Yıllar sonra ortaya cıkan buyuk sır!...

Uzun suren bu dunya dışı temas vakası, 1942 yılında yaşanmış olmasına rağmen, olayın kahramanı ve tanıklarından olan, Prospera Munoz, henuz 8 yaşında kucuk bir kızken yaşadıklarını ancak yıllar sonra, 1980'lerde hatırlayabilmişti... Prospera'nın deneyimi, en uzun sureli "Kayıp Zaman" vakası olarak kayıtlara gecti.

1942 yazında Prospera ve kendisinden iki yaş buyuk ablası, tatillerini koy evlerinde gec iriyorlardı. Orada hem cocuklarla ilgileniyor, hem de evin ve tarlanın işlerini yapıyordu. Şehirden hayli uzakta yer alan evin bir de Liborio isimli bekci kopeği vardı.

İlk karşılaşmanın yaşandığı gun, amca uzum bağlarında calışırken, Prospera da kapının onunde babasını bekliyordu... Baba Munoz uc dort gunde bir bisikletiyle onları ziyaret edip yiyecek getirirdi. Ancak o gun nedense soz vermesine rağmen gelmemişti... Prospera pencereden yolu gozlerken birden o garip nesneyi fark etti... Şaşkındı...

Cunku hayatında hic bu renk araba gormemişti... Onun bildiği arabalar ya siyah olurdu ya da beyaz. Ancak garip makine yoldan değil, tarlaların yonunden geliyordu. Uzum bağlarının arasından bu kadar rahat hareket edebilmesi de şaşırtıcıydı... Nesne eve iyice yaklaştı ve bir metre otede durdu... Kucuk kız babasının avcı arkadaşlarıyla birlikte gelebileceğini duşunup ablasına seslendi ve arabayla geldiklerini soyledi. Ancak ablası Anita av mevsimi olmadığını hatırlatınca, Prospera yeniden pencereye dondu.

İşte o anda, aracın yanındaki iki yabancı erkeği gordu. Bu defa Prospera, gelenlerin tanımadıkları iki kişi olduğunu soyledi. Ancak Anita pencereyi kapatma fırsatını bulamadan, adamlar kapıdan iceri girmişlerdi bile... Uzerlerindeki giysi beyaz renkteydi. Karşıdan bakınca son derece normal gorunuyorlardı. Biri gencti. 20 yaşlarında gorunuyordu. Uzun boylu ve inceydi. Diğeri ondan biraz daha yaşlı, kırklarında gosteriyordu ve patron olduğu her halinden belliydi. Siyah sacları başına iyice yapışmıştı. O kadar ki, gercek sactan ote resim etkisi bırakıyordu. Siyah gozleri insanın icine işliyordu...

Genc yabancı evdekilerden su istedi. Anita suyu getirirken adamlar soru sormaya başladılar. Prospera bu konuşmanın sesli mi, yoksa telepati yoluyla mı yapıldığını hatırlamıyordu. Genc adam getirilen suyu dudaklarına yaklaştırdı, ancak icmeden bardağı hemen yanındaki masaya bıraktı.

Yabancılar, kucuk kızlara evde yalnız olup olmadıklarını sordular. Amcanın yakında calıştığını oğrenince, bu defa silahlardan soz ettiler. Kızlar evde bir av tufeği olduğunu, tufeği amcalarının değil babalarının kullandığını soylediler. Ziyaretciler şominenin uzerinde asılı duran takvimle de ilgilendiler. Anita, takvimin nasıl kullanıldığını acıkladı. Bu defa resimlerle belirtilmiş olan Ay'ın evrelerini sordular.

Genc yabancı diğerine dondu ve: "Bunların yaşama suresi..?" gibi bir soru sordu. Ancak Prospera cumlenin geri kalanını hatırlamıyordu. Yaşlı olanı "hayır..." cevabını verdi ve insan turunun cok kısa omurlu olduğunu soyledi. Kızlar buyuk anne ve tanıdıkları diğer ihtiyarların yaşı hakkında bilgi verdiler. Adamlar tava, tencere tabak gibi mutfak eşyalarının saklandığı dolabı da merak etmişlerdi. Bu nesnelerin hangi amaclarla kullanıldığını sordular. Sonra genc olanı yan odaya girmek istedi. Ancak diğeri onu durdurdu ve devam etmenin anlamsız olduğunu, gitmeleri gerektiğini hatırlattı.

