''Şu Boğaz harbi nedir?/Var mı ki dunyada eşi?/En kesif orduların yukleniyor dordu beşi/Tepeden yol bularak gecmek icin Marmara'ya/Kac donanmayla sarılmış ufacık bir karaya/Ne hayasızca tahaşşut ki ufuklar kapalı/Nerede, gosterdiği vahşetle bu bir Avrupalı''...
Mehmet Akif Ersoy'un, yazıldığı tarihten bu gune kadar butun nesillere Canakkale Savaşı'nın heyecanını yaşatan bu şiiri, bir milletin kaderini değiştiren destanını anlatıyor.
İngiliz ve Fransız ortak saldırılarına karşı savaşılan bu cephede cereyan eden muharebeler denizden ve karadan olmak uzere yaklaşık bir yıl surdu. Cok şiddetli carpışmalar oldu, Turkler canları pahasına buyuk bir zafer kazandı.
Canakkale Savaşları'nda 18 Mart Deniz Zaferi'nin ise onemli bir yeri bulunuyor. 18 Mart, yersiz bir gururun Karanlık Liman'da boğuluşunun tarihlere kaydedildiği gun oldu. Turk denizcilerinin ve topcularının hedefini şaşmayan celik yumruğu, bu zaferin kazanılmasında başlıca rolu oynadı.
HASTA ADAM
Peki bu zafer nasıl kazanıldı? 1914'lu yıllarda Osmanlı, yorgun ve halsizdi, Avrupalılar'ın deyimiyle ''hasta adamdı''. Birinci Dunya Savaşı'na girecek durumda değildi. Yeni cıktığı Balkan Savaşı'nın yaralarını saracak zaman bile bulamamıştı. 1911 Trablusgarp ve 1913 Balkan muharebeleri yenilgileri Osmanlı'nın adeta belini bukmuş ve kendisine gelmesi cok zor olan bir surec icerisine girmesine neden olmuştu.
Genc Turkler iktidara geldiği 5 yıl icinde buyuk toprak kayıplarına uğramıştı. En değerli ordularını bozgunda kaybetmiş, kucak dolusu paralar odenerek dışarıdan satın alınmış silah, top cephane ne varsa onlar da Ekim ve Kasım ayının camurlu, yolsuz Rumeli topraklarında duşmana terk edilmişti.
Koca imparatorluk, cağın, sanayi devriminin, bilim ve teknolojinin cok gerilerinde kalmış, zengin Avrupalılar'ın ''kapitulasyon'' denilen ekonomik ve mali boyunduruğu altında ezikti. Ulkede ne sanayi denebilecek bir tesis, ne de tam anlamıyla yapılan bir tarım vardı. Gaz yağından iğnesine, silahından mermisine her şey icin dışa bağımlı olan memlekete ne duzgun bir yol, ne bir liman, ne de fabrika vardı.
İhmale uğramış insanları fakir ve okutulmamış, devlet yonetimi curumuş hazinesi tamtakır olmuştu. Bir yıl oncesinden beri Alman askeri Turk ordusunda geniş ıslahat yapmış, fakat Balkanlar'daki yenilgiler buyuk zarar getirmişti. Bir cok bolgelerde asker aylardan beri maaşını alamamış, orduda moral kalmamıştı. Donanma da mutsuz ve demode bir haldeydi. Canakkale'deki Garnizon perişandı. Silahları ise cağdışı idi.
HUKUMETİN DURUMU
Siyasal durum ise tam bir karmaşa idi. İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne bağlı olan Genc Turkler, 1909'da padişahı tahtan indirerek pek cok cevrede ozellikle aydın cevrede tam bir destek kazanmıştı.
Ancak, 5 yıllık savaş ve ic bunalımlar gereğinden de fazlaydı. İmparatorluğun derme-catma hukumeti bir başka hukumeti iş başına getirerek kuvvetlenmek, durumu duzeltmek imkanı kacırmış, Genc Turkler'in enerjileri ise kendi başlarını kurtarmanın umutsuz ve yalın mucadelesinde tukenmişti.
