Ebu Ali Sekafî
Peygamberler ve Evliyalar0 Mesaj
●67 Görüntüleme
-
09-09-2019, 20:20:21
Ebû Ali Sekafî
Buyuk velîlerden. İsmi, Muhammed bin AbdulvehhÂb, kunyesi Ebû Ali Sekafî'dir. NişÃ‚bur'da doğdu. Doğum tÂrihi bilinmemektedir. 939 (H. 328) senesi NişÃ‚bur'da vefÂt etti.
ZamÂnındaki Âlimlerden ilim tahsîl edip, hemen hemen butun ilim dallarında ihtisas sÂhibi oldu. Sonra tasavvuf yÂni mÂnevî bilgileri tahsil icin evliyÂnın buyuklerinden Ebû Hafs HaddÂd ve Hamdûn KassÂr'ın sohbetlerine katıldı. Kısa zamanda velîlik bilgilerinde de yukselip kÂmil, olgun bir zÂt oldu. Guzel konuşması ile insanları cezbedip kendine cekerdi.
Ona; kişi icin en guzel hasletler nelerdir? denildi. O; "Kişi, şu dort hasletten gÂfil olmamalıdır: İlki doğru soz, ikincisi doğru iş, ucuncusu samîmî dostluk, sonuncusu ise emÂnete riÂyeti gozetmektir." buyurdu.
Âlimlerin sohbetinde bulunmanın onemini anlatır, edebin gozetilmesinin luzumuna işÃ‚ret ederdi. Bu hususta;
"Bir kimse Âlimlerin sohbetinde bulunur, fakat onlara hurmet etmezse, ilÂhî feyz ve bereketlerden mahrum kalır ve Âlimlerdeki nûrlar, kendinde gorunmez." buyurdu.
İlmi over, amellerin ihlÂs ile yapılmasının fayda vereceğini soylerdi. Bunun icin; "İlim; cehÂlete karşı kalbin hayÂtı, karanlığa karşı gozun nûrudur." buyurdu.
"Allahu teÂlÂ, amellerden iyi olanını, iyi olanının da ihlÂslı, samîmî olanını, samîmî olanının da, sÂdece sunnete uygun olanını kabûl eder."
"Sağlam bir dal, ancak sağlam bir kokten cıkar. Şimdi hareketlerin sıhhat ve sunnet uzere olmasını isteyen kimse, once kalbindeki ihlÂsı sıhhatli hÂle getirmelidir. Zîr zÂhir amellerdeki sıhhat, bÂtın amellerindeki sıhhattan hÂsıl olur." buyurdu.
Guzel ahlÂkı ile herkese ornekti. Kendisine kotuluk edeni bağışlar ve nasihat ederdi.
Kuşculuk yapan bir komşusu vardı. Her zaman ona sıkıntı verirdi. Cunku onun evinin damına konan guvercinleri taşlayıp ucururdu. Bir gun Ebû Ali Sekafî hazretleri evinin damında oturmuş Kur'Ân-ı kerîm okuyordu. Kuşcu komşusu yine guvercinlere taş attı. LÂkin attığı taş bu def Ebû Ali Sekafî hazretlerinin alnına rastladı ve yardı. Yuzunden aşağı kanlar akmaya başladı. Etraftan bu hÂli gorenler; "Şimdi Ebû Ali hazretleri şehrin vÂlisine gider, onu şikÂyet eder ve zararını defeder. Zîr vÂli onun ricÂsını kabûl eder. Boylece hepimiz onun zarÂrından kurtuluruz." dediler. O zaman Ebû Ali hazretleri hizmetkÂrını cağırdı ve; "EvlÂdım! Şimdi şu bahceye git ve uzunca bir cubuk yap getir." buyurdu. Hizmetci cubuğu hazırlayıp getirdi. O zaman; "Şimdi şu cubuğu kuşcu komşumuza gotur ve şu guvercinleri taş atarak değil de, bu cubukla ucurmasını soyle." buyurdu. Hizmetci gidip Ebû Ali Sekafî hazretlerinin sozlerini soylediğinde, kuşcu yaptıklarına pişman oldu ve ozur diledi.
Ebû Ali Sekafî hazretleri evliyÂya uymak konusunda soranlara; "Bir kişi ceşitli ilimleri kendinde toplasa bile, bir Allah adamı tarafından terbiye edilmedikce evliyÂlık derecelerine yukselemez. Ameldeki kusurlarını ve nefsinin benliklerini birer birer gosterecek bir velîden edep ve terbiye gormeyen kimselere uymak cÂiz ve uygun olmaz." buyurdu.
Ebû Ali Sekafî hazretleri nasîhat olarak buyurdu ki: "Bir kimse dunyÂya yonelirse, duny meşgaleleri onun icin Âfettir."
"Bir kimsenin, nefsinin istek ve arzuları gÂlip gelirse, aklı gizli kalır."
"Durust olmayan birinden doğruluk bekleme, edepsiz birinden edepli olmasını isteme."
Bir talebesi kendisinden nasîhat istedi. Ona; "Doğru soz, doğru ve samîmi amel, doğru ve samîmi sevgi ve emÂnete sadÂkatten ayrılma." buyurdu.
HOR VE HAKİR GORUYORLARDI
Ebû Ali Sekafî hazretleri anlatır: "Bir gun uc erkek bir kadın tarafından omuzlar uzerinde taşınan bir cenÂze gordum. Gittim cenÂzenin kadın tarafından tutulan kolunu omuzuma aldım ve mezarlığa kadar goturdum. Sonra cenÂze namazını kılıp defnettik. Oradakilere; "Size yardımda bulunacak bir başka komşunuz yok muydu?" deyince; "Vardı ama bunu hor ve hakîr goruyorlardı." dediler. Ben yine; "Peki ne yapmıştı?" dedim. Onlar; "Cunku bu cok gunahkÂrdı." dediler. Sonra oradan ayrıldık. VefÂt eden kişiye acımıştım. O gece bir ruy gordum. RuyÂmda biri yanıma geldi. Yuzu ayın on dordu gibi parlıyordu. Ayrıca cok kıymetli elbiseler giymişti ve tebessum ediyordu. Kendisine; "Sen kimsin?" dedim. Bana; "CenÂze namazını kılıp defnettiğiniz, gunahkÂr kişiyim. Halk tarafından horlanmıştım. LÂkin yuce Rabbim son Ânımda bana merhÂmet eyledi. Şimdi bu merhÂmetin nîmetleri icindeyim." diye cevap verdi.
__________________