
İnsanlar arasında yaygın olan ozelliklerden biri de ‘gereksiz yere uzatılan ve hikmetsiz olarak yapılan konuşmalar’dır.
Bazı insanlar gun boyunca karşılaştıkları hemen her konu hakkında, -belirli bir amac olmaksızın- detaylı analizler yapmaktan, her konu uzerinde uzun uzun konuşmaktan cok hoşlanırlar. İsteseler birkac cumlede halledebilecekleri bir konuyu, ozellikle uzatıp saatlerce irdelemeyi severler.
Bu, ozellikle cahiliye insanlarında sıklıkla gorulen bir alışkanlıktır. Ancak cahiliye insanlarının dunya hayatına, olume, ahirete bakış acıları duşunulecek olunursa, onlar bu alışkanlığı herhangi bir acıdan zararlı bulmazlar. Maddi cıkar elde etmek, itibar, makam ve mevki kazanmak gibi dunyevi idealleri dışında, gercekten asil ve değerli bir hedefleri yoktur. Bu yuzden de, hayatlarının bircok kısmında oyalanmayı, ya da kendi kullandıkları deyim ile ‘vakit oldurmeyi’ mahsurlu gormezler. Dolayısıyla, aynı boşluğun konuşmalarında da olması onları rahatsız etmez. Bu kişilerin aradığı zaten sadece bir şekilde ‘vakit gecirmek’tir.
Muminlerin hayatında ise durum cok farklıdır. İman eden bir insanın hayatının her anında yapacağı cok fazla şey vardır. Mumin, ‘cok yuksek ideallere sahip insan’ demektir. Musluman, dunyada kendisine verilen sınırlı sure icerisine, olabilecek en fazla hayırlı soz, davranış ve faaliyeti sığdırmaya calışır. Uyku, yemek, beden temizliği gibi zaruri ihtiyaclarına, olabilecek en akılcı ve en az vakti ayırarak, hayatının geri kalan tum bolumunu Allah'ın rızasını kazanabileceği calışmalara ayırır.
Dolayısıyla muminin boş vakti yoktur. Allah Kuran'da, muminin bu konudaki bakış acısının nasıl olması gerektiğini şoyle bildirmiştir:
Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et. (İnşirah Suresi, 7)
Bu nedenle Musluman bir konudan bahsederken, konuyu olabilecek en ozlu, en kısa ve en hikmetli şekilde halletmeye calışır. O konu cozume kavuşturulduktan sonra ise, sırf vakit gecirmek icin gereksiz detaylarla, amacı olmayan yorumlarla ya da tekrarlarla konuyu uzatmaz.
Kimi cahiliye insanları, iclerindeki ‘amacsızca vakit gecirme’ arzusundan dolayı, acılan her konu hakkında, oğrendikleri takdirde kendilerine hicbir fayda sağlamayacak detayları soruştururlar. Sadece neticesi onemli olan ve coktan olmuş bitmiş bir olayın nasıl olup bittiğini, karşı tarafa neredeyse saniye saniye anlattırırlar. Yine, daha once defalarca dinledikleri bir konuyu da, sanki ilk kez oğreniyormuşcasına bu kişiye tekrar tekrar anlattırırlar. Karşılarındaki kişilerde, aynı amacsızlıkla, aynı olayları tum ayrıntılarıyla yeniden anlatmakta bir sakınca gormezler. Bazen gazetede okudukları ya da televizyonda seyrettikleri bir olayı, konu hakkında hicbir bilgileri olmamasına ve kendilerini hic ilgilendirmemesine rağmen, “Ya şoyle olursa, ya boyle olursa? Oyle olursa ne olur, boyle olursa ne olur?” gibi saatlerce tartışırlar. Kendileriyle hic alakası olmayan bir guncel haberi tamamen sahiplenir ve o konuyla adeta butunleşerek, her gittikleri yerde, her gordukleri kişiyle o haberi konuşurlar.
