Ebu Bekr-i Sıddık hazretleri Peygamberlerden sonra, insanların en ustunudur.

Aşere-i Mubeşşerenin yani Cennetle mujdelenen on sahabenin birincisidir. Peygamber efendimizin kayınpederi, Hz. Âişe'nin babasıdır. Hz.Ebu Bekirin Resulullah efendimize fevkÂlÂde sadÂkÂt ve sevgisi vardı. Vefatına, Peygamberimizden ayrıldığından duyduğu aşırı uzuntusu, gammı ve hasreti sebep olmuştur. Cunku Ona karşı olan, sevgisi ve bağlılığı kelimelerle tarif edilemiyecek kadar coktur. Peygamber efendimiz de onu cok severdi.



Peygamber efendimizin vefat ettiği gun halife secildi. Hilafeti 2 sene 3 ay 10 gun surdu. 63 yaşında iken hicretin 13 (m. 634) yılında Cemaziyel-ahir ayının yedisinde Pazartesi gunu hastalandı, 15 gun hasta olarak yattıktan sonra vefat etti. Cenaze namazını Hz. Omer kıldırdı. Peygamber efendimizin kabrinin bulunduğu Hucre-i Seadete defnedildi.



Hz. Ebu Bekir, Resulullahın en yakın dostu idi. Ondan hic ayrılmazdı. Onların bu beraberliği, Mekke'den Medine'ye hicrette de devam etti. Ona mağara arkadaşı oldu. Mağara'da uc gun kaldıktan sonra, ikisi bir deveye binerek yolculuk ettiler. Medine'ye varıncaya kadar Resulullahın butun hizmetini O gordu. Medine'deki mescid yapılırken Onunla beraber calıştı. Hicbir hizmetten, fedakÂrlıktan geri kalmadı. Hz. Ebu Bekir, Resulullah efendimizle birlikte butun harplerde bulunmuş, bir kısmında ordu kumandanlığı vazifesi kendisine verilmiştir. Cok şiddetli muharebelerde, Peygamber efendimizin muhafızlığını yapmış, Efendimize karşı bedenini siper etmiştir. Bedir'de, Uhud'da, Hendek'te muşriklere karşı buyuk kahramanlıklar gostermiştir. Tebuk harbinde, sancaktarlık gorevini yurutmuştur.



Peygamber efendimizin; son hastalıklarında uc gun imamlık gorevinde bulunup, onyedi vakit namaz kıldırmış, uc vaktinde de Peygamberimiz, Hz. Ebu Bekir'e uyarak arkasında namaz kılmışlardır.



Hicri 10 (m. 632) senesinde, Peygamberimizin vefatı uzerine Eshab-ı kiramın sozbirliğiyle halife secilmiştir. Peygamberlerin sonuncusu olan Muhammed aleyhisselamdan sonra muslumanların halifesi, yani Peygamberimizin vekili ve muslumanların reisi, Hz. Ebu Bekr-i Sıddık olmuştur.



Eshab-ı kiramın en cok ilim sahibi olanlarındandı. Her ilimde muracaat kaynağı olmuştur. İslami ilimlerin butun meselelerini bilirdi. Nitekim Resulullah efendimiz Onun hakkında "Goğsumdeki marifetlerin, bilgilerin hepsini, Ebu Bekir’in goğsune akıttım" buyurmuştur, Boylece O, Muhammed aleyhisselamdan sonra insanların en ustunu oldu. Hicrette Onun yol arkadaşı idi. Mağarada beraber idiler. Hayatı boyunca Peygamber efendimizin yanından hic ayrılmadı. Her işinde Onun veziri oldu. Bir meselede Eshab-ı kiram ile istişare ederken Hz. Ebu Bekir'i sağına, Hz. Omer'i de soluna oturturdu. Gorulecek mesele hususunda, once bu ikisinin reyini, goruşunu sorar, sonra da diğer sahabilerin goruşlerine yer verirdi.



