YEZİDİLİK


Yezidilerin Kimliği Karma bir dinin mensubu olan Yezidi'lerin Arap, Kurt ve Asur kokenli oldukları ileri surulmektedir. Ceşitli kulturlerin birbirlerine karıştığı Ortadoğu'da ulusal kimlikleri olmayan İran'daki Bahailer, Lubnan'daki Durziler ve Maruniler gibi Yezidiler de dini bir cemaattir. Yezidi inancının, Hariciliğin İbadiye kolundan ayrıldığı soylenen Yezid bin Ebi Uneyse'ye dayandığını ileri surenler olduğu gibi Yezidi adının eski İran inanclarındaki İyilik Tanrısı İzd ya da Yeda'dan geldiğini de savunanlar vardır. Ancak Yezidliğin, Emevi soyundan unlu mutavassif Şeyh Adiy bin Musafir'le olan ilişkisi ise tartışmasızdır. Son 30 yıl icinde kendilerine gecmişten gelen ulusal bir kimlik arayışına giren Yezidiler, Arap Kimliğinden ziyade Kurt ve Asur Kimliğinden birini secme konusunda bir tercih yapmaya calışmaktadırlar

YEZİDİLİĞİN TARİHİ



Yezidilerin kokenleri ve tarihleri ile ilgili somut, yeterli bilgi ve belgeler mevcut değildir. Yezidilik inancının onculu Şeyh Adiy'in Adaviler (Adaviyye) tarikatıdır. Yezidilerce, Yezidi inanc sisteminin kurucusu ve peygamber olarak kabul edilen Şeyh Adiy Bin Musafır, aslında Kadiri tarikatının kurucusu Abdulkadir Geylani ile birlikte İslam alimi İmam Gazeli'den ders almış; Musluman inanclı bir sufi olarak kabul edilmektedir. 1072 yılında Lubnan'da Baalbek'te dogan Şeyh Adiy, 1116 yılındaki Mekke'ye hac ziyaretinden sonra olduğu 1162 yılına kadar Laleş Vadisi'ndeki (Kuzey Irak'taki Duhok İli 'nin yaklaşık 29 km. doğusunda, Musul'un da 57 km. kuzeyindedir) eski bir Hıristiyan manastırını dergaha cevirerek murit yetiştirmiştir. Adiy bin Musafir 1162 yılında olduğu zaman Laleş'teki dergahına gomulmuş ve turbesi cok gecmeden hac ziyareti icin gelinen tapınağa donuşturulmuştur. Şeyhin vefatından sonra makamına yeğeni Abu'l Bereket bin Sahr secilmiş; onun onderliğindeki muritleri "Adaviler" adıyla anılmaya başlamıştır. Tarikat ise Adavilik ve bilahare Sehbetilik diye adlandırılmıştır. Adaviliğin antik inanclarla sentezlenmesi ve Hakkari yoresindeki aşiretler arasında yaygınlaşması, tarikatın başına gecen Şeyh Adiy'in torunu Hasan bin Adiy doneminde olmuştur. Moğolların bolgeyi istilasından sonra 13 ve 14. yy.da bolgedeki otorite boşluğundan yararlanan Yezidilik faaliyeti, Musul, Hakkari, Botan cayı yoresi, Cizre, Nusaybin, Mardin, Van ve Urmiye'deki aşiretler arasında kok salmıştır. 1415 yılına kadar unutulan ancak bu tarihten itibaren taraftar kazanmaya başlayan ve bilahare Yezidilik adını alan Şeyh Adiy'in oğretisinin onculu olduğu bu yeni dinin sembolu, tavus kuşudur. Ama bu sembol, tavus kuşundan ziyade horoza benzemektedir. Dinlerinin cok eski olduğunu, kurulusu uzerine tarihi bilgilerin zaman icinde unutulduğunu, kaynaklarının kaybolduğunu soyleyen Yezidilerle ilişkiye gecerek, dinleri uzerinde bilgi edinmek isteyen gerek Muslumanlar gerek 18 ve 19. yy.larda bolgeye gelen Hıristiyan misyonerler de pek bir şey oğrenememişlerdir. Cunku Yezidilik bir sır dini olduğu icin Yezidiler, kendilerine sorulan soruları, soranların duymak istediklerine gore yanıtlamışlardır