Kendilerine sorulan bir soru olduğunda, doğrudan sorunun cevabını vermek yerine, once ceşitli giriş konuşmaları yapar, yan konulardan bahsederler. O sonuc oluşana kadar hangi aşamalar yaşandı, bunları da anlattıktan sonra, nihayet karşı tarafın beklediği bilgileri verirler. Yaşadıkları onemli bir olayı birbirlerine aktarırken, doğrudan konuyu onemli hatlarıyla ozetlemek yerine, cumle cumle o sırada gecen karşılıklı konuşmaları tek tek sayarlar.
Bu tarz boş konuşmaların yanı sıra, elbette bu kimselerin, gercekten kendileri icin onemli olan ve uzerinde ceşitli acılardan konuşulması gereken konuları da vardır tabi ki. Ancak buyuk bir ideal peşinde koşmamaları ve konuları gereksiz yere uzatma alışkanlıklarından dolayı, onemli konularda da, hedeften uzaklaşarak yine boş konuşmalara dalarlar.
Allah'a, ahirete, hesap gunune iman eden bir insanın bu konudaki tavrı ise, elbetteki bundan cok farklıdır. Ancak bu alışkanlığın toplumun hemen her kesiminde cok yaygın olması ve nefsin de, insanı boş işlere suruklemeye cabalaması sebebiyle, muminin de bu konuda dikkatini tam olarak acması gerekir.
İnsan bazen yanılarak, bir konunun tum detaylarının gercekten cok onemli olduğunu ve bunların karşı tarafa mutlaka anlatılması gerektiğini sanabilir. Ya da farkına varmadan, bir sohbet ortamı icerisinde konuları gereksiz yere uzatabilir. İnsan nefsi ve şeytan, kişiyi ozellikle konunun ozunden uzaklaştırıp detaylarda boğmak isteyebilir. Konuşmanın, amacından uzaklaşması, vaktini boşa gecirmesi icin kişinin dikkatini dağıtabilir. Hayırlı bir amac icin konuşulan bir konuyu, amacından saptırıp dedikodu ortamı oluşturmak isteyebilir.
İşte muminin şeytandan ya da nefsinden gelebilecek bu tur yonlendirmelere karşı da cok dikkatli olması gerekir. İman eden bir insan icin, hem kendinin hem de karşısındaki kişinin vakti son derece onemli ve kıymetlidir. Bir konuda gereksiz yere eklenecek tek bir hikmetsiz cumle bile, muminin bu kıymetli vaktini alabilir. Bu vakitte Musluman, bu boş konuşma yerine, aklını, vicdanını cok hayırlı bir duşunceye, soze ya da tavra kanalize edebilir.
Bu nedenle Muslumanların da, hem kendileri, hem de diğer mumin kardeşleri acısından, konuları gereksiz yere uzatmamaları, hikmetsiz ve amacsız tekrarlarla vakit kaybetmemeleri, boş sozlere dalmamaları son derece onemlidir. Her konuyu olabilecek en kısa, en ozlu ve en akılcı şekilde halledip gecmek, onemli bir akıl alametidir. İşte mumin de bu yuksek akla ve vicdana sahip olan insandır.
Her davranış, her duşunce gibi her soz de hesap gununde insanın onune cıkartılmak uzere saklanmaktadır. Sarf edilen her faydalı ve hikmetli soz, insanı ahirette kazanclı cıkaracak, Allah'ın rızasını, cennetini ve rahmetini kazanmasına vesile olacaktır.
Allah Kuran'da muminin bu konuda gostermesi gereken ahlakı şoyle bildirmiştir:
"Boş ve yararsız olan sozu' işittikleri zaman ondan yuz cevirirler ve: "Bizim yapıp-ettiklerimiz bizim, sizin yapıp-ettikleriniz sizindir; size selam olsun, biz cahilleri benimsemeyiz" derler." (Kasas Suresi, 55)
"Ki onlar, yalan şahidlikte bulunmayanlar, boş ve yararsız sozle karşılaştıkları zaman onurlu olarak gecenlerdir." (Furkan Suresi, 72)
(makale harun yahya)
__________________