Resulullahtan cok feyizlere kavuşmuş, Kur'an-ı kerimin manasına ve hakikatine ait butun bilgileri bizzat Ondan almıştır. Kur'an-ı kerimden hukum cıkarmak hususunda ustun bir kudret ve maharet sahibi idi. Âyet-i kerimelerin ve hadis-i şeriflerin mana ve hakikatlerine hakkıyla muttali (oğrenmiş) idi. Eshab-ı kiram ve Tabiinin Âlimleri, bircok Âyet-i kerimelerin tefsirini Ondan alıp bildirmişlerdir



Hz. Ebu Bekr-i Sıddık, tasavvuf ilminin butun yuksek marifetlerine kavuşmuştu. Resulullahın kalbine akıtılan feyizlerin, marifetlerin hepsi Ona da verilmişti. Resulullahtan sonra Allahu teÂlÂyı en iyi tanıyan ve en cok ibadet eden Odur. Tasavvuf, Resulullahın izinde bulunmak, Onun gosterdiği yoldan ayrılmamaktır, insanların yaratılışları ayrı ayrı olduğu icin tasavvuf yolları da ayrılmıştır. Bu ummetin sonra gelen evliyÂsı Resulullahtan gelen feyizlere, nurlara iki yoldan kavuşmuştur. Birisi nubuvvet yolu, diğeri de vilayet yoludur. Muslumanlar, nubuvvet yolunun butun marifetlerine, Hz. Ebu Bekir vasıtası ile kavuşmuşlardır. Eshab-ı kiramın hepsi, Allahu teÂlÂya bu yoldan kavuştular.



Hz. Ebu Bekir'in faziletleri, ustunlukleri coktur. Bunların herbiri, Kur'an-ı kerimin, hadis-i şeriflerin ve Eshab-ı kiram ile diğer din Âlimlerinin haber vermesiyle anlaşılmıştır. Bu ummet icinde, Peygamberimizden sonra olma saadetinin sahibi Hz. Ebu Bekir’dir. Cunku dini kuvvetlendirmek ve Peygamberlerin efendisine yardım etmek icin, malına dağıtmakta, cihad etmekte, yani duşmanlarla şiddetli mucadele etmek ve şanını, şerefini kaybetmekte, oncelerin oncesi odur. Hz. Ebu Bekir’in diğer muslumanların en ustunu olmasının sebebi, imana gelmekte, malının coğunu ve canını feda etmekte ve her turlu hizmette, başkalarının onunde bulunmasıdır.



Resulullah insanları imana davet etti. Ebu Bekri Sıddık iman edenlerin birincisi oldu. Boylece imanda Onun ikincisi oldu. Sonra Hz. Ebu Bekir insanları Allah'a ve Resulune imana cağırdı. Bircokları bu cağrıyı kabul etti. Boylece davette de ikincisi oldu. Her savaşta Resulullahın yanında idi. Bedir'de de Onun ikincisidir. Resulullah hastalanınca, Onun yerine insanlara imam olup, one gecti. Bu hususta da ikinci oldu. Resulullahtan sonra Onun turbesine defin olunmada da ikincisi oldu. Bunlar hep Ona en yakın olma delilleridir. Allahu teÂlÂ, Resulunun arkadaşı olarak, Hz. Ebu Bekir’i Kur'an-ı kerimde bilhassa bildiriyor ve, "O vakit Resulum arkadaşına, mahzun olma diyordu" buyuruyor . Ucunculeri Allahu teÂl idi. Allahu teÂlÂnın kendisiyle olduğu bir kimse ise, şuphesiz, şeref ve fazilet yonunden diğerlerinden ustundur.



Hz. Ebu Bekir'in ismi gecince, Hz. Omer şoyle dedi:

"Omrumdeki butun amelimin Ebu Bekrin, bir gun ve gecelik ameli gibi olmasını isterdim. Onun o mesut gecesi ki, Resulullah ile birlikte mağaraya gitti. Mağaraya varınca, "Allah icin, ya Resulallah iceri girmeyin! Ben gireyim, icerde zararlı bir şey varsa, bana gelsin, mubarek zÂtınıza bir keder, bir elem gelmesin" dedi ve iceri girdi, iceriyi supurup temizledi. Sağında solunda bir cok irili ufaklı delikler gordu. Hırkasını parcalayıp, delikleri kapadı. Sonra Resulullaha, iceri girmesini soyledi. Resulullah iceri girdi ve mubarek başını Hz. Ebu Bekir'in kucağına koyup uyudu.”