YEZİDİ İNANCLARI

Yezidilik; - Eski putperestliğe, - Zerduştluğe (iyilik ve kotuluğun mucadelesi), - Maniliğe (İrfan), - Yahudiliğe (Beslenme ile ilgili hukumler, haram yiyecekler), - Hıristiyanlığa (Vaftiz, nikahta ekmek ve şarap ayini, evlenmelerde kiliseleri ziyaret, şarap icmek), - İslamiyet'te (Sunnet, oruc, kurban, hac, mezar taslarında İslam 'i kitabeler) - Sufi-Rafiziliğe (İnancın gizliliği, vecd, şeyhe saygı), - Sabiiliğe (tenasuh ve ruh gocu), - Samaniliğe (gomme adeti, ruya tabiri ve dans), - Paganizme (Ay ve guneşe tapma) ait Bazı unsurları ihtiva eden ve kokeni yeterince acık olmayan bir inanc sistemidir. Yezidilik inancında Tanrı, dunyanın koruyucusu değil sadece yaratıcısıdır. O, faal değildir ve dunya ile ilgilenmemektedir. Tanrı iradesinin faal ve yurutucu uzvu, Tanrı'nın ikinci şahsiyeti olan "Melek Tavus"tur. Melek Tavus, Tanrı ile bir, cozulmez bir şekilde Tanrı'ya bağlıdır. Bu anlamda Yezidiler, tek tanrılı olarak kabul edilebilirler. Ancak Yezidi inancında, Tanrı ile insan arasında vasıta olarak hizmet goren yari ilahlar bulunmaktadır. Yezidilere gore; Melek Tavus, bir iyilik tanrısıdır. Yezidiler şeytana, tovbe etmesi sebebiyle Tanrı tarafından bağışlanan gozden duşmuş bir melek olarak bakarlar. Şeytanın adının, Tanrı olarak soylenmesi yasaktır. Yezidiler,dışarıdan anlaşıldığı manada ne cehenneme, ne cehennem azabına ne de şeytana inanırlar. Yezidi inancına gore; ruh, olumden sonra başka govdelere gecerek varlığını surdurmektedir. Guneş, ay ve yıldızlar ışık sactıklarından dolayı kutsaldır. Cunku Melek Tavus da bir ışık kaynağıdır. Yezidi topluluğu, Adem ile Havva soyundan değil Cebbar bin Sehid adlı başka bir yuce varlıktan turemiştir. Yezidiler her cağda yeni bir peygamber gonderileceğine, her yerde bulunan Melek Tavus'un butun Yezidileri koruyacağına ve kurtaracağına inanmaktadırlar. Mashaf-i Res'te, "Tanrımız şeytanın adını ya da onu anımsatan sozcukleri zikretmek yanlıştır" diye buyrulduğundan Yezidiler, Tanrı-melek mertebesine koydukları "Şeytan"in adını anmadan, onun icin "İsmi guzel melek" derler. Ayrıca "kaytan, ser, melun, lanet" gibi kelimeleri de kullanmazlar. Yezidiler icin ateş, nur yani ışık sacan bir kaynak olduğu icin kutsanır ve ona asla tukurulmez. Yezidiler, bazı besin maddelerini yemez, bazı renkleri tercih ederler. Beyaz, kahverengi, kırmızı, yeşil ve siyah kutsal sayılmakta mavi renge ise itibar edilmemektedir. Beyaz giysi, temizliği simgelemekte; kadınlar mutlaka beyaz ic camaşırı giymekte; erkekler olduklerinde yuce makama temiz cıksınlar diye beyaz giysiyle gomulmektedirler. Yezidilerde temel haram yiyecek, maruldur. Buna borulce, salatalık, lahana gibi sebzeler ile balık, geyik ve horoz eti de eklenebilir



YEZİDİLERDE İBADET


Yezidilerin yerine getirmeleri şart olan dini vecibeleri şahadet, namaz (ibadet), oruc, zekat ve hacdır. Onlara gore tanrının bircok ismi vardır. Bunların en guzeli ve en cok kullanılanı "Huda" olanıdır.

Şahadet
Yezidilerde şahadet, tanrının sonsuz kudret sahibi, Şeyh Adiy bin Musafir'in tanrının meleği ve Yezidilerin murşidi, Sultan Yezid'in tanrının meleği, yerin nuru ve insanlığın sevinci, Melek Tavus'un da Tanrı'nın meleği ve elcisi olduğuna inanmaktan oluşur. Bunu aksam yatarken, sabah kalkarken de tekrarlarlar.

Namaz

Namaz (İbadet) Yezidilerde yılda bir kez Laleş'te Şeyh Adiy'in turbesine yapılan hac esnasında gercekleştirilen toplu ibadetin haricinde toplu ibadet etme yoktur.Namaz, sabah ve aksam kılınır. Namazdan once eller ve yuz yıkanır. Sabah namazı icin dışarıya cıkılarak guneşin sarılığı belirgin olduğunda guneşe karşı ayakta durulup uc defa eğilmek (rukua varmak) suretiyle dua okunur. Aksam namazında da yine dışarıda guneşe karşı durularak dua okunur. Yezidiler ibadetlerini kimsenin gormesini istemezler. Bir yezidi ibadet ederken başka dinden biri gorurse rukua varmaz ve sadece acunun icini guneş ışığına tuttuktan sonra elini ağzına goturup oper.

Oruc
Yezidilerde Oruc Yezidilerde genel ve ozel olmak uzere iki tur oruc vardır:

1. Genel Oruc

Eylul ayinin 3 ile 5 inci gunleri arasında tutulan bu oruca Yezit orucu da denilmektedir. Ayrıca Hızır İlyas icin uc gun oruc tutmak da Yezidi geleneklerindendir. Yezidi inancına gore, Allah uc gun oruc tutulmasını emretmiştir. Bu inanca gore kutsal kitaplarında orucla ilgili yazılan uc gun kelimesini yabancılar yanlış olarak yani otuz seklinde anlamışlardır. Yezidiler tutulan uc gunluk orucun otuz olarak kabul olunacağına inanırlar.Sabahleyin guneşin sarılığı ile başlayan ve aksam gun battıktan sonra sona eren oructa yemek icmek yasaktır.



2. Ozel Oruc

Yalnızca din adamlarına ozgu olan ozel oruc, Aralık ayında 20, Temmuz ayında 20 ve 15-20 Eylul tarihleri arasında Şeyh Adiy'in turbesine yapılan ziyaretin ardından da 40 gun olmak uzere toplam 80 gun tutulur.Yezidiler iftar sofrasında şarap bulundururlar.

