İnce Duşunceli Olmak



Cahiliye toplumundaki insanların buyuk bolumu kaba, duşuncesiz, vurdumduymaz bir karaktere sahiptirler. Bunun en buyuk nedeni ise, inkarcıların temel vasıflarından biri olan bencilliktir. Herkes yalnızca kendi menfaatlerini duşunur. Diğer insanların duşunce ve duyguları ise ya ikinci plandadır ya da hic dikkate alınmaz.

Oysa gercek bir mumin topluluğu tumuyle farklıdır. Cunku muminlerin en onemli ozelliklerinden biri, nefislerinin bencil tutkularından kurtulmalarıdır. Nefsinin sonsuz isteklerini yenebilmiş olan mumin ise, diğer muminlere karşı fedakar ve ince duşunceli davranır. Kuran'da Peygamberimiz (sav)'le birlikte Mekke'den goc eden muhacirler ile Medine'de onlara yardım eden muminler (Ensar) arasındaki bu fedakarlık şoyle anlatılır:

"Kendilerinden once o yurdu (Medine'yi) hazırlayıp imanı (gonullerine) yerleştirenler ise, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı iclerinde bir ihtiyac (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir acıklık (ihtiyac) olsa bile (kardeşlerini) oz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin 'cimri ve bencil tutkularından' korunmuşsa, işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır." (Haşr Suresi, 9)

Gorulduğu gibi, Kuran ahlakı, muminlerin kendi haklarından da feragat ederek diğer mumin kardeşlerini kendilerinden ustun tutmalarını gerektirmektedir. Gercek iman, gercek teslimiyet ve gercek kardeşlik budur.

Muminin diğer mumin kardeşlerini kendisinden ustun tutması, yalnızca ona daha cok maddi imkan sağlaması ile sınırlı değildir. Bu kardeşliğin ifade edildiği yerlerden biri de duşuncedir. Mumin, kardeşlerinin ihtiyaclarını kendinden cok duşunmelidir.

Kaba ve duşuncesiz tavırlar, kişinin imanının olgunlaşmadığını gosterir. Yaptığı bir hareketin diğer muminleri nasıl etkileyeceğini hesaplamayan, yalnız kendi isteklerine gore, "aklına geldiği gibi" hareket eden bir insan, Allah'ın tarif ettiği mumin modelinden uzak demektir.

Bu makale, Vakit gazetesinde 18 Ocak 2007 tarihinde yayınlanmıştır.

Harun Yahya
__________________