Aralarında konuşmaya başladılar. Genc yabancı diğerine kızlardan hangisi sececeğini sordu. Yaşlısı daha zeki olduğunu ileri surerek Prospera'yı gosterdi ve yaşadıklarım ancak 30 yıl sonra ipnoz yoluyla hatırlayacağını soyledi. Bu konuşma sırasında adam gozlerini bir an bile Prospera'dan ayırmamıştı. Konuşma bittiğinde adamlar telaş icinde evden dışarı cıktılar.

Prospera yeniden pencereye donup garip araca bakmak istediyse de, ablası engel oldu. Ancak cisimden yayılan guclu ışık pencerelerden evin her yanını doldurmuştu bile. Kızlar korku icinde bağırıyorlardı. Amcaları geldiğinde olanları anlattılar ancak hikayeleri pek de ikna edici değildi...

Sonraki saatlerde, Prospera elbisesindeki kırmızı renkli cicek desenlerinin renklerini tamamiyle kaybettiğini gordu!.. Kızlar yemek hazırlamaya başladıklarında, masanın uzerinde metal bir cisim buldular. Daha once hic gormedikleri bu parcanın nereden geldiğini bilmiyorlardı. Adamların unuttuğunu ya da bıraktığını duşunduler. Prospera metal parcayı saklamak icin amcasından izin aldı ve sonra da nesne ile oynamaya başladı.

Uzunluğu beş-altı santim, capı iki santim boyutlarında silindir bicimli bir nesneydi bu. Sonra evde guvenli bir yere saklamaya karar verdi. O kadar gizli bir koşede sakladı ki, aradan gecen 30 yılda garip metal parcasını kimse bulamadı... Ancak yıllar sonra Prospera Munoz, oyuncağını sakladığı yerden cıkartıp yaşadıklarının kanıtı olarak gosterebilecekti...

Oğleden sonra kızların babası geldi. Baba ve amca yiyecek deposu olarak kullanılan odaya girmek istediler. Ancak bilinmeyen bir nedenle kapı kendiliğinden kilitlenmişti!... Butun cabalara rağmen acmayı başaramadılar. Bunun uzerine kızları yeniden evde yalnız bırakarak tarlaya gittiler.

Prospera topuyla oynamaya devam ediyordu... Sonra birden yolun karşı tarafından gelen iki adam gordu. Once babasının geri donduğunu sandı. Ama hemen sonra bunlardan birinin sabah gelen genc "yabancı" olduğunu fark etti. Yanındakini ise ilk defa goruyordu. Aradaki fark bu defa cevrede yaşayan kasabalı İspanyollar gibi giyinmiş olmalarıydı. Ama en tuhafı guneşin parlak olduğu bir saatte genc yabancının elinde bir tur lamba ile gelmesiydi...

Lamba ile evin cevresini dolaştı ve yanındakine: "Evet.." dedi, "Burada sadece bir tane var. "Sonra Prospera'ya yaklaşıp ona bir şey bulup bulmadığını sordu. Kucuk kız evet cevabını verdi. Adam onu iyi sakladın mı, diye sordu. Prospera yine evet dedi. Sonra genc adam, o gece evdeki uc kişinin on taraftaki odada uyuması ve yiyecek deposuna girmemeleri gerektiğini soyledi. Prospera zaten kapıyı acamadıklarını soyleyince adam sanki sevinmiş bir yuz ifadesine burundu. Adamlar giderken Prospera'ya uzay gemisinin indiği tarafta oynamamasını da hatırlattılar.

