[IMG]http://img222.**************/img222/2205/015sr.gif[/IMG]

İnsan cennetten nicin kacar?

Ebû Hureyre'nin (r.a.) haber verdiğine gore; Resûlullah (s.a.v.) şoyle anlatmıştır:

"Allah, cenneti ve cehennemi yarattığı zaman Cebrail'i cennete gondererek: "Ona ve oraya girecekler icin orada hazırladıklarıma bir bak." buyurdu. Cebrail cennete gidip baktı. Donunce: "(Ey Allah'ım!) İzzetine yemin olsun ki, onu duyan herkes ona girmek isteyecektir." dedi. Ardından Allah, nefsin hoşlanmadığı şeylerle (mekarih) cennetin cepecevre kuşatılmasını emretti. Sonra tekrar Cebrail'e: "Ona ve ona girecekler icin orada hazırladıklarıma bir daha bak." buyurdu. Cebrail tekrar gidip bakınca bu kez cennetin, nefsin hoşlanmayacağı şeylerle cepecevre kuşatılmış olduğunu gordu. Donduğu zaman: "İzzetine yemin olsun ki, (cenneti kuşatan o şeyler sebebiyle) ona hic kimsenin giremeyeceğinden korkuyorum." dedi. Allah Cebrail'e tekrar: "(Haydi) şimdi de cehenneme gidip ona ve oraya girecekler icin orada hazırladıklarıma bak." buyurdu. Cebrail ona gidip baktı. Cehennem ust uste yığılmıştı. Cebrail, oradan donunce: "İzzetine yemin olsun ki, işitenlerden kimse ona girmeyecektir!" dedi. Allah cehennemin, nefsin arzu ve ozlemleriyle (şehavat) cepecevre kuşatılmasını emretti. Sonra tekrar: "Git, ona bir kez daha bak!" buyurdu. Cebrail tekrar gidip bakınca bu kez cehennemin, nefsin hoşlanacağı şeylerle cepecevre kuşatılmış olduğunu gordu. Donduğu zaman: "İzzetine yemin olsun ki, (cehennemi kuşatan o şeyler sebebiyle) tek bir kişi kalmayıp herkesin ona gireceğinden korkuyorum!" dedi."

Cennet ve Cehennem yaratıldıkları gibi bırakılmamıştır

Farklı rivayet ve lÂfızlarıyla yukarıdaki hadisi, Sahîhu İbn Hibban, c.16, s.406, hadis:7394; el-Mustedrek ala's-Sahihayn, c.1, s.79, hadis:71-72; es-Sunenu'l-KubrÂ, c.3, s.121, hadis:4702; Sunenu Tirmizî, c.4, s.693, hadis:2560; Sunenu NesÂî, c.7, s.3, hadis:3763; Sunenu Ebî Davud, c.4, s.236, hadis:4744; Musnedu Ahmed, c.2, s.332, 354, 373, hadis: 8379, 8633, 8848; Kutub-i Sitte Muhtasarı Tercumesi ve Şerhi, İbrahim Canan, c.14, s.442, hadis:5124'te okumaktayız.

Hz. Peygamber'in ozlu anlatımlarından biri olan bu hadis-i şerif, cenneti kazanmanın ve cehennemden korunmanın yolunu cok acık ve kesin bicimde haber vermekte ve cennet ve cehenneme iman etmiş olan mu'minleri bu konuda uyarmaktadır.

Hadisin bize oğrettiği ilk şey, cennet ve cehennemin yaratıldıkları gibi bırakılmayıp, Âdeta bir ciftliğin etrafının cevrilmesi gibi cennet ve cehennemin etrafının da kimi duvarlarla tamamen cevrildiği gerceğidir. Hadisin, Arapca metninde "mekarih" ve "şehevat" olarak dile getirilen bu duvarlar, artlarındaki cennet veya cehennemin, gercek sûretleriyle gorunmelerini engellemektedir. Bunun bu şekilde olması, ilÂhî takdir ve Âdemoğlunun yeryuzu uzerindeki sınavı gereğidir. Allah, insanı, asıl yurdu cennetten cıkardıktan sonra onun tekrar oraya girmesi icin Allah'a bağlılık ve samimiyetini olcmeyi murad etmiş ve bu sınavın en iyi şekilde yapılması icin en uygun ortam ve zemini de var etmiştir. Ebedî esenlik yurdu cennetin ve ebedî azap yurdu cehennemin gercek sûretlerinin aksine bir perdeyle kamufle edilmelerinin ardında yatan temel sebebin bu olması hic de uzak bir ihtimal değildir.

İnsan cennetten nicin kacıyor?

İnsan kendi cennetini veya cehennemini dunya uzerinde gecirdiği sure icinde ozgur davranış ve tutumlarıyla kendisi tercih ettiği icin cenneti ve cehennemi kuşatan mekarih ve şehavat cok onemlidir. Cunku bunlar, davranışlarımızın şekillenmesinde ve oluşmasında bizi derinden etkilemekte ve yonlendirmektedir. Cennet, tam bir esenlik ve huzur yurdu… Kusursuz bir sefa ve keyfin kesintisiz yaşandığı mukemmel tatil beldesi... Elbette onu kim bu hÂliyle gorse, mutlaka oraya gitmek isteyecektir. Dinlisi ve dinsizi, mu'mini ve kÂfiri, dindarı ve gunahkÂrıyla her insan oraya girmek isteyecektir. İnsanların yıllık kısacık izinlerini, cennet karşısında bir hic mesabesinde olan tatil koylerinde gecirmek icin gunler, aylar oncesinden yaptıkları hesaplar ve plÂnlar, bu uğurda gosterilen buyuk arzu ve heyecan ortadadır. Bunda biraz da insanın dinlenme ihtiyacının katkısı olduğu gercektir. Yeşillikler ve orman veya kumsal kenarında yahut her ikisinin birlikte bulunduğu bir tatil koyunde gonlunce dinlenip eğlenmeye hayır diyecek kimsenin cıkabileceğini sanmıyorum. Ancak nefsin bu yondeki şiddetli eğilim ve arzusunu, onun yaratılıştan gelen doyumsuz yapısını goz ardı ederek, sadece "dinlenmek isteği"yle tanımlamak ve yorumlamak cok da isabetli bir yaklaşım olmayacaktır.

__________________