
Haksızın hakkından geldi. Şehrin cinayetlerini cozdu. Yeri geldi sisteme karşı cıktı. Vicdanının sesiyle kendi adaletini sağladı Behzat C. Kufretti sevdik, serseri dedik yine sevdik. Ve nihayet dort gozle beklediğimiz 'Behzat C. Son Hafriyat' filmi 28 Ekim'de vizyona giriyor.
Kime Behzat C. filminin roportajına gideceğimi soylediysem elinde ne var ne yok bir tarafa fırlatıp kollarını iki yana acarak 'Ne! Harika! Ne olur beni de gotur' cumleleriyle karşılaştım, cığlıklar desem abartmış olmam. Sonra bu işi oyun haline getirdim ve tepkiyi olcmek icin onume gelene roportajdan soz ettim. Sonuc değişmiyordu. Seveni coktu Behzat C.'nin. Oyle ki 'Asla dizi izlemem' diyen 'belgesel izleyicisini' bile ekrana kilitlemişti. Yazarın, cizerin, bakkalın, memurun zaten gonlunde coktan taht kurmuştu. Belki şehre Behzat C. gelecekti ve tum sorunları cozecekti. Onunla yaşanacak mutsuzluğa biz de eyvallah diyecektik. Roportaj gunu geldi, cattı. Bende bir heyecan. Oyle ya bu kadar cok hayran olunan dizinin kahramanlarıyla soyleşi yapacak olmak haliyle omuzlarıma bir yuk bindirmişti. Heyecan cabuk gecti. Cunku karşımda Behzat C., Savcı Esra, Behzat'ın kızı Berna vardı. Ucu de tek bir şey soyluyordu: 'Soylemi cok guclu bir film oldu.'
Nasıl bir film bekliyor bizi? Diziyi izlemeyenler icin fark edecek mi?
Erdal Beşikcioğlu: Diziyi seyretmemiş olan seyirci de filme geldiğinde karakterler hakkında fikir sahibi olacak. Filmde bir donemden hesap soruluyor. Etkileyici, soylemi guclu tam Behzat C. kıvamında, keyifli bir film oldu.
Canan Erguder: Henuz izlemedim. Soylemi guclu olduğundan eminim.
Hazal Kaya: Aslında Behzat C.'nin ilk bolumunde de hicbir karakter tanıtımı icin bir caba sarf edilmedi. Dolayısıyla filme gelen izleyici dizinin ilk bolumunu izleyenden farklı olmayacak. Televizyonda nasıl fenomen olduysa sinemada da fenomen olacak.
FİLM DE FENOMEN OLACAK
Zaten film şimdiden fenomen olmuş durumda. İlk kez bir film vizyona cıkmadan bilet talep ediliyor. Dizinin ilk başlayacağı gun arkadaşlarım evde Behzat C. Partisi verecek... Hatta birileri de aralarında Behzat C. dilini kullanıyor ki ben de aslında soyleşiye 'Nasıl gidiyor la dizi cekimleri' diye başlamak istiyordum.
Erdal Beşikcioğlu: İyi gidiyor la. (Kahkahalar)... Valla bunları duyunca insan daha da keyifleniyor. Cunku bir dunya yaratılıyor ve bu yaratılan dunyanın icinde siz de meslek icabı bir şeyler katmaya calışıyorsunuz ve ortaya hoş bir enerji cıkıyor. Bu enerjiyi seyirciler de paylaşıyorsa işte o zaman yaptığımız iş keyfinden yenmiyor. Yazılan metni oynamaktan keyif alıyoruz. Hazal da zaman zaman gelip bir assolist kıvamında takılıyor bizimle ama geldiğinde de aynı keyfi alıyor. Cok enteresan bir sinerji oluştu.
H.Kaya: Behzat C.'ye konuk oyuncu olacaksın dedikleri zaman once tabii insan bir duruyor. Duşunsenize 'Aşk-ı Memnu'dan sonra konuk oyunculuk mu? Nasıl olur' diyorsunuz. Ama senaryoyu okuduktan sonra 'Bu başka bir durum, ne zaman Ankara'ya gidiyorum' dedim.