Resulullah efendimiz bir hadis-i şerifte buyurdu ki:

(Bize her nimeti veren ve iyilik eden kimseye karşılığını verdik. Ebu Bekrin iyilik ve ikramının karşılığını veremedik. Hak teÂl kıyamette ona karşılığını verir. Ebu Bekrin malının fayda verdiği gibi, bir kimsenin malı bana fayda vermedi. Eğer ben dost edinseydim, Ebu Bekri dost edinirdim. Lakin bilmiş olun, sizin sahibiniz, Allahu teÂlÂnın dostudur.) [Mesabih]



Hz. Omer buyurdu ki:

Ebu Bekir bizim seyyidimiz, hayırlımızdır ki, Allah Resulune hepimizden daha sevgilidir.



Hz. Ebu Bekir, Resulullahın vefatından sonra, her gecen gun biraz daha zayıflıyordu. Bir gun kızı Âişe-i Sıddıka validemiz bu zayıflamanın sebebini sordu. Cevabında, Resulullahın ayrılığı boyle zayıflattı buyurdu.



Hz.Ebu Bekrin kıymetli nasihatlerinden:



"Takva akıllıca yapılan işlerin en guzelidir. Hakka Âsi olmak ahmakca yapılan işlerin en cirkinidir. Verilen emaneti yerine getirmek en ustun doğruluk sayılır. Hıyanet olarak da, en onde yalan gelir."



“Olumu ozune sevdir. Nasıl olsa gelecek."



"Allah sevgisini halis olarak tadanı, bu sevgi, dunyayı istemekten alıkoyar ve butun insanlardan uzaklaşır, kesilir."



"Omrunu faydasız, boş şeylerle geciren, tarlaya tohum ekme vaktini kacırmış olur. Vaktinde tohum ekmeyen ise, hasat zamanında pişman olur."



"Ne soyleyeceğine ve ne zaman soyleyeceğine dikkat et!"



Ordu kumandanlarını bir yere gonderdiği zaman, onlara:

"Kadınları oldurmeyiniz, cocuklara, ihtiyarlara dokunmayınız, meyve ağacı kesmeyiniz, mamur yerleri tahrip etmeyiniz, haddi tecavuz etmeyiniz, korkmayınız ve gıdadan başka bir maksatla koyun ve deve kesmeyiniz ve manastırlarına cekilmiş insanlara zarar vermeyiniz" diye emirler ve nasihatler verirdi.



Bir hutbesinde buyurdu ki:

"Ey insanlar, Allah'tan af ve afiyet isteyiniz. Cunku mumine, İslam'dan sonra af ve afiyetten daha hayırlı bir şey verilmemiştir."



"Muslumanlardan hicbiri, diğerini hakir gormesin! Zira muslumanların kucuğu, Allah yanında buyuktur."



"Allahu teÂlÂdan, kendisini, kıyamet gununde Cehennem ateşinden korumasını isteyen bir kimse, muminlere karşı cok merhametli ve ince kalbli davransın!"



Bir gun Eshab-ı kirama hitaben buyurdu ki:

"Allahu teÂl size dunyayı fethettirecek, kapılarını acacaktır. Siz, ihtiyacınızdan fazlasını almayınız!"



"Bilmiş ol ki, sabah namazını kılan kimse, Allah’ın himayesindedir. Allah’ın hakkını kucumseme, zira yuzustu seni Cehenneme atar."



"Allahu teÂlÂya olan halis sevginin zevkine varan, dunyalıktan vazgecer ve butun insanlardan yuzcevirir."



"Kişinin kelamı, aklının beyanı, faziletinin tercumanıdır."



Bir hutbesinde buyurdu ki:

Butun hamd ve senalar Allahu teÂlÂya mahsustur. Ona hamd eder Ondan yardım dilerim. Ondan af niyaz eder, Ona inanır, Ona guvenirim. Hidayeti Allah'tan bekler, sapıklık duşukluk, şuphe ve korlukten Ona sığınırım. Allah'ın durust yurumeyi nasip ettiği kişi dosdoğru yol alır, onun saptırdığı ise ne bir dost, ne de bir rnurşid bulabilir... Butun varlığımla inanırım ki, Allah'tan başka ilÂh yoktur. O tektir ve şeriki yoktur. Mulk ve saltanat Onundur, hamd Onadır. Dirilten de olduren de Odur. Ve O, hic olmeyen diridir. Dilediğini yuceltir, dilediğini alcaltır. Butun hayırlar Onun elindedir, O, her şeye gucu yetendir.