Zekat


Yezidilerde zekat muritlerin gelirlerinin % 10'u şeyhlere, % 5 pîre ve % 2.5'ini fakire vermekten oluşur

Hac

15-20 Eylul tarihleri arasında Irak'ta bulunan Şeyh Adiy'in mabedine yapılan hac, Yezidiler icin yapılması şart olan dini ve milli bir vazifedir. Şeyh Adiy'in sandukasını uc kez tavaf edip kaideye yuz suren her Yezidi, hacı olmuş sayılır.Şeyh Adiy'in sandukasını uc kez tavaf edip kaideye yuz suren her Yezidi, hacı olmuş sayılır. Şeyh Adiy'in Laleş Vadisi'ndeki dağın eteğinde olan mabedine Sırat Koprusu denilen bir kopruden gecerek giden Yezidiler, kaynağı mabette bulunan zemzem adını verdikleri su ile cocuklarını vaftiz ederler. Bu hac merasimi; nehirlerde yıkanma, sancakların yıkanıp vaftiz edilmesi, rahiplerin dansları, mukaddes kabul edilen mezarlara kandil yakılması, kurban edilen bir okuzun etinin dağıtılması, ozel yapılmış yemeklerin yenmesiyle kutlanır. Ayrıca bu hac sırasında saygı gosterilen ve şahıs isimleri verilen dut ağacları ziyaret edilir. Cevreden tek ağac dalı kesmek bile gunahtır. Kutsal vadinin hicbir yerinde ayakkabıyla dolaşılmaz; kadınla cinsel ilişki kurulmaz ve icki icilmez



Duaları

Yezidilerin guneş doğarken ve batarken ona doğru yonelerek dua okuma adetleri, guneşe ve aya taptıklarına dair yanlış bir telakkiye sebep olmuştur. Gercekte bu duanın nedeni Yezidilerce Tanrı (Melek Tavus)'nın, "Ay ve karanlığın", ve "Guneş ve aydınlığın" efendisi olarak kabul edilmesidir. Yezidi duaları dort tanedir.Bunlar ;
1. Sabah duası,
2. Evger duası: Bu da sabahları okunur,
3. Guneş batisi duası: Buna guneş duası da denir.
4. Aksam duası: Buna şahadet duası da denir. Yatağa yatınca okunur. Bu dua Melek Tavus'a yapılıp yedi meleğe hitap edilir.

Tatil ve Bayramlar
Bayramlar Yezidi kutsal kitabına gore, Cumartesi dinlenme gunudur. Yezidilerin onem verdikleri dort dini bayramları vardı

1. Sar-i Sal (Yeni yıl) Bayramı

Sarsali, Sarsaliya da dedikleri bu bayram Nisan ayinin ilk Carşamba gunu kutlanır. Bugun meleklerin gece boyunca bereket dağıttıklarına inanılır. Yezidilerin yaşadıkları her koyde ve yerleşim birimlerinde kutlanan bu bayramın on hazırlığı olarak aile mezarları ziyaret edilerek mezar taslarının uzerine yolu oradan gecenlerin yemesi icin, icinde kuru uzum, yumurta, kuru incir ve ceşitli coreklerin bulunduğu tepsiler konur.




2. Yaz Bayramı (Cesna Havini)

Temmuz'un 18 ile 21'i arasında Irak 'ın Lalis bolgesinde kutlanan bu bayrama Şeyh Adiy bayramı, kırk gun bayramı da denir. Yaz orucunun tamamlandığı gunun ertesinde baslar.

3. Cemaat Bayramı

Şeyh Adiy'in bir araya getirdiği ilk cemaatin anısına 6-13 Ekim tarihleri arasında kutlanan bu bayrama katılmak Yezidi inancına gore hac farizası sayılır ve her Yezidi icin bir borctur.

4. Doğum Bayramı

Yezidilerin dorduncu bayramı herkesin uc gun oruc tutarak karşıladığı 1 Aralık sabahı başlayıp aksamı biten Halife Yezid'in doğum gunu olarak anılan bayramdır. Yezidiler Ayrıca Musluman ve Hıristiyan komşularıyla birlikte onların Hıdırellez ve Aziz Sergius Yortusu gibi bayram ve yortulara da katılırlar. Yezidilerde geleneksel bir bicimde 21 Mart'ta kutlanan Nevruz Bayramı dini olmaktan cok folklorik bir nitelik taşır.

Ahret Kardeşliği
Her Yezidi'nin bir ahiren kardeşi ile bir ahiren bacısı olması mecburidir. Ahiren kardeşliği her defasında el opmeyi ve olumde yardım etmeyi emreder.



Vaftiz
Yezidi cocukları doğduktan 40 gun sonra bazı yerlerde de doğumun ilk haftasında Pirler tarafından Şeyh Adiy'in mabedindeki zemzem suyuna uc defa daldırılmak suretiyle vaftiz edilirler. Laleş'in dışında yasayan Yezidiler icin kavvallar tarafından getirilen vaftiz suyu kullanılır.
Sunnet ve Kirvelik

Cocuk vaftiz edildikten bir hafta sonra vaftizi yapan Şeyh veya Pir tarafından sunnet edilir. Bu adete, Kuzey Irak'ta "karif" denilmekte ve Yezidi cocuğu komşu veya dost bir Musluman kirvenin dizine yatırılarak sunnet işlemi gercekleştirilmektedir. Kirveliğin Yezidilerde cok onemli bir yeri vardır. Başka dinden olanların kirve yapılması ile o dinin mensuplarıyla dostluk koprusu oluşturulmakta, muhtemel duşmanlıklar onlenmektedir.