Savcı Esra Behzat'a 'Acıyı sen mi yaşadın? Yalnızlığı bir tek sen mi bilirsin' diyordu bir sahnede. Esra'nın da Behzat C. gibi gecmişten getirdiği yaraları var mı?
C.Erguder: Bunları yeni konuşmaya başladık yazarlarımızla. Bu sezon bu sorduğunuz sorunun cevabını goreceğiz.
Dizideki her karakterin acıları, yaraları var aslında...
E.Beşikcioğlu: Hepimiz oyle değil miyiz?
C.Erguder: Acılar hepimizin hayatında var.
Peki, acısız bir ruh ne işe yarar?
E.Beşikcioğlu: Hicbir işe yaramaz.
C.Erguder: Bir şeyleri ileri goturmeyebilir ama kesinlikle dram ya da dizide hicbir işlevi yok acısız ruhun.
İnsan bu yaraları nasıl sarabilir?
C.Erguder: Eskiden kalan yaralar hicbir zaman kapanmaz sadece pansuman yapılabilir.
E.Beşikcioğlu: O yaralar tedavi edilmez. Onlarla yaşamayı bileceksiniz, başka yolu yok. Gecmişi sorgulayarak hicbir zaman geleceğe bakamazsınız. Gelecekte atacağımız bir adımın belki bir ivmesini oluşturacaktır. O yaralar bizim deyip hayata devam etmeli.
Behzat C.'yi seyircinin gozunde bu kadar cekici yapan şey nedir? Kadınlar ve erkekler neden bu kadar cok sevdi?
E.Beşikcioğlu: Kadınlara sormakta fayda var. Behzat C.'nin kendine ozgu bir adalet anlayışı ve kendi doğrusu var. Ve bu doğrularından vazgecmemek icin mucadele edip savaşıyor. Sanırım bu sevildi. Bir taraftan ic dunyasıyla yalnız kaldığında ergenliğini yaşamamış bir cocuk gibi davranıyor. Kadınlarda da biraz onu sahiplenme, koruma, kollama, ona bakma, sevip okşama hissi uyandırıyor. Tıpkı yağmurda ıslanmış bir sokak kopeğini gorup de 'Canım' demek gibi bir şey aslında.
H.Kaya: Karakterin her şeyi o kadar gercek ki. Karakterlerin daha once neler yaşamış olduğuna dair birtakım ipucları yakalıyoruz. Savcı Esra'nın başına neler geldiğini bilmiyoruz ama biz onu hissediyoruz. Bence de dizinin fenomen haline gelmesinin sebebi bu.
Bir kadın bakış acısıyla kadınların sevme nedeni uzerine ne soylersiniz?
E.Beşikcioğlu: Dedikodu yaptınız mı diye soruyor aslında. Behzat C.'yi hic cekiştirdiniz mi?
C.Erguder: Bana bu konu hakkında pek yaklaşılmıyor. Herhalde savcı karakterini oynadığım icin... Erdal'ın dediği gibi bir sarıp sarmalama, yarasına merhem olma durumu sebeplerden biri. Kadınlar onarmak ister. Bir de gercekte o kadar cok adaletsiz durumla karşılaşılıyor ki adaletin dramatik dunyada, televizyonda yerini bulduğunu izlemek guzel geliyor seyirciye.
E.Beşikcioğlu: Her daim icimizden gecip de yapamadığımız her şeyi Behzat C. fiili olarak yerine getiriyor. Hatalı ya da hatasız. Behzat C.'nin hicbir davranışını sorgulamıyoruz. Bu cok enteresan. Olmaması, yapmaması gereken bir şeyi yapsa bile olay oluyor. Bunun nedenini inanın ben de bilmiyorum. Bence bu buyuk bir yazım gucunden kaynaklanıyor.
Elif Şafak'ın İskender romanındaki 'Aşk aptallar icindir' diyen karakteri burada vucuda gelse ona ne soylerdiniz?
