Allah dinde zorlama yoktur der. Hic kimse karşısındaki bir insanı, kendisi gibi iman etmeye zorlayamaz. Cunku hepimiz imtihandayız, her Musluman kendi imtihanını yaşamakla bizzat mukelleftir. Daha acıkcası kendi imtihanını, başka kişilere havale edemez, onların sozleriyle yaşayamaz. Allah sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum diyorsa, imtihanımızın da kaynağı yalnız Kur’an dır.

Kur’an terbiyesi alan bir Musluman, hicbir zaman kendisini temize cıkartarak, karşısındaki kişinin inancını kucumsemez, onun inancıyla alay etmez. Cunku Allah kendinizi temize cıkartarak, başkalarına oğut mu veriyorsunuz diyerek uyarır ve kimin Allah katında doğru yolda olduğunu, yalnız ben bilirim der.

Kur’an terbiyesi alan bir kişi ya da kişiler, aynı kitaba, aynı peygambere iman eden farklı duşunen din kardeşine, duşunce ve inancında asla baskı yapmaz. Onu inancından dolayı kucumsemez, saygısız tek bir soz dahi soyleyemez. Aynı duşuncede olmasa bile, ozgurce konuşmasına musaade eder. Farklı dinlerden bile olsa, kimse kimseye baskı yapamaz ve inancından dolayı hakaret edemez. Cunku herkes kendi yaptıklarından hesaba cekilecekte ondan.

Toplumlar din ve iman adına, eğer birbirlerine tahammul edemiyorsa, ozgurce konuşamıyor ve ozgurce inancını yaşayamıyorsa, o toplumda doğrular, gercekler uzun sure acığa cıkamaz. Gerceklerin bastırıldığı bir toplumda, hayatın huzurlu olması da beklenmemelidir.

Hak batıldan değil, batıl haktan korkar. Onun icindir ki yasakları koyanlar, haktan yana olanlar değil, batıldan yana olanlardır. Eğer bir toplumda fikir, duşunce ve inanc ekseninde yasaklar ve baskı varsa, orada hakkın yerini batıl almış demektir.

Tum bu sozleri neden soylediğime gelince. Ben bircok sitede, Kur’an a davet adına yazılar yazıyorum. Din kardeşlerimi, Kur’an ın cevresinde birleşmeye ve onun ipine sarılmaya, onu anlayarak okuyup, Rabbin emrettiği gibi, ayetler uzerinde duşunmeye davet ediyorum. Gunumuzde bizlere, Kur’an dışından oğretilen bircok bilgileri ve Kur’an ın bahsetmediği bircok hukumleri, Kur’an a danışarak, hakkı batıldan ayırmamız gerektiğine dikkat cekiyorum.

Allah şahittir ki, benim yaptığım bunun otesinde bir şey değildir. İşte bazı siteler ne yazık ki benim Kur’an a davet ve duşunerek, aklımızı kullanarak iman etme davetime karşı, oyle bir tavır alıyorlar ki, doğrusu bana alınan tavrı anlatmam, izah etmem mumkun değil.

Bir Musluman a yakışmayan kufur ve hakaretler den tutun, siz sunnet inkÂrcısısınız, sizin gibi kişileri sitemizde barındırmayız diyerek, ilginc nedenlerden beni sitelerinden atıyor ve girişimi yasaklıyorlar.

Sitelerinden atma nedenleri olarak, o kadar ilginc duşuncelerle karşılaşıyorum ki, bir site siz kadınların ve cocukların kafalarını karıştırıyorsunuz, onun icin siteden suresiz uzaklaştırıldınız diye yazmıştı. Duşunebiliyor musunuz zihniyeti. Cocuklar ve kadınlar aynı safta. Kadınlarımız uzerinde kurulan baskının, onlara ne gozle baktıklarının guzel bir orneği.

