İslÂm, bircok oyun ve eğlence ceşidini helÂl, bunun yanında kumar bulaşığı olan her turlu oyunu da haram kılmıştır. Kur’Ân-ı Kerîm’de, “Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar) ve şans okları birer şeytan işi pisliktir. Onlardan uzak durun ki, kurtuluşa eresiniz. Şeytan, şarap ve kumar yolu ile aranıza duşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak istiyor. Artık (bunlardan) vazgectiniz değil mi?” (el-MÂide 5/90-91) buyurulmaktadır. Âyette gecen “meysir” sozcuğu coğunlukla kumar olarak acıklanmış ve şarapla birlikte zikredilmesinden hareketle kumar, şarabın kardeşi, arkadaşı olarak isimlendirilmiştir. İbn Omer ve bir grup tÂbiîn Âlimi, Âyette gecen meysir lafzının iceriğini oldukca geniş tutarak, cocukların oynadığı ceviz oyununun bile kumar olduğunu soylemişlerdir. İbnu’l-Arabî’nin “Meysir, yapılması şu anda zaten mumkun olmayan haram bir iştir ve acıklanmasında fayda da yoktur. Adının ve şeklinin hÂfızalardan ve satırlardan silinmesi daha uygundur” şeklindeki acıklamasından anlaşıldığına gore, İbnu’l-Arabî, Âyette sozu edilen meysiri, ilk donemlerde mevcut olan fakat sonra gitgide yok olan bir kumar ceşidi olarak anlamıştır.
Meysirin nicin gunah olduğu ve yasaklandığı konusunda iki goruş zikredilmektedir. İbn Abbas’tan rivayet edilen birinci goruşe gore, meysir Allah’ı zikretmekten ve namazdan alıkoyduğu ve insanlar arasında duşmanlık doğurduğu icin gunah sayılmış ve yasaklanmıştır. Suddî’den nakledilen diğer goruşe gore, zulum ve haksızlığa sebebiyet verdiği icin gunah sayılmıştır. Anlaşılan o ki, İslÂm bilginleri meysiri hem kumarı hem de kumar sayılmayan bazı basit oyunları icine alacak derecede kapsamlı yorumlamışlardır. Kumar sayılmayan bazı oyun ve oyalanmaların kumar mesabesinde tutulması da herhalde icki konusunda olduğu gibi, toplumda hızla yayılma ve genc kuşakları etkisi altına alma temayulu gosteren kumarın onlenebilmesi icin, esasen meşrû olmakla birlikte ileride kumara donuşebilecek şekil ve usullerin de peşinen yasaklanması gayreti ile acıklanabilir.
Gerek Kur’an ve gerekse hadislerde kumar ilke olarak yasaklanmış, nelerin kumar olduğu tek tek sayılmayarak kumar yasağı belli birkac ornek uzerinde gosterilmiştir. Tabiatıyla, kumarın yalnızca zikredilen ceşitlerinin yasak olduğu sonucu cıkarılamaz. İslÂm kumarı yasaklarken, bunların belli nevilerini değil, goturduğu sonucu hedef almıştır. Bu itibarla, muslumanların Kur’an ve Sunnet’te ilke olarak gecen “kumar yasağını” her devir ve donemde kendi şart ve toplumlarına gore yeniden ele almaları ve yorumlamaları gerekir. Bunun icin de hem dinî nasların, emir ve yasakların ortam ve gayesinin iyi bilinmesi, hem de icinde yaşanılan toplumda salgın bir hastalık halini alan kotu alışkanlıkların ve yol actığı olumsuz sonucların devamlı izlenmesi gerekir.
Kumar yasağından cıkarılması gereken mesajlardan bazıları şu şekilde ifade edilebilir:
Oncelikle, muslumanın elbette eğlenmeye ve hoşca vakit gecirmeye ihtiyacı vardır. İnsan melek değildir. Ancak, eğlenirken meşruiyet cizgisini aşmamak ve kumara bulaşmamak esastır.
Diğer taraftan, muslumanın kazancı şansa ve tesadufe bağlı olmayıp, cabasının ve alın terinin urunu olmalıdır. Nitekim bir Âyette, “İnsanın yararına olan, yalnızca kendi oz gayretinin sonucudur” (en-Necm 53/39) buyurulmaktadır.
Daha da onemlisi, başkalarının mallarını meşrû olmayan yollarla almak ve yemek haramdır. Âyette “Mallarınızı aranızda bÂtıl (boş ve haksız) yollarla yemeyin, ancak karşılıklı rızÂya, gonul hoşluğuna dayalı bir ticaret sonucunda yiyin” (en-Nis 4/29) buyurulmaktadır. Meşrû yollarla yapılmadıktan sonra, kumarda olduğu gibi, tarafların gorunen rızÂları, kumarla elde edilen malı helÂl hale getirmez. Aslında kaybeden taraf verdiğine razı gorunse bile, icinden razı olması pek mumkun değildir. Ote yandan kumar, diğer bircok eğlence ve aldatmaca ceşidi gibi, iktisadî gelişimini tamamlayamamış ulkelerde işsizliğin, fakirliğin, sınıflar arası dengesizliğin buyuk capta olduğu toplum ve kesimlerde Âdeta bir umut somurusu olarak salgın bir hastalık halini almakta, her defasında hem buyuk bir kesim mağdur olmakta hem de haketmeden, emek vermeden ve alın teri dokmeden zengin olan birkac problemli kişi daha topluma eklenmektedir.
Sonuc olarak kumarın taraflar arasında kin, nefret ve duşmanlığa yol acması kacınılmazdır. Bunlar yanında, kumarın sebep olacağı toplumsal yaralar, doğuracağı facialar gun gibi acıktadır. Butun bunları goren, bilen ve uzerinde fikir yorabilen kişilere, Kur’an’ın ifadesiyle şoyle sormak gerekir: “Artık (bunlardan) vazgectiniz değil mi?”
[B]>İlmihal II - İslam ve Toplum/Turkiye Diyanet Vakfı Yayınları
Kumar
Dini Bilgiler0 Mesaj
●19 Görüntüleme