İşte bir seans; "Acı icinde değilim fakat iki yıl once kaybettiğim biriyle bağlantı kurduğumda titriyorum. ´Baban?´ diyor Van Praagh ve kanserden olup olmediğini soruyor. Oksijen tuplerinin ve kemoterapi seanslarının anıları arasında titreyerek evet cevabını veriyorum. Fakat medyum koklamaya yoneliyor. İğrenc bir koku alıyorum. Hastane kokusu olup olmadığını bilmiyor ve bu şaşırtıcı olayı soruyorum ama o konuları değiştiriyor. ´Jon kim?´ diye soruyor. Coğu insan gibi ben de bu isimde birini tanıyorum. Van Praagh Jon´un iki Cocuğu olduğunu soyluyor ve annemin bir kız kardeşinin olup olmadığını soruyor. ´Hayır´ deyince bu sefer Jon´un eşinin kız kardeşini soruyor. Bir kız kardeşinin olduğunu ama tamamen aklımdan cıktığını anımsıyorum. Buyuk annemin ismini yazıyor ve yine doğru cıkıyor. Nedir bu gariplikler? Van Praagh devam ediyor. ´Annenin başıyla bir sorunu var mıydı?´ Yok, diyorum. ´Başı ağrıyan biri var mı?´ diyor eşim aklıma geliyor fakat insanın her zaman başı ağrımaz mı? M ile başlayan ismin kime ait olduğunu soruyor. Annemin diyorum fakat ikinci harf yanlış. Annemin evde olduğunu sezdi. Fakat hastaneleri ima ettiği sırada tarafsız tepkim onu aydınlattı. Son nefesini verdiğinde annemin başucunda bir kadının olduğunu soyledi. Boyle biri yoktu. ´Orada Katolik biri mi vardı? Bitişiğinde Katolik kilisesi mi bulunuyordu?´ Hayır, hayır. Birkac sorudan sonra benim Musevi olduğum sonucuna varıyor. Max ve Bernie adında ruh dunyasında insanların olup olmadığını soruyor. Yok. Anneme ait cicekli kumaşlı bir sandalye, bir seri altın şamdan; Yanlış, yanlış, yanlış. Evimdeki buromda calıştığımı soyledi. Ben hicbir zaman evimde calışmadım. ´İyi enerjin var´ dedi ve annemin benimle gurur duyduğunu soyledi. Oyledir. Butun bunlar yeterli mi? Van Praagh bir şarlatan mı? Yoksa raslantılara mı boğulduk... Kararı siz verin..."
__________________