Halkın tasavvurunda “Uc Aylar” diye şohret bulmuş.
Bu şekliyle bir delile dayanmasa da, ozde sahih bir delilden yola cıkılarak şohret bulmuş bir ifade.
Uc aydan kasıt, ardı ardına gelen kamerî aylar olan Receb, Şaban ve Ramazan.
Rasûlullah’ın bu ayların ilki olan Receb girince “Allahumme barik lena fi recebe ve şa’bÂn, ve belliğna Ramazan: Allah’ım Receb ve Şaban’ı bize bereketli kıl ve bizi Ramazan’a erdir” diye dua ettiği rivayeti sabit.
Ramazan’ı anladık, o sahip olduğu tum bereket ve kudsiyeti icerisinde gercekleşen bir olaydan dolayı aldı.
Neydi o olay?
Tabii ki, Allah’ın rahmetinin kelamî tecellisi olan vahyin inmeye başlaması.
Vahiy, Kur’an’la sabitti ki Ramazan’da inmeye başlamıştı. Kadr Sûresi’nde, Kur’an’ın inmeye başladığı geceye bir de isim veriliyor:
Kadir Gecesi (Leyletu’l-Kadr).
Butun bunları yan yana birleştirince ortaya cıkan sonuc şu:
Kur’an, Ramazan ayı icerisinde yer alan Kadir Gecesi’nde indirilmeye başlanmıştır. Kur’an’ın indirildiği gece, sırf bundan dolayı bin aydan, yani 83 yıllık bir omurden daha hayırlı ve bereketli bir geceye donuşmuştur.
Neden?
Cunku, Kur’an indiği zamana boyle bir bereket katmıştır.
Peki, vahyin amacı zamana bereket katmak, onu binlerce kat daha değerli kılmak mıymış?
Ne munasebet! Elbette vahiy insan icin inmiştir. İnsana bereket katmak, insanı yuceltmek, onu mubarek kılmak icin.
Peki, o halde neden Kur’an vahyin zamana kattığı değeri ve bereketi ifade ediyor?
Bunu anlamayacak ne var?
Kur’an, insana mesaj veriyor. Parmak ayı gosterirken, parmağa değil, aya bakarlar. Eğer sen de Âyetlerin (parmağın) gosterdiği yere bakarsan, şunu gorursun:
Ey insan! İndiği geceyi bin aydan daha hayırlı yapan, yani bir omre bedel bir gece kılan bu vahiy eğer senin yureğine, zihnine, aklına, hayatına inerse neler yapmaz?
Duşunsene bir! Sana ne hayır ve bereketler katacağını duşunsene bir! Hayatına inen Kur’an’ın hayatını nasıl bereketlendireceğini, değerlendireceğini duşunsene bir!
Evet, acıkca anlaşıldı ki, Ramazan tum değerini vahyin kendisinde inmeye başlamasından almaktadır.
O halde Receb ve Şaban değerlerini neden almaktadır?
Elbette acık: Ramazan’a komşu olmalarından.
Guzele komşu olan da guzelleşir. Gul ağacının dibindeki toprak gul kokar. Receb ve Şaban, gul ağacının dibinin toprağına benzerler. Rivayetlerin butunuyle okunmasından şunu anlıyoruz:
Receb’in başlangıcından itibaren Hz. Peygamber nafile oruc ve namazları artırıyordu. Ramazan’a 15 gun kala bu artırma zirveye cıkıyordu.
Tabii ki, Hz. Peygamber’in orucu, bedenin zapt u rabt altına alınıp ruhun daha fazla ozgurleşmesini sağlama amacına yonelikti. Bu şekilde akıl, izan, tasavvur, muhayyile daha aktif ve almaya yatkın oluyordu. Cunku oruc, beden atının sırtına akleden kalbi bindirmekti. Tersi mi? Tersi, akleden kalbin sırtına bedeni bindirmekti ki, bu suvariyi ata değil, atı suvariye bindirmek kadar ters bir işti.
Peki, akleden kalb beden atının suvarisi olursa ne olacaktı?
Vahye, vahyin mesajına hazır olacaktı. Onu sozlerin sultanı olarak karşılayacak ve tahtına oturtacaktı. Yani kalbin tahtında vahiy oturacak, emirleri o verecekti. El ayak, dil dudak, goz kulak gibi beden ulkesinin taşrası da bu emirlere itaat edecek, uygulayacaktı. Boylece insanın Allah’a teslimiyeti tamamlanacaktı.
İşte halkın “Uc Aylar” adını koyduğu gunlerin sırrı buydu.
Mustafa İslamoğlu
__________________
Recep ve Şaban kokularını Ramazandan aldıklar.
Dini Bilgiler0 Mesaj
●20 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Recep ve Şaban kokularını Ramazandan aldıklar.