
Onculuğunu Ertuğrul Gunay ve Mehmet Bekaroğlu�nun yaptığı �Yeni Siyaset Girişimi� gectiğimiz haftalarda �İslami Sol� kavramını gundeme taşıdı. Gerci Gunay ve Bekaroğlu �İslami Sol� olmadıklarını acıkladılar, ama olsun, kavramın kendisi onemli ve tartışmaya değer.
Aslında �sol� biraz belirsiz bir tanımlama. Ozellikle de kimi �solcu�ların gayet �aşırı sağcı� pozisyonlar alabildiği ulkemizde... Bazıları �ozgurlukcu sol�dan soz ediyor; ama siyasal ideolojiler arasında asıl ozgurlukcu olanı liberalizmdir ve coğu solcu hareket de aslında ozgurluk karşıtıdır. Bu da şaşırtıcı değildir, cunku sol ideolojinin aslında en onemli iceriği olan sosyalizm, hayal ettiği utopyaya ulaşıncaya dek, bireysel ozgurluklerin �halk yararına� bastırılmasını ongorur.
Peki bu icerik, yani sosyalizm, İslam�a uyar mı?
Kuşkusuz Komunist Manifesto�dan bu yana sosyalizmin neredeyse her tonunda Marksist bir oz bulunduğu ve Marx da �din halkın afyonudur� dediği icin, ortada cok temel bir uyumsuzluk vardır. Aslında sorun, sadece Marx�ın bu �analiz�inden değil, onun (ve Engels�in) tum bir felsefi/ideolojik zeminini oluşturan materyalist felsefeden gelir. Bu, elbette, İslam�a tumuyle aykırı ve dahası karşıdır.
Ama bazı Muslumanlar bu �felsefi ayrılık� bir kenara bırakılırsa, sosyalizmin aslında iyi bir şey olduğunu, cunku sonucta fakirlerin ve ezilmişlerin hakkını savunduğunu ve eşitlikci bir toplum hedeflediğini, bu yonden İslam�ın toplumsal amaclarına uyduğunu duşunurler.
Oysa durum pek de oyle değildir. Cunku fakirler ve ezilmişler konusunda İslam�ın ve sosyalizmin ongorduğu araclar da taban taban zıttır. �Bilge Kral� Aliya İzzetbegovic, bunu bir cumleyle ozetlemişti: �İslam vermeyi, sosyalizm el koymayı emreder.�
Bunun anlamı şudur: İslam, toplumsal adaletsizliği, toplumdaki zenginlerin vicdanlarını harekete gecirerek azaltmayı ongorur. Sosyalizm ise, zenginlerin mallarına adına �devlet� denen sekuler bir mekanizma ile el koymayı hedefler. İslam�da �zekat ve sadaka� vardır, sosyalizmde �kollektivizasyon�.
Dahası sosyalistler, Kuran�ın (ve Kitab-ı Mukaddes�in) ısrarla emrettiği hayırseverliği kucumser, hatta sakıncalı gorurler. Cunku onlara gore gereken şey �duzen değişikliği�dir. Marx bu yuzden �Hıristiyan hayırseverliğine� ateş puskurur, �Sosyalizm ve İnsan Ruhu�nun yazarı Oscar Wilde �hayırseverlik, cok sayıda gunahın anasıdır� der.
Peki neden? Nicin sosyalistler, her uygulandığında felaketlere yol acmış bir �duzen değişikliğinin� peşinde koşarken, hayırseverliğe karşı cıkmış, bunun bir �sahte ilac� olduğuna inanmışlardır?
Cunku materyalizm oyle duşunmeyi gerektirir!.. Materyalizme, hele de Marx�ın �tarihsel materyalizm�ine gore, her insan icinde bulunduğu maddi koşulların bir urunudur. Eğer burjuva ise, �burjuva bilinci� ile duşunmesi kacınılmazdır. Hayırseverlik bile yapsa, bunu mutlaka �işci sınıfını pasifize etmek� gibi hinlikler icin yapacaktır. Sınıfsal durumundan bağımsız bir �vicdana� sahip olamaz; ruhun varlığını kabul etmeyen materyalizm, maddi etkenlerden bağımsız bir vicdana inanmaz ki�
�İslami sol� denince ilk aklıma gelen isim olan Radikal yazarı Sayın Nuray Mert, sosyalizmin bu noktada bir ic celişkiye duştuğunu vurgularken doğru bir şey soylemiş. �İşci sınıfından olmayan birinin neden solcu olduğunun/olması gerektiğinin maddecilikle hicbir zaman acıklanamayacağı�na işaret etmiş ki, cok haklı.
Ama bu yoldan biraz daha ilerlersek, �burjuva sınıfından� olan birisinin de, yine �sınıf bilinci�ni bir kenara bırakıp, samimi şekilde fakirlere el uzatabileceği sonucuna varırız. Kur�an-ı Kerim�in tanımıyla �mallarında yoksul ve yoksun olanlar icin belirli bir hak bulunan� (70/24) ve �ne ticaret ne alışveriş kendilerine Allah�ı anmayı ve zekat vermeyi unutturmayan� (24/37) kişiler, işte boyle �vicdanlı sermaye sahipleri�dir.
Ne yazık ki bir din olan İslamiyet�in birincil hedefi boylesi ahlaklı bireyler yetiştirmek iken, bir siyasi ideoloji olan İslamcılık �duzen değişikliği� fikrine odaklanmıştır. (�Adil Duzen�i hatırlayın.) İslamcılık�la sosyalizm arasındaki yakınlık oradan gelir.
Oysa gercekte, merhum Prof. Sabri Ulgener�in eserlerinde detaylıca analiz ettiği gibi; ozel mulkiyeti ve miras hakkını guvence altına alan, ticareti ısrarla teşvik eden, fiyatlara narh koymayıp �serbest pazar�ın onunu acan İslamiyet, ahlaki normlara sahip bir kapitalizmle son derece uyumludur.
Ve bunun icindir ki İslam toplumlarının geleceği sosyalizmde değil �ahlaki kapitalizm�de aranmalıdır.
__________________