KAYNAKLAR
Kuran-ı Kerim ve tefsirleri
Sahih Hadisler
İnciller
= = =
FAYDALANDIĞIMIZ ESERLER
Abdullah Aydemir=İslami kaynaklara gore peygamberler
Ahmet b.Hanbel=Musned
Ahmet Cevdet Paşa= Kısas-ı Enbiya
BelÂzuri=Ensabu'l Eşraf
Beyhaki=Delailin Nubuvve
Beyhaki=Sunen
Bunyamin Ateş= Peygamberler tarihi
Buhari=Sahih
Buyuk İslam Tarihi (Kurul)
Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
Ebul Ferec ibn.Cevzi=El Vefa
Ebul Fida=Elbidaye vennihaye
Ebu Nuaym=Delailun Nubuvve
Diyarbekri=Hamis
Halebi=İnsanuluyun
İbn.Abdulberr=İstiab
İbn. Esir=KÂmil
İbn. Haldun=Tarih
İbn.İshak-İbn. Hişam= Sîre
İbn.Kayyım=Zadulmead
İbn. Kesir= Kuran tefsiri
İbn. Sa'd=Tabakat
İbn. Seyyid=Uyûnul Eser
İmam-ı Gazali= İhya
Kastalani=Mevahibulleduniyye
Maurice Bucaille=Musbet ilim yonunden Tevrat, İnciller ve Kuran
Muhammet Hamdi Yazır=Hak dini, Kuran dili
M.Asım Koksal=İslam Tarihi
M.Asım Koksal=Peygamberler tarihi
Muslim=Sahih
Taberi=Tarih
Yakubi=Tarih
Zehebi=Tarih-ul İslam
= = =
Tufandan sonra suratle ureyip coğalan insanlar zamanla bulundukları yerlere sığmaz oldular.
Nuh’un (a.s.) torunlarından olan Âd, yanına ailesini alarak Yemen’de, Hadramut civarlarında Ahkaf denilen yere goc ederek, oraya yerleşti. Ahkaf’ın uzun, ince kum tepelerinde oturdular.
Yurtları Hadremevt’in yuksek tarafları ile Necran vadilerine kadar uzanmaktaydı. Zamanla Âd oğulları buyuk bir kabile haline geldi ve Âd kavmi diye anılmaya başlandı.
Âd kavminin yaşadığı yerler cok guzel ve verimliydi. Suyu ve yağmuru boldu. Etraflarını bağlar, bahceler, yeşil vadiler sarmıştı. Yer ustunde akan ırmakları, bağları, bahceleri; suru, suru davarları, yeraltında su depoları vardı.
İnsanları uzun boylu, iri cusseliydi. Guclu, kuvvetli ve guzeldiler. Başkalarına verilmeyen boy, pos, guc ve kuvvet onlara verilmişti.
Allah (c.c.) onlara rahmet ve bereketinden bol, bol ihsan etmişti.
Fakat insanoğlu bir kez daha nereden geldiklerini, ne olduklarını unuttular.
Once yuksek binalar, kÂşÃ‚neler, saraylar yaparak kendilerini zevk ve sefaya, eğlenceye verdiler.
Yapılan bu binalar, kÂşÃ‚neler, saraylar son derece guzel ve muhteşemdi.
İclerinde havuzlu bahceler, insanı hayretten hayrete duşuren suslemeler vardı.
Dunyada o gune kadar gorulmemiş bir ihtişÃ‚ma sahiptiler.(Şuara133-134) (Araf 69) (Ahkaf 26) (Hud 59)
Fakat insanoğlu genelde gecmişi kolaylıkla unutabiliyor, gecmişten yeterince ders almıyordu.
Âd kavmi de aynı hataya duştu.
Once kendilerine bahşedilen dunya nimetleriyle gurur duymaya, kendilerini buyuk gormeye başladılar.
Bu gurursa onları sarhoş etti, şukru ve ne olduklarını unutturdu. Dunya ve dunya zevkleri hayatlarını doldurdu, ondan başka bir şey duşunmez oldular.
Zamanla dinleriyle ilgileri azaldı, bağları zayıfladı. Allah’ı (c.c.) daha az anmaya başladılar.
Boyle bir hayatı yasaklayan şanlı ve yuce dedeleri Nuh’tan (a.s.) kalan tertemiz tevhit dinini bozdular; kendi isteklerine, arzularına gore eğip buktuler, değiştirdiler.
Zamanla guc, kuvvet, ihtişam, zevk ve sefa dolu bu hayat onları Allah’tan (c.c.) tamamen uzaklaştırdı. Yerine ceşitli putlar aldı.
Yeni, yeni putlar yontuldu; yeni, yeni dinler turedi.
Bu eski, habis hastalık insanlara yeniden sardı. İnsanlar tekrar putlara tapmaya başladılar.