.
Olum ve Cenaze

Toreni Yezidiler birinin vefatında olunun kıymetli elbiselerini bir ağac parcasına giydirip, kokular surup susledikten sonra etrafında donerler. Bu arada olunun iyiliklerinden bahsedip ağlayarak dovunurler. Bu toren, uc gun devam eder.

Olen Yezidi, yuksek sesle salavat getirilerek ahiren kardeşinin huzurunda Yezidi şeyhi tarafından yıkanır. Olunun ağzına, kulaklarına, gozlerine ve kalbinin uzerine Şeyh Adiy'in turbesinin toprağından yapılmış camur surulerek kolları capraz vaziyette, bası doğu istikametinde gomulur. Olumun 3, 7 ve 40. gunleri ile yıl donumlerinde anma torenleri duzenlenir, Yezidi yoksullarına yiyecekler ve sadaka verilir. Olumunden sonra bir din adamı veya bir kocak tarafından gorulen ruyanın yorumu yapılarak olenin ruhunun yeniden doğması meselesi cozulmeye calışılır.

Yezidilerin olu gomuldukten sonra mezar başında oluye hitaben yaptıkları telkin duası cok ilginctir. Yezidilerin telkin duası su şekildedir: "Ey olu kişi! Gelecektir uzerine Munker ve Nekir melekleri! Sana soracaklar: hangi dindensin? Sen, de ki ben Ezidiyim (Yezidiyim). Şeyhim, Şeyh Adiy'dir."




RUHANİ YAPI


Yezidiler, muritler ve ruhaniler olmak uzere iki toplumdan oluşmuştur.

1. Muritler

Yezidi toplumunun en buyuk kastini oluştururlar. Her Yezidi, her gun elini opmek, yanında şarapla orucunu bozmak, hacla ilgili her turlu hizmetini yerine getirmek mecburiyetinde olduğu bir şeyh ya da pirin murididir. Koylerde ciftcilik ve hayvancılıkla uğrasan muritlerin gorevleri kendi ustlerindeki sınıflara hizmet etmek ve vergi vermektir.

2. Ruhaniler (Ruhan, Kahane, Rahip)

Bunlara olağanustu saygı gosterilir. bazı hallerde ruhanilik irsi olarak kadınlara da gecebilmektedir. Ruhaniler (Rahip) aşağıdaki altı sınıfa ayrılmışlardır:

a. Şeyhler

Şeyh Adiy'in muritlerinden veya kardeşlerinin soyundan olmaları gerekir. Beyaz bir elbise giyip, siyah bir sarık sararlar; evleri Yezidiler icin mabet olarak kabul edilir. Okuma-yazma isleriyle uğraşırlar, cenaze torenlerini yonetirler. Oructa, bayramlarda, evlenmelerde ve sunnet merasimlerinde de gorev yaparlar.

b Pirler

Şeyhlerden sonra Yezidilere yol gosteren yaslı ruhanilerdir. Elbiseleri siyah olup baslarına siyah veya kırmızı tuylu sarık takarlar. Hacca gelenlerin yiyecek, icecek ve diğer ihtiyaclarının karşılanması bunların gorevi olup dini torenlerin duzenlenmesinde şeyhlere yardım ederler. Şeyhler ve pirler, dokunulmazlık haklarına sahip ruhani reislerdir. Vazifeleri, muritlerini ve cemaatlerini kotulukten uzak tutmaktır. Bayram gunlerinde, oruclarda, evlenme ve olumlerde, vaftiz, sunnet ve hastalıkların tedavisindeki dini gorevleri yerine getirirler.



c. Fakirler veya Karabaşlar

Sadaka ile dunyevi zevklerden kacınan Fakirler, aileler arasında arabulucu ve barışı sağlayıcı olarak Yezidi toplumunda gorev yaparlar.

d. Kavvallar

Bunlar Şeyh Adiy bin Musafir'in turbesi civarında oturan gorevlilerdir.Dini bayramlarda ve dinsel torenlerde ilahiler soyleyip calgı calarak ruhanilere hizmet ederler. Kavvallar, Yezidiler arasında birliği sağlamak, imanı kuvvetlendirmek ve koy halkının verdiği zekatı toplamak amacıyla Yezidi sancakları (Melek Tavus'un heykeli) ile yılda bir defa koyleri dolaşırlar.




e. Kucekler

Irak 'ın Laleş bolgesinde oturan Kuceklerin sayıları azdır. Şeyh Adiy'in turbesinde hizmet ederler. Kavvallara yardımcı olarak koylere gezilerde, sancakları (Melek Tavus heykeli) taşırlar.

f. Comezler (Avhan veya Avanlar)

Ruhanilerin en alt tabakasını oluşturur. Şeyh Adiy'in turbesinin bakim ve temizliğinden sorumludurlar. Dini yapının hiyerarşik zirvesinde biri Sayh Nasir olarak adlandırılan dini, diğeri de Mirza-Beg veya Amir al-Umara denilen dunyevi islere bakan iki reis bulunur. Sayh Nasir en ustun (Mir-i Sayhan) şeyh olup en yuksek manevi makamı temsil eder. Mukaddes yazıları en iyi onun bildiğine, tefsirlerinde hic yanılmayacağına inanılan Sayh Nasir'in evi, Şeyh Adiy'den sonra Yezidilerce en kutsal yer sayılır. Yezidilere, Yezidilikten cıkarma cezası yalnızca Sayh Nasir tarafından verilir. Mirza-Beg, Yezidilerin emiri olup en yuksek siyasi makamı temsil eder. Butun dunyevi islerde verdiği kararlar kesindir. Yezidi halkını, dışarıda temsil etme yetkisine sahiptir. Yezidilerde emirlik, babadan oğla gecmektedir