Butun varlığımla inanırım ki, Muhammed aleyhisselam Onun kulu ve Peygamberidir. Onu butun insanlığa bir rahmet ve butun insanlık icin bir dayanak ve delil olarak gondermiştir. O gonderildiği zaman insanlar, olabilecekleri hallerin en kotusu icindeydiler. Bilgisizlik karanlıklarına gomulmuş durumdaydılar. Dinleri uydurma, davetleri yalan ve sahte idi. Allahu teÂl hakikat dinini Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam ile aziz kıldı.



Ey muminler, Allah sizin gonullerinizi birbirinize ısındırdı. Onun nimeti sayesinde sizler kardeş haline geldiniz. Daha onceleri bir ateş cukurunun tam kenarında idiniz. Sizi oradan cıkaran O oldu. O halde ey iman edenler! Allah'a ve Onun Resulune tam uyun! Allahu teÂlÂ, "Resule uyan, Allah’a uymuş demektir” buyurmaktadır. (Nisa, 3)



Ey iman edenler! Size her işte, her durumda Allahu teÂlÂdan korkmanızı nasihat ederim. Hoşunuza giden işler kadar, size zor gelen durumlarda da hakikate sarılın. Şunu bilin ki, doğru soz dışında hicbir kelam hayır ve yarar getirmez. Yalan soyleyen, yaradılış hikmetini saptırmış, bunu yapan ise, helak olmuştur. Ey insanlar! Buyuklenmekten sakının. Topraktan yaratılıp, yine toprağa donecek olan bir varlığın kibirlenmesi de, ne demek oluyor? Bugun var, yarın yok olan bir varlığın kendini beğenmesi ne kadar anlamsız!..



Ey insanlar! Calışın ve nefslerinizi, icinde yer alacakları ahiret icin hazırlayın. Onunuzde cozumu zorlaşan şeyleri Allah'ın ilmine havale edin. Obur Âleme gecmeden once bir şey hazırlayın ki, oraya vardığınızda karşınıza cıksın.



Allah'tan korkun, Onun emir ve yasaklarına iyice kulak verin. Sizden once gelip gecenlerden de ibret alın. Ve unutmayın ki, Rabbinizin huzuruna mutlaka cıkarılacak ve kucuk-buyuk butun davranışlarınızın karşılığını bulacaksınız.



Bununla beraber Allah dilediğini bağışlayabilir. O bağışlayıcı ve affedicidir.



Kendinizi iyi tanıyın, sadece kendi noksanlarınızla meşgul olun. Yardım istenilecek tek kudret sahibi Allahu teÂlÂdır. Onun dışında hicbir guc ne yapabilir, ne bozabilir.”



Hz. Ebu Bekir’in faziletini bildiren hadis-i şeriflerden birkacı şoyledir:



(Ebu Bekir, insanların en ustunudur. Yalnız Peygamber değildir.) [Deylemi]



(Ebu Bekir’i sevmek ve ona şukretmek her mumine vaciptir.) [Deylemi]



(Allahu teÂlÂ, Ebu Bekir’e “Sıddık” ismini verdi.) [Deylemi]



(Kıyamette, Ebu Bekir’den başka herkese hesap sorulur.) [Hatib]



(Ebu Bekir’in imanı, herkesin imanları toplamı ile tartılsa, hepsinden ağır gelir.) [M.C.Guzin]



(Goğsumdeki marifetlerin, bilgilerin hepsini, Ebu Bekir’in goğsune akıttım.) [Reddi revafıd]



(Her Peygamberin halili vardır. Benim halilim Ebu Bekir’dir.) [Deylemi]



(Cebrail bana geldi. Elimden tuttu. Ummetimden birinin, Cennet kapısından iceri girdiğini, bana gosterdi. Ebu Bekir dedi ki, (Ya Resulallah! Orada, seninle beraber olmak isterim). Ya Eba Bekir! Ummetim icinden Cennete en once sen gireceksin, buyurdu.) [Tirmizi]



Sevgi, bağlılık cok oldukca, faydalanmak da o kadar cok olur. Bunun icindir ki, Hz. Ebu Bekir butun Eshabın en ustunu oldu. Resulullaha bağlılığı da, herkesten cok idi. (Ebu Bekir’in ustunluğu, namaz ve orucunun cokluğu ile değil, onun kalbinde bulunan bir şey iledir) hadis-i şerifinde bildirilen şey, Resulullahın sevgisidir. (İ. Gazali)
__________________