Artık ne demokratik secimlerden, ne ozgurlukten, ne butun ırkların eşitliğinden ne de hilal altında birleşmeden bahseden yoktu. Mali yonden hukumet iflas etmiş, eski zorbalık ve irtikap gunlerine geri donulmuştu. Bağdat ve Kudus gibi dış eyaletlerde ahalli idareler korkutucu bir durumdaydı. Her an herhangi bir aşiretin bağımsızlığını ilan etmesi mumkundu.
Durum boyle olunca İttihat ve Terakki yonetimi de halkın gozunden iyice duştu.
SAVAŞA DOĞRU...
Dunya kacınılmaz bir paylaşım savaşına doğru yonelirken, Osmanlı İmparatorluğu da bu savaş karşısında tarafsız kalamayacağını fark etti.
Bu durumda yapılabilecek en doğru hareket ''olunecekse savaşarak olmek'' idi. Halk ve İttihatcı uyeler, Osmanlı'nın savaşa girmesine taraftar değildi. Bu arada Alman Ordusu'ndan yetkililer, Turk askerini eğitmeye başlamıştı.
İttihatcılar Almanya yerine İngiltere ve Fransa'ya yakınlık duyuyorlardı. Almanya, sadece Enver Paşa ve diğer subaylara yakın geliyordu. Cunku, Almanya'da eğitim gormuşlerdi. Almanlar da ittifakta cok istekliydi.
İngiltere, Genc Turkler'in iktidarına guvenmiyor ve onlarla ittifak yapma teklifini reddediyordu. Ancak durum boyle olmasına karşılık Osmanlı uyelerinden Hakkı Paşa, İngiltere ile problemli konuları halletmek ve ittifaka zemin hazırlamak amacıyla Londra'ya gonderildi.
Diğer yandan, Balkan savaşları sırasında edinilen borcların tasfiyesi ve yeni borclar icin Maliye Nazırı Cavit Bey Fransa'da faaliyette idi. Fransa da tıpkı İngiltere gibi borc yanında kapitulasyonlardan vazgecmeye ancak diğerleri vazgecerse razı olacağını belirtti.
Rus ordusu ise guclu ve disiplinliydi. Ancak sanayisi beklenmedik bir sure alan siper savaşı icin gerekli olan bolca cephaneyi ve ağır obus toplarını yeter olcu ve zamanda yetiştirecek derecede gelişmemişti. Bu bakımdan ise İngiltere ve Fransa geri durumdaydı. Bunun yanında, Rusya'nın en işlek liman ve demiryolları Karadeniz ve Baltık Denizi'ndeydi. Bu, Rusya'nın birinci yoluydu. Bu yolu acıp kapamak Osmanlı Devleti'nin elindeydi.
Osmanlı Hukumeti icin boğazları kapalı tutmak gerekliydi, seferberlik zorunluydu. İttihat ve Terakki buyuklerinde ne diplomasi, ne yonetim, ne de genel siyasal bakımından bir iktidar yoktu.
Dunya Savaşı kapıdayken Osmanlı devleti cokuşune zemin hazırlayacak bu savaşa girmek uzereydi.
Her ne kadar Osmanlı yonetimi ve ozellikle savaşa taraftar olmayan Sadrazam Halim Paşa, Maliye Nazırı Cavid Bey ve diğer uyeleri yapılan anlaşmanın savunma amaclı olduğunu iddia etseler de Almanya, hemen ertesi gunu Osmanlı'ya savaşa girme zemini hazırlamaya başladı.
3 Ağustos'ta da Fransa'ya ve somurgelerine karşı faaliyet icin Akdeniz'de bulunan Goben ve Breslav zırhlılarına hemen İstanbul'a gitme emri verildi. İngiliz'lerin peşinden geldiği gemiler once İzmir'e, 10 Ağustos'ta da Canakkale'ye geldiler. Hukumetin bilgisi haricinde Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın ozel izniyle boğazlardan gectiler.