Benim yazdıklarım eğer, kafalarda bir soru işareti yaratıyorsa, o soru işaretini gidermek icin, Kur’an a danışmak yerine, onu kendimizden uzaklaştırıyorsak, korktuğumuz bir şeyler var demektir. Gerceklerden kacarak, ustunu orterek imtihanımızı yaşayamayız, lutfen bu gerceği goz ardı etmeyelim. Kaybeden bizler oluruz.
Kimisi de sizin gibi sunnet inkÂrcılarına, sitemizde yer yok diye yazıyordu. Bir sitenin yasaklama nedeni de cok ilgincti. İslam dini hakkında sacma mesajlar verdiğimi soyluyordu. Bir siteden de atılma nedeni olarak, Prensiplerimize aykırı duştuğu icin, kaydınız silinmiştir diyordu.

Cok daha ilginc bir olayla karşılaştım. Bir site yazılarıma yasak getirmek yerine, tum yazılarımı farklı bir başlık altında toplamış. Ben yazılarımı dini konular bolumunde yayınlıyordum, yazılarımı bu bolumden almışlar ve cok duşundurucu bir başlık altında toplamışlar.

AYKIRI YAZILAR: (Uyelerin hazırladığı, aykırı İslami duşunceler iceren yazılar.)

Duşunebiliyor musunuz, ben İslam a aykırı yazı yazıyormuşum. İslam demek, Kur’an demektir. Eğer Kur’an a aykırı yazı yazıyorsam, toplumu Kur’an ın hic bahsetmediği hukumleri de, bunlarda Allah katındandır diyorsam, gercekten ben o zaman İslam a aykırı yazı yazıyorum demektir. Rabbim bunun zerresini yapmaktan beni korusun.

Gunumuzde İslam, Kur’an dan oyle uzak yaşanır olmuş ki, İslam da neyin dine aykırı, neyin hak olduğu bilinemez olmuş. Bunu yapanları yadırgamıyorum, cunku Hak ın yerini batıl alınca, İslam ı yaşayanların buyuk coğunluğu, BATILI HAK GORUR OLMUŞ. Yaptığımız yanlışların ikazını yapanlarda, elbette İslam a AYKIRI duşunce ilan edilecektir. Allah yardımcımız olsun.

Din ve iman kişisel, şahsi prensiplerle yaşanmaz. Din ve iman, Kur’an ın koyduğu kanunlarla yaşanır. Eğer sizin inancınızda, Kur’an ın onay vermediği bir konu varsa, onu Kur’an merkezinde duzeltmek yerine, bu ikazı yapanları yakınınızdan uzaklaştırıyorsanız, gerceklerle yuzleşmekten korkuyorsunuz demektir. Kur’an ile yuzleşmekten korkanlar, bir gun mutlaka O acı gercekle yuzleşeceklerdir.

Benim yaptığım, Kur’an a davettir. Benim yaptığım emin olmak adına, imanımızı en doğru Kur’an cizgisinde yaşamak adına, aklı devreye sokmaktır. Cunku Allah onlarca ayetinde akla, duşunmeye bizleri yonlendirmiştir. Hatta aklını kullanmayanları pislik icinde bırakırım demiyor mu bizlere? Kur’an ın indirilmesindeki amac, anlaşılması ve uzerinde duşunulerek bizlere yol gostermesidir. Onu anlamadan okursak, bizlere nasıl yol gosterebilir?

Kur’an gercekleri ile hurafe itikatlarının yanlışlığı ortaya cıkmasından korkanların, toplumu korkuttukları silahta, dikkat cekicidir.
Senin bu konudaki ilmin, tahsilin nedir? Sen Arapca tahsili gordun mu? Senin ilmi kariyerin var mı? Hadisler konusunda, ne gibi bir ilmi calışma yaptın? İşte bu tur sorular sorularak, toplumu korkutmuş, urkutmuş ve Kur’an ile toplumun arasına edindikleri velileri sokmuşlardır.

HÂlbuki sorsanız, İslam dininde ruhban sınıfı yoktur der. Ama işine gelmediğinde, sen Kur’an dan anlayamazsın, senin ilmi kariyerin nedir ki, bu konuda konuşuyorsun diyerek, kendi yanlışına delil arama cabası icinde olurlar. Daha acıkcası İslam dininde yarattığı ruhban sınıfının, kurbanı olduklarının bile farkında değiller.

