Kaderimiz ciziliyse kararlarımızdan niye sorumlu tutuluyoruz?

Yok eğer hur irademiz varsa, niye bazı şeyleri sectiğimizde cehenneme atılıyoruz?

Biz secimlerimizde ozguruz, kader sadece Tanrı'nın bizim secimlerimizi onceden bilip takdir etmesidir diyerek bu işin icinden cıkmaya kalkmayın. İnsan verdiği kararları cevresindeki koşullara ve faktorlere gore verir. Bu koşullar ve faktorler ise Tanrı'nın kontrolu altında, hatta onun sebep olduğu şeyler olduğundan, Tanrı eğer denilen vasıflara sahipse, insan gercekten ozgur olamaz. Durum bu olmasa ve Tanrı insanı gercekten ozgur kılabilecek (ve kılmış) olsa, yani insanın kararları konusunda Tanrı'nın hicbir kontrolu olmasa, o zaman da bu durum Tanrı'nın ozgurluğunu kısıtlar. İnsanın ozgurluğu ve iradesi Tanrı'nın mutlak iradesiyle celişir. İnsan gercekten secimlerinde ozgurse ve Tanrı'nın bunda hicbir rolu yoksa, fonksiyonu sadece bunları baştan bilmekten ibaretse, bu Tanrı'nın gucune sınır koyar. Tanrı her şeye kadir olduğuna gore, bizim secimlerimiz de onun onayı ve bilgisi dahilindedir. Hatta cevremizdeki her şeyi o yarattığından, secimlerimiz de dolaylı olarak onun sebep olduğu şeylerdir. Dolayısıyla, hem Tanrı hem de insan bir arada ozgur olamaz. Cuz-i irade ve kulli irade ayrımı da bu işi cozmeye yetmez. Bu celişki dinlerin doğasında vardır ve din adamları bunun icinden ağızlarıyla kuş tutsalar cıkamazlar. Kendilerine sorun, alacağınız hicbir cevap sizi tatmin etmeyecektir. İslam ve kader konusunda, sitemizde yer alan şu yazıyı da okuyabilirsiniz: İnsan İradesi

Secme yeteneğimiz var, fakat bazı şeyleri secmememiz isteniyorsa bu yeteneğin ne kadar anlamı var?

Tanrının gercekten varolduğunu farz edelim. Benim niye ona tapınma zorunluluğum var? Eğer benim herhangi birine, bu biri benden cok daha guclu bile olsa, tapınmayı reddetme yeteneğim varsa (eğer bunu secebiliyorsam, boyle bir yeteneğim var demektir), o zaman bu yeteneği kullanmaktan dolayı neden ceza gormem gerekiyor? Eğer itaat istiyorsa, neden itaat etmeme yeteneğini de veriyor insana? Yok eğer başka turlusunden zevk alamıyorsa, o zaman "Peki bu Tanrı sadist midir?" sorusu gundeme gelir.

Tanrı her şeyi biliyorsa (gecmiş, gelecek, vs), o zaman gecmiş de, gelecek de daha yaratılış anında belli demektir. Belli olan bir şeyi değiştirmek icin, kitap, peygamber, vs gondermenin mantığı ne o zaman?

Jean Paul Sartre’a gore, Tanrı varsa bile ona savaş acıp yok etmeye calışmalıyız, cunku o bizim ozgurluğumuze engeldir. Tanrı varsa bile, eğer iddia edildiği gibi adilse, hur irade verdiği ve istediğini secme yeteneğiyle donattığı kullarından, bu yeteneği kullanma hakkını esirgememelidir. O zaman kendisi iyi niyetli ve adil olmaz. Gaddar, despot ve adaletsiz olur.

__________________