Zaman: Efsane / İO 6. binyıl ortaları
MekÂn: Guneybatı Turkiye / Karadeniz?

Ve allah Nuh'a dedi: Onume butun beşerin sonu geldi; cunku onların sebebile yeryuzu zorbalıkla doldu ve işte ben onları yeryuzu ile beraber yok edeceğim. Kendine gofer ağacından bir gemi yap... Ve ben, işte ben kendisinde hayat nefesi olan butun beşeri yok etmek icin yeryuzu uzerine sular tufanı getiriyorum. TEKVİN 6: 13,17

Kitabı Mukaddes'te dunyanın tumunu boğan buyuk Tufan hikÂyesi Tekvin kitabının 6-9 bolumlerinde anlatılır. Tanrı, yarattıklarını insanlığın gunahları nedeniyle yok etmeye karar verdiğinde namuslu bir insan olduğu icin yalnızca Nuh'u kurtarmıştı. Tanrı ona, kucuk kucuk odaları olan bir eve benzeyen bir gemi yapması icin ayrıntılı bir talimat verdi. Yağmurlar başlayınca Nuh ailesini ve yeryuzundeki yaratıkların her birinden birer cifti gemisine aldı.

Yağmurlar toprağın tumu ortulene kadar yağdı ama sonra kesildi ve sel suları cekilmeye başladı. Gemi Ağrı Dağı uzerinde kaldı. Nuh gemiyi terk edip edemeyeceğini anlamak icin kuşları salıverdi. Once bir kuzgun ve sonra da uc kere bir guvercin gonderdi. Sonuncu kuş geri donmeyince yeryuzunun kurumakta olduğunu ve gemiden inebileceklerini anladı.

Kuru toprağa ayak basınca ilk işi bir kurban adamak oldu. Tanrı bunu kabul etti ve bir daha insanların gunahları icin dunyayı cezalandırmamaya karar verdi. Nuh ile bir ahit yaptı ve ona "Semereli olun ve coğalın ve yeryuzunu doldurun" emrini verdi (Tekvin 9:1). Yeryuzundeki butun hayvanlara insanlar bakacaktı ve bu ahdin işareti olarak Tanrı gokyuzune gokkuşağını yerleştirdi.

Nuh'un Gemisi'nin Aranması

İnsanlar cok eski cağlardan beri Nuh'un gemisinin oturduğu dağ tepesini aramışlardı. Zamanımızda bile geminin kalıntılarını bulmak icin seferler duzenlenmiştir ve Yakındoğu'da secilecek pek cok dağ vardır. Bunlardan biri Irak'ta (eski Mezopotamya'da) Kerkuk yakınlarında eskiden Nısır Dağı olarak anılan Pir Omer Gudrun'dur.

Burası Zagros Dağları'nda, eski Asur ulkesinin doğusundadır. Yine gozde yerlerden biri Van Golu doğusundaki yuksek dağlardır. Asur İmparatorluğu zamanında (İO yaklaşık 9-7. yuzyıllar) burası Urartu krallığıydı (bu adla Kitabı Mukaddes'teki Ararat adının benzerliğine dikkat ediniz). Bu sıradağların en yuksek tepesi olan Masis Dağı da zaman zaman Nuh'un gemisinin arandığı yerlerden biri olmuştur.

Van Golu'nun guneydoğusundaki dağlar da aranmış ve kimi zaman iyimserlik dalgalarına neden olmuşsa da gemi asla bulunamamıştır. Tekvin Kitabı'ndaki Nuh hikÂyesi, tarihi terimlerle ifade edilmiş olmadığı icin bunda şaşılacak bir şey yoktur. HikÂye bicim olarak mitolojiktir. Kendisine tapanlarla doğrudan doğruya konuşan bir Tanrı imajını korumaktadır. Tanrı "tek ve mutlak" olarak tanımlanmıştır ama her nasılsa insan karakterlidir ve o donemin diğer Yakındoğu halklarının Tanrılarından pek farklı değildir.


[IMG]http://img338.**************/img338/6373/nuh1mb4.jpg[/IMG]



Solda) Nuh'un Gemisi, Ağrı Dağı uzerinde: Bir guvercin gagasında yapraklı bir dal parcasıyla donerek suların cekilmekte olduğu haberini getiriyor. (Sağda) Eski Babil'den unlu Gılgamış Destanı'nın Nuh'un Mezopotamya'daki karşıtı olan Utnapiştim'in tufan hikÂyesinin anlatıldığı ikinci tableti (İO yaklaşık 2000-1800 yılları).