Allah ın yemin ederek, sizler icin Kur’an ı kolaylaştırdım ki oğut alasınız sozlerine, kulak asmayanlar, duşunmeden, aklını kullanmadan iman edenler, elbette Rabbin gerceklerini goremeyeceklerdir. Yaradan ın sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum uyarısını, beşerin sozlerine feda ederek, edindikleri velilerin ardı sıra gidenler, bunun gercek acısını, mahşerde goreceklerdir.

Duşunebiliyor musunuz bizler eğer duşunmeden, bizlere iletilen her sozu, bilgiyi kontrol etmeden, bu peygamberimizin sozleridir diye doğru kabul edersek, peygamberimize iftira atma riskimizin buyukluğu, sizce cok yuksek olmaz mı? İşte ben bu hataya duşmemek icin, caba harcıyorum ve bizlere iletilen her rivayeti, Kur’an ile doğrulama yolunu seciyorum. Sizce peygamberimiz, Kur’an ın onay vermediği, hic bahsetmediği bir sozu soyler mi?

Kur’an gerceklerinden urkenlerin korkusu, Allah ın, size indirdiğimiz Kur’an yetmiyor mu sozlerinedir. Şefaat tumden bana aittir diyen Rabbimizin gercekleri, elbette şefaatci edinenleri korkutacaktır. Velilerin ardına duşmeyin, sizin dostunuz, veliniz yalnız benim ayetlerinden tedirgin olanlar, velisi olmayan cennete giremez diyenlerdir. İnancları ile ters duşen ayetleri gorduklerinde, elbette Kur’an da her şey yoktur, herkes Kur’an ı anlayamaz, veli insanlar anlar diyeceklerdir. Kur’an ın ipine sarılın sizi doğruya iletecektir, diyen Allah ın gercekleri ile rivayet ve sanının ardı sıra gidenler, elbette bu gercekler karşısında huzursuz olacak ve bu duşunceye, fikre yaşama hakkı vermeyeceklerdir.

Peygamberimizin hadislerinin, tumunu inkÂr ettiğim iftirasını atanları, Rabbim e havale ediyorum. Ben soylediklerimden sorumluyum, onların anladıklarından değil. Cok şukur ben, Rabbin apacık ayetlerini gorduğum halde, beşerin rivayetlerini doğrulamak adına, Rabbin ayetlerini gormezden gelmiyorum. Bunu yapmak, Allah ın ayetlerini inkÂr etmektir. Hicbir doğru bilgi reddedilemez. Yeter ki o bilginin doğru olduğunu ve Kur’an ın onayından gectiğini gorelim.

Bir sarrafa altın bozdurmak icin gittiğimizde, once aldanmamak, zarara uğramamak icin onu kontrol eder. Eğer kontrol etmeden alırsa, zarara uğrayacağını, sahte cıkacağını bilir. Peki, bizler neden Kur’an dışından bizlere iletilen bilgileri Kur’an a danışarak, kontrol etmiyoruz? Sarraf kadar olamıyor muyuz? Ya yanlışsa bizlere iletilen sozler, bilgiler ne olur bizlerin hali mahşer gunu?

Yoksa bu Dunyanın nimeti, nefsimiz icin cok daha fazla mı değerli, ahiret hayatımızdan?

Hani emin olmadığınız bilgilerin, ardına duşmeyin diyordu Rabbimiz? Yaradan ı duyan, dinleyen yok mu? Ama edindikleri velilerin sozleri, ne yazık ki baş tacı olmuş. Allah ın ayetlerini, herhangi bir konuda ornek gosterdiğimde, neden hadis ornekleri cok fazla vermiyorsun diyecek kadar, bazı kişilerin gozleri perdelenmiş, kor olmuş. Bu nasıl kıyas, bu nasıl akıl ve mantık. İnsan bunu soylerken, yaptığı saygısızlığın farkında olur. Peygamberimiz, farklı bir kaynaktan mı yaşadı İslam ı? Topluma, farklı bir kaynaktan mı tebliğ etti bu dini?

