İrşad faaliyetinden donen bir Osmanlı alimini dağ başında o gunun eşkiyası cevirir. Birinin gozu hocanın kostekli saatine dikilmiştir. Hemen saldırır.
Ama eşkiyabaşı'ndan serrt bir ihtarı almaktan da geri kalmaz:
- Hocaefendinin saatine dokunma! Namazlarını o saatle kılıyor!
Bir başka gun, tarladaki ceşme başında, cocuğuyla yemeğini yemekte olan bir kadını ablukaya alan eşkiya, kadının feryadı uzerine şoyle seslenir:
-Bacım korkma. Bizim senin namusunda gozumuz olamaz. Bizim de bacımız, anamız vardır. Biz sadece şu cantadaki ekmeğe muhtacız. Bize bir-iki parca ekmek ver yeter.
Bugun kadın-cocuk, genc-ihtiyar demeyip katleden eşkiyayı duşundukce....


__________________