Cağımızın hastalığı; zayıf olma hırsı ve beraberinde gelen 'aneroksiya nervoza'..Nedir bu zayıf olma hırsı?
Ozellikle kadınlar arasında yaygın olan aneroksiya, bulimia gibi yeme bozukluklarının ortaya cıkışında etken bir cok faktor bulunmaktadır. Batı toplumlarında ‘zayıf olmak’ cekiciliğin temeli olarak kabul edilmiştir ve buna bağlı olarak diyet yapanların zayıflamadaki amacları daha guzel, dikkat cekici olmaktır. Bir diğer yandan mesleği ince olmayı gerektiren kişiler bu rahatsızlığa yakalanma acısından risk altındadırlar.
Orneğin; sporcular, danscılar, mankenler mesleki rekabetten dolayı surekli yarış halindedirler .
Aneroksiya Nevroza (AN)’da kişi ozellikle kilo aldırıcı besinler iceren karbonhidrat ve yağ grubundan kacınmaya başlar. Cok fazla egzersiz yapar ve surekli hareket halindedir. Karşı tarafın yemesi onu mutlu eder bu nedenle surekli yemek tarifleri oğrenir yeni tatlar uretir ve davet verir. Zihninde surekli yeme ile ilgili bir uğraş vardır, ayna karşısında surekli incelip incelmediğine ya da kilo alıp almadığına bakar. Coğu hasta zayıf olduğuna ikna olamaz surekli bir bolgesinde fazlalığı varmışcasına yemekten kacınır. Kişinin kendine yuklediği değer kilosuyla doğru orantılıdır, eğer ki kişi inceliyorsa, zayıfsa saygıdeğer, kilolu bir insan olursa değersiz, saygı duyulmaz biri olacağı duşuncesindedir.
Kısacası kilo kaybetme başarı demektir bu kişiler icin ve ozsaygı denilen kavram da kontrol durtusunu destekler.
Ergenlik cağındaki kız cocuklarında regl duzensizliğine hatta tamamen kanamaların kesilmesine sebep olan bir endokrin bozukluğu gelişir. BulimiyaNevroza (BN) ise kişinin diğer insanlara oranla kontrolsuzce aşırı seviyede yemek yedikten sonra kusma davranışı geliştirme davranışıdır. Şişmanlama fikri onlar icin tam bir kabustur. İki ceşit bulimiyadan soz edilir; kısıtlayıcı tip ve tıkınancıkarantip olmak uzere..
Uzun bir diyet seruveninden sonra gelişir bulimiya da aneroksiyada olduğu gibi; kişi en az birkac hafta diyet ile birlikte kilo kaybetmiş olmalıdır ancak kilo kaybı aneroksiyadaki kadar bariz bir şekilde değildir. Tek başına yemek yemek isterler, evde tek kalmak ve fast food tarzı beslenmek genel alışkanlıklarıdır.1saate kadar tıkınma sureleri vardır. Hastaların yaklaşık 10’da 1’i normal ağırlık seviyelerinin ustundedir. Genellikle AN başlama yaşı 14-15 iken BN 18-19 yaşlarında başlamaktadır. Olum oranı aneroksiya nevrozada daha yuksektir.
Yememe davranışında ailenin rolu nedir?
Aile faktoru cocuğun bilişsel sureclerinin oluşumundaki en onemli faktordur diyebiliriz. Sevgisiz buyuyen cocuklar, aşırı katı bir aile yapısı, sevgisini gostermeyen ebeveyn, baskıcı, ilgisiz aile yapıları cocuğun gelecekteki kişilik yapısı, ruhsal sağlığı, karar verme yeteneği, ozsaygısı, yeterliliği icin cok onemli unsurlardır. Bazen de cocuklar anne babalarının onları anlamadığını duşunurler, bu dunyada tek başına olduklarını duşunerek surekli kendilerini kanıtlama cabası icerisine girerler ve bunu bazen fiziksel ozellikleri ile yapmaya calışırlar.
Biz psikoterapistler olarak terapi suresince kişinin iyileşmesi acısından en buyuk katkıyı, yardımı ve desteği ailelerden alımaya calışırız. Cunku ailenin rolu hastalığın gelişmesinde ve ilerlemesinde en buyuk etkenlerden bir tanesidir. Hastanın ailesi gerekirse seanslara katılır. Bazı durumlarda hasta-terapist işbirliği sağlanır, terapist aileye psikoeğitim verdikten sonra ceşitli odevlerle seanslara destek sağlamış olur. Maner F ve Aydın A (2007)’de yayımladıkları dergi yazılarında bu tur hastalıkların tedavisinde ailenin rolunun; organize olunup butunluğu surdurmeyi sağlamayı amaclamak, kişisel gelişimi yukseltmek, duygulanım uzlaşması sağlamak, sır ve karşılıklı saygı meydana getirebilmek icin calışmak olduğunu bildirmişlerdir.

Biz uzmanlar tedaviye nasıl başlarız ?
Oncelikle kişinin başka bir fiziksel rahatsızlığının olup olmadığından emin oluruz. Fiziksel bir durumu varsa ilk olarak onun tedavisine başlaması icin yonlendirme yaparız ve aynı zamanda terapi seanslarımızı başlatırız.
Psikolog esnek olmalıdır, danışanın endişe ve secimlerine hakim olmalıdır. Beden Kitle İndeksi cok duşuk olan hastalar, kiloları cok kritik noktada olduğundan dolayı bu tur hastalara daha net cumleler kurarız.
Orneğin; ”Amacımız sizi bu olumcul yoldan kurtarmak. Lutfen bizim size yardımcı olabilmemize izin verin sizi bu kotu gidişattan kurtarmazsak sonuc duşunduğunuzden daha acı bir duruma surukleyebilir.” denilebilir. Hastaya farkındalık kazandırmak oncelikli hedefimizdir. Kendine olan saygısını kazandırmak, fiziksel gorunuşu ile sağlamaya calıştığı değerlilik kavramını ona başka yonleriyle kazanabileceğini, kişinin değerinin fiziksel gorunumle alakası olmadığı bilincini kişiye yerleştirmeyi hedef alırız.
Bu tur rahatsızlıklarda endokrinoloji uzmanı-psikiyatrist-psikolog uclusu işbirliğince bir tedavi programı oluşturulur. Kişinin eski hayatına ,eski alışkanlıklarına donmesi zaman alabilir, oncelikli hedefimiz kilo aldırmak ya da tamamen normal alışkanlıklarına dondurmek değil riskli durumlardan kurtarmak ve ozguven, ozsaygı duygularını kişiye kazandırmak olacaktır.
Uzm.Klinik Psikolog Sinem OZER

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]