Peygamberimiz bizler icin ornek bir insandır. Bunu Allah soyluyor. Nasıl olurda onun hayatı, yaşam ornekleri goz ardı edilir. Elbette bu bilgileri Kur’an suzgecinden gecirerek almalı ve yararlanmalıyız. Bende oyle yapıyorum, Rabbim şahittir. Allah da, peygamberimizde boyle yapmamızı oneriyor din ve imanın şaka goturmeyeceği uyarısını yapıyor. Peki, bizler gereken itinayı, titizliği gosteriyor muyuz?

Benim yazılarımda uzerinde durduğum en onemli konu, bizlere peygamberimizin hadisleridir dedikleri her sozu, kesin doğru kabul ederek almamızın, bizleri yanlışa gotureceği gibi, din duşmanlarının, dine nifak sokanların oyununa geleceğimizi anlatmaya calışıyorum. Peygamberimizde bu konuda bizleri, dikkatli olmamız icin uyarmıştır.

Peki, bu uyarıdan, imanımızı Kur’an ile kontrol ederek, daha garantili ve itinayla yaşamamızdan, neden korkuluyor ve telaş ediliyor? Peygamberimizde yalnız Kur’an a iman edip, yalnız Kur’an ı tebliğ etmedi mi bizlere?

Tarikat ve cemaat eksenli siteler, ne yazık ki yalnız kendilerine layık gordukleri, biz ehlisunnet inancındayız, bunun dışında duşunceyi kabul etmeyiz diyerek, kendi yanlışlarının bile acığa cıkmasından korkuyorlar. Ben Musluman ım diyen hic kimse zaten ehlisunnet dışında olamaz ki.

Ehlisunnet inancı, peygamberimiz ve ashabı nasıl iman ettiyse, İslam ı nasıl Kur’an merkezli yaşadıysa, oyle iman ediyoruz anlamındadır. Peygamberimiz Allah ın sunnetine iman edip, onun dışına nasıl cıkması mumkun değilse, bizlerde ehlisunnet inancına iman ettiğimizi soyluyorsak, Kur’an ın asla dışına cıkmamalıyız.
Peygamberimiz hayatında, yalnız Kur’an a uyduğunu bizlere anlatırken, yemin ederek, Kur’an ın helal kıldığından başkasını helal kılmadığını, Kur’an ın haram dediğinden başkasına da haram demediğini soyluyorsa bizlere, lutfen imanımızı yaşarken, gercek ehlisunnet i yaşamak icin, Kur’an ı elimizden duşurmeden, onu anlayarak ve uzerinde duşunerek caba gostermeliyiz.

Gercek ehlisunnet yolcusu, takipcisi asla kendisi gibi duşunmeyenden korkmaz. Ona da saygı gosterir, icinde barındırarak onu asla uzaklaştırmadan, gercekleri gormesini sağlar din kardeşinin. Tabi bunu yapacak kişiler, inancından emin olan insanlardır. Bunu yapamıyorsa, bu hoş goruyu gosteremiyorsa, bu kişilerin inanclarından emin olmadıklarındandır. İnancından emin olan, karşısındaki kişinin sozlerinden etkilenmez, korkmaz. Tekrar soylemek gerekirse, HAK BATILDAN DEĞİL, BATIL HAKTAN KORKAR.

Peygamberimizin takipcisi olduğunu soyleyip de, kendisi gibi duşunmeyene yaşama hakkı vermeyenlere sormak isterim. Peygamberimiz kendisine iman etmeyenlere dahi, nasıl davranmıştır? Elbette ne kızmıştır, ne hakaret etmiştir, nede yakınından uzaklaştırmıştır. Her zaman guzellikle, hoş goruyle onlarla gecinerek, onlara İslam ı anlatmanın, tebliğ etmenin yol ve yontemini aramıştır. Onun icindir ki Musluman olmayanların bile, takdirini kazanmıştır. Yaradan da elcisine bu guzel davranışından dolayı, nasıl bir ayet indirip bu guzel huyunu takdir etmiştir, gelin hatırlayalım.

Ali imran 159: Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yurekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi…….