Gemiler gectikten sonra İtilaf Devletleri yaptıkları tarafsızlık anlaşmalarına gore, gemilerin 24 saat zarfında Turk karasularından cıkarılmasını ya da hemen silahlarından arındırılması gerektiğini bildirerek Osmanlı hukumetini protesto ettiler.
Hukumet, bunun uzerine Halil Menteşe Bey'in teklifi uzerine gemileri satın aldı.
Sonunda Osmanlı da savaşa girmişti. Gemiler boğazdan gectikten sonra murettebatı başına fesler giyerek sanki Turk donanmasının denizcileriymiş gibi davranıyordu. Bunun uzerine Alman Paşası Weber, Canakkale Boğazı'nı kapattırdı. Bundan Turkler'in de haberi yoktu. Durumdan haberi olanlar yalnızca Enver Paşa ve kabine arkadaşlarıydı. Aynı zamanda bu durum diğer ulkeleri de telaşlandırdı.
Rusya'nın ise neredeyse hayat yolu kesilmişti. Birkac hafta icinde Karadeniz'den gelen Rus buğdayı yuklu gemiler Halic'te tutuldu. 29 Ekim tarihinde Goben ve Breslav Karadeniz'e acılarak Odessa Sivastopol ve Navrossis'de ki Rus tahkimatını bombardıman
ettiler. Bunun uzerine, 30 Ekim'de İngiliz ve Fransızlar da Turkiye'ye karşı harekete gecti.
MUSTAFA KEMAL TARİH SAHNESİNDE...
Bu sıralarda Enver Paşa, Mustafa Kemal'i Sofya'ya Turk Elciliği'ne ataşelik gorevine gondererek oradan uzaklaştırdı.
Cunku Mustafa Kemal, Osmanlı'nın henuz savaşa girecek durumda olduğuna inanmıyordu. Bunun icin henuz erken olduğunu duşunuyor, ayrıca Almanlar'a da guvenmiyordu. Mustafa Kemal, savaşın başladığını oğrenince Sofya'dan telgrafla aktif hizmete verilmesini istedi, ancak Alman aleyhtarı olduğu icin kabul edilmedi.
Kendisine haber gonderildiği zaman o zaten kendiliğinden işi bırakarak Anadolu'ya donmeye hazırlanıyordu.
Rus limanları bombardıman edildikten sonra Rusya, fiilen 31 Ekim'de Doğu Beyazıt'ın kuzeyinden sınırı gecti, İngiliz'ler de ertesi gun Akabe'yi bombaladı. 3 Kasım'da Rusya, 5 Kasım'da Fransa ve İngiltere Osmanlı'ya savaş ilan etti.
Osmanlı'nın karşı savaş ilanı ise 11 Kasım 1914 tarihinde yapıldı. Padişah V. Mehmet Reşat savaşın ilanından 3 gun sonra 14 Kasım 1914'te ''Cihad-ı Ekber'' ilan etti.
1914 Eylul'u başlarında Donanma I. Lordu Winston Churchill, savaş işleriyle gorevli Devlet Bakanı Lord Kitcher ve başta gelen kara ve deniz kuvvetleri danışmanları, yakında Turkiye'ye karşı girişileceğini varsaydıkları savaş icin bir buyuk strateji tartışması yaptılar. Yapılabilecek operasyonlar listesinin en başında zaten Kuzey Ege'de toplanmış olan
guclu filonun Canakkale'yi zorlaması bulunuyordu.
25 Kasım 1914'ten beri Churchill'in bitmeyen gayretleri, 1.5 ay sonra sonuc verdi. 28 Ocak 1915'te Savaş Komitesi, Canakkale Boğazı'nın yalnız donanmayla gecilmesine karar verdi.