Oysa meraklı kucuk kız az once geminin olduğu yere cıkıp baktığında, yerde dairesel bicimli yanık izine rastladı. Dahası evin hemen yakınında bulunan incir ağacı da, kısa bir sure sonra tamamiyle kuruyacaktı...

Gece olduğunda, Prospera aniden uyandı ya da uyandırıldı... Pencereden kendisine bakan bir adam olduğunu gordu. Yerinden kalkıp ona yaklaştı. Dışarıda iki kişi daha vardı. Ucu de gunduz gorduğu yabancılardı. Uzerlerinde dalgıc giysisi vardı. Prospera herhangi bir korku hissetmedi, olanlar ona son derece doğal gelmişti. Ziyaretcilerin isteği uzerine, yer yatağında uyuyan ablası ve amcasının uzerinden atladı, sokak kapısını acıp dışarı cıktı. Şimdi yabancıların yanındaydı. Ancak cıplak ayakla cıktığı icin adamlar donup ayakkabılarını almasını istediler... O andan itibaren olanlar, Prospera'nın zihninde karmaşık bir anılar ve resimler yumağıydı...

Cok guclu bir ışık kaynağının icine girdiğini hatırlıyordu. Gittiği yerde yine dalgıc kıyafetli adamlar gordu. Hepsi de calışıyor ve merakla Prospera'ya bakıyorlardı. Sonra siyah duz saclı bir kadın geldi ve Prospera'yı kolundan tuttu. Kucuk kız eve geri donmek istemediğini, onlarla gitmek istediğini soyleyince, şefleri gibi davranan yaşlı adam buna hemen karşı cıktı. Eve geri donerlerken Prospera, hayatında hic bu kadar mutlu olmadığını duşunuyordu. Ayrılmadan once yaşlı adam Prospera'nın gozlerine baktı. Prospera Munoz yaşadığı surece bu derin bakışın etkisi altında kalacağını biliyordu...

Ertesi sabah uyanmakta gucluk cekti ve ablasının zorlamasıyla kalktığında saat oğlen 12.00 olmuştu. Onceki gece olanları kesinlikle hatırlamıyordu. Ancak ayakları camur icindeydi ve cimen lekeleriyle doluydu. Ustelik kirli ayaklarıyla carşaflan da kirletmişti...

Aradan yıllar gecti...

1954'de ev başkalarına satıldı. Satın alanlar, bir gun iki yabancının gelip evde yaşayan kucuk bir kızı aradıklarını soylediler. Aynı yıl annesi Prospera'yı goz doktoruna goturdu. Doktor muayene sırasında ona gozlerini nasıl yaktığını sordu ve yuksek dozda radyasyon aldığım soyledi.

Gecen zamanla birlikte Prospera Munoz yaşadıklarını yavaş yavaş hatırlamaya başladı... "Dunya Dışı Varlıklar" tarafından kacırılanlar hakkında okuduğu kitap ve yazılardan sonra ipnoz seanslarına başvurmaya karar verdi. Uzun suren ipnoz calışmaları sonucunda bilinc altında gomulu kalan tum anıları acığa cıktı. Eldeki veriler Prospera'nın cocukluğundan itibaren "Dunya Dışı Varlıklar" tarafından yıllarca gozlemlendiğini gosteriyordu.

Genc kızlık doneminde, babasının Jumilla'da işlettiği bara iki yabancı geldi. Dedektif Closeau tipinde pardosu giymiş kısa boylu iki adamdı bunlar... Pardosulerin boyu ayak bileklerine kadar uzanıyordu. Yuzlerini tamamiyle orten şapkaları ve camları buğulu gibi gorunen gozlukleri vardı. Bara oturup sadece su istediler. Bir başka seferde ise, Prospera onlara benzer diğer iki yabancıyı, Alicante plajlarında gordu. Herkesin mayolarıyla guneşlenip denize girdiği sahilde, adamlar her zamanki gibi pardosu, şapka ve gozlukleriyle dolaşıyorlardı. Ustelik sahilde bulunanların da bir hayli dikkatini cekmişlerdi.

http://www.bilgilik.com/makale/ufolo...ru_1_odev.html
__________________