Sancak
Sancak (Sincak , Sencik, Cem-i Sanacık) Yezidilik en acık ifadesini, horoz seklinde pirinc, bakir veya tunctan yapılmış "sancak"ta bulur. Yezidilerin elinde sancak adıyla anılan yedi adet tavus heykeli bulunmaktadır. Bu sancaklar, Yezidilerin yeryuzundeki dağılım bolgelerini simgelemektedir. Dini makamda oturan şeyhe ilahi bir kudret bahsettiğine inanılan sancaklar, Tavushane denilen ozel ve guvenli bir yerde muhafaza edilir. Kavval ve Kucek adı verilen Yezidi din adamları tarafından her yıl Yezidi koylerinde dolaştırılan bu sancakların kutsama toreni sırasında alttan başlamak uzere sırayla once heykelin boğumları, sonra zemzem suyunun bulunduğu bakır ibrik opulmektedir.
Yezidilerin Yedi Meleği ve Melek Tavus

Yezidilerin kutsal kitabi Mushaf-i Res'te evrenin yaratılısının anlatıldığı bolumde, once bir inci tanesi olarak evrenin bilahare de yedi gunde yedi meleklerin yaratıldığı ifade edilmektedir. Buna gore, ilk yaratılan Azrail isimli Melek-Tanrı 'ydı; diğer adı Melek Tavus yani ateşten olma Şeytan'dı. Yedi meleğin en ulusu Oydu. Ve Pazartesi Derdail yaratıldı. (Bu meleğin ruhunu Yezidi ulularından Şeyh Hasal-al Basri temsil eder.) Salı, İsrafil oldu ve vekaletini Yezidi ulularından Şeyh Şemseddin'e verdi. Carşamba, melek Mikail yaratıldı ve Sucedettin kılığında gorundu. Perşembe, Semail oluştu ve Şerafettin oldu. Cuma, Cebrail yaratıldı ve Nusreddin olarak goruldu. Cumartesi yaratılan Nurail (Turail) ise Fahrettin evliya kılığında insanlar arasında dolaştı. Yezidilerde kotuluk tanrısı (şeytan) yerine ikame edilen melaikeler kralı Melek Tavus'un apayrı bir yeri vardır. Yezidiler, şeytan'ın yerine ikame ettikleri Melek Tavus'a tanrısal nitelikler atfettikleri icin "Şeytana tapanlar" olarak nitelendirilmişlerdir. Oysa onların inancına gore, dunyayı yaratan Tanrı'nın cezalandırdığı şeytan, cehennemde kaldığı 7 bin yıl boyunca tovbe goz yaslarıyla doldurduğu 7 testi ile cehennem ateşini sondurmuş; Tanrı tarafından bağışlanmış ve meleklerin onderi olmuştur. Artık Melek Tavus, Tanrı 'nın yarattığı dunyanın koruyucusu, yoneticisi ve Tanrı iradesinin yurutucusu niteliklerini kazanmıştır.
Zemzem Suyu Laleş vadisinde bir kayadan cıkan su, Şeyh Adiy'in turbesinin eşiğinin altından gecer gecmez kutsallaşarak havuzumsu tac cukurda birikip zemzem adını alır. Zemzem suyunun akıp gittiği yere cıplak ayakla yaklaşan Yezidiler, el ve yuzlerini yıkamak suretiyle kendilerini vaftiz edilip kutsanmış saymaktadırlar.


MUKADDES KİTAPLARI


Yezidilerin Kitab-al Cilva (Kitab-i Celve) ve MashÂf-i Res (MushÂf-i Res- Kara Kitap) olmak uzere iki mukaddes kitabı vardır.Kitapların yazım dili kurtcedir.

Kitab-al Cilva (Kitab-i Celve)


Melek Tavus tarafından Yezidilerin kurtuluşu icin "Tecelli Vahiy kitabi" olup beş bolumden ibarettir. Bu bolumlerden, 1 incisinde, Melek Tavus'un vazifesinin insanları ıslah ve onlara yardımcı olduğu, 2 incisinde, Melek Tavus'un insanları istediği şekilde cezalandırıp, mukafatlandırdığı, arzın altına ve ustune hukmettiği ifade edilmektedir. 3 uncusunde, Kainattaki butun mahlukatların, Melek Tavus'un hakimiyeti altında olduğu, 4 uncusunde, Melek Tavus'un haklarını başka ilahlara vermeyeceğini, Musluman, Yahudi ve Hıristiyanların onun inanclarından kendilerine uygun duşenleri alıp, diğerlerini bozduğu, 5 incisinde ise, şahsına ve resmine saygıda bulunulmasını ve inancları ile eşyasının olduğu gibi korunması emredilmektedir. Şimdi her bolumun orijinal metinlerinden kısa ornekler sunalım.
Birinci Bolum

