Oncelikle kelime manası uzerinde duracak olursak İhlas; lugatte kalbi safi etmek, sadakat, bağlılık, ictenlik, samimiyet ve riyasızlık manalarına gelir.

Istılahta ise; ihlas başta mutasavvıf Âlimler olmak uzere tum ulema birbirine yakın ve benzer tarifler yapmıştır. Bu tanımlardan ozet bir cumle ile “yapılan amellerde sadece rıza-i ilahi’yi murad etmek ve ameli, her turlu nefsi ve dunyevi lekeden arındırmaktır” şeklinde tarif edebiliriz.

Kısaca yapılan bu tariften sonra bilinmelidir ki; ihlÂslıya yakışan kişinin Salih ameller işlemeye ancak Allah icin meyletmesi, ameline karışması muhtemel olan hastalıklar, nefsani istekler ve safiyeti bozan her şeyden amelini uzak tutmasıdır.

Amelde ihlÂsın esası amelde niyet ve kasdın sadece Allah olması gerektiğinin anlaşılmasıdır. Tam burada niyet ile ilgili bir tarif yapmak guzel olur. Zira amelde ihlÂsın olabilmesi icin salih bir niyetin bulunması şarttır. Şoyle ki;

a) Ameli yaparken kişi icinden niyeti gecirmelidir. Zira ameller ancak niyetlerle gercekleşir. Her kim yaptığı ameli iyi bir niyete sahip olmaksızın yaparsa ihlÂslılar zumresine giremez.

b) Niyet ise şahsi ve dunyevi menfaatlerden ve lekelerden arındırırlıp sadece Allah’a (c.c) has kılınmazsa ihlasın mevcudiyetinden soz edilemez.
Niyet, lugatte kastetmek, amac, plan, temayul ve eğilim gostermek manalarına gelir. Istlahta ise, insanın iyi veya kotu, istediği bir hedefi gercekleştirmek icin harekete gecmesidir.

İhlÂs konusunun niyet ile doğrudan alakası olduğu icin ayrı bir başlığa ihtiyac olmadığı kanaatindeyim.
Bilinmesi gereken bir diğer husus da, insanı amel işlemeğe sevk eden etkenlerin neler olduğudur. Aslında bu etkenler sayılamayacak kadar coktur. Kısaca birkac tanesini ozetleyecek olursak; Maddi, Manevi, ferdi, ictimai, dunyevi ve uhrevi gayeler diyebiliriz.

Bu etkenlerin neye gore belirlendiği ise, insanın inanc ve değerlere; yine insanın almış olduğu oğrenim ve cevresinin oluşturduğu etkiye veya başkalarını taklid etme anlayışına nispet edilir.

Bu etkenler ve etkenleri belirleyen faktorlerden sonra mu’min icin, “Hakiki mu’min, ,icindeki din durtusunun (inancının) heva durtusune galebe caldığı, ahiret saikinin dunya saikini yendiği ve Allah katındakini insanlardakine tercih edendir.” Denilir ve denilmelidir. Dolayısı ile Mumin; niyeti, sozu ve ameli Allah icin olan, namazını, ibadetlerini, yaşamını ve olumunu Allah’a has kılan kişidir.

Yine ihlas Tevhid-i kÂmil’in meyvelerinden bir meyvedir. Kamil Tevhid, ibadeti ve yardım istemeyi, Fatiha Suresinin 5. Ayet-i celilesinde ننستعي واياك نعبد ياكا “Ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz.” Buyrulduğu şekliyle sadece Allah’a ibadet edip O’ndan yardım dilemeyi gerektirmektedir.

Şimdi Allah’ın yolunun yolcuları icin ihlası ehemmiyeti hususunda kıymetli zatlardan birkac soz aktaralım:
İmam-ı Gazali (Rh. A.) İhya-i ulumiddin adlı eserinde “Kurtarıcılar” cildindeki niyet, ihlÂs ve sıdk bolumunde oyle diyor: “İmanlarının basireti e Kur’an’ın nuru ile bakan kalp ustası insanlar, mutluluğa ancak ilim ve ibadetle ulaşabileceklerini gormuşlerdir. Cunku Âlimler mustesna tum insanlar helak oldular. Amel edenler mustesna Âlimler de helak oldular. İhlÂslılar mustesna amel edenler de hela oldular. İhlÂslılar da buyuk tehlike icindedirler. Cunku niyetsiz amel boşa yorgunluk, ihlÂssız niyet riyadır. Sadakati ve devamlılığı olmayan ve tahkike dayanmayan ihlÂs ise hebadır.”

İbn-i Ataillah Hikem adlı kitabında şoyle der: “Allah (c.c.) kendisine ortak koşularak yapılan ameli kabul etmez. Bunun gibi ortak amel de Allah’ı (c.c.) kabul etmez. (Yani Allah katına yukselmez.)”

Yine hikmet ehli bir zat şoyle demiştir: “İlim bir tohumdur. Onun tahılı ameli, suyu ise ihlÂstır.”
Bu sozler izaha ihtiyac bırakmayacak kadar acıktır. Bu sozlerden daha acığı ise Resûlullah (s.a.v)’in sozdur: “Şuphesiz Allah sizin bedenlerinize ve cisimlerinize bakmaz. O sizin kalplerinize bakar.” (Muslim – Birr)

İslam’ın ihlÂsı ısrarla talep etmesi, niyetin sırf Allah rızası icin olması ve İslam’ın sadece Allah’a yonelme uzerindeki esasları bağnazlık gibi algılanamaz. Bilakis hayatın duzgun ve seviyeli olması ancak ihlÂslı fertler ve toplumlar ile mumkundur.

İslam’ın ihlÂsı talep etmesi hususunda Allah Azze ve celle şoyle buyuruyor: “Dini halis kılarak Allah’a ibadet et… Dikkat edin Halis din ancak Allah’ındır. (Zumer Suresi 2. Ayetin son kısmı ve 3. Ayetin ilk kısmı.)

Yapılan işlerde butun herkes samimiyet v ihlas arar. Cunku herkes yapılan işin ihlas ile yapıldığı takdirde sağlam ve puruzsuz olacağını bilir. İşte Allah’ın dini de boyle sağlam ve butun şuphelerden beridir.

İslam mu’minlere ihlÂs kavramını oğretmekle onların yaşantı hallerinin her anını kontrol altına almış olur. Şoyle ki; İslam hayatın bir bolumunun Allah’a, diğer bir bolumunun tağutlara ayrılmasına rıza gostermez.

Gunumuz Muslumanlarında gorduğumuz Ramazanda veya Cuma gunlerinde Musluman olup, başka gunlerdeki tavır ve hareketleri ile bambaşka bir huviyete burunme ikilemini de İslam asla kabul etmez.

Evet. İhlÂs, yokluğunda insanın yapmış olduğunun hicbir ehemmiyet ifade etmeyeceği kadar onemli bir kavramdır.
Onemine binaen soylemekte fayda mulahaza ettiğim bir iki hususu da daha belirtmek isterim. Cihad saflarını duşunun. Safta savaşan kişinin niyetinin i’la-i kelimetullah dışında bir niyet taşıması veya son anda halis niyetinden cayması, ayrıca bir kişinin mal mulk v.s gibi şeylerden oturu goc etmesi gibi durumlar, canı ve malı telef etmekten başka bir şey ile sonuclanmaz.
Rabbim bizleri muhlis kulları ile haşr etsin. Mubarek ramazan-ı şerifin hayır ve bereketi uzerinize olsun.

Yazar : Molla Suheyl
__________________