3 genc kızın ilk kez aşk ve cinsellikle tanışmalarını ve kimlik arayışlarını konu alan dramatik bir roman uyarlaması.

Coyote Ugly ile adını duyuran Piper Perabo ve Altıncı His'in oyuncularından Misha Barton'un başarılı oyunculukları dikkat cekiyor.

Hani bazı filmler vardır.seni tam anlamıyla anlatmasa bile kendine ait bişeyler mutlaka bulup cıkarırsın ve her izleyişinde seni tekrardan duşundurup kalbinden bişeyler sokup cıkarır..oyledir ki yorum yazmakla veya anlatmakla bile olmaz.cunku bu film duygularına o kadar inmiştir ki ,doğru sozcukleri secemezsin, ne garip ki kalbinde nedenini bile tam olarak acıklayamadığın sonsuz bir kavramla yeşerip buyur,her izleyişinde bu yozlaşmış dunyadan seni cıkarıp sevgi ile orulu o dunyasına alıp goturur ve bi bakarsın filmin karekterleri ile ozdeşleşip onunla sorgular,duşunur,kızar ve sevinirsin.hangi filmden bahsettiğim bariz şekilde ortada”kayıp ve cılgın” bu filme ortalama diyebilirsiniz ama kotu demek gercektende zor..hayatımda izlediğim en guzel dram,aşk ve genclik filmlerinden bitanesi.bu yazıyı yazarken bile filmin en can alıcı sahneleri gozumun onunden geciyo.
Senaryo olarak hicbir eksikliğinin olduğunu duşunmuyorum belkide cok sevdiğimden gormek istemiyorumdur.yalnız izleyenlerin bazıları filmdeki aşkı fazla yadırgıyolar bence bu kadar yobazca duşunulmemeli cunku o kadar doğal ki aşkın sadece karşı cinsle bile olmiyacağını cok icten anlatmış zaten lezbiyen olduğunu soyleyen arkadaşına:
-Lezbiyen mi sen benle dalgamı geciyosun,sence ben lezbiyen miyim.tori’ye aşık olan paulie’um(herhalde bu replik her şeyi ozetliyo)
Oyunculuklarada değinmek istiyorum 1.si bu filmde piper peraboya hayran kaldım kusursuz bir performans ve asilik zaten bu filmle kendisi tanımış olmakla birlikte filmografisine bakıpta buyuk bir hayal kırıklığı yaşadım cunku boyle bi yetenek gorduğum kadarıyla kendini boş filmlerde harcamış.bunun yanında the o.c’den aşina olduğumuz mischa barton ve jessica pare’da harika oynamışlar yani hepsi gerektiği gibi ne abartılı nede basit…
Tek bildiğim kendimi kotu hissettiğimde tekrar tekrar izlediğim modern başyapıtlardan bitanesi.cunku kendine ait bişeyler mutlaka buluyosun ve aslında bu tarz insanlar ne kadar icine kapanık ve kayıp gorunurse gorunsunler kaybolan ve yitip giden değerlere karşı bir ozlemleri var(ailesi yuzunde kendisi gibi olamayan tori,annesi tarafından kısmen terk edilen paulie ve babasından nefret eden mary hepside aslında bi nebze yalnız insanlar ve sevgiye aclar) fakat yinede sevgi,dostluk,vefayı nedir biliyolar belkide bu yuzden birbirlerine bağlanıyolar ama cevrelerinde ki insanlardan dolayı butun bu değerler yerini ofke ve nefrete donuşturuyo ve ne kadar belli olmasada bunları icinde bastırılmış bir şekilde barındırıyolar taaki biri bulup cıkarana kadar…
Filmler ilgili bi kac not eklemek istiyorum: susan swan’ın the wives of bath kitabından uyarlanan film stockholm film festivalinde seyircinin secimi odulunu kazandı
Vede 2002 Verona Love Screens Film Festivali En İyi Film Odulunu aldı
Soundtrackinden de bahsetmeden gecmek olmaz diye duşunuyorum cunku cidden filmle tam bir butunluk icinde olmuş ozellikle izleyenler icin daha da etkili olduğunu duşunduğum
Riwer waltz-cowboy junkies şarkısı muhteşem otesi dinlemenizi tavsiye ederim fakat baştan uyarim bu dunyayla bağlantınızı bir sureliğine kesebilir
me shell ndegeocello- beautiful
sevdiklerimden sadece iki tanesi..
uzun lafın kısası Kitabını,filmini ve soundtrack albumunu alın. izlemiş dinlemiş fakat okumamış biri olarak tavsiye ediyorum ben işe filmin dvd sini almakla başlicam ardından kitabı alıcam filmi izlemediğim zamanlarda kitabını okurum her ikisinide yapamadığım durumda da soundrack albumunu dinlerim aynen şuan yaptığım gibi boylece filmi hep yaşamış olurum…
__________________