Fakat kurdukları bu sefahat ve zulum değirmenine bir yerlerden su bulmaları gerekiyordu. Bu ihtişÃ‚mlı hayatlarını devam ettirmek icin gereken guc kendilerinde yoktu, olanda yetersizdi. Bu hayatlarını devam ettirmek istiyorlarsa bir kaynak bulmak zorundaydılar.
Bu nedenle komşuları olan fakir insanlara zulmetmeye, mallarını haksızca ellerinden almaya; inim, inim inletmeye, etrafı dehşet sacmaya başladılar.
Bu fakir insanları zorla tutup getiriyorlar, kole gibi calıştırıyorlar, ceşitli işkenceler yapıyorlardı.
Artık insanlıktan tamamen cıkmışlar; duşunen, akıl yuruten vahşi hayvanlara donuşmuşlerdi.
Onlar inatcı ve azgın zorbaların emirlerini tutup, artlarından gittiler de; kuvvetce bizden daha guclu kim varmış diyerek yeryuzunde buyukluk taslamaya, azgınlık ve fesatla-rını artırmaya, halka zulmetmeye başladılar.
Ahret hayatını inkÂr ettiler. Allah’ın (c.c.) yerine putları getirdiler.
Sadda, Samud ve Henna adında putlara tapmaya başladılar.
Bu zalim kişilerin arasında onlara hic benzemeyen hÂlim, selim, muşfik bir kişi yaşıyordu ki onun adı Hud (a.s.) idi ve Nuh’un (a.s.) soyundan geliyordu.
Hud (a.s.) Âd kavmi icinde soy, sop yonunden asil bir aileye mensuptu.
Doğruluk, durustluk, cesaret, zek gibi nitelikleriyle Âd kavminin icinde cok itibarlı bir yere sahipti. Kendisine Emin lakabını takmışlardı. Ticaretle uğraşırdı.
Kendisi orta boylu, esmer tenli, cok saclı, guzel yuzlu bir zat-ı muhterem idi.
İbÂdet ehlinden; comert ve şefkÂtli, sadakası bol bir kişiydi.
Hud (a.s.) kavminin gittiği yolun yol olmadığını biliyor; yaptıkları zulum, sapıklık ve ahlÂksızlıkları onaylamıyor, bu nedenle cok uzuluyordu.
Nihayet kendine Yuce Allah (c.c.) tarafından irşat gorevi verildi ve kavmine peygamber oldu. (Hud 50)
Hud (a.s.) kavmini iyi tanıyordu. Onların mizaclarına uygun bir şekilde irşada başladı. Onlara şoyle dedi.
-Ey kavmim! Allah’a (c.c.) ibadet ediniz. Ondan başka ilÂh yoktur. Şu putlara tapmayı bırakınız. Allah’ın (c.c.) azabından korkunuz. (Araf 69)
Kavmin ileri gelenlerinden muşrik bir cemaat ise Ona:
-Biz seni muhakkak bir beyinsizlik ve akılsızlık icinde goruyoruz. Sen muhakkak ki yalancılardansın dediler, Onu yalanladılar. (Araf 66)
Hud (a.s.) onlara:
-Ey kavmim! Biliyorsunuz ki Ben de beyinsizlik yoktur. Ben icinizde emin dediğiniz doğru sozlu bir kişiyimdir. Emin lÂkÂbını bana sizler taktınız.
Ben Âlemlerin Rabbi olan Allah (c.c.) tarafından gonderilmiş bir peygamberim. Rabbimden gelenleri size tebliğle gorevliyim. Size gelecek olan azabı bildirici, ihtar ediciyim.
Rabbim sizlere turlu nimetler verdi. Sizleri hukumdarlar yaptı. Sizlere bu nimetleri ihsan buyuranı unutmayınız.
Yalnız Ona inanınız, yalnız Ona ibÂdet ediniz ki kurtuluşa eresiniz dedi. (Hud 50)
Muşrikler Ona:
-Sen bize yalnız Allah’a (c.c.) ibÂdet etmemiz, atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız icin mi geldin? Diye sordular. (Araf 66)
Hud (a.s.):
-Ey kavmim! Bilirsiniz ki şu tapmakta olan putlarınız taşlardan, ağaclardan oyulmuş, yontulmuş; hic bir şeye kÂdir olmayan, hic bir şeye gucu yetmeyen, hayır ya da şerri getirmekten aciz, cansız varlıklardır. Siz onları bırakınız da gercek ve tek ilÂh olan yuce Allah’a (c.c.) ibadet ediniz dedi.
Fakat muşrikler Onu dinlemediler. Ona son derece kızdılar.
Devamı var.
__________________
Hud (a.s) ve Ad Kavminin SARSAR İle Helakı
Dini Bilgiler0 Mesaj
●21 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Hud (a.s) ve Ad Kavminin SARSAR İle Helakı