Tufanın İzlerinin Araştırılması

Buyuk bir Tufan ve sonra dunyaya yeni bir hayat getirmek uzere oradan sağ cıkan kahramanın hikÂyesi Guney Amerika'dan Avustralasya'ya ve Akdeniz' den Mezopotamya'ya kadar eski mitolojilerin coğunda gorulur. Yunan Tufan kahramanının adı Deucalion'du. Nuh gibi o da karısıyla bir gemi yapmış, icini hayvanlarla doldurmuş ve yok olmaktan kurtulmak icin denizlere acılmıştı. Eski Mezopotamya'da Tufan kahramanı ceşitli donemlerde Ziusudra, Atrahasis ve Utnapiştim adlarını almıştır.

Tevrat'taki Nuh hikÂyesine en cok benzeyen bu Mezopotamya efsanesidir. Brİtish Museum'dan George Smith 1873'te Gılgamış Destanı'nı yayınlamıştır. Uruklar'ın bu efsane kralı yakın dostu Enkidu'yla bir cok seruven yaşar. Enkidu olunce cok uzulen Gılgamış, karısıyla beraber Tufan'dan sağ cıkan ve Tanrılar'ın olumsuzluk bağışladığı atası Utnapiştim'den ebedi hayatın sırrını oğrenmek uzere yola cıkar. Utnapiştim'in hikÂyesi ayrıntılı olarak anlatılır ve Tanrılar'ının cokluğu dışında Tevrat'ın Nuh ve Gemisi hikÂyesinin benzeridir.

1920'li yıllarda İngiliz arkeolog Leonard Woolley, Tevrat'ın patriyarkı İbrahim'in doğum yeri olan guney Mezopotamya'daki Ur kentinde kazı yapmıştır. Woolley, Ur'da Tufan'ın kanıtlarını bulduğu telgrafıyla Londra'da buyuk bir heyecana neden olmuştu. Ama yazık ki, aradığını bulamamıştı ve Guney Mezopotamya ovasındaki diğer yerlerde kazılar yapan sonraki arkeologlar da herhangi bir şey bulamadılar.

Arkeologlar buralarda canak comlek, mezarlar ve binalarla yerleşim izlerinin altında ve ustunde, suyla getirilmiş kalın aluvyon katmanları bulmuşlardı. Ancak bu aluvyon katmanları yerleşim bolgelerinin belirli alanlarındaydı ve hicbir zaman tumunu ortmemişti. Bunlar, Tufan'ın olmasa da, Sumer ve Akad ulkesinin buyuk nehirleri olan Fırat ile Dicle'nin yerel taşmalarının kesin kanıtlarıdır.

Mezopotamya'nın butun kentleri zorunlu olarak bu nehirlerin ya da onların kollarının birinin boyunca kurulmuşlar ve nehirler yerleşim birimlerine hayat verirken taşkın tehlikesi de getirmişlerdi. Eğer nehrin yukarısında, Suriye ya da Turkiye'de aşırı yağışlar olmuşsa ya da karlar dağlarda cok cabuk erimişse, o zaman bu buyuk nehirler taşar ve cevrelerindeki kucuk yerlere buyuk zararlar verirdi. Bu gibi durumlarda bir taşma izi, beklenen bir şeydir. Gunumuzde guneyde pek cok eski yerleşim birimi artık collerde kalmıştır. Bunun nedeni zamanla nehirlerin yataklarını değiştirmiş olmasıdır.

Arkeologlar ve tarihciler uzun yıllar boyunca Tufan'ın, ozellikle de cok şiddetli olan boyle bir taşkının halkın belleğinde kalmış anısı olduğunu kabul etmişlerdi. Bu anı Hz. İbrahim klanıyla Ur'dan Kenan İli'ne taşınmış ve yeni anayurtlarında taze ve tektanrılı bir bicim verilmiş olabilir. Tekvin'deki yazılı hikÂyenin sozlu geleneği, yuzyıllar boyunca usta hikayecilerin dillerinde dolaşmış olabilir. Tevrat metnindeki tutarsızlıklar da bu kaynakların her ayrıntıda fikirbirliği icinde olmadıklarını gostermektedir.


[IMG]http://img132.**************/img132/3117/nuh2ls1.jpg[/IMG]


Venedik'te San Marco kilisesinin mozaikleri: Nuh ile ailesi gemide. Nuh hayvanları cifter cifter gemiden indiriyor.

Karadeniz mi Taştı?

William Ryan ve Walter Pitman adlı iki Amerikalı bilimadamı yeni ve gayet ilginc bir kuram ortaya atmışlardır. Bunların ikisi de ozellikle Karadeniz'le ilgilenen jeofizikcilerdir. Onlara gore Buyuk Tufan, Karadeniz'de İO 6. binyılda gercekten olmuş cok buyuk bir Âfettir. Karadeniz o zamanlar şimdi jeologların Yeni Euxine Golu adını verdikleri bir tatlı su goluydu.