İşte peygamberimizin, İslam ı anlatmaya calışırken cevresine olan tavrı. Acaba bu tavrı bizler kendi aramızda yaşayabiliyor muyuz? Hic sanmıyorum. Eğer yaşayamıyorsak, din kardeşlerimize bile tavrımızda hoş gorulu değil de, kaba, saba ve kotu sozlerle hitap ediyorsak, kusura bakmayın boyle bir toplumun, ehlisunnet bir inanc takipcisi olduğunu soylememiz, ancak sozde olur. Sozde değil, ozde ehlisunnet inancında olduğunu soyleyen, hic kimseye saygıda kusur etmez, cevresine guler yuzle bakarak, ornek bir insan olur.

Ben hicbir yazımda, duşunce ve fikirlerimden dolayı, kendimi temize cıkartırcasına, ben haklıyım siz haksızsınız demedim, karşımdaki din kardeşime. Yazdıklarım Kur’an dan benim anladıklarımdır dedim ve karşımdaki duşunceye saygı duydum her zaman. Cunku Yaradan ayetler uzerinde duşunmemizi, aklımızı kullanmamızı ve imtihanımızı bizzat kendimizin yaşamasını istediği icin, ben bu yolu izledim.

Elbette bende bir beşerim, hata yapabilirim diyerek, her duşunceye saygı duydum, her uyarı uzerinde gunlerce duşundum. Hatta bana yapılan uyarılar uzerinde yazılar yazdım. Elbette bende karşımdaki kişiden, duşunce ve inancıma karşı saygı bekledim. Saygı gosteren den Allah razı olsun. Saygı gostermeyip, hakaretler yağdıranların hukmunu de, Rabbim e havale ediyorum.

Her yazımda yaptığımı, yazımın sonunda tekrarlamak istiyorum ve din kardeşlerimi Kur’an ı anlamaya, uzerinde duşunmeye davet ediyorum. Cunku Allah Kur’an ın temeli olan Muhkem ayetlerinin, anlaşılır, acıklanmış ve nice orneklerle ifade edilmiş olduğunu, bizzat Yaradan soyluyor.

Kur’an ı anlayarak, duşunerek okuyanların, gonul gozlerini acacağını soyluyorsa, birilerinin soylediği gibi, Kur’an anlaşılması zor değildir. Bunu soyleyenlerin, bizlerden gizlemeye calıştıkları, Kur’an gerceklerinden korktukları bir şeyler var demektir. Lutfen onların oyunlarına gelmeyiniz. Bakın Yuce Rabbimiz ne diyor ve uyarıyor bizleri.

Enbiya 10; And olsun, size oyle bir kitap indirdik ki, butun şan ve şerefiniz ondadır. HÂl akıllanmayacak mısınız?

Rabbim sana şukurler olsun. Sen bize oyle bir rehber gonderdin ki, bizler onun kıymetini hic bilemedik. Cunku Kur’an ile aramıza, edindiğimiz velileri soktuk. Onun icindir ki onun ışığından, nurundan da istifade edemiyoruz.

Şanımızın ve şerefimizin Kur’an da olduğunun farkında olamadığımız icinde, tum bu guzelliklerin farkında olmadan yaşıyoruz. Senin GUNEŞİNİ yuksek bir yere astık, ona saygımızı boyle gosteriyoruz. Elimizden duşmeyen, beşerin rivayetlerini, mum ışığını ise ne yazık ki rehber edindik. Senin kitabını, rehberini anlaşılması zor ve her şeyin acıklanmadığı, herkesin anlayamayacağı kitap ilan ettiğimiz icinde, hayatımızı rivayetlerle ve sanıyla yaşıyoruz. Bizleri affet ve aklımızı başımıza getirmek icin, bizlere yardım et Rabbim.

Yaratıcımız butun şanınız, şerefiniz Kur’an da dediği halde, bizler Allah’ ı dinlemedik, Kur’an ı siz anlayamazsınız diyenlerin sozune kandık, beşerin sozlerinin ardına duştuk. Kur’an ın nurundan uzak yaşayan toplumlar, nasıl hayatını surdururse, bizlerde oyle yaşıyoruz. Lutfen affet bizleri Rabbimiz. Cunku sana layık bir kul olamadık.

Saygılarımla Haluk GUMUŞTABAK

__________________