İnsan, hata işlemeye musait bir şekilde yaratılmıştır. Onun bu zaÂfı, nefsi aklına galebe caldığı zaman daha belirgin bir şekilde ortaya cıkar. Bazen de insan farkında olmaksızın, bilmeyerek hata işler. Kısacası insan, beşeri ozellikleri sebebiyle, zaman zaman kusur ve hatalar işleyebilir. Ancak, farkına vardığı zaman hemen Allah TeÂlÂ'dan af veya hakkına tecavuz ettiği kişiden ozur dilemesi, guzel bir ahlÂk orneğidir. Cunku "hatadan donmek de bir fazilettir. "
İsimlerinden biri de "SettÂr" olan Allah TeÂlÂ, kullarının kusur ve hatalarını, gunahlarını orterek gizler ve diğer kulların bilmesine engel olur. Bu itibarla CenÂb-ı Hakk'ın bir sıfatı da "SettÂrel-Uyûb" (ayıpları orten, gizleyen) dur. Eğer O'nun bu ismi kulları uzerinde tecelli etmeseydi, insanlar birbirlerinin kusurlarına muttali olur ve birbirlerine karşı rezil olurlardı. Boylece toplum icinde ceşitli huzursuzluklar meydana cıkardı.
Allah TeÂlÂ, Kur'Ân-ı Kerîm'in bircok ayetinde, mu'minlerin kusur ve hatalarını orttuğunu ifade buyurmaktadır.
"İman ederek salih amel işleyenlerin hatalarını andolsun ki, orteriz ve onları yaptıkları amellerden daha guzeli ile mukafatlandırırız" (el-Ankebut, 29/7).
Allah TeÂlÂ'nın, kullar tarafından işlenen hataları orttuğunu bildiren bu gibi ayetlerde bazı on şartlar vardır. Yani kişinin, Allah'ın affına ve hatalarını gizlemesine ulaşabilmesi icin, bazı ozelliklere sahip olması lÂzımdır. Bu ozellikler ise soz konusu ettiğimiz ayetlerde acıkca gorulmektedir. Bunların başında "iman" gelmekte ve hemen ardından "salih amel" şartı zikredilmektedir. Konuyla ilgili Âyetler şoyledir:
"(Allah) İman eden erkek ve kadınları, icinde temelli kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar ve onların hatalarını orter. Allah katında buyuk kurtuluş işte budur" (el-Feth, 48/5).
"Allah'a iman eden ve salih amel işleyenlerin ve Muhammed'e Rablerinden bir gercek olarak indirilene inanan kimselerin hatalarını Allah orter ve durumlarını duzeltir" (Muhammed, 47/2).
"Sizi toplanma gununde bir araya getirdiği gun, işte o gun, kimin aldandığını ortaya cıkaracağı bir gundur. Kim Allah'a inanmış ve salih amel işlemişse, Allah onun hatalarını orter, onun icinde ebedi kalacağı, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Buyuk kurtuluş işte budur" (et-TeğÂbun, 64/9).
Allah TeÂl hataları ortmeyi iman şartına bağlamaktadır:
"Şayet Ehl-i kitÂb (Hristiyan ve Yahûdiler) iman edip de Allah'a karşı gelmekten sakınsalardı, kotuluklerini orterdik ve onları ni'met cennetlerine koyardık" (el-MÂide, 5/65).
Konuyla ilgili diğer ayetlerde goze carpan bir diğer ozellik de "takva" şartıdır.
"Bu Allah'ın size indirmiş olduğu buyruğudur. Kim Allah'ın buyruğuna karşı gelmekten sakınırsa, Allah da onun kotuluklerini diğer ve mukÂfatını yuceltir" (et-TalÂk, 65/5).
"Zira Allah (takva sahibi) mu'minlerin yaptıkları hataları orter ve onlara işledikleri amellerin en guzeliyle karşılık verir" (ez-Zumer, 39/35).
