HAYATIN İCİNDEN 100 OZLU SOZ (Yusuf Semmak)
1) Bu dunyada en zor bulunan ve en değerli nimet, dosttur. En saf ve en kaliteli altın ve elması bulabilirsiniz yada gerektiğinde parayla satın alabilirsiniz ama gercek bir dostu dunya dolusu altınla satın alamazsınız. Coğu zaman, parayla dost edindiğinizi sanırsınız. Ama yığınlarca para sarf ederek satın aldığınız kimse, dost değil; menfaati icabı size dost gozuken kimseden başkası değildir!
2) Dost; insanın gıyabında onun hayrı icin dua eden ve onun hayrı icin adım atandır. Kuru kuruya insanın yuzune gulen ve kuru kuruya guzel soz soyleyen kimse dost değil; herkestir!
3) Sizden istedikleri kendilerine verilmeyince kızan, kusen, ilişkiyi kesen gercek dost değildir; gercek dost, isteyen değil veren, karşılıksız seven, sizin mutlu olmanızla sevinendir.
4) Uc ceşit dost vardır: Bazı dostlar gıda gibidir; onları surekli ararsın. Bazı dostlar ilac gibidir; onları gerektiği ve icap ettiği zaman ararsın. Bazıları da hastalık gibidir; sen aramamasan da, istemesen de, onlar seni ararlar. Seni hic aramayan yada sana ihtiyacı olmadıkca sormayan, halini merak etmeyen kimseler ile seni sık sık arasa da, sana sadece sıkıntı veren kimseler senin dostun değildir.
5) Seni gormekten, yanında olmaktan mutlu olmayan, seni goremeyince ozlemeyen, gıyabında seni hayırla yad etmeyen kimse; senin dostun değildir!
6) Gercek dost, seni gıyabında eleştirmeyen ve asla aleyhinde konuşmayandır. Gerektiği yerde, seni savunan ve hakkındaki dedikodu ve iftiralara karşı, senin aleyhinde bir an bile "acaba?" diye duşunmeyendir. Bu ozellikleri taşıyan gercek dostunuz var mı?
7) “Dostum” dedikleriniz, yureğinden gelen bir sesle, hÂlinizi kac kez sordular? Hic mi? O halde bilin ki, hic dostunuz yok demektir! Siz de bir misilleme ile, bu konuda bana soru sorma hakkınızı kullanabilirsiniz ben de, “istisnalar kÂideyi bozmaz” ilkesine dayanarak, susma hakkımı kullanırım. Cunku bazen susmak, konuşmaktan daha etkilidir ve bir nev’î sessiz cığlıktır.
8) Dunyada en yalnız insan, ilim ehli bir dosta yakın olmayandır.
9) Gercek dost, sana, seni anlattırmayandır. Seni, sana sormadan tanıyan ve anlamaya calışandır.
10) Darlık ve zorluk zamanlarında yanında olmayan kimsenin, varlık ve rahatlık anlarında yanında gozukmesi, gercek bir birliktelik değildir!
11) Omru boyunca mirascıları icin para biriktirirken, kendi ahireti icin, o dunyalıklardan Allah yolunda sarf etmeyen kişi cimrilerin en cahilidir!
12) Bir Allah dostu şoyle demiştir: Bana, yakın dostunu soyle; sana, seni anlatayım!