Ben ki vardım, varım, sonsuza dek var olacağım; tum yaratılmışlara hukmum gecer, tum olaylar ve benim erkim altındaki varlıklarla ilgili her şey, benim buyruğumla olur. Kim bana inanır da gereksindiğinde beni cağırırsa, ben hemen onun yanındayım, benim var olmadığım hicbir yer duşunulemez. Beni benimsemeyen kimselerin, kendi isteklerine uygun olmadığı icin kotuluk diye nitelendirdikleri tum olaylar, benim istediğimle olur. Her cağın bir Yonetici Vekili vardır, onu ben secerim. Her kuşakla birlikte, bu Dunya' nin Başkanı da değişir; Başkanlar sırayla gelirler, kendi donemleriyle ilgili gorevlerini yerine getirirler. Yaratılıştan kazanılan ozelliklerin değerleriyle orantılı olarak, sucları bağışlarım. Kim ki bana karşı cıkar, acılar ondan eksik edilmeyecektir. Başka hicbir Tanrı, benim islerime ve yaptıklarıma karışamaz : Ben neye karar verirsem, o olur; Yabancıların ellerinde bulunan kutsal kitaplar, peygamberler ve havariler tarafından yazılmış olsalar bile, artık gecersizdirler, isyancı bir nitelik kazanmışlardır, bozulmuşlardır; bunlar birbirlerini yalanlamakta ve gecersiz kılmaktadırlar. Doğru olanla yanlış olan arasındaki ayırım, yaşanılan cağın koşullarına gore yapılacaktır. Bana inananlara verdiğim sozleri yerine getireceğim; belirli donemler icin yetkilerimi devrettiğim akilli ve sevgili Vekillerimin yargılarına gore, kullarımla aramdaki sozleşmeye uyacağım ya da uymayacağım. Olayların gelişimini dikkate alırım; icinde bulunulan zamanda yararlı olan neyse, onu uygularım. Benim eğitmenliğimi kabul edenleri yonlendirir, eğitirim ; onlar, bana uymakla, ruhun duyacağı sevinc ve zevklerin en buyuğune kavuşurlar.




İkinci Bolum

Cok iyi bildiğim tum yontemlerle, ademoğullarını odullendirir ve cezalandırırım. Yeryuzunde, ustunde ve altında ne varsa, benim denetimimdedir. Obur ırklara yardım etmeyi ustlenmem, onlara iyilik yapmaktan uzak da durmam, hele benim secilmiş topluluğumdan ve bana uysallıkla hizmet edenlerden bunu hic esirgemem. Sınadığım insanlara etkin denetim yetkisi veririm; bu insanlar, benim irademe uygun olarak, belirli durumlarda, bana inanıp oğutlerimi tutanlara yardım ederler. Alan da benim, veren de; zengin eden, fakir eden de; mutlu kılan, mutsuz kılan da; butun bunlar, cevre koşullarına ve zamana uygun bicimde gercekleşir benim islerime karışmak ve herhangi bir insani denetimimden cıkarmak hakkına ve yetkisine sahip hicbir guc yoktur. Bana engel olmaya calışanların uzerine acılarla hastalıklar yağdırırım. Kim benim buyruklarıma uyarsa, obur insanlar gibi olmez. Bu duşuk dunyada hic kimsenin, kendisi icin belirlediğim sureden fazla kalmasına dayanamam; ama istersem, onu bu dunyaya iki kez, uc kez ya da daha fazla geri gonderirim, ruhunu başka bir bedenin icine sokarak; bu, evrensel bir yasadır.

Ucuncu Bolum

Ben, kitap gondermeksizin yonlendiririm, dostlarıma ve benim oğrettiklerimi benimseyenlere, doğru yolu, gizli araclarla gosteririm, uyulmasını istediğim kurallar, bunaltıcı değildir, zamana ve koşullara gore saptanmıştır. Yasalarıma karşı cıkanları obur dunyalarda cezalandırırım. Ademoğulları, yapılması istenen şeyleri bilmezler, bu yuzden sık sık yanlışlığa duşerler. Yeryuzundeki ve gokteki hayvanlar, denizdeki balıklar, hepsi benim yonetim ve denetimim altındadırlar. Dunyanın bağrındaki gizli hazineler ve başka şeyler, benim bilgimin icindedir. Onların tek tek bulunup alınmasına olanak sağlarım. Bunlara sahip olacak kimselere ve benden zamanında dilekte bulunanlara gizli işaretlerimi, mucizelerimi gosteririm. Bana ve izleyicilerime karşı yabancıların gostereceği duşmanlık ve direnme, ancak kendilerine zarar verir, cunku bilmezler ki guc ve zenginlik benim ellerimdedir ve bunları ben, Âdemoğullarından hak edenlere veririm. Dunyaların yonetimi, cağların arka arkaya gidisi, vekillerimin her cağda değişmesi, sonsuza dek benim yetkimdedir. Her kim oraya durustce yurumezse, ben, kendim belirleyeceğim bir zamanda onu cezalandıracağım ve başladığı yere geri gondereceğim.


Dorduncu Bolum

Mevsimler dort tanedir, unsurları da (Dort unsur = Adem' in bedenini oluşturan toprak, hava, ateş, su) dort tanedir; bunları ben, yarattıklarımın, gereksinimlerini gidermeleri icin bağışladım. Yabancıların kutsal kitapları, ancak benim yasalarıma uygun oldukları, karşı cıkmadıkları olcude tarafımdan kabul gorurler; yine de bunlar, coğunlukla saptırılmışlardır. Uc tanesi bana karşıdır ve ben, uc addan nefret ederim. Benim gizlerimi acığa vurmayanlar icin, odullendirme konusundaki sozumu tutacağım. Benim uğruma acı cekmeye katlananları, kuşku duyulmasın ki, dunyalardan birinde odullendireceğim. Benim yolumdan gidenler, kendilerine duşman olanlara ve yabancılara karşı, cemaat hÂlinde yaşasınlar. Ey siz, benim yasalarıma uyanlar, benim tarafımdan iletilmeyen duşunceleri kafanıza sokmayın. Yabancıların yaptığı gibi sakin adimi ya da bana yakıştırılan adları ağzınıza almayın, yoksa gunaha girersiniz; cunku bu konular, sizin kavrayışınızın,uzerindedir.