E.Beşikcioğlu: Aptallık iyidir. Arada insanlar aptal gibi davranmalı zaten.
C.Erguder: Aşk cok guzel bir şey.
Aşk en fazla ne yaptırır bir insana?
E.Beşikcioğlu: Bunu kadınlara sorun.
C.Erguder: İnsanına bağlı.
H.Kaya: Aşk hormonal bir durum bence abartmaya gerek yok. Geliyor, geciyor. Oyle değil mi?
C.Erguder: Ben oyle demiyorum son derece romantik bakıyorum.
H.Kaya: Sacma sapan gercekci bir durumum var. Niye bu kadar abartılıyor ki. Kişiye gore değişir.
Behzat C. kadınlara kadın olduğunu hissettiriyor demişti dizinin senaristi. Erkek nasıl davranırsa kadın kadın olduğunu hisseder?
C.Erguder: Ezber bozan şeyler yaparsa.
E.Beşikcioğlu: Ezber bozan nedir Canan, anlamadım? Bir taraftan da ben hayatımda hic ezber bozdum mu diye de merak ediyorum.
C.Erguder: O kişinin rutin hayatı neyse onu bozacak bir şey işte. Burada bırakıyorum. Sen de aşkla ilgili sorulara cevap ver o zaman.
Hazal sen ne diyorsun bu duruma?
H.Kaya: Romantik biri olsam hoş bir cevap vereceğim ama romantik değilim.
E.Beşikcioğlu: Babasının kızı işte.
Behzat C. gibi hırt, kufurbaz, serseri adamlar kadınları anlar mı?
E.Beşikcioğlu: Bu durum cok hoşuma gidiyor. Adama hırt diyorlar, serseri diyorlar bir o kadar da o hırtı seviyorlar. Ciddi bir celişki var burada.
Gercekte Behzat C. gibi biriyle de aşk ilişkisi yaşamak kadınları cok mutlu etmez. Ama coğu kadın bu tip erkeklerin buyusune kapılır. Biz kadınlar neden asıl bizi daha mutlu edecek uysal ilişkiler varken boyle arızalı ilişkileri daha cekici buluruz?
E.Beşikcioğlu: Cunku Behzat C.'nin cevresindeki kadınlar macerayı seviyor. Behzat C.'nin ic dunyası cok derin. Kadınlar bu derinliği merak ediyor ve bu derinliğe onunla inmek istiyorlar.
Behzat C.'yi ancak katili yola getirir...
Peki, Behzat C.'yi hayatındaki hangi kadın ehlileştirebilir? Annesi mi, mesai arkadaşı mı, sevdiği mi yoksa kızı mı?
C.Erguder: Ehlileştiremezler. Boyle bir şey yok. Kimseyi yola getiremezsiniz.
E.Beşikcioğlu: Ancak onu katili yola getirebilir. Boyle bir kimyayı nasıl bozmak istesin ki bir insan? Onu değiştirmek icin uğraşan onun katili olur ancak.
Behzat C. kadınlara guveniyor mu?
E.Beşikcioğlu: Behzat C.'de maalesef boyle bir durum yok. Kadınlara guvenmiyor adam.
Neden ki?
E.Beşikcioğlu: Nedeni var mı? İlkokuldayken sevdiği kız başkasıyla evlenmiş, en sevdiği kızı kendini aşağıya atmış. Evlendiği eşi terk edip gitmiş, başka biriyle evlenmiş...
Pavyonda calışan Gonul'le de bir ilişkisi var Behzat'ın ancak bu daha cok sığındığı ana kucağı gibi. Erkekler nasıl kadınlarla aşk ilişkisi yaşar, hangi kadınların yanında anne huzurunu bulur?
E.Beşikcioğlu: Biz bir erkek profili cıkarıyoruz ve bu boyle diyoruz.
C.Erguder: Bence bu sorular cozumlenmemeli.
E.Beşikcioğlu: Evet, izleyici bu soruları surekli soracak. Siz de Behzat C. gibi zaman zaman cocuk gibi zaman zaman bir sevgili gibi ya da anne gibi gorecek birini mi arıyorsunuz?