TAARRUZ PLANI
Amiral Carden'ın komutasında, İngiliz, Fransız ve Rus donanmasından oluşan 100'den fazla geminin bulunduğu filo, 1914 yılının Kasım ayından itibaren Limni Adası'nda toplanmaya başladı.
Donanmanın amirali Carden, 1 ayda Marmara Denizi'ne cıkabilecek 4 devrelik planını 11 Ocak'ta Bahriye Nezareti'ne bildirdi. Once Canakkale Boğazı'na girişi onleyecek Turk batarya ve mevzilerinin tahribi, Kilitbahir-Canakkale arasındaki torpillerin taranması ve merkez bataryaların tahribi, Kepez bolgesindeki diğer torpil tarlasının taranması, en dar yerdeki kara tahkimatının tahribinden sonra donanmanın Marmara'ya girebileceğini ongoruluyordu.
Bundan sonra ikinci buyuk harekat başlayacaktı. Eğer Osmanlı İmparatorluğu teslim bayrağını cekmezse, kara kuvvetlerini Canakkale Boğazı'ndan gecirerek, İstanbul kıyılarına cıkaracaklardı...
BOĞAZDA YETERLİ SAVUNMA GUCU YOKTU...
Turkler'in, boğazda yeterli savunma gucu yoktu. Cunku Almanlar boğazın zorlanacağını duşunmediklerinden burada bulunan 32 bataryayı 22'ye indirmişlerdi.
İngiliz gemilerinin boğazda gorulmesinin ardından Turk cephesi, Erenkoy ve İntepe arasına obus bataryaları yerleştirdi. Fedakar denizciler tarafından derinliğine mayın tarlaları ve hatları meydana getirildi. Savaş gemilerinden cıkarılan toplar, set bataryalarına yerleştirildi. Denizaltılarına karşı da eldeki malzeme ile balık ağlarından yararlanılarak en dar bolgede bir deniz ağı oluşturuldu.
Canakkale Savaşı'nın savunma tertibatı, boğazın savunması, uc bolum halinde derinliğe doğru duzenlendi. Buralardaki tabyalarda 59 ağır top vardı. Bunlardan ancak 8'i buyuk capta ve seri ateşliydi. Boğazın en cok tahkim edilen ve mayınlarla pekiştirilen bolgesi burasıydı. Boğazdaki topların mevcudu 170'i buluyordu.
Almanya'ya sipariş edilen ağır toplar ve diğer malzeme henuz gelmemişti. Bulgaristan ve Romanya tarafsızdı ve savaş malzemesinin topraklarından gecmesine izin vermiyordu. Bu haliyle imparatorluk, dostlarından uzakta yalnız başınaydı...
3 Kasım 1914 sabahı İngiliz filosunun Seddulbahir, Ertuğrul, Kumkale ve Orhaniye'ye bombardımanıyla ilk deniz savaşı başladı.
3 İngiliz zırhlısı ve 2 kruvazoru Gelibolu yarımadası kıyılarına ve 2 Fransız zırhlısı da Anadolu kıyılarına sabah saat 06.50'de yaklaştı. 20 dakika suren top ateşinden sonra cekip gittiler.
Bu bombardımanda şehit duşen 5 subay ile 81 er, Canakkale Savaşları'nın ilk şehitleri olarak tarihe gecti...
19 Şubat 1915'te 11 buyuk zırhlı, 3 kruvazor, 18 muhrip, 3 denizaltı, 7 mayın tarama gemisinden kurulu ittifak filosu Kumkale, Seddulbahir, Ertuğrul, Orhaniye bataryalarını cehennem gibi bir ateş baskısı altında tuttular. Bu bombardıman 9.35'te başladı, 17.30'da sona erdi. Duşman, saldırı planının birinci merhalesini tamamlamıştı...