13) Munafıklar bile bazen guzel soz soyler, dinsiz bilim adamları soylemiş tuhaf mı? [1]
[1] Kur'an'da Rabbimiz, munafıkların sozlerinin mu'minlerin bile hoşuna gidebileceğini belirtiyor: “İnsanlardan oyle kimseler vardır ki, dunya hayatı hakkındaki sozu senin hoşuna gider. Kalbinde olana Allah’ı da şÃ‚hid tutar. Halbuki o, en azılı duşmandır." (Bakara: 204) KÂfir bile olamamış, kendi inanclarına gore, kufrunde bile, samimi olmayan iman ve kufur arasında gidip gelen, korkak, kişiliksiz ve tam olarak belli bir inancı sahiplenmeden yaşayan munafıkların guzel soz soylemesi tuhaf karşılanması gereken bir şey iken; Rabbimiz onların bile zaman zaman guzel sozler soylediklerini hatta insanların da ilgisine mazhar olduklarını belirtiyor. Yani guzel soylemeye layık olmayan en başta gelen insanlar aslında munafıklardır. Buna rağmen inanclarına, fikirlerine ve amellerine aykırı da olsa, ağızlarından guzel sozler cıkabilmektedir. Bu durumdan anlaşılmaktadır ki, itibar edilmesi gereken şey, kişilerin sozleri değil, iman ve amelleridir. İkrar yani soz bunları teyid eder, tek başına bir anlam ifade etmez. Munafıkların durumu boylece ortaya cıktıktan sonra, artık kimsenin, kufur icindeki bilim adamlarının, filozofların, fizikcilerin, matematikcilerin guzel sozlerinden etkilenerek, yaşam tarzlarını ve dunya goruşlerini de kendilerine model almaya kalkmamaları gerekmektedir. Cunku diyoruz ki, Allah katında en kotu insanlar ve cehennemde en buyuk azaba mustahak olan, “en azılı duşmanlar” olan munafıklar bile, insanları etkileyen guzel sozler soyleyebilmektedirler. Kafirler, hem de bilimsel ve felsefi calışma yapan, akıl ve zeka işleriyle uğraşan adamlardan dunya ve dunyanın kevni kanunlarına dair guzel sozler cıkması şaşılacak bir durum değildir. Genelde Batılı patent taşıyan ve BÂtıl'ın savunucusu olan fikir adamlarının sozlerinden etkilenme kişiyi, onların dunya goruşlerinden de etkilenmeye sevk etmemelidir. Fakat bilinmeli ki onlar, aynen munafıklar gibi, aklı, zekayı, bilimi, heva ve hevesi ilahlaştıran ve vahye sırt donen insanlardır. Vahyin karşısında da, ancak zan vardır. Zan ise, bazen isabet etse de, ilimden yana bir şey ifade etmez.
14) Yol kenarlarına Âmme (kamu) hukukunu ihlal edecek şekilde araba park etmekten sakınınız. Unutmayınız ki, Peygamberimiz “iman, altmış yahut yetmiş kusur şu’bedir[2]; en yukseği ‘LÂ İlÂhe İllallah’ sozudur, en aşağısı eziyet[3] verecek bir şeyi yoldan kaldırmaktır” buyurmaktadır.
[2] Şu’be’den kasıd; haslettir. Yani iman bir cok hasletlere sahiptir.
[3] Eziyetten kasıd; yollarda insanlara fizikî olarak zarar veren ve yoldan gecişi engelleyen her şeydir. Yollarda insanlara zarar vermemek ve insanların can guvenliğini tehlikeye atmamak icin, trafik kurallarına uymak, yerlere tukurmemek ve cop atmamak da bu Hadis-i Şerif’in kapsamına dahildir. İman esasları, altmış yada yetmiş kusur şu’be olarak ifade edilerek; imanî hasletlerin cokluğu kinaye edilmiştir. İman’ın en aşağısı, yollarda insanlara eziyet veren şeyleri kaldırmak olduğu belirtilmekle, bu amelin imanın en aşağısı ama insanların rutin olarak yapmaları gereken en olağan bir davranış bicimi olduğuna da vurgu yapılmış olmaktadır. Yani insanın, tek bir kula değil, kullara karşı yapılacak bu haksız davranış bicimlerinden kacınmayı kendisine prensip edinmesi icap etmektedir. Hadis’in gunumuz itibariyle bizden en cok istediği sorumlulukları, trafik kurallarına uymak, yol kenarlarına rastgele araba park etmemek, yere cop ve sigara izmariti atmamak ve tukurmemek şeklinde sayabiliriz.
15) Hikmetli sozler sadece hikmet, ilim ve irfan sahiplerinin ağzından cıkar. Diğer duşunur, felsefeci, sanatcı ve bilim adamlarının sozleri ise ruhsuz, cansız bir insan heykeli gibi, uzaktan bakınca insana benzer ama yanına gelince yontulmuş bir heykel olduğunu anlarsın!