Allah'ın haram kıldığı gunahlardan kacınmak da bir takva işaretidir.
"Size yasak edilen buyuk gunahlardan kacınırsanız," kusurlarınızı orter ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz" (en-NisÂ, 4/31).
Bu ayetlerin yanında, "Ey mu'minler! Yurekten tevbe ederek Allah'a donun ki, Rabbiniz de sizin kotuluk ve hatalarınızı ortsun, sizi iclerinden ırmaklar akan cennetlere koysun" (et-Tahrîm, 66/ Âyetinden "tevbe" nin de bir şart olduğunu anlıyoruz.
Kişinin, Allah'ın af ve musamahasına ulaşabilmesi icin, tamamlayıcı bir şartın da "ihlas" olduğu sabittir.
"Sadakalarınızı acıktan verirseniz ne guzel! Eğer onları gizlice verirseniz, bu sizin icin daha hayırlıdır. Bununla Allah hatalarınızı orter. Allah işlediklerinizden haberdardır" (el-Bakara, 2/271).
Allah TeÂl tarafından "akıl sahipleri" olarak nitelendirilen mu'min kulların duası, bu konuda mu'minler icin en guzel ornektir:
"Onlar ki şoyle derler: Ey Rabbimiz! Doğrusu biz, "Rabbinize iman edin' diye inanmaya cağıran bir davetciyi işittik ve iman ettik. rabbimiz! Sen de bizim gunahlarımızı bağışla, hatalarımızı ort ve canımızı iyilerle birlikte al" (Alu İmrÂn, 3/193). Bu ayetin devamında da duÂlarının kabul edildiği bildirilmektedir:
"Rableri duÂlarını kabul etti. Sizden kadın olsun, erkek olsun, yaptığınız ameli boşa cıkarmam (dedi). Hicret edenlerin, memleketinden zorla cıkarılanların, benim yolumda savaşan ve oldurulenlerin kusurlarını elbette orteceğim. Andolsun ki, Allah katından bir nimet olarak onları iclerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Nimetin en guzeli ise Allah katındadır" (Alu İmrÂn, 3/195).
Zikredilen ayetlerin ışığında denilebilir ki, insan gercek anlamda iman edip, sÂlih amel işler, takva uzere bulunur ve hatalarından dolayı pişman olup tevbe ederek Allah'a yonelirse, bu kişi Allah'ın affına ve musamahasına hak kazanır. Dunyada olduğu gibi Âhirette de hataları, Allah tarafından gizlenir.
Hataları ortmek hususunda, Hz. Peygamber (s.a.s) mu'minleri teşvik etmektedir: " Kim, dunyada musluman kardeşinin ayıbını orterse, Allah da onun ayıbını Âhirette gizleyip kapatır" (Muslim, Birr, 58, 72).
Buna karşılık, Hz. Peygamber (s.a.s) "Din kardeşini, bir sucundan dolayı ayıplayan kimse, o sucu kendisi de işlemedikce olmez" (Tirmizî, Kıyamet, 53) buyurarak, muslumanların, hatalarından dolayı birbirlerini kınamaları ve hor gormelerinin, kendileri icin ne derece kotu bir sonuca yol actığına dikkat cekmiştir.
"Kusursuz dost arayan dostsuz kalır" sozu gereği, insan başkalarının kusurlarıyla uğraşmamalı ve hataları orten kişi olmalıdır. Bu konuda mu'minin rehber edineceği prensip Allah TeÂl tarafından şu ayetle acıklanmıştır:
"İyilikle kotuluk bir değildir. Sen kotuluğu en guzel olan iyi bir hareketle onle. O vakit bakarsın ki, seninle arasında duşmanlık bulunan biri yakın bir dost gibi olmuştur" (el-Fussilet, 41/34).
__________________
Hataları ortmek
Dini Bilgiler0 Mesaj
●21 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Hataları ortmek