rızkı bu sofrada bulması hic mumkun olabilir mi?

Yeryuzu oyle haşmetli bir sofradır ki, bir bahar mevsiminde dunyamıza gonderilen yiyecekleri eğer gucumuz olsa da vagonlarda toplayabilseydik, bu vagonların uzunluğu Dunya ile Ay arasındaki mesafenin 130 misli; Dunya ile Guneş arasındaki mesafenin de 1/3′u kadar olurdu. Boyle bir treni, ustune oturtmak icin şu andaki mevcut tren yollarının 40 misli uzunluğunda raylara ihtiyacımız vardır.

Şimdi, bu yeryuzu sofrasında beslenen mahluklardan bir kac numuneyi gorelim:

Bir apartmanın 6. katına iki yuz litre su cıkartmak isteyen bir adam, her seferinde on litrelik iki kova su cıkartmak şartıyla, bu apartmanın altıncı katına on defa inip cıkması gerekir. Fakat bu iş, sıcak yaz gunlerinde, orta buyuklukteki bir huş ağacının her gun yaptığı alelade bir iştir. Bir huş ağacı her gun 200 litre suyu en ust dallarına kadar taşır. Acaba bu huş ağacına her gun 200 litre su iciren ve bu suyu en ust dallarına kadar taşıyan kimdir?

On donumluk bir kayın koyu ormanında ise 25-30 m yuksekliğinde yaklaşık 400 ağac vardır. Bu ağaclardan buharlaşan su, buyume mevsiminde 2.000 tonu gecmektedir. Bu miktardaki suyu on tonluk iki yuz tankere doldurabiliriz.

Buharlaşan su elbette ki kok, govde ve dal icinden 20 metre yuksekliğe taşınmaktadır.

Acaba bu kadar suyu kac işci, kac kova ile kac defa taşıyabilecek ve ter dokecektir? Bir de yeryuzundeki butun ağacların tepesine suyun taşınmasını duşunun! Acaba bu işleri tesadufe isnat etmek mumkun mudur? Bir tek ağaca su icirilmesini bile tesaduf ile izah edemezken, yeryuzundeki butun ağacların ve bitkilerin sulanmasını ve onlara diğer rızıklarının da mukemmelen gonderilmesini nasıl tesaduf ile izah edebiliriz?

Rızık verme delili butun dunyayı kuşatmıştır. Bu delilin misalleri saymak ile bitmez. Rızkı mukemmel bir şekilde verilen her bir mahluk bu delilin birer şahididir. Bizler, son derece ilginc bir misalle bu delili tamamlamak istiyoruz:

Amerikan karıncaları buldukları yaprakları parcalarlar ve ufak parcaları yuvaya getirirler. Yuvadaki karıncalar da bu yaprakları ciğner ve meydana getirdikleri yeşil hamuru, ağızlarının altındaki ufak bir torbada sakladıkları artıklarla karıştırırlar. Buna yuvadaki pislikleri ve diğer olu bocekleri de ilave ederler. Neticede besleyici bir hamur elde ederler. Zamanla bu hamur kuflenir ve uzerinden mantarlar cıkmaya başlar.

Yeni doğan bir karınca beyi, yeni bir koloni kuracağı zaman uygun bir yer arar ve bu yeri bulduğunda oraya ağzındaki torbadan daha once hazırlamış olduğu mantar ezmesini bırakır. Sonra da bu mantarın icine yumurtlar. Daha sonra da bu yumurtalardan birkacını kırar. Bu hummalı faaliyetin sebebi şudur: Bir muddet sonra yumurtadan cıkan karıncalar gıdalarını hazır olarak bulacaklardır.

Butun hayvanlar bir tarafa, sadece şu yeni doğan karıncaların rızkının nasıl munasip bir vakitte onlara yetiştirildiği tefekkur edilse, Allah’a iman etmek icin kÂfi olmaz mı?
__________________