Evet, ben de baba gibi, sevgili gibi arkadaş gibi birini isterim. Sanki erkekler de boyle değil mi? Zaten herkes her eve bir Behzat C. lazım, kuculse de cebimize koysak diyor...
E.Beşikcioğlu: Bu cumleyi yazacak mısınız? Yazarsanız, super.
H.Kaya: Ama o cepte duracak biri değil ki. Her eve bir Behzat C. lazım duşuncesini anlamıyorum. Bu adamı al cebine koy, zıplar gider, durmaz ki.
Behzat C. bir gunluğune kadın olsaydı ne olurdu?
Peki, bu filmin kadınları bir gunluğune Behzat C. olsaydı neyi bozar, neyi yeniden yapardı?
C.Erguder: Ben bir şeyin değiştirilip bozulmasını istemezdim.
E.Beşikcioğlu: Okulda kızları taciz eden yurt mudurunu ele alalım mesela boyle bir adama ne yapardın Cancan?
C.Erguder: Omur boyu hapiste kalıp curumesi gerekir o adamın aslında. Keşke hadım etmek bir işe yarasa. Ben bu konuda cok sivri şeyler soyleyebilirim, susayım en iyisi.
E.Beşikcioğlu: Yapma Canan, gecen gun kadının tecavuzcusuyle evlendirilmesi konusu olduğunda...
C.Erguder: Ben bunları duyunca cıldırıyorum. Tecavuzcunle evlendirilme gibi bir şey soz konusu olabilir mi? Beş kişi tarafından tecavuze uğrarsa kadın o zaman beşiyle mi evlenecek?
H.Kaya: Bir gun yetmez Behzat C. olmaya aslında. Ben olsaydım olen kızının başında dururdum herhalde.
E.Beşikcioğlu: Etrafla ilgileneceğine kızınla ilgilen derdin yani.
H.Kaya: Aynen oyle. Tamam, belki kimse bilemez kızının başına ne geleceğini ama yine de insan başında durur kızının Allah, Allah...
Behzat C. bir gunluğune kadın olsaydı onun ne yapmasını isterdiniz?
H.Kaya: Olmaz. Olamaz.
C.Erguder: Bence kadın olsaydı her gun ama her gun anti depresan kullanırdı.
E.Beşikcioğlu: Bence de kadın olsaydı adaleti simgeleyen teraziyi taşıyan kadının gozleri acık olurdu. Nasıl ama...
Neden antidepresan kullanırdı? Kadınların işi zor mu?
C.Erguder: Evet cunku bazı şeyleri ne olursa olsun yapmak zorundayız. Anneyiz, eşiz, calışıyoruz...
Bakışla bile tacize uğruyoruz...
C.Erguder: O da var tabii. Bence rahat yaşayamazdı.
H.Kaya: Zaten bu kadar guclu bir kadını kimse kabul etmezdi. Guclu kadınlar ne yazık ki mucadele icinde olmak zorunda kalıyor.
Erkek cok guclu olduğunda asla bir kadının onune cıkan engellerle karşılaşmıyor...
C.Erguder: Beni yine konuşturmaya başlayacaksınız şimdi.
H.Kaya: Behzat C. ayarındaki guclu bir kadını sistem kabul etmez bence.
SEYİRCİSİZ MACA KADINLARI DAVET ETMEK AŞAĞILAYICI BİR TAVIR
Behzat C'nin kadınları da kufur ediyor mu?
C.Erguder: Birkac kere kufrettim.
E.Beşikcioğlu: O da sayılmaz ki.
Seyircisiz maca giden kadınlardan bazılarının kufretmesi sanki kufur bir tek erkeğin ağzına yakışıyormuş gibi tepki cekmişti. Kufur de mi erkeğe ait sizce? Ve kadınların bu maca davet edilerek etkisiz eleman gibi gorulmesine ne diyorsunuz?
C.Erguder: Bu cok aşağılayıcı. Ceza olarak kadınlar gidiyor maca. Ben etkisiz eleman olarak goruluyorum, futbolcuların moralini duşurecek kotu seyirciyim yani.
