Din, ilk insanla birlikte doğal olarak var olmuştur. İnsan var olduğu surece de devam edecektir. Cunku insanın yaratılışında, kendisini yoktan var edeni bilme, O'na inanma, bağlanma, kulluk yapma duygusu ve ihtiyacı vardır. Fıtratı bozulmamış bir insanda bu ihtiyac mutlaka kendisini gosterir ve tıpkı fiziki varlığın yeme, icme bilmeye, o'na inanmaya ve bağlanmaya ihtiyac duyar. İnsan, fıtratındaki bu duyguyla aklını kullanarak, yaratanının varlığını ve birliğini kavrayabilir. Ancak, yaratıcısının, kendisinin mutluluğu icin ondan neler istediğini, hangi davranışlarından razı olup hangilerinden hoşlanmayacağını, kısacası o'nun hoşnutluğunu nasıl elde edeceğini, bunun yanında, sinirli olarak yaratılmış bulunan insan aklının, mucerred duşunmekle ulaşamayacağı birtakım soyut meseleleri bilemez. İşte sınırlı olarak yaratılmış bulunan insan aklının, tek başına cozemeyeceği bu tur meselelerin cevabini ancak hak din verebilir.
Bunun icin Allah, insanlar icinden peygamber gorevlendirerek onlar aracılığıyla insanları dunya ve ahirette mutluluğa ulaştıracak esasları insanlara bildirmiştir. İşte Allah’ın Peygamberleri aracılığıyla akıl sahiplerine gonderdiği, onları kendi irade ve secimleriyle doğruya ve mutluluğa ulaştıran bu hayat duzenine din denir.
Dini kuralların koyucusu Yuce Allah'tır. Peygamberler dahil hic bir kimsenin din koyma yetkisi yoktur. Peygamberler, dini hukumleri tebliğ etmekle yukumludurler. Tarih boyunca insanların din olarak ortaya koydukları birtakım ilke ve kurallar hicbir zaman hak din niteliği taşımaz. Vahye dayanmayan yani bir peygamber tarafından tebliğ edilmemiş olan bu gibi sistemler, insanlığı maddi ve manevi butun yonleriyle kuşatıcı ozelliğe sahip olamaz. Bunun yanında asılları vahye dayanmakla birlikte, temel ilkeleri korunmamış ve zaman icinde asliyetini yitirip bambaşka şekiller alarak bozulmuş dinler de vardır.
__________________
[ Dİn ]
Dini Bilgiler0 Mesaj
●18 Görüntüleme