Havaların bozması, duşman donanmasının tutunamayarak uzaklaşmasını sağladıysa da 6 gun sonra musait havadan yararlanarak İngilizler, 25 Şubat'ta tekrar boğaz onunde gorundu. Boğaz girişindeki tabyaların susturulmasından sonra Amiral Carden'ın yaptığı planın ikinci aşaması uygulanacaktı. Bu saldırı, daha fazla kuvvetle ve daha fazla kuvvetli bir şekilde idi. Bu savaşa Queen Elizabeth, Agamemnon, Golyat, Lord Nelson, Charlemagne, Triumph ve Albion zırhlıları ile birlikte bir cok irili ufaklı harp gemileri katıldı.
Bu gorkemli ve modern savaş gemileri, Ertuğrul tabyasından yapılan atışlarla bu kez bir hayli sıkıştılar. Agamemnon'a, Ertuğrul tabyasından bir mermi isabet ederek buyukce bir yara aldırdı.
NUSRET MAYIN GEMİSİ
Almanya'da 1910 yılında inşa edilmiş, komur kazanlı, 40 metre boyunda, 7.5 metre genişliğinde, 360 tonluk, guvertesinde 40 mayın taşıyan Nusret mayın gemisi, savaşın gidişatını değiştirecekti.
Saatte ancak 12 mil yapan bu geminin komutanı Tophaneli Yuzbaşı İsmail Hakkı Bey'di. Mayın uzmanı Alman Yarbay Geehl ile birlikte Cimenlik Kalesi'nden aldığı mayınları 18 Mart deniz saldırısından 10 gun once, 8 Mart 1915'te sabaha karşı yağmurlu ve puslu bir havada once Rumeli sahilini takip etti, sonra karşıya donerek Erenkoy koyuna kıyıya paralel olarak 26 mayın doşedi.
Mayınların bırakıldığı Karanlık Liman ozenle secildi. Buyuk duşman gemilerinin isabetli atış yaptığı bu saha, denizcilikte ''durgun su'' diye bilinen ozelliği taşıdığı icin zırhlılar karadaki sabit kaleler gibi atış yapabiliyordu.
8-18 Mart arasındaki sure icinde Erenkoy Korfezi'ni tarayan İngiliz mayın temizleyicileri sadece 3 mayın bulabilmişti. Nusret'in doşediği mayınları ne onlar, ne de havadan sahayı kontrol eden keşif ucakları gorebildi.
Karanlık Liman uzerinde ucan bir duşman ucağı, hicbir mayın gormemiş ve temiz raporu vermişti. Ucağın pilotu bu surpriz mayınların başarısından 1 gun sonra kurşuna dizildi...
İngiliz Deniz Bakanı Churchill, Nusret mayın gemisinin başarısını en iyi şekilde ozetlemiştir:
''Bu gun dunya denizlerinde gorev yapmakta olan 5 bini aşkın savaş gemisinden hicbiri Nusret ve onun doktuğu mayınlar kadar, harbin gidişine ve duşmanın geleceğine etkili olarak bir başarı gosterememiştir''...
18 MART SABAHI...
Sıra artık Amiral Carden'ın planının ucuncu ve dorduncu devrelerini uygulamaya gelmişti.
Yedi aydır ustlendiği gorevler ve Ege'nin tuzlu sularında gecirilen zor kış ayları, Carden'ı sağlık yonunden cok yıpratmıştı, hastaydı ve son harekatı yurutecek gucu kalmamıştı. Doktorların kesin raporu uzerine gorevi Amiral De Robeck'e devrederek 16 Mart'ta Londra'ya dondu.
26 Şubat-17 Mart arasındaki gunleri İtilaf devletleri donanması mayın arama tarama faaliyetleriyle gecirdi. Bu arada bazı bolgelere tahrip mufrezeleri cıkarılarak, susturulmuş topların tahribine calışıldığı gibi methalle merkez arasında ve merkezde bulunan bazı bataryalar da bombardıman edildi.