O sıralarda yuzeyi deniz duzeyinin 150 metre altındaydı. Buzul cağı sonunda buzdağlarının erimesi dunyanın tumunde denizlerin yukselmesine neden oldu. Akdeniz (ki, o da Cebelitarık Boğazı yoluyla Atlas Okyanusu'ndan beslenmekteydi) tuzlu suyunu Canakkale Boğazı'ndan Marmara Denizi'ne boşalttı. Denizin doğusunda bir kara parcası Marmara'nın Yeni Euxine'yle birleşmesini onluyordu. Ancak deniz yukseldikce su bu bolgeyi ilk başlarda yavaş ve sonra belki daha buyuk bir hızla aşmaya başladı.

Sonra herhalde Turkiye'de cok olan depremlerden biri sırasında toprak ayrıldı ve milyonlarca ton tuzlu su gunumuz Boğazici'ne dolup oradan da cok aşağılardaki gole dolmaya başladı. Ryan ve Pitman iki yıl boyunca bu dar kanaldan gunde 10 mil kup suyun batıdan doğuya boşaldığını ve boylece kendisine bir yatak kazarak onundeki her şeyi silip supurduğunu tahmin etmektedirler. Bu durumda bile Karadeniz'in tumu gunde 15 santim yukselecek, golun kıyısındaki duz arazi gunde 1,5 km kadar toprak altında kalacaktır.

Golun cevresinde tıpkı Yakındoğu'nun diğer yerlerinde olduğu gibi ciftcilikle gecinen insanlar yaşamaktaydı. Bunların coğu yukselen sulardan hayvanlarını alıp kayıklarla, eşeklerle hatta gerekirse yaya olarak kacmış olacaklardır. Dort bir yana kacan bu gruplar Tufan'ın korkunc anılarını da taşıyacaklardı. Bu anılar zamanla kuşaklar boyu saz şairleri ve sıradan insanlar tarafından şarkılar ve hikÂyeler olarak anlatıldıkca folklora ve efsanelere donuşeceklerdi.

Kuram buydu ve bu kuram da şimdi Karadeniz'in tabanı uzaktan kumandalı kameralı denizaltı araclarıyla araştırılarak sınanmaktadır. Kameraların gonderdiği goruntuler grubun gemisinde izlenmektedir. ilk bulgular heyecan vericidir: 91 metre derinlikte binaya benzer kalıntılara rastlanılmıştır ve bu araştırmalar sıklaştırılacaktır.

İki Amerikalı bilimadamına gore Tufan efsanesinin kokeni budur. Nuh'un hikÂyesi bunun bir anısı, Mezopotamya destanları ikinci ve hatta Yunanistan'daki Deucalion efsanesi bir ucuncusu olabilir. Bu fikrin kanıtlanması gucse de, kolaylıkla gozardı edilemeyeceği de kesindir.


[IMG]http://img338.**************/img338/1258/nuh3om5.jpg[/IMG]



(Solda) Sir Leonard Woolley'nin 1920'lerde guney Mezopotamya'da Ur'da kazdırdığı Buyuk Tufan Cukuru. Woolley, Tufan'ın kanıtlarını bulduğunu sanmışsa da, iki iskÂn katmanının arasındaki aluvyon katmanı, Ur kentinin bile tumunu etkilemeyen bir taşkına işaret etmekteydi. (Sağda) Karadeniz'in şimdi batmış olan eski kıyı cizgisini araştıran bir gemide, Robert Ballard başkanlığındaki ekip uzaktan kumandalı kameralarla deniz dibini tarıyor.

Tekvin'den Tufan Secmeleri

"Ve onu şoyle yapacaksın: Geminin uzunluğu uc yuz arşın, genişliği elli arşın ve yuksekliği otuz arşın olacaktır. Gemiye ışıklık yapacaksın ve onu yukarı doğru bir arşına tamamlayacaksın ve geminin kapısını yan tarafına koyacaksın; alt, ikinci ve ucuncu katlı olarak onu yapacaksın. (...)

Fakat seninle ahdimi sabit kılacağım ve sen ve seninle beraber oğulların ve senin karın ve oğullarının karıları gemiye gireceksiniz. Ve seninle beraber sağ kalmak icin her yaşayan, butun beden sahibi olanlardan, her nevinden ikişer olarak gemiye getireceksin, erkek ve dişi olacaklar.

Cinslerine gore kuşlardan ve cinslerine gore sığırlardan, cinslerine gore toprakta her surunenden, her neviden ikişer olarak, sağ kalmak icin sana gelecekler. Ve sen yenilen her yemekten kendine al ve yanını topla ve sana ve onlara da yiyecek olacaktır. Ve Nuh, Allah'ın kendisine emrettiği her şeye gore yaptı; oyle yaptı."
Tekvin, 6: 15-22.



[IMG]http://img338.**************/img338/4677/nuh4kk9.jpg[/IMG]
__________________