16) Hikmet ve irfan sahibi alimler, soze ruh katar; diğerleri ise duygu, zevk ve bilim ışığında soz soylerler. Hikmet sahiplerinin sozunu ancak hikmetli alimler soyleyebilirken; diğerlerinin sozlerini duşunebilen ve ifade yeteneği olan herkes soyler.
17) Bir kimsenin ilmi, kendisini Allah'ın yasaklarından uzaklaştırmıyorsa; o kimse ucurum kenarına koşk inşÃ‚ eden kimse gibidir. Kucuk bir sarsıntıyla (imtihanla) felÂketler icinde yok olur gider.
18) İlim insanlara ekmek ve su kadar gereklidir. İlim rivÂyet ve malûmat cokluğu değildir. Gercek ilim kişiye, Allah korkusu kazandıran ve kendisiyle amel edilen şeydir. İlmiyle amel etmedikce kimse ilim sahibi olamaz.
19) İlmin başı niyet ve azim, sonrası anlayıp fıkhetmek, daha sonra yapmak, ondan sonra muhafaza etmek, sonra da yaymaktır.
20) Mahrumiyetlerin en dayanılmazı, ehli ilimden ayrı duşmektir.
21) Şu uc kimsede şu uc sıfat, herkesten daha cirkin durur: İdarecilerde zulum, alimlerde mal sevgisi, zenginlerde cimrilik!
22) Gunahlar imanı zayıflatır, salih ameller ise guclendirir.
23) Başımıza ne gelmişse hepsi Hakk'tandır; ama geliş sebebi Hakk'tan ayrılmaktandır.
24) Yerli yerince soz soyleyen, ozur dilemek zorunda kalmaz!
25) Bilmiyorsan, okumuyorsan ve ikna da olmayacaksan tartışmayalım!
26) Sizde olmayan meziyetlerle sizi oven kimsenin, bir gun sizde olmayan kotuluklerle de kotuleyeceğini unutmayınız..!
27) Kibir ve akıl iki ebedi duşmandır. Kibrin mekan tuttuğu kafada akıl bulunmaz.
28) Oğrenmenin sıkıntısına bir muddet goğus geremeyen, bir omur boyu zillet icerisinde kıvranır!
29) Ashab-ı KirÂm'dan gelenler başımızın ustunde; ashabın sozlerine aykırı fikirler ise ayaklarımızın altındadır.
30) Gorduğunun yarısına, duyduğunun tamamına inanma!
31) Kelam sahasında başkomutan olmaktansa, amel sahasında er olmayı tercih ederim.
32) İşlediğiniz gunahları ve cirkin işleri gizlediğiniz gibi; yaptığınız iyiliklerinizi de gizleyiniz..!
33) Yapamayacağınız sozleri vermeyin, verdiğiniz sozleri de mutlaka yerine getirin.. Yapamayacağı veya yapmayacağı sozleri vermeyen kimse, yalan soylemek zorunda kalmaz!
34) Bir soze sabredemeyen, cok soz işitir!
35) Kalabalık bir ortamda dikkat cekmek ve sivrilmek icin, anlamadığı bir konuda yahut da konuşulanları tam olarak dinlemeden/anlamadan fikir yurutmek, soz kesmek, ukalalık yapıp bilgiclik taslamak, aklıselim insanların rahatsız olacağı davranışlar sergilemek, bazı kişilerle zıtlaşıp tartışma ortamı oluşturmak ve bazılarını hedef secerek, onların uzerinden prim yapmak amacıyla, o kişilere karşı patavatsızlıklar yapmak, o meclisin bilgili ve kaliteli kişileriyle de ağız dalaşına girerek herkesi rahatsız etmek ve oradaki insanların coğunun antipatisini kazanıp "keşke bu adam, burada olmasaydı!" dedirtecek kadar seviyeyi duşurucu hareketler, davranışlar ve konuşmalarla samimiyet, kardeşlik, sevgi ve saygı ortamının atmosferini bozup, herkesin keyfini kacırmak; sevilmeyen davranışlardan ve sû-i edebdendir.
36) Ey bizden sonraki asrın nesli! Tarihten ibret alın! Bugunlerin mazide kalacağı donemlerden sonra, kendi tarih sayfanızda şunu duşunun ki, siz de ebedi değilsiniz, bir gun siz de mazide kalacaksınız.
