Bildiğimiz herkesi tanıdığımızı iddia edemeyiz ama tanıdığımız herkese dair bir şeyler bildiğimizi soyleyebiliriz. Tanımak bilmekten cok daha ote…
Tanıdığımız herkesi sevmeyebiliriz ama bir insanı sevdiğimizde onu mutlaka tanımak isteriz. Daha yakından tanımak, hatta tanışmak... Onun da bizi bilmesi yani. Muarefe...
Aynı zaman ve mekÂnda yaşadığımız bir insanı bilmek, sevmek, tanımak ve onunla tanışmak, bu mumkun. Bizden cok daha once yaşamış ve bu dunyadan gocmuş bir insanı, bilmek, sevmek ve tanımak da oyle.
Peki bizden asırlar once vefat etmiş bir insanla tanışmak mumkun mu?
İşte soru bu!
Meselenin teknik kısmını bu işe kafa yorup cevap arayan feylesoflara havale edelim. Hikmetine vakıf olan Ârifler de hadsizliğimizi bağışlasınlar lutfen.
Bu mevzuu dert etmeme sebep olan cihetten soyleyecek olursam, cevabım evet! Bizden asırlar once bu dunyadan gocmuş bir insanı bilmek, tanımak, sevmek mumkun olduğu gibi, onunla tanışmak da mumkundur.
Allah'a inanmayan okuyuculara bu “evet”i izah edebilecek kadar bilgiye sahip değilim. Akıl ile bu işin ispatı olur mu, ondan da emin değilim.
İman eden okurlara ise cevaptan once, sorunun hangi dertten doğduğunu gormek icin mahşer gunune gitmeyi teklif ediyorum.
YOLCULUK
Her insanın bir kum tanesi olduğu bir colde olduğunuzu hayÂl edin. Siz de bu colde bir kum tanesisiniz. Her kum tanesine ancak bir kum tanesine yetecek kadar yer var burada. Yonunuzu nereye donseniz ufuklar insan kaplı.
Herkes bir yerlere koşuyor, bir şeylerden kacıyor herkes. Beklenen bir şey var. Kendi derdinin hamalı olmuş herkes, diğerinin farkında değil. Bir baba işte şurada evladının yanından gecti, gormedi. Kimse bilmiyor neyin beklendiğini. Bir cocuk yanında koşuşturanın annesi olduğundan habersiz....
Gunahlarını terliyor insanlar. 'Guneş' arasata yaklaştırılmış da yaklaştırılmış. Diz kapaklarına, beline, kulak memelerine kadar tere batmış insanlar... Gunahları kadar terliyor herkes. Bazıları feryÂd ediyor: “Bu bekleyiş yeter ki bitsin, cehenneme gitmeye de razıyım.”
Aynı anda oralarda bir yerde bir golgelik var, sadece girmeyi hak edenlerin girebildiği. Ve o golgelikte birbiriyle hasbihal edip halleşen, neşe icinde, yuzleri ak pak, bakışları nur, kalpleri mesrûr insanlar var.
Binlerce nurdan halka... Her halkanın orta yerinde yuzu bir başka parıldayan ay gibi bir guzel. Ve butun halkaların tam merkezinde, her biri bin aya bedel yıldızlarla cevrili bir başka halka. Onun da tam orta yerinde guneşleri kıskandıracak bir nur cağlayanı… O golgelikteki butun simaların ışıltısı o nur cağlayanından bir yansıma sadece...
MAĞARA
Merkezdeki nur cağlayanına doğru adım adım yaklaşmaya calışan iki genc var. Cağlayana erişemeyeceklerinin farkındalar. O guneşe yaklaşmaya tÂkat yetirmez kalpleri biliyorlar. Hadlerini biliyorlar.
Bir yıldıza bir kez dokunabilme derdiyle suzulerek ilerliyorlar. Ayakları yere değmiyor sanki, suzuluyorlar. Genclerden birisi kalabalığı yararak ilerlerken arkadaşına sesleniyor: “Az kaldı. Ne dersin, goruruz belki. Tanır mıyız acaba?”
Diğeri, ilerleyenin kendileri olmadığının farkında. Bir cazibe ile cağlayana cekildiklerini biliyor. Bir cağıran var, dilsiz dudaksız, farkında. Gitmek istemiyor ayakları. Mahcup, tedirgin, gorduğu an tanıyacağını biliyor onu. “Utanırım yuzune bakamam” diyor.
