Ozellikle okumanızı tavsiye ediyorum.Fazla uzun sayılmaz..

Yatsı ezanına birkac dakika vardı. Camiye gitmek uzere son hazırlıklarımı yapıyordum. O sırada kapının zili caldı. Kapıyı actım. Karşımda uzun zamandır gormediğim bir dostum. Beni ziyarete gelmiş. Selamlaşıp, kucaklaştık. Buyur ettim. Cay eşliğinde uzun bir sohbet icin salona gectik.

Muhabbet gercekten koyu idi. Nasıl gectiğini anlayamadığımız uc koca saatin ardından misafirim “gec oldu, bana musade” diyerek noktayı koydu ve kalktı. Sokağın başına kadar eşlik etme teklifime, “memnun olurum” cevabını verdi.

Birlikte cıktık. Sokağın başına vardığımızda, “Şimdi ayrılık vakti. Ben gidiyorum, ta ki benden hayırlısı gelsin inşallah!” diyerek elini uzattı. Kucaklaşırken, dostumun ettiği duaya alışkanlıkla amin dedim. Ve arkadaşım sokağın koşesini dondu gitti...

Eve donerken, arkadaşımın veda sozleri takıldı aklıma. “Ben gidiyorum, ta ki benden hayırlısı gelsin.” Duşundum, duşundukce urperdim. Bu bir dua idi. İlk kez duyduğum yaman bir dua. Gayri ihtiyari birkac kez tekrarladım. Sıcacık duygularla doldum. Bir şey tarafından kuşatılmıştım. Butun benliğimi dolduran guzel bir şey.

Ertesi gun ilk işim arkadaşımı telefonla aramak oldu. Nedir, nereden duydun diye sordum. Bu ozlu duadan cok etkilendiğimi anlayan dostum, “Hz. İsa Aleyhisselam’ın, Peygamber Efendimiz’in geleceğini mujdelediği duaymış bu” dedi. “Ne guzel dua imiş! Tuttum bu duayı” dedim. Guldu ve “o halde hic bırakma. Ayrıca vesile ol, başkaları da tutsun” diye cevap verdi ve bana bir hayır kapısı aralayarak telefonu kapattı.

“Ben gidiyorum, ta ki benden hayırlısı gelsin inşallah.”

Tutmuştum bu duayı. Bırakmaya da niyetim yoktu.

İşte giden gitmişti. Hayırlı bir insandı giden. Fakat, gelmesi icin dua edilen ‘daha hayırlı’ kimdi ya da neydi? Bir insan? Bir haber? Yoksa yeni bir gun, yeni bir gece mi? Bir insan ise ya da bir haber, beklemeye değer. Gunduz ya da geceyse hayırlı olan, geri bırakmamaya, ihya etmeye değerdi. Tutmuştum bu duayı.

Gunler gunleri kovaladı, hayırlar hayırları... Dua halen zihnimi meşgul ediyor. Ben de dostumun tavsiyesine uyarak, işitmeyenlere bu duayı duyurmakla vazifeli olduğumu hissediyor, fırsat doğdukca vazifemi ifa ediyordum.

Kim bilir, daha ne kadar boyle duyulmamış sozler, dualar vardır. Ve kim bilir ne kadar yitip giden...

Unutulmuş sozler, dualar gibi yitip gitmemek icin, giderken kendisinden daha hayırlısı icin dua eden dostlara kulak vermekten başka care var mı? Ve hayır dileyen butun sozlere.

Her sabah “namaz uykudan hayırlıdır” diye seslenen muezzin hayra cağırır. Yanlış bir adımda kalbin derin bir yerinde uc veren sızı hayra cağırır. Hayır her adımdadır. Can kulağını acık tutana.

Ninelerimiz, evin catısında otup duran kargaya, “hayrola karga, hayır isen ot, şer isen git” derler, karganın ağzından hayrı cağırırlardı. Dedelerimiz, ters giden, sarpa sarmış işlerini hayırlısı olur inşallah der, bir cırpıda aşıverirlerdi.

Şimdi hayra sarılıp hayır dileyenler ne kadar az. Daha hayırlısı onun icin mi gelmiyor ne?
__________________