37) İnsanlara hak ettiklerinden fazla değer verirseniz, onlara zulmetmiş olursunuz!
38) Soz hakkımı kullanmamam, hakkımdan vaz gectiğimi değil; alacağımı ebedi hayata ertelediğimi gosterir.
39) Sorumluluktan kacıp, mazeret one surmek, suc itirafıdır.
40) Musluman, mahlukatın hasretle yolunu gozlediği insandır.
41) Kur'an, gunumuzde en cok okunan ama ne yazık ki, en az anlaşılan bir Kitab'dır.
42) Er kişi, ağlamayan değil; ağlatmayandır.
43) Her konuda haklı olmak ve haklı cıkmak guzel ve sevindiricidir. Ama bir konuda sık sık haklı cıkmak uzucudur: İnsanlar hakkında soylenen, "dememiş miydim?" sozu...
44) Bir takım bayanlar normal zamanlarda evde oturmayı "eve kapanmak" ve "ev hapsi" olarak gorurken; yollarda, carşı, pazar ve toplu taşıma araclarında binlerce namahrem kimsenin goz hapsinde, gonullu tutsaklığı tercih etmektedirler!
45) Cevap gereğinden fazla uzayınca doğru gizli kalır.
46) Dunyanın gundeminde vahiy yok diyenler; sizin gundeminizde vahiy var mı?
47) İlim oğrenen ve o ilmi insanlara oğreten bir mu'min bal arısı gibidir. İlim oğrenmeyen, oğretmeyen, yan gelip yatan mu'min ise bal yapmayan arı gibidir.
48) Bil ki, senin hakkında husn-u zan etmeyen ve aleyhinde fikirler uyduranlara uyanlar ancak kendilerine yazık eden zavallılardır!
49) Hakk'a bÂtıl, bÂtıla hakk elbisesi giydirmeyiniz! BÂtıl fikirlerinizi hakk kisvesiyle pazarlamayınız.
50) Laf olsun diye konuşan, hal hatır soran kimse iki yuzludur. Cunku ici ile dışı, normal yuzu ile o durumdaki yuzu aynı değildir.
51) Tevhidsiz amel, suya yazı yazmak gibidir. KÂfirlerin amelleri, susuz kimsenin colde su sandığı bir serap gibidir. [4]
[4] Bkz. Nûr: 39
52) İhlÂs; işleri insanlara yaranmak icin değil, Allah rızası icin yapmaktır.
53) Suclu oldukları sabit oluncaya kadar herkes sucsuzdur; ama Âdil oldukları sabit olmadıkca herkes Âdil değildir!
54) Alışveriş fıkhını bilmeyen, haram lokmadan kurtulamaz.
55) Sonunda başarı umduğun tedbirsiz yoldan, sonunu bilmediğin tedbirli yol daha hayırlıdır.
56) Zeka guclu, kaslı bir pehlivan ise; akıl teknik bilen bir sporcu gibidir. Bu ikisi on kez gureşse dokuzunda akıl yener; onuncusu da, uc ihtimallidir. Ama bu ikisi duşman olmayıp, birleşseler, karşılarında hicbir mahlukun gucu duramaz!
57) "Dun" oldu, "bugun" can cekişiyor, "yarın" doğmadı! Gecmişi unut, bugunu yaşa, yarına umut bağlama!
58) Ayakta, herkesin gorebileceği şekilde bevletmekten sakının! Peygamberimizin Sunneti, oturarak ve gizlenerek abdest bozma şeklindedir. Kabir azabının da coğu, idrardan sakınmamaktan olacaktır. Gunumuzdeki ihtiyachanelerin hemen hepsinde bulunan kucuk abdest bozma kabinleri İslÂm geleneğinin değil; Batı kulturunun urunudur.
59) İmtihan sabır ve şukurden ibarettir. Nasıl ki sosyal hayatta insanlar sabırsızlık ve acelecilikten dolayı sıkıntı ve musibetlere maruz kalıyorsa; Allah huzurundaki sabırsızlıklarının karşılığı da İlÂhi azap olacaktır. İnsan her durumda sabır ve teenni ile hareket etmeli, elindeki nimetlerle ve imkÂnlarla yetinmesini bilmeli ve şukurden de asla gÂfil olmamalıdır.