18 Mart sabahı... Saat 10.30'da uc tumen halinde tertiplenmiş muttefik filo gemileri boğaza girmeye başladı. Birinci Tumen gemileri saat 12.00'ye kadar merkez tabyalarını yoğun ateş altına aldı. Saat 12.00'de İkinci Tumen gemileri Agamemnon, Ocean ve Irresistible, Birinci Tumen gemilerinin aralarından gecip 12 bin yardadaki yerlerini alarak ateşe başladı.
Bu sırada, Erenkoy bolgesindeki obus bataryalarının menziline giren Agamemnon, 25 dakikada 12 isabet alarak ağır hasara uğradı. Aynı şekilde Irresistible da aldığı 6 isabetle ağır hasarlı olarak cekilme manevrasına başladı.
Ucuncu tumeni oluşturan Fransız gemileri, cesaretle tabyalara sokularak yoğun ateşe başladı. Aradaki bataryalar susturulmuş, merkez tabyalar henuz ezilememişti. Diğer gemiler de boğazdan iceri girmiş, bombardımana destek vermekteydi. Bu arada, şiddetli hasar gormuş olan Rumeli-Mecidiye Tabyası'nda Onbaşı Seyit, menzilindeki Ocean zırhlısına nişan almış ve sağ kalan arkadaşlarının yardımıyla ucuncu atışta isabet kaydetmişti.
Aynı anda, aldığı isabetlerle zor durumda kalan Fransız filosu, Amiral De Robeck tarafından geri cağrıldı. Gemiler, daha once yaptıkları gibi Anadolu sahillerine doğru donuşlerini tamamlarken saat 13.55'te Fransız zırhlısı Bouvet, hic kimsenin beklemediği bir yerde bir gece once Nusret'in doşediği mayınlara carptı ve yardımına dahi gidilemeyecek kısa surede sulara gomuldu.
Fransız gemilerinin terk ettiği hattı 11 adet İngiliz muharebe gemisi aldı, saat 15.35'te Irresistible ve Ocean gemileri de Nusret'in mayınlarına carptı. Daha sonra her iki gemi de akıntıyla suruklenerek Turk topcularının menziline girdi ve topcu ateşleriyle batırıldı.
''GİDİYORLAR, GECEMEDİLER, GECEMEYECEKLER''...
Bolgedeki mayın tehdidinin boyutlarını goren Amiral De Robeck, en kuvvetli 3 gemisini kaybetmiş olarak saat 19.00'da filosuna ''boğazı terk edin'' emrini verdi.
Boğazdan cıkan gemilere bakan Canakkale Mustahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa'nın şunları soylediği duyuldu:
''Gidiyorlar, gecemediler, gecemeyecekler''...
Muttefik filo 800 personel kaybederken, Turkler ise bu savaşta 58 şehit verdi, 3-4 asker ise yaralandı...
Boğazı donanmayla zorlayıp gecmek icin yapılan bu buyuk girişim ancak ''şiddetli bir yenilgi'' olarak tanımlanabilecek bicimde son bulmuştu...
Bu denli fazla kayıp, kara kuvvetlerinin yardımı olmadan boğazın gecilmesini şupheli kılıyordu. Sonunda, Deniz Bakanı Churchill, boğazın denizden kara harekatı olmadan gecilemeyeceğine ikna olmuştu. Boylece Canakkale Harekatı'nda yeni bir sayfa acılıyordu: cıkarma harekatı ve kara savaşları...
18 Mart'ta kazanılan zafer, yıllardır suren yenilgiler nedeniyle umitsizliğe kapılmak uzere olan Turk milletine yeni bir heyecan verdi.
18 Mart, 19 Mayıs'ın, 23 Nisan'ın, 30 Ağustos'un ve 29 Ekim'in mujdecisi oldu...
__________________
::Canakkale SavaŞinin TUm Detaylari BaŞtan Sona::
Bilim ve Teknoloji0 Mesaj
●28 G?r?nt?leme
- ReadBull.net
- Teknoloji Forumlarý
- Bilim ve Teknoloji
- ::Canakkale SavaŞinin TUm Detaylari BaŞtan Sona::