Beşinci Bolum

Beni simgeleyen şeylere ve resimlere saygılarınızı sunun; cunku onlar size, benim yasalarıma aykırı olan davranışlarınızı anımsatacaktır. Yardımcılarımın buyruklarına uyun, sozlerine kulak verin ki benden aldıkları ote dunya bilgisini size iletsinler.



Mashaf-i Reş (Mushaf-i Res-Kara Kitap)


Yaratılış nazariyelerinin anlatıldığı yeryuzune ait bir kitap olup Yezidilere dair gecmişteki olaylar ile Yezidilik adabını icerir. Ayrıca Kara Kitap'ta renkler ve yiyeceklerle ilgili bazı yasaklar da yer almıştır.

Şimdi Mashaf-i Reş 'ten bir bolum sunalım; Başlangıcta Tanrı, kendi yuce ozunden Beyaz İnci' yi yarattı ve bir kus yarattı ki adi Anfar' di. Ve inci' yi onun sırtına koydu, ve orada kırk bin yıl oturdu. İlk gun, yani pazar gunu, Azazil adlı meleği yarattı; işte o, hepsinin başkanı olanı Ta'us Melek (Tavus kuşsu Melek)' tir. Pazartesi gunu Tanrı, Darda' il adlı meleği yarattı ki o, Şeyh Hasan' dir. Salı gunu, Israfil' i yarattı ki, Şeyh Şams' dır. Carşamba gunu, Cebra' il adlı meleği yarattı; o da Abu Bekr' dir. Perşembe gunu, Azrail' i yarattı ki, Saacadin' dir. Cuma gunu, Semna' il aldı meleği yarattı; o da Nasir' ud - Dindir. Cumartesi gunu, Nura' il adlı meleği yarattı, ki o [. .] Melek Ta' us (Melek Tavus)' u onların başkanı yaptı. Ondan sonra Tanrı, yedi goğu, Yeryuzunu, ve guneşi ve ayı yarattı [...] İnsani, kuşları ve tum hayvanları yarattı, ve onları pelerininin boşluğuna yerleştirdi, ve Inci' nin uzerinden indi, melekler de yanındaydı. Sonra yuksek sesle Inci' ye doğru haykırdı, o da duşup dort parcaya ayrıldı. icinden su fışkırdı ve deniz oldu. Dunya yuvarlaktı, uzerinde catlak yoktu. Sonra Tanrı, bir kus biciminde Cebrail' i yarattı, ve dort bucağın yonetimini ona emanet etti. Sonra bir gemi yarattı ve onun icinde otuz bin yıl kaldı, ondan sonra Laleis' e geldi ve konakladı. Dunyanın icinde haykırdı, ve yoğunlaşmayla deniz oluştu, ve dunya yeryuzune donuştu ve titremeye devam ettiler. Sonra Cebrail' e, Beyaz Inci' nin iki parcasını getirmesini buyurdu, parcalardan birini yeryuzunun altına yerleştirdi oburunu de Goğun Girişi' ne (cennetin girişi) kapı olarak koydu. Sonra onların icine guneşi ve ayı yerleştirdi, onların kırpıntılarından da yıldızları yarattı, ve onları goğe sus olarak astı. Ayrıca yeryuzunu suslemek uzere meyve ağaclarını, bitkileri ve dağları yarattı. Hali' nin uzerine Taht' i yarattı. Sonra, dedi ki Ulu Tanrı : «Ey Melekler, Adem' le Havva' yi yaratacağım, onları insan yapacağım, ve ikisinden, Adem' in belinden gelmek uzere, Sehr ibn Cebr doğacak; ve ondan tek bir halk tureyecek yeryuzunde; Azazil' in, yani Ta'us Melek' in toplumu olan Yezidi halkıdır bu. Sonra Şeyh Adi b. Musafir' i Suriye' den gondereceğim ve o gelip Lales' te kalacak.» Sonra Tanrı, kutsal ulkeye indi ve Cebrail' e, dunyanın dort bucağından toprak getirmesini buyurdu; Toprak, hava, ateş ve su. Onlarla bir adam yaptı ve kendinden ona bir ruh bağışladı. Sonra Cebrail' e. Adem' i Cennet' e yerleştirmesini buyurdu, orada meyveyle butun yeşil bitkileri yiyebilsin diye : ancak buğday yemesi yasaktı. Yuz yıl sonra Ta' us Melek, Tanrıya dedi ki: «Adem nerede ve nasıl ureyip coğalacak? » Tanrı ona «Yetki ve yonetimi sana bırakıyorum bu konuda» dedi. O zaman Melek Tavus, gidip Adem' e sordu : «Hic buğday yedin mi ? » O da yanıtladı : «Hayır, cunku Tanrı bunu bana yasakladı, 'Ondan yememelisin' dedi» Melek Ta' us soyle dedi ona : «Yesen, senin icin cok daha iyi olur.» Ama Adem' in, yedikten sonra karni sisti, ve Ta' us Melek onu Cennet' ten cıkardı, ve bıraktı, ve goğe cıktı. O zaman Adem, karninin miskinliği yuzunden acıyla kıvrandı, cunku bedeninde cıkış deliği yoktu. Ama Tanrı bir kuş gonderdi, o da Adem' in bedeninde bir cıkış deliği actı, boylece Adem rahatladı. Ve Cebrail yuz yıl ona gorunmedi, ve