Bir sebepten dolayı herhangi bir kimse hakkında kotumser istek ve temennîde bulunmak, hayır duanın zıddı.
Farsca fena, cirkin, kotu, yaramaz anlamına olan "bed" kelimesiyle, Arapca "duÂ" kelimelerinden meydana gelmiş bir terkiptir. İnsanın, kendisi veya başkaları aleyhinde "Allah kahretsin, Allah belÂsını versin" gibi ifadelerle yaptığı dualara denir.
İslÂm, muslumanların kendileri ve diğer muslumanlar aleyhinde beddua etmelerini yasaklamıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.): "Kendi aleyhinize, evlÂtlarınızın ve mallarınızın aleyhine sakın beddua etmeyiniz ki; duaların kabul olacağı bir saate rastlarsınız da bedduanız kabul olmuş olur." (Riyazu's-SÂlihin Tercumesi, III, 82) buyurmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) beddua etmekten kacınırdı. Kendisinin lÂnet eden değil, aksine rahmet peygamberi olduğunu soylerdi. Mekke doneminde İslÂmî tebliğ etmek uzere TÂif'e gittiğinde, orada kotu bir davranışla karşı karşıya kalmış; donuşte taş yağmuruna tutulmuş, mubarek ayakları kanlar icerisinde kalmıştı. O sırada Allah tarafından kendisine "onlar aleyhinde yapacağı bedduanın kabul edileceği, dilerse onları helÂk edeceği" bildirilmiş, fakat Peygamber Efendimiz "Hayır, belki bunların sulbunden sana ibadet edecek cocuklar doğar, y Rabb " demişti. Uhud'da dişini kıran, yuzunu yaralayan duşmanları icin: "Allah'ım! Kavmimi hidayete erdir, cunku onlar yaptıklarını bilmiyorlar" (Tecrîd-i Sarih Tercumesi, IV, 314) diye dua etmiştir. Butun calışmalara rağmen İslÂmiyeti kabul etmeyen Devs kabilesine beddua etmesi istenince: "Y Rabbi! Devs kabilesine hidayet eyle de onları bizim saflarımıza kat" diye dua etmişti. (Tecrîd-i Sarih Tercumesi, VIII, 344)
Bununla beraber, Peygamber Efendimiz (s.a.s.)'in zaman zaman Allah duşmanlarına beddua ettiği de olmuştur. Bi'r-i MÂûne'*de yetmiş İslÂm davetcisini şehît eden Kilab kabîlesine Resulullah (s.a.s.) bir ay sure ile beddua ve lÂnet etmişti. KÂbe'de namaz kılarken kendisiyle alay eden muşriklere de beddua etmiş, Bedir muharebesinde yere serildiklerini gozleriyle gormuştu. (Tecrîd-i Sarih Tercumesi, X; 43-45) Hendek muharebesinde Medine onlerinde toplanan duşmanın perişan olup dağılmaları icin dua etmiş, bunun uzerine geceleyin ansızın doğudan kopan fırtına duşmanın altını ustune cevirmişti. (Tecrîd-i Sarih Tercumesi, VIII, 342-343)
Butun bunlardan sonra diyebiliriz ki musluman, gunahkÂr da olsalar, muslumanlara beddua etmekten sakınmalı.
__________________
Beddua
Dini Bilgiler0 Mesaj
●20 Görüntüleme