60) Cevrenizdeki kalabalıkların Allah'a teslimiyetten yoksunluğu ve zaafları; sizin icin dev aynası rolu ustlenmesin. Kendinizi kotu emsal'e kıyasla dev aynasında gormeyin. Unutmayınız ki, simsiyah bir satıh uzerindeki acık renkler, uzaktan beyaz gozukur! Siz de, kusurlardan Âri olmayan amellerinize tepeden bakarak beyaz gormeyin. Kendinizden ve ic sesinizden uzaklaşmayın; yoksa, kendinize yabancılaşırsınız ve vicdanınızın sesini duyamazsınız. Surekli başınız yerde, gozleriniz aşağıda, mutevazi, mutefekkir, efendi ve hayalı olunuz ki, nefsinizi otokontrolden ve icsel denetimden soyutlamayasınız. Hepimiz, cağlardan bir cağ icinde Allah huzurunda imtihan oluyoruz. Yaşantımızın doğruları Şeriat'e uygunluk arz edenler, yanlışları da Şeriat'a aykırı olanlardır! Şu yanılgıya duşmeyin; Allah sizi komşunuzun oğluna yada kızına, falanın kocasına yahut da hanımına kıyasla değerlendirmeyecektir. Yani sizin başarınız, falan kimseden daha iyi durumda olmakla mumkun değildir. Bu nedenle, kotulukte sınır tanımayanlar, Kitapsız, Sunnetsiz ve Peygambersiz bir hayat yaşayanlara bakıp da, "en azından benim şu ve şu ibadetlerim var, asıl onlar duşunsunler" demeyiniz! Hic şuphe yok ki, herkesin hesabı tek tek gorulecek ve kendilerine hayatlarına dair her şeyden sorgu sual olacaktır.
61) İnsanları tarif ederken, “sakallı” diye nitelemekten sakının. Zira erkek icin aslolan sakallı olmaktır; sakal erkeğin ziyneti ve fıtrattan gelen guzelliğidir. Erkekleri tarif ederken, "sakallı biri" ifadesini kullanmanız "tanıtıcı" değil, "oteleyici" bir nitelemedir!
62) Bir kimse, bir alimi bazen ovuyor, bazen de eleştiriyorsa; ovduğu yerde kendine destek alıyor, yerdiği yerde kendisini yuceltiyor demektir.
63) Durust insanlarla arkadaşlık yapınız.. Onların yanında iken ve onlara karşı durust davranacağınız icin, zamanla onlardan durustluğu oğrenirsiniz. Unutmayın, kişi arkadaşının dini uzerindedir; o halde her biriniz kiminle arkadaşlık ettiğine dikkat etsin!
64) Allah'a kulluk yaparak, O'nun huzurunda secde etmeyi gururlarına yediremeyenlerin, şeytanlara secde etmekten alınları morarmış durumdadır!
65) Bana, lafın gelişi halimi soran, "nasılsın?", "işler nasıl?" diyenlerin sozleri sevimsiz gelir.. Zira umumiyetle, samimi denmediğinin idrakindeyim. Unutmayın ki, hal hatır sormanız, rutin bir nağme değil, kardeşliğinizin bir gereği ve samimiyetinizin gostergesi olmak zorundadır.
66) Dunyaya tekrar değil, sonsuz tekrarlarla defalarca gelme fırsatına sahip olsaydım; yine Musluman, yine Musluman, ilÂ-nihÂye hep Musluman olmaktan gayri bir talebim olmazdı. Allah'a layıkıyla kul olabilmenin dışında kalan herşey tek kelimeyle boştur, boşluktur, Âtıl ve bÂtıl uğraştır.
67) Bugun ve yarın, dun olduğu gibi; Allah icin iman, Allah icin namaz, Allah icin salih amel, Allah icin yaşamak, Allah icin nefes alıp vermek, Allah icin adım atmak, Allah yolunda olmak, Allah yolunda olmek ve bi'l netice şeytana, tÂğutlara, sahte ilÂhlara kole olmadan, şirkin gorunen ve gorunmeyen her ceşidinden uzak durup, Tevhid uzere imtihanı tamamlamak ve RızÂ-i BÂrî'ye nÂil olmak istek ve duasındayız. "De ki: Şuphesiz benim namazım, ibadetim, hayatım ve olumum Âlemlerin Rabbi olan Allah icindir." [5]
[5] En'Âm: 162
68) Firaset ehline karşı kotu davranışlardan sakındığınız gibi, kotu duygu ve duşuncelerden de sakınınız! Zira mu'minin firaseti, gerceğin aynasıdır.