o mutsuz oldu, ağladı. O zaman Tanrı, Cebrail' e buyurdu, ve o gelerek Adem' in sol koltuk altından Havva' yi yarattı. Sonra Melek Tavus, halkımıza demek istiyorum ki, cok acı ceken Yezidîlere yardım etmek uzere yeryuzune indi ve eski Asurluların yanında, bizim de basımıza krallar dikti; bu krallar Nesrukh (ki o, Nasir' ud - Din' dir) ve Kamush (o da, Sultan Fakhru' d - Din' dir) ve Artımus (ki. Sultan Samsu'd - Din' dir) adini taşıyorlardı. Bundan sonra iki kral tarafından yonetildik; birinci ve ikinci Şapur adlı bu kralların yonetimi yuz elli yıl surdu ve onların soyundan gelen Amir' lerimiz bizi bugune dek yonetmişlerdir,ve biz dort kabileye bolunduk. Bize khass (marul) haram kılınmıştır, cunku kadın peygamberimiz olan Khassa' nin adını anımsatmaktadır; kuru fasulye de haramdır, koyu mavi boya kullanmamız yasaktır; Yunus peygambere saygısızlık etmiş olmamak icin, balık yememiz haramdır; Ceylanları da yemeyiniz, cunku onlar peygamberlerimizden birinin surusu olmuşlardır. Ayrıca, Şeyh ve muritleri, tavus kuşuna saygısızlık etmemek icin, horoz da yemeyiniz; cunku tavus kuşu, daha once sozu edilen yedi tanrıdan biridir ve bicimi horozu andırır. Yine, Şeyh ve muritleri sayın, helvacıkabağı yemekten sakininiz. Bundan başka, ayakta işemek, ya da oturmuş haldeyken giyinmek, ya da Muslumanların yaptığı gibi helada taharetlenmek, ya da onların banyolarında gusul etmek, bize yasaklanmıştır. Ayrıca, tanrımız olan Şeytan' in adini ya da onu anımsatan Kitan, Sar, Sat gibi adları ya da Mal' un , [...] na' l gibi sozcukleri ağza almak yasaktır. Once [ ...] bizim dinimize, puta taparlık dediler ve Yahudiler, Hıristiyanlar, Muslumanlar ve İranlılar dinimizden uzak durdular. Kral Ahab ile Amran, bizdendi; oyle ki, bizim Pirbub diye adlandırdığımız Ahah Beelzebub' un Tanrısından yardım dilerlerdi. Bizim Babil' de Bakti-Nossor (Nebukadnezzar) adlı bir krallımız vardı; Iran' da Ahasuerus, İstanbul' da Ağrıkalus da bizdendi. Gok ve yer var olmadan once Tanrı, suların uzerinde bir teknenin icindeydi. Sonra, yaratmış olduğu inciye kızdı, onu başından attı; incinin karılmasından dağlar, cınlamasından kum tepeleri, dumanından da gokler meydana geldi. Sonra Tanrı, goğe cıktı ve gokleri yoğunlaştırdı; ve onları, altlarına destek koymadan yerleştirdi, ve yeryuzunu her yanından cevirdi. Sonra ellerine kalemi aldı, ve tum yaratıklarının adlarının listesini cıkardı. Kendi ozunden ve nurundan altı tanrı yarattı ki bunların yaratılması, bir lambanın başka bir yanan lambadan yakılması gibiydi. Sonra Birinci Tanrı, İkinci Tanrı' ya dedi ki : «Ben goğu yarattım; sen oraya cık, ve bir şeyler yarat.» Ve o, goğe cıktığı zaman, Guneş var oldu. Kendisinden sonraki Tanrıyla, 'Cık' dedi ve ay yaratıldı. Ve ondan sonraki Tanrı, gokler' i harekete gecirdi; ve ondan sonraki Tanrı, yıldızları yarattı; ve ondan sonra gelen Tanrı, el - Kuragh' i, yani Sabah Yıldızı' nı (venus) yarattı; ve her şey boyle yarattı.




GUNUMUZDE YEZIDILER


Osmanlıların son zamanlarında 1912'de yapılan nufus sayımında 37.000, 1923'teki sayımda 18.000 olarak tespit edilen Yezidilerin sayısı ulkemizdeki bazı cevrelerin baskılarından kaynaklanan goclerden dolayı azalmış olup; gunumuzde Turkiye'deki sayılarının 3.000-4000 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Ulkemizde kucuk topluluklar halinde yaşayan Yezidilerin buyuk bolumu Guneydoğu Anadolu'da bir kısmı da metropol kentlerinde yaşamaktadırlar. Dunya genelinde nufuslarının 700.000 olduğu tahmin edilen Yezidilerin, Irak'ta 300.000, Rusya'da 100.000, Gurcistan'da 60.000, Ermenistan'da 40.000, Suriye'de 10.000, Almanya'da 50.000, İran 'da 1.000-2.000 civarında nufusa sahip olduğu; kalanının da Hindistan, Lubnan, İsvicre, Belcika, Estonya ve Ukrayna'da yasadığı bilinmektedir.

[/alıntıdır]

__________________