Muminlerin Kuvveti İhlastan Gelir



Allah'a ve ahirete inanmayan insanların birlikteliklerinin temelinde, hep dunyevi değerlere verilen onem ve yine dunyevi menfaatlere yonelik beklentiler yatar. Bu kimseler bir araya gelmekle bir anlamda karşılıklı bir menfaat anlaşması yapmış olurlar; taraflar karşılıklı olarak birbirlerine destek olur ve boylece muşterek menfaatler elde etmeye calışırlar. Kurulan bu ittifak sadece bir guc birliğinden ve menfaat beklentisinden kaynaklanmıştır. Dolayısıyla da beklentiler yok olduğunda birliğin bozulması da son derece doğaldır.

Allah'ın "Kendi aralarındaki carpışmaları ise pek şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparcadır. Bu, şuphesiz onların akıl etmeyen bir kavim olmaları dolayısıyla boyledir." (Haşr Suresi, 14) ayetiyle insanlara haber verdiği gibi, inkar edenler her ne kadar birlik ya da dayanışma icerisinde gibi gorunseler de temelde kalpleri paramparcadır.

Bu nedenle inkar edenler arasındaki bu birliktelikler her zaman icin dağılıp yıkılmaya mahkumdur. Dunya uzerinde insanlar arasında gercek bir birliktelik, gercek bir dostluk ve ittifak sağlayabilecek guc ise 'iman'dır. Hesap gununden korkan iman sahibi insanlar bir araya gelerek, dunyada başlayıp ahirette de sonsuza kadar devam edecek sağlam bir ittifakın temellerini atmış olurlar. Birbirlerini araya hicbir cıkar beklentisi katmadan, halis niyetle ve sadece Allah'ın rızası icin sever, birbirleriyle Allah'ın rızası icin dost olur ve Allah'ın rızası icin birlik olurlar. Temeli dunya uzerindeki en sağlam kaynağa, Allah sevgisine ve Allah korkusuna dayalı olan bu birliğin bozulması, yıkılması Allah'ın dilemesi dışında hicbir şekilde mumkun olmaz. (www.dinsizliginkabusu.com)

İmanın Gucu

İman edenler, "Şuphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak carpışanları sever." (Saff Suresi, 4) ayetindeki ornekte olduğu gibi birbirlerine kenetlenip yıkılması mumkun olmayan bir bina gibi aşılması imkansız bir kuvvet oluştururlar. Başka bir ayette "(O zaman) Muhakkak Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şoyle) dediler: "Nice kucuk topluluk, daha cok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir." (Bakara Suresi, 249) hukmuyle ifade edildiği gibi kalplerindeki bu iman ve ihlas ile az sayıda bile olsalar, milyonlara galip gelecek bir şevk ve irade kazanmış olurlar. İhlası daima ayakta tutmalarından dolayı Allah'ın desteğini kazanmış olurlar ki, Allah'ın "mutlak galip olan" olması nedeniyle işlerinde her zaman ustun gelip, başarı kazanırlar. (Harun Yahya, Kuran'da İhlas)

Allah'ın "eğer (gercekten) iman etmişseniz en ustun olan sizlersiniz." (Al-i İmran Suresi, 139) ayetinin sırrına vakıf oldukları icin kimsenin delip gecemediği, nifak sokup dağıtamadığı, birbirine duşurmeyi başaramadığı, şuphe verip gucunu kıramadığı olağanustu bir direnc ve kuvvet gosterirler. Bu birliği oluşturan kişilerin her biri Allah'a karşı icli bir korku duyup O'ndan sakınır. Kuran ayetlerine kayıtsız şartsız teslimiyet gosterirler. Allah'tan başka hic kimsenin rızasını aramaz, Allah'tan başka hic kimseden korkmazlar.

Tesanutlerinin Nedeni İhlaslarıdır

Muminler, kendi iclerinde buyuk bir ihlasla Allah'ın rızasını aradıkları icin hicbir zaman bir kargaşa, anlaşmazlık ya da ihtilafla karşı karşıya gelmezler. Cunku Kuran ayetleri son derece acıktır. Tum inananların Kuran'a kayıtsız şartsız uyduğu ve her zaman Allah'ın rızasını kazanmaya yonelik hareket ettiği bir ortamda muthiş bir uyum ve duzen meydana gelir. Herkes ihlasla Allah'a ve Kuran'a itaat ettiği icin tum işleri akıcı bir duzen icinde kolaylıkla hallolur. Kendi menfaatleriyle catıştıklarında her biri de dinin ve inananların menfaatlerinden yana tavır koydukları ve her zaman icin kardeşlerinin nefislerini kendilerinkinden ustun tuttukları icin muthiş bir tesanut, birlik ve dayanışma ortamı oluşur. Bu birliğin oluşması icin Muslumanların her zaman bir arada olmaları da gerekmez. Onemli olan birbirlerinden ne kadar uzak olurlarsa olsunlar, hangi dili konuşuyor ve hangi ulkede yaşıyor olurlarsa olsunlar iman edenlerin sarsılmayacak bir manevi birlik oluşturmalarıdır.

Bu kişiler, sonsuz ahiret arkadaşları olmaya niyet etmiş olmalarından dolayı derin bir sevgi, saygı ve sadakatle birbirlerine bağlanmışlardır. Bundan dolayı da asla rekabete, cekişmeye ya da ihtilafa imkan tanımazlar. Her ne zorluk ya da sıkıntıyla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar, Allah korkularından ve ihlaslarından dolayı asla yılgınlığa, gevşekliğe ya da iradesizliğe kapılmazlar. Birinde bir kusur olacak olsa, bir diğerinin imanı ve ihlası onu o durumdan cekip cıkarır. Surekli birbirlerine iyiliği emredip, kotulukten menettikleri icin giderek imanları guclenir, ihlasları ve dolayısıyla da kuvvetleri artar.

Bu makale, Mercek Dergisi 07. sayı (Ocak 2002) 18. sayfada yayınlanmıştır.

Harun Yahya
__________________