Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Gormez, Eğitim Hizmetleri Genel Mudurluğu tarafından Antalya’da gercekleştirilen “56. Donem Din Gorevlilerinin Vaaz Becerilerini Geliştirme Hizmet İci Eğitim Kursu”na katılan din gorevlilerine telekonferans sistemiyle seslendi.
Turkiye genelinden 700 din gorevlisinin bulunduğu programda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Gormez, ulkemizde ve İslam dunyasında yaşanan zorluklara değinerek, “İnsanların zor zamanları vardır. Milletlerin ve medeniyetlerin de tarihte daima zor zamanları vardır. Bugun dunyamız ve insanlık zor bir surecten geciyor. Bu zor zamanlarda bilhassa ilim adamlarına, toplumun manevi hayatına yon veren hocalarımıza cok buyuk gorevler duşuyor. Diyanet teşkilatında calışan 120 bini aşkın kardeşler topluluğu olarak bizim yureklerimizi birbirimize bağlamamız, kardeşlik kopruleri kurarak birlik ve beraberlik icinde olmamız son derece onemlidir.” dedi.
Yaşananlardan dolayı herkesin kendisini muhasebeye cekmesi gerektiğini de vurgulayan Başkan Gormez, şunları soyledi;
“Coğrafyamızda yaşanan acıları ortadan kaldırma ve yaraları sarma konusunda bu ulkede yaşayan herkesin birlikte hareket etmesi gerekiyor…”
İslam beldelerinden dumanlar yukseliyor. Nice zorluklar ve sıkıntılar yaşanıyor. Aynı şekilde ulkemizde nice sıkıntılar yaşıyoruz. Birkac aydır tarih boyunca alimler yetiştirmiş, salihler yurdu olmuş nice beldelerimiz, Diyarbakır’da, Sur’da, Cizre’de, Nusaybin’de, Silopi’de, İdil’de, Dargecit’te, Silvan’da hepimizi derinden uzen insanlık dışı hadiseler yaşanıyor. Bu ulkenin eli kalem tutacak cocukları once dağlara goturuluyor, oradan şehirlere inerek şehirler, haneler tahrip ediliyor. Başka dunyalara baktığımızda da manevi buhranlar goruyoruz. Genc kuşakla aramızda mesafeler acıldı. Genclerin manevi dunyası tahrip edildi. Butun bunlara baktığımızda bizim Diyanet olarak kendimizi muhasebeye cekmemiz, eksiklerimizi değerlendirmemiz lazım. Butun bu olup bitenlerde bizim bir taksirimiz yok mudur? Aceba biz milletimize tevhid ile vahdet arasındaki o ilişkiyi anlatabilseydik, aynı Allah’a kul olmanın, aynı Peygamber’e ummet olmanın bilincinin bizi nasıl birleştirdiğini doğru bir şekilde anlatabilseydik, tarihte ve gunumuzde bu topraklarda acılar yaşanır mıydı? Eğer biz bu topluma her turlu cahiliye asabiyesini İslam’ın yok ettiğini anlatabilseydik, birileri kendi ırkından, renginden, mezhebinden, meşrebinden, dilinden dolayı bir başkasını otekileştirir miydi? Araya bir ayrılık girer miydi? Bunun uzerinde duşunmemiz lazım. Coğrafyamızda acıları ortadan kaldırma ve yaraları sarma konusunda bu ulkede yaşayan herkesin birlikte hareket etmeleri gerekiyor. Birlikte geleceği inşa etmeleri gerekiyor. Bu Allah’ın bizlere emri ve Hz. Peygamberin bizlere mirasıdır. Allah, insanları birbirlerini reddetsinler diye değil, birbirlerini tanısınlar, marifet alış verişinde bulunsunlar diye kabilelere, şubelere ayırdı. Bizim bu yaşadığımız sureclerde cok daha fazla bir şekilde kendimizi hesaba cekmemiz lazım.