E.Beşikcioğlu: Olur mu yahu? Başka taraftan bakmak lazım. Spor tarihinde gorduğum en iyi seyirciydi. Kadınlar da kufur etsin ayrıca. Kendilerine uygun kufurler etsin ama.
H.Kaya: Cezaya karşılık kırk bin kadın oradaydı. Erkekten farkları yoktu. Yuzlerinde erkek saldırganlığı vardı. Ummadıkları taş baş yardı.
E.Beşikcioğlu: Cığlıkları biraz dunya kupasındaki vuvuzela etkisi gibi oldu ama.
Siz erkekler de kadınların cığlıklarına taktınız...
E.Beşikcioğlu: Ben takmıyorum, boyle guzel bir tını olamaz bence. Ustelik de bunu federasyonun almış olduğu en iyi karar olarak goruyorum.
C.Erguder: Ama bunu bir ceza olarak mı yapıyorlar? Etkisiz eleman mıyız?
E.Beşikcioğlu: Sizin gibi değerlendirmiyorum. Asla.
C.Erguder: Hangi acıdan bakarsan bak bu kadınları aşağılayıcı bir tavır.
Evet, bence de boyle...
E.Beşikcioğlu: Hayır.
C.Erguder: Tabii boyle soylersin Erdal, ataerkil toplumun atasından geliyorsun.
E.Beşikcioğlu: Bu bir ceza karşısında o takımı erkek ya da kadının desteklemesiyle ilgili. 'Madem bu takıma ceza aldırdınız. Hadi bakalım kadınlar gelsin de, belki onlardan bir şeyler oğrenirsiniz' mantığı da olabilir.
C.Erguder: Hic boyle bir mantık olduğunu sanmıyorum.
Tamam, başka bir konuya gecelim oyleyse. Behzat C. savcı Esra'da ne buldu, neden onu secti?
E.Beşikcioğlu: Behzat C. değil aslında savcı secti Behzat'ı.
Ama o da kabul etti...
E.Beşikcioğlu: Kadınların evcilikte cok guzel oyun kurma durumları vardır. Canan da savcı olarak hikayesini Behzat C. uzerinden oyle bir kurguladı ki. Behzat 'Sen benimle mutsuz olursun' deyince savcı da 'Ben seninle mutsuzluğa da varım' diyerek zaten orada butun yelkenler suya inmiş oldu. Behzat'ı yoldan cıkartan odur. Behzat C. tek bir kadının peşinden gitti. O da ilk sevgilisiydi. Hicbir zaman onun uzerine gidememiştir, orada işte basireti bağlanmıştır.
O ilk sevgilide bulduğu neydi?
E.Beşikcioğlu: Cocukken aynı mahallede onunla buyumuş, onu gormuş...
Birlikte buyurken ilişki kardeş ilişkine donmez mi?
E.Beşikcioğlu: Eşim Elvin'le universite birinci sınıftan beri beraberiz. Nasıl kardeşlik ilişkisine donebilir ki? Ben Elvin'le beraber olgunlaştım. Bu başka turlu bir sistem geliştiriyor. Saygı derecesi işi değiştiriyor. İlişkim kardeşliğe donmedi.
Behzat C. bir icki olsa...
Behzat C. bir muzik turu olsa nasıl bir şey olurdu?
C. Erguder: Caz olurdu.
H.Kaya: Kesinlikle caz olurdu.
Bir cicek olsa?
C.Erguder: Dağ ciceği olurdu.
H.Kaya: Kustum ciceği olurdu.
Hayvan olsa?
C.Erguder: Bence kirpi olurdu.
H.Kaya: Bence de arı olurdu.
Nasıl bir şiir olurdu?
E.Beşikcioğlu: Kamyonların arkasında yazılı olan dortlukler gibi olurdu.
Peki, icki olsaydı?
C.Erguder: Rakı.
H.Kaya: Tekila
Kaynak: Akşam | PAZAR
__________________