69) Hayırlı ve samimi insanları genelde anlamamak, anlayış kıtlığındandır. Bu zaafınızı tedavi ediniz! Kendi bÂtıl fikirlerinize mahkum olmayınız!
70) İnatcı, kinci, aceleci, sabırsız, dedikoducu, yalancı, iftiracı, sû-i zann'cı, sert mizaclı, merhametsiz, insafsız, zalim, gaddar ve nankor olmayınız!
71) Cok bilen az konuşur, az bilen bildiğinden cok konuşur!
72) Her ikisi de insan olmasına rağmen, mu'mini kÂfirden ayıran ozelliği, iman ve salih amelidir. Tıpkı bal arısını, eşek arısı ile yaban arılarından ayıran ozelliği, insanlara şifa verici bal uretmesi olduğu gibi. Her ikisi de arıdır ama, kimse eşek arısı beslemez! Mu'min bal arısı, kÂfir de eşek arısı gibidir.
73) Sunnete karşı olmak; fıtrata savaş acmak ve yaratılış gayesini inkÂr etmek demektir.
74) Eğer bir yerde mamur bir yaşam sahası varsa, diyorsun ki, "burayı imar eden birileri olmalı!"; peki, ya bu muazzam yaşam alanımız olan dunyanın ve tum kÂinatın bir yaratıcısı ve duzenleyicisi olmadığını nasıl duşunebiliyorsun? (Ateistlere..)
75) Bu evren kendi kendine ve tesadufen oluştu ise; neden cevremizde bu turden tesadufî oluşumlar devam etmiyor? Neden bir guc ve etki olmadan bir madde gozlerimizin onunde belirmiyor? Eğer kÂinatın oluşumu, bir rastlantı ve tesaduflerle acıklanıyorsa; tesadufler tesadufleri doğurmalıdır. Durum boyle olmadığına gore, bu gerceğe tatmin edici cevap bulamayan ateist ve tesadufculer, her şeyin yaratıcısı olan Allah’a yonelmek zorundadırlar. (Ateistlere..)
76) Hadislerin Kur’an’a arzını savunanlar, arz edilen Hadislerin montajlanıp montajlanmadığını, ekleme veya cıkarımlarla değiştirilip değiştirilmediğini bilemeyeceklerine gore, aslında tum Hadisleri inkÂr ederek, tek kaynağın Kur’an olması gerektiğini savunmaktadırlar! (Hadis inkÂrcılarına..)
77) Sunnetsiz insan olur ama Sunnetsiz Musluman olmaz!
78) Bazen soru, bire bir doğruları verir; bazen de soru, bire bin sorunlar uretir.
79) Batı taklitcisi genclik, once kalabalık yerleri mesken tutar; birisini buldukları zaman ise, ıssız yerlerde pineklerler!
80) Ashab-ı KirÂm’ın Sunnetine uymak demek, Kur’an’a alternatif aramak değil; Kur’an’ı en iyi bilen ve uygulayan kimselere tÂbi olmaktır.
81) Sigaralar uzerinde yazan "sigara oldurur" sozu doğruysa ki doğrudur; bu durumda sigara icmek cana kıymak olur ki bu da, haramdır!
82) “Sigara mekruhtur” sozu hayat sondurur, “sigara haramdır” sozu hayat kurtarır!