“Yeniden bu topraklar uzerinde birliğimizi inşa etmek varken, bizatihi bu milletin fertlerinin arasında nifak tohumları ekilmesinin herhangi bir izahı yapılamaz…”
Hz. Peygamber’in vefatından 7 sene sonra Anadolu kapılarını İslam’ın mesajlarına acmıştır. O gunden bugune İslam kardeşi olarak birbirimizin hukukunu gozeterek bu topraklarda vatan inşa etmişiz. Sonra vatan topraklarını genişletmişiz, dunyaya İslam’ın rahmetini goturmuşuz. Birlikte başka dunyalardan ustumuze saldırılar gelmiş ancak birlikte vatanı savunmuşuz. İslam’ın sancaktarlığını yapmışız. Daha sonra aramızdaki ihtilaflardan dolayı gerilemişiz. Zaafa duşmuşuz. Afrika’dan cekilmişiz, Yemen’i terk etmişiz. Şam’ı, Irak’ı bırakmışız. İşgal kuvvetleri cetvelle cizer gibi taksim etmişler. Anadolu'da hep birlikte bir vatan inşa edip, burada kalmışız. Yeniden bu topraklar uzerinde birliğimizi inşa etmek varken, başka dunyalarda İslam dunyasını tahrip edenlere karşı kardeşlerimize yardımcı olmak varken, bizatihi bu milletin fertlerinin arasında nifak tohumlarının ekilmesinin herhangi bir izahı yapılamaz.
“DAİŞ ve benzeri bir takım ideolojilerin ortaya cıkardığı tekfirci ideolojilerin İslam ile izah edilebilir bir tarafı yoktur…”
Biz bu topraklarda İslam’ın medeniyetler kuran anayolunu inşa ettik. O anayol zaman zaman tali bir takım farklı duşuncelerin saldırısı altında kalabiliyor. Bunun da ustesinden gelebilmek icin her turlu ayrımcılığı bir tarafa bırakarak o anayolu tekrar inşa etmemiz lazım. DAİŞ ve benzeri bir takım ideolojilerin ortaya cıkardığı tekfirci ideolojilerin İslam ile izah edilebilir bir tarafı yoktur. Bu cehalettir. Bize duşen ise ilmin aydınlığında yurumektir. Diyanet personeli olarak hep birlikte ilmimizi guclendirmemiz lazım. Her bir din gorevlisi alim olma yolunda caba sarf etmelidir. Bizim oncelikle ilmimizi, irfanımızı, marifetimizi artırmamız icin calışmamız lazım. Bu da yetmez. Bu ilmi topluma hikmetli bir uslup ile aşkla, heyecanla anlatmamız lazım. Camiye gelen insanlara doğru ve sahih bilgiyi anlatıp, zihinlerine ve gonullerine hitap ederek, faydalanmış bir şekilde ayrılmalarını sağlamamız lazım. Bizim ihtiyacımız olan başka husus ise, ihlastır. Bizi bahtiyar edecek olan, yaptığımız işte ihlas ve samimiyet sahibi olmaktır. İnsanlara iyiliği anlatıp kendimizi unutmayalım. Biz kendimizi unutursak başkalarına İslam’ın rahmet mesajlarını anlatabilir miyiz? İhlas ve samimiyetle beraber kendimizi de unutmamalıyız.
2011 yılından bu yana devam eden ‘Din Gorevlilerinin Vaaz Becerilerini Geliştirme Hizmet İci Eğitim Kursu’na şuana dek 31 bin 650 din gorevlisi katıldı. Bu donem 56.sının gercekleştiği program kapsamında 700 din gorevlisi eğitim alıyor.
Kaynak: Diyanet
__________________
Diyanet İşleri Başkanı Gormez, Antalya’da eğitim goren 700 din gorevlisine telekonfer
Dini Bilgiler0 Mesaj
●36 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Diyanet İşleri Başkanı Gormez, Antalya’da eğitim goren 700 din gorevlisine telekonfer