Ve yaklaşıyorlar. Son bir halkanın daha kenarından gectiler mi, otesi yıldızlar... Aralarından gectikleri her nur sima, tebessumle bakıyor, birinin gayretine, diğerinin mahcup cekilişine, tebessum... Nihayet erişiyorlar eteğine yıldızların. Yıldızlarda tebessum bu defa. Biliyorlar bu genc adamların ne icin ilerlediğini.
Cağlayandan kendilerine doğru suzulup gelen biri mi var yoksa?
ORUMCEK AĞI
Haydi diyor genc adam tedirgin arkadaşına, “ikinin ikincisini gormeye belki de bir adım var haydi. Bir omur 'ah sadakat' demedin mi sen? Sıddık-ı Ekber'in gonlunden emmedin mi mirac sahibinin sevdasını? Varını yoğunu hep ona ozenip vermedin mi? Ne zaman Kur'an okusa 'La tahzen...' deyince kalbi bir mağaraya donen sen değil miydin? Belki de bir kac adım kaldı gormeye, haydi.”
Diğeri mahcup, diğeri geri donecek neredeyse. Yuzune bakamam diyor. O'nun sevdiğini onun gibi sevemedim ki ben. O'na benzeyemedim ki hic. “O diyorsa doğrudur”un hakkını veremedi ki benim kalbim. Her dediği doğru olan, o guzeller guzeli mahzun olmasın diye ummet icin yanabilmeyi goze alamadım ki ben. Yuzune bakamam, beni bırak sen git gor onu, gelip anlatırsın bana da. Gorursen tanırsın değil mi?
Ve cokup kalıyor Sadık, dizlerinin ustune...
GUVERCİN
Caresiz tek başına ilerliyor arkadaşını geride bırakıp. Yıldızların arasından adım adım gidiyor nur cağlayanına doğru. Birden yanından gecen birisinin ışıltısıyla aydınlanıyor yuzu, kalbi urperiyor birden. İleri gidemiyor nedense ayakları, kalakalıyor oracıkta. Geldiği yone donuyor her şeyi unutup, yanından gecen o yıldızın ardı sıra ilerliyor.
Başını hafif yana ceviriyor sanki o sıra, peşinden gittiği guzel. Tebessum mu ediyor ne? Hızlandırıyor adımlarını. Yetişti yetişecek. Bu kim acaba? Yanından gectiği herkes neden bir hurmet ve tebessumle bakıyor ona? Yoksa, yoksa? İkinin ikincisi, yoksa bu zat?
TALEAL BEDRU ALEYNA
Arkadaşını goruyor biraz daha ilerde. Dizlerinin ustune cokmuş hıckırıklarla sarsılıyor arkadaşı, yuzu yerde. Takip ettiği o guzel, arkadaşının yanına gelip durdu işte. Evet, bu o olmalı, kesin o.
Eğiliyor ikinin ikincisi, mahcup delikanlının omuzlarından tutuyor. Sevr'e donuyor ortalık. Bir titremedir alıyor genc adamı. Başını kaldırmak yerine gozlerini hepten kapatıyor. Yanaklarını siliyor bir el, mis gibi koku sarıyor dort yanı.
Gozlerini bir acabilse, biliyor kimi goreceğini genc adam. 'LÂ tahzen' diyor ikinin ikincisi. Kalbi goğsunden fırlayacak gibi oluyor. Yavaşca aralıyor gozlerini ama bakışları yerde hala.
Tebessum ediyor Sıddık-ı Ekber. Cenesinden tutup hafifce kaldırıyor gencin başını. Goz goze geliyorlar. “Gel” diyor, “gel seninle O'na gidelim.”
O nur cağlayanına doğru ikinin ikincisiyle bir olup suzuluyor genc adam. Kalbinde bir ses yankılanmakta hÂlÂ: “LÂ tahzen innallÂhe meanÂ...”
Serdar Tuncer
03.03.2016/Yeni Şafak
__________________
Tanışmalar mahşere kaldı
Dini Bilgiler0 Mesaj
●21 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Tanışmalar mahşere kaldı