Ahmed Rufai Hazretleri, bir gun talebelerine:
- İcinizde kim bende bir ayıp goruyorsa bildirsin, dedi.

Muritlerinden biri:

- Efendim, sizde buyuk bir ayıp var, diye cevap verdi.

Ayıbını talebesine soracak kadar kendini aşmış bu mutavazi insan hic kızmadı, talebesi boyle soyluyor diye uzulmedi, belki sadece ayıbından kurtulabilmek umidiyle sordu:

- Soyle dedi, kardeşim, o ayıbım nedir?

Talebe gozleri dolu dolu:

- Bizim gibilerin size talebe olması, dedi.

Bu soz gonullere cok tesir etmiş, sohbette bulunan herkes ağlamaya başlamıştı. Ahmed Rufai Hazretleri de ağlıyordu. Bir ara sadece;

- Ben sizin hizmetcinizim, ben hepinizden aşağıyım diyebildi.
Evet, keşke insanlar tabi olanlara bakıp, tabi olanlarda, tabi olunanı aramasalardı... Zira hem dun, hem bu gun o altın halkayı temsil eden buyuklerin etrafındaki insanlar, ne denli nezih olurlarsa olsunlar, onları gosterebilmekte cok acizdirler. Bugun dahi, bir buyuk gonul erinin yanına gelip giden insanlar; idareciler, gazeteciler, din adamları, "Talebelerinin ufku hocalarının cok gerisinde." demektedirler. Zaten, o cevher farkıdır ki, sair madenleri kirlerinden arındırır.
__________________