83) Ey Hristiyanlar, Yahudiler, Ateistler, Dinsizler ve Muşrikler! İslÂm'ı, kendisine Musluman ismi verenlerin ve hatta Muslumanların yaşantılarıyla anlamaktan ve yorumlamaktan sakınınız! Zira pek cok insan vardır ki, katı kalpliliğinin, merhametsizliğinin, bencilliğinin ve kibrinin kokusu goruş mesafesinden fark edilebilmektedir! Oysa Peygamberimiz tum ummetine karşı cok merhametli ve şefkatli, genc bir kızdan daha hayalı ve tum insanlara karşı mutevazi idi. Kendisine, "Peygamber ummeti" sıfatını yakıştıran pek cok insan, bu kibir ve katı kalplilikle acaba kimin Sunnetine uyuyor? Allah ve Rasûlunun yasakladığı ve İslÂm dairesinde olmayan bu goruntulere, sırf Musluman olduğunu soyleyen kimseler yapıyorlar diye, siz, “İslÂm’dandır” diyebilir misiniz?
84) Bugun, aşk tanımlanamayan bir bağımlılık, bir tutku ve bir tutsaklıktır. Gercek aşk ise, ozgurluk, yokluk icinde zenginlik, karşılıksız fedakÂrlık, hesapsız ve pazarlıksız paylaşımdır. Nefis ve gonul eğlendirici ilişkilerde şehvet, cinsellik, bencillik ve on yargılar var iken; gercek aşkta sevgi, saygı, şefkat, beklentisiz fedakÂrlık, gerektiğinde menfaatlerden vaz gecme ve Allah icin birliktelik vardır.
85) Hayat; yaşam, canlılık ve omur demektir. Bedende can var olduğu surece Allah'a kulluk etme fırsatıdır; Allah'a kul olma dışında kalan şeyler ise gecici oyun ve eğlencelerden ibarettir. Hayat; omru Allah icin yaşamaktır. Hayat; canlılığı, salih amellerle ancak Allah'a tahsis etmektir. Vahiyle irtibatı koparılmış bir hayat, canlılık fonksiyonlarını yitirmiştir. Allah SubhÂnehu ve TeÂl şoyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Sizi, size hayat verecek şeylere cağırdığı zaman Allah ve Rasûlunun cağrısına uyun. Bilin ki Allah kişi ile kalbi arasına girer ve muhakkak O’nun huzurunda toplanacaksınız.”[6] Vahiy hayattır; vahiysiz bir hayat oludur!
[6] EnfÂl: 24
86) Namaz; Peygamberimizin yedi kat semayı aştığı mi'rac yolculuğunda, Rabbimizden Ummeti Muhammede gonderilen bir hediyedir. Namazın değerini bilmeliyiz; borc oder gibi değil, sevincle, isteyerek namaz kılmalıyız. Cunku namaz, Allah'ın o kutlu seyahatte bize gonderdiği hediyesidir. Namaz kılmamak, Allah'ın hediyesini geri cevirmektir!
87) Ashab, Peygamber sevgisiyle, gercek sevgiyle tanışınca, diğer tum sevgiler, tum arzular, tum zevkler anlamsızlaştı. Sevilmeye en layık olan mahbub insan, Allah'ın habibi Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’dir. Daha sonra ise Ashab, TÂbiîn, Tebe-i TÂbiîn ve onları layıkıyla seven ve onlara en guzel şekilde uyanlardır. Seni herkesten ve herşeyden daha cok seviyoruz ey sevgi, rahmet ve şefkat muallimi, adı kendinden once kimsede gorulmemiş olan mustesna insan, Allah'ın Elcisi, Hz. Muhammed aleyhisselÂm!
88) Kotu soz ve hakareti kimse hak etmez; kotu sozler soyleyene aittir. İyilik, doğruluk, durustluk ve adalet layık olan kişiler icin değil; Allah icindir. İyi insan; sadece iyilere karşı iyi olan değil; herkese karşı iyi, durust ve Âdil olandır.
89) Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayınız!
90) “Allah’ın bildiğini kullardan mı saklayacağım” diyerek, Allah’tan korkmadan, kullardan utanıp sıkılmadan, alenî şekilde gunah işleyenleri Allah bağışlamaz. Fıskını, fucurunu, bid’atını, fahşÃ‚sını gizlemeden, insanların gozleri onunde işleyenler hakkında Peygamberimiz aleyhisselÂm: “Acıktan gunah işleyenler dışında ummetimin tamamı affedilir"[7] buyurarak, gunahları yaygınlaştıranları bağışlanmaktan istisn etmiştir.
[7] BuhÂri, Muslim
91) Şohret kaygan bir zemindir. Sağlam zemin varken, kaygan zemini tercih etme!
92) Mal, makam ve şohretin yokluğu da buyuk bir nimettir. Gercek dostlarını tanırsın!
93) Şohretperestler, "unlu" olmayı en buyuk meziyet sanırlar; oysa en buyuk fazilet, Sunnete uymak ve ashabı ornek almaktır.
94) İslÂm dışındaki tum sevdalar sahtedir, yalandır!
95) Dostun, seninle bir derdini paylaşıyorsa, onun derdiyle dertlenmek sana vaciptir. Şayet ilgilenmezsen, onu kendi haline terk etmiş olursun. Cunku onurlu Muslumanlar, sıkıntılarını diğer insanlara asla acmazlar.
96) Musluman, ensar gibiyse muhacir gibi dost, muhacir gibiyse ensar gibi dost ister; her ikisi gibi de değilse irşad olmak ister.
97) Bugun, Fatih İstanbul'u gorseydi; vefatından sonra, İstanbul Bizanslılar tarafından geri alınmış sanırdı!
98) Muslumanlara yada gerceği savunanlara yobaz, gerici, kokten dinci gibi sozlerle hakaret edenler, kendi kufurlerini ortbas etme cabasındaki kokten dinsizlerdir.
99) Hz. Omer’de olduğu gibi, meşru sertlik arabadaki fren gibidir.. Gerektiği zaman elini masaya vurabilmek ve “hayır” diyebilmektir.. Meşru olan sertlik; şecaat, cesaret, dirayet, basiret, metanet ve soğukkanlılıkla hareket etmektir. Sertlik; adalet ve merhametle birleşince meşru olur. Adalet ve merhametten yoksun olan sertlik; insanı zulme ve haksızlıklara sevk eder. Âdil ve merhametli olmayan kişinin sert olması, yazın, kalın ve kışlık elbiseler giymesi gibi; hem kendisine hem de başkalarına eziyettir. Her durumda hakikatleri soylemek asla sertlik kabul edilmemelidir. Cesur ve hakkı soylemekten geri durmayan Musluman, hayır yollarında hızlı bir vasıta gibi ilerler; durması gereken yerde de freni sayesinde durur. Aslında sertlik denen şey, mizactan ileri geliyorsa, olağandır. İnsanların bir kısmının tepkisine yol acan durum, Musluman’ın cesur ve gozupek olması değil; nefis ve duygulara zıt konuşmuş olmasıdır. Bu nedenle, sertlik kavramını bir kez daha duşunmek ve doğru anlamak gerekmektedir. Merhametli ve Âdil bir kişi sert midir, sorusu uzerinde duşunebiliriz? Yada yuzu gostermelik gulen ama kalbi katı, merhametsiz ve kendi menfaati icin haksızlık edebilen kimse, yumuşak huylu mudur, sorusuna cevap arayabiliriz? Sessiz, pısırık, korkak, neme lazımcı, bunların yanında belki guler yuzlu ama merhametten ve adaletten mahrum, pasif karakterli insanlar, hangi makamda olurlarsa olsunlar, buyuk başarıların oncusu olamazlar. Merhamet ve adaletten yoksun yumuşak soz, zehirden acı; merhamet ve adaletle soylenen sert soz ise, baldan daha tatlıdır.
100) İyi bir Musluman olmak; Sunnetlere sarılmak ve mekruhlardan uzak durmakla mumkundur. Cunku, “Sunnet” bilinen bir amel, başka bir mezhebde “farz”; “mekruh” bilinen amel ise başka bir mezhebde “haram” olabilir. Bir kimse; sÂlih bir Musluman olmak istiyorsa, takv sahibi olmak zorundadır. Takv sahipleri de, şupheli şeylerden (mekrûhÂt) uzak duran, Şeriat’in emrettiği şeylere (ma’rûfÂt) sıkı sıkıya bağlı kalan kimselerdir.
Yusuf Semmak
__________________
HAYATIN İCİNDEN 100 OZLU SOZ (Yusuf Semmak)
Dini Bilgiler0 Mesaj
●18 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- HAYATIN İCİNDEN 100 OZLU SOZ (Yusuf Semmak)